istanbuldan_gonderilen_tanklar_islahiyede_h1852.jpg

Türkiye'nin Afrin hesabı niçin tutmadı?

5 Temmuz’da Afrin’e harekât başlatacağına dair sinyal veren Türkiye'nin müdahale planı rötar yedi. Hükumete yakın medya Rusya ve ABD'yi suçluyor. .Hem Rusya hem de ABD'nin Suriye’de yol almak için Türkiye’ye olan ihtiyacı sürdükçe Aferin'e karşı hamleler olası bir kırmızı ışığa kadar devam edecek.

17 Temmuz 2017 Pazartesi
Türkiye, Halk Savunma Birlikleri'nin (YPG) kontrolündeki Afrin'deki Kürt özerkliğine son vermek için birkaç hafta içinde binlerce askerini harekâta hazır hale getirdi. Hatta medya operasyon için “5 Temmuz'dan sonra başlıyor” diye tarih verdi.
 
Harbe peşrev havasında Afrin ve Tel Rıfat tarafları top atışlarına tutuldu. Herkes eli kulağındaki savaşı beklerken hükümet çevreleri ABD ve Rusya'nın oyalama taktikleriyle Türkiye'nin Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte düzenlemeyi planladığı operasyonu engellediğinden yakınmaya başladı.
 
Türkiye'nin son dönemlerde Kürt bölgelerini hedef alan politikası işte bu şekilde ‘köpürtülmüş azim' ile ‘fiiliyat gerçekleri' arasında gelgit yaşıyor.
 
Nasıl Fırat Kalkanı Harekâtı Rusya'nın yeşil ışığı ve ABD'nin göz yumması sayesinde gerçekleştiyse yeni bir hamlenin olabilirliği de yine bu iki gücün rızasına bağlı. Bunu öngörmek için sahanın durumuna bakmak kâfi.
 
Hesapta çatışmasızlık bölgeleri kurma planıyla ilgili nihai anlaşma 4 Temmuz'da Astana'da imzalanacak ve ardından Afrin'e harekât başlayacaktı. Eğer Astana'da bir sorun çıkarsa 7-8 Temmuz'da Hamburg'ta düzenlenen G-20 zirvesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Amerikan ve Rus muhataplarını operasyona ikna edecekti. Ancak Astana'da çatışmasızlık bölgeleriyle ilgili anlaşma sağlanamadığı gibi Amerikan-Rus çatlağından kendine bir yol bulmayı uman Erdoğan Hamburg'taki temaslardan da eli boş döndü.
 
Hükümete yakın Yeni Şafak gazetesi hayal kırıklığını şu ifadelerle yansıttı:
 
“Türkiye'ye karşı Menbic'te oynanan oyunun aynısı Afrin'de sahneleniyor. PKK'nın Menbic'i boşaltacağı sözünü yerine getirmeyen ABD şimdi de Afrin'e müdahaleyi engelliyor, zamana oynuyor. Operasyon için ÖSO'dan 17 bin kişilik güç hazırlayan Türkiye'nin müdahalesi gecikirse PKK bölgeden sınırlarımızı vurmaya başlayacak.”
 
Ankara'nın elde etmeye çalıştığı şey, Türkiye'nin İdlib'de çatışmasızlık bölgesi yaratma planında Rusya'ya yardım etmesi karşılığında Afrin'e operasyon için yeşil ışık yakılmasıydı. Hatta medyada Rusya'nın onay verdiğine dair iddialar bile yer aldı. Kürt medyası da ABD'nin Suriye uçağını düşürmesinden sonra YPG'nin ABD'nin desteği ile Fırat'ın batısına geçmesini önlemek ve Kürtleri Şam'la iş birliğine zorlamak için Rusya'nın Afrin'de Türkiye'nin işini kolaylaştıracağı hatta birlikte hareket edeceği tezini işledi. Rusya ile Türkiye'nin İdlib'de ortak üs kurmaya hazırlandıkları bile öne sürüldü.
 
Türkiye ile Kürtler arasındaki gerilim siyasetinde her seferinde atlanılan şey şu: Türkiye tehdidi Kürtleri denge siyaseti gütmeye mecbur etse de gerek Suriye gerek Rusya için Türk askeri varlığının artması çok daha fazla kaygı verici. Nitekim bu tartışmalar yaşanırken Suriye Dışişleri Bakanlığı, Afrin'e yönelik saldırıları kınayıp Türkiye'yi yayılmacı politika izlemekle suçladı. Rus Dışişleri Sözcüsü Maria Zaharova da Rusya'nın tutumunu şu sözlerle ortaya koydu: "Suriye sürecinde angaje olan hiç kimse bu ülkenin yasalarını, egemenlik ve toprak bütünlüğünü tehdit etmemeli."
 
