31640-cats.jpg
  • Anasayfa» 
  • Alıntılar»
  •  Amerika İran'a baskıyı artırırken, İranlı isyancı Kürt örgütler de ABD’den destek arayışında

Amerika İran'a baskıyı artırırken, İranlı isyancı Kürt örgütler de ABD’den destek arayışında

Amerika İran üzerinde baskıyı artırırken İran'daki İsyancı Kürt grupların liderleri Washington'un desteğini almak için hamleler yapıyor. İranlı Kürt muhalif gruplar, Beyaz Saray'ın İran İslam Cumhuriyetini zayıflatmak ve nihayetinde devirmek için belirleyeceği yeni bir politikada temel unsur olmak amacıyla girişimlerde bulunarak, ABD'den destek temin etmeyi umuyorlar.

2 Temmuz 2018 Pazartesi
İNTİZAR - Genelde Batı'nın, özelde ise Amerika ve İsrail'in bölgedeki planlarını akamete uğratan İran'da gerçekleşen İslam İnkılabı olmuştur. 1979 yılında gerçekleşen İran İslam İnkılabı bölgedeki bütün dengelerin değişmesine, en nihayetinde uluslararası dengelerin yeniden oluşmasında esastan etkide bulunmuştur.
 
1900'lü yılların başlarında İngiltere, daha sonra da ABD öncülüğünde Batılı güçler İslam coğrafyası üzerindeki hegemonyasını temin, sonrasında adı konulmamış işgalini olgunlaştırabilmek için İsrail'i bu coğrafyanın kalbine saplı bir bıçak gibi yerleştirmişlerdir. İsrail gibi bölgenin asli unsuru olmayan bir yapının varlığını muhafaza edebilmesinin tek imkanı bölgenin bölünmesi, istikrarsızlaştırılması ile söz konusu olabilmektedir. Kurulan bu denklem ile İslam dünyası sürekli Batı'ya mahküm bırakılmış, Batı da İsrail hançeri ile sürekli İslam dünyasını tehdit etmiştir. 
 
İslam dünyasında birbirinden farklı siyasi emellere sahip bir çok yerel güç odağı da lokal siyasi hesaplarını bir sonuca bağlamak için bu denklemden yararlanma yoluna gitmiştir. Batılı egemen güçlerin emperyalist emelleri ile bu yerel güç odaklarının emellerinin hayat bulabilmesi için birliktelik kurma yoluna gidilmiş, genelde de bu birlikteliklerden egemen güçler büyük karlar edinerek çıkmışlardır. Batılı güçlerin kendi emellerini gerçekleştirdikten sonra defalarca ortada bıraktığı bu yerel güç odakları tekrar tekrar aynı akıbeti yaşamayı göze alarak yeniden ihtiyaç olduğunda Batılı egemen güçlerle işbirliği yapmaktan da geri durmamışlar ve halen de bu süreç devam etmektedir. 
 
Batılı egemen güçlerin, özellikle de Amerika'nın; İsrail üzerinden ortaya koyduğu bu denklemi kırıp yok etmeye, gerçekleşen İslam Inkılabı sonrasında en yakın güç olan İran İslam Cumhuriyetinin bu sebeple yıkılması her zaman öncelikli hedefleri olmuştur. Bu hedefi gerçekleştirebilmek için İslam Inkılabının gerçekleştiği 1979'dan bu yana akla hayale gelmedik bir çok yol denendi. Her defasında başarısızlık ile sonuçlanan bu girişimler sonrasında İslami İran bu gün İsrail'i yok etmeye en yakın bir noktaya kadar ulaşmıştır.
 
Suudi Arabistan, BAE gibi körfezin zengin Arap ülkelerinin başını çektiği, Amerika ve İsrail ile işbirliği halindeki cephenin yanında, bölgedeki diğer irili ufaklı güç odakları da, kendi siyasi gündemlerinin geleceğini temin için işgalcilerle stratejik işbirliği peşinde. Bu güç odaklarından birisi olan İran'daki muhalif Kürt örgütleri de, İslam Cumhuriyetine karşı Amerika ile işbirliğini tesis etmeye çalışıyorlar. (Aşağıda Amerika'nın İranlı muhalif Kürt örgütler ile planladığı stratejik işbirliği sürecini içeren yazı bu anlamda önemli bilgiler içeriyor.) 
 
Bütün bu gelişmeler aslında bir başka gerçeği de gözeden kaçırmamıza sebep oluyor: 'Gerçekleştiği günden bu yana yok edilmeye, boğulmaya çalışılan İslam İnkılabı ayakta kaldığı gibi artık Batılı egemen güçlerin, özellikle de Amerika'nın biricik varlığı olan Siyonist İsrail'i yok etme noktasına gelmiştir'.
 
Anlaşılan o ki; İsrail için zaman daraldıkça Batılı egemen güçlerin telaş içerisinde bir takım yeni planlar uygulama peşine düşmesi gibi bir tablo ile karşı karşıyayız. Tarihin akışını böylesi alelacele hesaplanan planlarla değiştirmek mümkün değildir. Yani İsrail için vaktin daralması süreci devam edecek, bölgedeki planlarını İsrail'in varlığına bağlı olarak uygulayan Batılı egemen güçler, özellikle de Amerika'nın elleri kesilecektir...
 
 
 
İranlı Kürt gruplar ABD'den destek arayışında
 
ABD'nin İran'ı sıkıştırma konusunda ciddi olduğuna inanan İranlı Kürt muhalif gruplar, Beyaz Saray'ın Tahran yönetimini zayıflatmak ve nihayetinde devirmek için belirleyeceği yeni bir politikada temel unsur olmak amacıyla hamleler yapıyor.
 
İran Kürdistan Demokratik Partisi (KDPI) lideri Mustafa Hicri, 11-17 Haziran'da gerçekleştirdiği Washington ziyaretinde Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Kongre üyeleri ve düşünce kuruluşlarının temsilcileriyle İran'daki durumu konuştu. İranlı muhaliflerin ABD'li yetkililerle görüşmesi, Washington'da çeşitli platformlarda konuşması olağandışı bir şey değil. Ama sırf düşünce kuruluşlarıyla yapılan görüşmelerin sayısı bile İran'ın Kürt bölgesinde Devrim Muhafızları'yla çatışan isyancı Kürt gruplara ilginin ABD'de nasıl canlandığına işaret ediyor.
 
Al-Monitor'un edindiği bilgiye göre daha önce Demokrasi, İnsan Hakları ve Emek Ofisi yetkilileriyle görüşen KDPI lideri Hicri bu kez Dışişleri Bakanlığı İran dairesinin başkanıyla görüştü. Irak Kürdistanı'nın Süleymaniye kentinde KDPI temsilcisi olan Fuad Beygizade Al-Monitor'a yaptığı açıklamada herhangi bir gizli görüşmeden haberdar olmadığını ve Hicri'nin Kongre üyeleriyle yaptığı görüşmelerin detaylarına vakıf olmadığını söyledi.
 
Hicri'nin Dışişleri Bakanlığı'ndaki temasları hakkında KDPI'nin resmi web sitesinden şu açıklama yapıldı: “Daha çok insan hakları konularının ele alındığı önceki görüşmelerden farklı olarak son görüşmelerde İran'ı ve KDPI'nin rolünü ilgilendiren önemli bazı siyasi meseleler konuşuldu. (...) Amerikalı yetkililer Kürt halkının taleplerini anlamaya çalıştılar.”
 
ABD Başkanı Donald Trump'ın Orta Doğu'ya ve özel olarak İran'a bakışını etkilediği söylenen New York merkezli London Politika Araştırmaları Merkezi de 13 Haziran'da İran konusunu tartışmak üzere Hicri'yi ve bir başka isyancı Kürt liderini davet etti.
 
Merkezin başkan yardımcısı Eli M. Gold etkinlik sırasında Kurdistan24'e verdiği demeçte şöyle konuştu: “Kararlı adımlar atmamız lazım ama nasıl? İran'da muhalefete önderlik eden Kürt liderlerle konuşarak bu ülkedeki yönetimde değişim sağlamaya çalışmamız gerekir.
 
Kürt bağımsızlığı konusunda sıkça toplantılar düzenleyen merkez, ABD'nin Afganistan veya Irak'ta olduğu gibi doğrudan müdahale etmesini değil, “benzer bakış açısına sahip ülkelerin bir araya geleceği ve istikrar için gerekli askeri kaynakları sağlayacağı bir savunma düzenlemesini” savunuyor.
 
Bu bağlamda İranlı Kürt muhalif grupların kendilerini ideal ortak olarak sunmaya çalıştığı anlaşılıyor. Zira bu grupların İran içinde silahlı militan ve insani istihbarat gibi önemli askeri kaynakları var.
 
Hicri Kurdistan24'e şöyle konuştu: “Kürtler olarak biz İran'da en örgütlü muhalif gücüz. İran İslam Cumhuriyeti'nde rejimin değiştirilmesinde kritik bir rol oynamak için dostlar, ortaklar edinmeye çalışıyoruz.”
 
13 Haziran'daki etkinliğe Hicri ile birlikte katılan İran Kürdistanı Komala Partisi liderleri Abdullah Muhtadi aynı mesajı verdi ve Washington'daki görüşmelerde “rejim değişikliğini” konuştuklarını belirtti. İkilinin Hudson Enstitüsü ve neocon eğilimli Washington Yakın Doğu Enstitüsü gibi kuruluşlarda da temasları oldu.
 
Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, bu göreve gelmeden önce ağustos 2017'de yayımladığı yazıda Trump yönetiminin İran üzerinde baskı oluşturmak için nükleer anlaşmadan çekilmesini ve ülke içinde huzursuzluk yaratmasını savunmuştu. “İran Nükleer Anlaşmasından Çıkma Stratejisi” başlıklı yazıda ABD'nin “İran, Irak ve Suriye'deki Kürtler dâhil olmak üzere Kürtlerin ulusal emellerine destek” ilan etmesi, ayrıca “Belucilere, Huzistan'daki Araplara, Kürtlere ve başkalarına destek sağlaması” gerektiği söyleniyor. Bolton'a göre İran'ı sıkıştırmak “yönetimin birinci diplomatik önceliği” olmalı ve “gerekli tüm kaynaklar, zaman ve ilgi” bu önceliğe yönelmeli.
 
