Bu artçı depremlerin başında Suriye yönetimi ile mücadele eden Suudi Arabistan'a bağlı muhaliflerin safındaki bölünmüşlüktür. Riyad heyeti olarak bilinen Suriye Muhalefeti Yüksek Müzakere Heyeti Başkanı Riyad Hicap, görevinden istifa ettiğini dün açıkladı. Merkezi Riyad'da bulunduğu ve Suudi Arabistan'ın çizgisinde hareket ettiği için Suriye Muhalefeti Yüksek Müzakere Heyeti'ne Riyad Heyeti de deniliyor. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil Cubeyir'in son sıralarda Suriye Muhalefeti Yüksek Müzakere Heyeti ile yaptığı görüşmenin ardından Riyad Hicab'ın görevinden istifa ettiği bildiriliyor. Muhalefete yakın kaynaklar, Cubeyir'in bu görüşmede Hicab'ın Yüksek Müzakere Heyeti'nin başından gitmesini istediğini bildirmişti. Muhalifler safında yaşanan bu olaylar ve kopuşlar, Suudi Arabistan'ın Suriye'ye yönelik komplo amaçları diplomasisinin akamete uğradığını gösteriyor.
Suriye krizi 2011 yılında Suudi Arabistan, ABD ve müttefiklerince destekli terörist grupların yoğun saldırıları bölge denklemlerini Siyonist rejimin lehine çevirme amacıyla başladı. Suriye güçleri direniş güçlerinin yardımı ve desteğiyle son aylarda teröristlere peş peşe ağır darbeler indirmeyi başardılar. Bu ölümcül darbeler, Suudi Arabistan gibi teröristleri destekleyen Arap yöneticilerin yanısıra işgal rejimi İsrail de itiraf edecek kadar büyük oldu. Nitekim Siyonist rejim İsrail Savaş Bakanı Avigor Liberman dün yaptığı açıklamada, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın IŞİD'e karşı savaşı kazandığını belirterek, Ortadoğu'nun köklü değişikliklere sahne olmakta olduğunu kaydetti.
Kuşkusuz Suriye ve Irak halkı başta olmak üzere bölge halkının gösterdiği direniş ve fedakarlıklar ve IŞİD gibi teröristler karşısındaki zaferleri, Ortadoğu'yu halkın taleplerine uygun biçimde Direniş Ekseni'ndeki bir bölge haline gelmeye hızla sevketmektedir. Hızlı gelişen bu olaylar ve gelişmeler, Siyonist rejim ve Suudi Arabistan ve de bazı Batılı devletleri, teröristlere desteklerinden dolayı endişelendirmiş bulunuyor.
Suriye'de gerek askeri, gerek siyasi amaçlarına varmakta başarısız kalan teröristler arasında grup içi çatışmalar tırmanmış ve onlar arasında artan biçimde siyasi kopukluklar yaşanmaktadır. Bu durum ve gelişmeler, bölgede bu terörist grupların çözülme sürecini daha da hızlandırmıştır. Suriye'de onlarca terörist grup, farklı isim ve ad altında yabancı güçler ve ülkelerin desteğiyle farklı eğilim ve amaçlar için Suriye halkı ve ordusuyla savaşmaktadır. Ancak Suriye'de son kalesi olan Ebu Kemal'in düşmesiyle IŞİD'in defterinin dürülmesinin ardından bu gruplarda büyük maneviyat kırılması yaşanıyor. Riyad Hicab'ın da Suudi Arabistan destekli Yüksek Müzakere Heyeti başkanlığından istifa etmesi de bu çerçevede değerlendirilebilir.
Suudi Arabistan milyarlarca dolar harcayarak, kurup desteklediği gruplar, gelinen noktada gerek askeri sahada, gerek siyasi arenada yenilmiş durumdadır. Suriye muhalefet ittifakı Suriye yönetimine karşı tüm para, silah ve medya imkanlarını devreye sokmasına rağmen, hem siyasi arenada, hem de sahada aldıkları yenilgilerin ardından iç anlaşmazlıklar yaşıyor.
Bu bağlamda gelen son haberler de, Suriye'deki terörist grupların yeniden gruplaşmaya yöneldiklerini ve terörist gruplar arasında ilerleyen günlerde iç anlaşmazlıkların daha da büyüyeceğini gösteriyor.
Suriye'deki savaşı sadece IŞİD teröristleri kaybetmedi, terör örgütü IŞİD'i kurup destekleyen ülkeler ve taraflar da kaybetti.
İşgal rejimi Savaş Bakanı Liberman'ın da itiraf ettiği gibi, IŞİD'e karşı savaşı Beşar Esad kazandı.
Evet, Suriye'deki savaşı, Suriye yönetimi, ordu güçleri, Suriye halkı, direniş güçleri ve müttefik ülkeler kazandı.
Parstoday