Rusya, Ahrar'uş Şam ile Heyet Tahrir El Şam arasında bölünmüş olan İdlib'e TSK ve desteklediği örgütlerin yerleşmesini değil, ilan edilecek çatışmasızlık rejiminin Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan gibi Orta Asya'daki Müslüman ve dost ülkelerden gelecek “askeri polis” birlikleri tarafından korunmasını istiyor. Moskova Halep'in Suriye ordusunun kontrolüne geçmesinin ardından Çeçenya ve İnguşetya'dan 250 kişilik elit bir birliği askeri polis misyonuyla bölgeye konuşlandırmıştı.
 
Daha da önemlisi Ruslar, Kürtlere yönelik Türkiye tehdidini işe yarar bir manipülasyon olarak görse de Afrin'de bir cephe açılmasının süreci çok daha karmaşık hale getireceğini düşünüyor. ABD ise Afrin'e yönelik bir harekâtın Rakka operasyonunu sekteye uğratmasından ve Türk-Amerikan krizinin derinleşmesinden endişe ediyor.
 
ABD'nin Fırat'ın altındaki Tabka Üssü'ne yerleşme niyeti, Amerikan güçlerinin Ürdün sınırında muhalifleri eğitmek için kurduğu üsse yaklaşan Suriye güçlerini hedef alması ve Rusefa yakınlarında bir Suriye uçağının düşürülmesinden kaynaklanan gerilimler, Türkiye'nin kuzeyde elini rahatlatan bir atmosfer oluşturdu. Geçen hafta ABD ile Rusya'nın Dera, Suveyde ve Kuneytra'yı kapsayan güney cephesinde çatışmasızlık rejimi üzerine anlaşması iki güç arasında iş birliğine kapı araladı. Bu da Türkiye'nin güç dengeleri arasındaki boşluktan yararlanan siyasetinin önünü kesti.
 
Bu arada Afrin halkı Türkiye'nin müdahale planlarına karşı sokaklara dökülerek direnme potansiyelini sergiledi.
 
Tabii buna karşılık Türkiye'nin desteklediği gruplar da Kürtleri Arap ve Türkmen köylerini işgal etmekle suçlayıp Afrin'e operasyon çağrısı yapan küçük çaplı gösteriler düzenledi.
 
Rus ve Amerikan yakınlaşması ya da iki kanattan gelen itirazlar Türkiye'nin önüne set çekse de bu TSK ve yedeğindeki milis güçlerinin Afrin ve Tel Rıfat üzerindeki baskılardan vazgeçeceği anlamına gelmiyor. Afrin esasen henüz Fırat Kalkanı Harekâtı bitmeden gündeme alınmıştı. Bu konuda Sultan Murat Tugayı Komutanı Fehim İsa “Türkiye bize şubat ayındaki El Bab operasyonundan hemen sonra ‘Afrin saldırısına hazırlanın' talimatını verdi" diyerek Türkiye'nin niyetlerini açığa vurmuştu.
 
Kürt kaynaklara göre de Türkiye, Azez, Minnig ve Mare civarında 12 köye obüs ve Katyuşa füzeleri yerleştirerek Afrin'e yönelik hazırlıklarını sürdürmeye devam ediyor.
 
Türkiye'nin ‘yüzergezer' bir politikayla Kürt bölgelerini fırsat buldukça vurmasını kolaylaştıran değişmez iki etken var: Birincisi, İncirlik Üssü'nü kullanan ABD'nin Türkiye'ye olan ihtiyacı devam ediyor. Ayrıca Türkiye'nin Rusya'ya daha fazla kayışını önlemesi de gerekiyor. Bu yüzden Kürtler konusunda Türkiye'yi teskin siyasetini sürdürmesi gerekiyor. İkincisi, Putin'in de Hamburg'ta “Türkiye'siz yapamayız” diyerek teslim ettiği üzere Rusya da Türkiye ile iş birliği olmadan kuzey cephesini besleyen damarların kurumayacağının farkında.
 
Yani hem Rusya hem de ABD'nin Suriye'de yol almak için Türkiye'ye olan ihtiyacı sürdükçe Afrin'e karşı hamleler olası bir kırmızı ışığa kadar devam edecek.
 
 
Fehim Taştekin
Al-Monitor
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar