Katar krizi ve ortaklarıyla birlikte Amerikan politikalarının iflası

Amerika'nın Batı Asya'da yıllarca şekillendirip uygulamaya geçirdiği politikalarının iflas aşamasına geldiği Katar krizi ile birlikte biraz daha aşikar oldu. Özellikle Suriye meselesinde tamamının Amerika'nın takımında yer aldığı bilinen ülkelerin bu gün Katar krizi ile birlikte birbirlerine düştüğüne şahit oluyoruz. Suriye ve Irak'da Amerikan politikalarının başarısız olduğu açıkça ortaya çıktı.

9 Temmuz 2017 Pazar

İNTİZAR - Amerika kan kaybediyor. Sovyet Rusya'nın çökmesinden sonra 'tek kutuplu dünya' söyleminin biricik belirleyicisi olan Amerika, adeta bu dönemin bittiğinin, 'çok kutuplu' bir dünyanın kurulduğu yeni bir dönemin başladığının habercisi olan, hem dünyanın tamamında ve hem de Batı Asya'daki politikalarının başarısızlığı ile birlikte yüzyüze kaldığı bir çıkmazı yaşıyor.

Amerika bir kaç cephede daha önce kendisinin dizayn ettiği birlikteliklerin parçalandığı bir durumla karşı karşıya kaldı. Amerika'nın en son Batı'nın bölündüğü değerlendirmelerin yapılmasına sebep olan AB ile, ama özellikle de Almanya ile olan çatışması, aslında ne kadar büyük bir çıkmazla karşı karşıya olduğu dikkatleri çekti. Doğrusu bu son gelinen noktaydı ve Amerika için sonun başlangıcı olan olaylar bundan çok daha önce başlamıştı.

Amerika bölgesel ortakları ile birlikte bütün gücü ile önce Irak, sonra da Suriye'ye vekil güçlerle saldırarak bütün bölgenin düzenini yeniden oluşturmanın peşine düştü. Bu o kadar kolaylıkla ulaşılacak bir hedef olarak görüldü ki, bölgedeki diğer güçler de paylaşımda olabilmek adına Amerika'nın takımında yer almak için adeta birbirleri ile yarıştılar.

Irak'ın işgalinden sonra Suriye'nin de ele geçirilmesi planı için her şey bir kaç ay içerisinde hesaplandığı gibi gerçekleşek, tereyağından kıl çeker gibi sonuca ulaşılacaktı. Fakat evdeki hesap çarşıya uymadı ve Direniş Cephesi (Amerika ve bölgesl ortakları için) beklenmedik bir şekilde, önce bu bir kaç aylık sonuç alma beklentisini ve nihai olarak bütün planları boşa çıkarmayı başardı. Bu gün artık Amerika ve ortakları yenilmiş olmayı kabul etme noktasında bulunuyorlar.

Amerika ve ortakları için beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan bu durumun sahaya yansımakta olan sonuçları ortaya çıkmaktadır. Bir kere Amerika'nın istediğini hesap edip sahada uygulamaya sokması gibi bir gücünün olmadığı artık çok net bir şekilde anlaşılmış oldu. Bu durum Amerika'nın artık belirleyici bir güç olmadığını ortaya koydu. Böylece onunla birlikte hareket eden cephede kırılmalar ortaya çıkmaya başladı.

Batı'nın bölünmesi ile ilgili yukarıda daha önce sitemizde paylaşılan yazılara gönderme yapıldı. Bununla birlikte bölgede de Amerikan takımında yer alan ortaklar arasında da bir bölünme yaşanıyor. Suriye meselesinde daha önce bulunduğu noktadan koparak uzaklaşmaya evrilen ilk Türkiye oldu. Türkiye ile birlikte hareket eden Katar da bu emareleri ortaya koyordu ki; tam da bu noktada başını Suudi Arabistan'ın çektiği bir siyasi blokaj ile birlikte ortaya çıkan kriz kendini dayattı. Aslıda bu Suriye meselesinde öngörülen sonuçlara bir türlü ulaşılamamış olunmasının tabii bir sonucuydu ve bu sonucu ortaya çıkaran da Direniş Cephesi'nin örgütlediği muazzam 'direniş'di.

Başını İslam İnkılabı düşüncesinin menbağı olan İslami İran'ın çektiği Direniş Cephesi'nin örgütlediği bu 'direniş' sadece Suriye'de Amerika ve beraberindeki egemen güçlerin beklentilerini boşa çıkarmak ile kalmayıp, dünyadaki dengelerin de yeniden şekilnmesinde önemli bir etkinin sahibi oldu. Artık Amerika yalnızlaşma sürecinde, kan kaybediyor, her geçen gün kan kaybı artıyor. Belki de yakın bir zamanda çok daha büyük değişimlerin yaşanacağı bir geleceğe doğrudur bu seyir.

Roger Shilton ve Keith Jones imzası ile WSWS'de yayınlanan ve Katar krizi üzerinden kayda değer tespitler içeren yazıyı bu açıdan ilginize sunuyoruz...