Hicri ile Muhtadi'nin Washington seyahatinin hemen öncesinde İran-Irak sınırı yakınlarında KDPI militanları ile Devrim Muhafızları arasında çatışmalar yaşandı. Devrim Muhafızları'na göre çatışmalarda yedi “karşı devrimci” öldürüldü veya yaralandı. KDPI ise Batı Azerbaycan eyaletindeki Siakew bölgesinde çıkan çatışmalarda yedi Devrim Muhafızının öldürüldüğünü, 18'inin de yaralandığını öne sürdü.
 
Kürt militanlarla 1980'lerde çatışmaya başlayan Devrim Muhafızları bu gruplara karşı özel bir fobi geliştirdi ve bugün onları varoluşsal bir tehdit olarak görüyor. Şu an Devrim Muhafızları'nın tepe kademelerinde bulunan neredeyse tüm isimler 1979 İslam Devrimi'ni izleyen yıllarda Kürt militanlarla yaşanan çatışmalarda yer almıştı.
 
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ndeki (KBY) iktidar partileri bu durumdan memnun olmasa da Irak Kürdistanı'ndaki kamplarda halen İranlı Kürt gruplara bağlı binlerce Peşmerge savaşçısı bulunuyor.
 
Bu durum ciddi gerilime yol açıyor. Zira KBY Başbakanı Neçirvan Barzani, ocak ayında Irak Kürdistanı topraklarını İranlı Kürt gruplara İran'a yönelik saldırılarda kullandırtmama konusunda Tahran'a taahhütte bulunmuştu. KYB, eylül 2017'deki bağımsızlık referandumundan sonra İran'ın ekonomik ve siyasi baskısına boyun eğmiş ve Barzani bu sözü vermek zorunda kalmıştı.
 
İran ile Irak Kürdistanı arasında olukça uzun bir sınır var. Tahran'daki yetkililer İsrail, Suudi Arabistan ve ABD'nin sınır bölgelerini kullanarak İran'da istikrarsızlık çıkarmaya çalışabileceklerini defalarca söylediler. İran Dini Lideri'nin dış politika danışmanı Ali Ekber Velayeti de 7 Şubat'ta çarpıcı bir açıklamada bulunmuş ve “Irak Kürdistanı'ndaki referandum başarılı olsaydı Kirmanşah sınırında bugün İsrail tankları konuşlanmış oldurdu.” demişti.
 
Son çatışmaların ardından İran'ın Erbil'deki konsolosluğundan bir heyet 11 Haziran'da KBY'ye resmi protestoda bulundu ve İran'ın “tehdidin merkezini” yani KDPI üslerini vurma hakkını saklı tuttuğunu belirtti.
 
Ancak anlaşılan KDPI, izi Irak Kürdistanı'ndaki kamplara kadar sürülemeyen yeni bir saldırı yöntemi bulmuş. Beygizade Al-Monitor'a yaptığı açıklamada şöyle dedi: “KBY'ye söyledik, buradaki kamplardan tek bir Peşmergenin gönderildiğine dair en ufak bir kanıt varsa ortaya koysunlar.”
 
İran topraklarındaki silahlı saldırılarına uzun yıllar ara veren KDPI son iki yılda yeniden canlandı. Yeni bir mücadele yöntemi benimseyen grup, İran içindeki gizli militanlarına silah ve temel askeri eğitimler veriyor ve bunlarla ufak çaplı ama düzenli saldırılar gerçekleştiriyor. Bunun yanı sıra KDPI Erbil vilayetine bağlı olan İran sınırındaki Sidekan bölgesine belli sayıda Peşmerge birlikleri yerleştirdi. Aynı bölgede PKK militanları ile Türk komandoları arasında da ölümcül çatışmalar yaşanıyor. Hicri'nin Washington'a gittiği günlerde KDPI'ye son aylarda katılmış genç kadın ve erkeklerden oluşan 20-25 kişilik bir grubun dağlarda silahlı eğitimini tamamladığı ve savaşmaya hazır olduğu bildirildi.
 
Al-Monitor'un İran-Irak sınırının her iki tarafında yaşayan Kürtlerden edindiği bilgiye göre Devrim Muhafızları dağlık tepelere ulaşmak, mevzilerini tahkim etmek ve askerlerini daha kolay hareket ettirmek için toprak yollardan geniş bir ağ oluşturuyor. Bilgi veren vatandaşlar, eskiden sınır bölgesinde daha rahat dolaştıklarını ama bunun artık tehlikeli hale geldiğini, yeni karakolların kurulduğunu aktardılar.
 
Trump'ın 2017'de başkan olması ve mayısta nükleer anlaşmadan çekilmesiyle birlikte İran üzerindeki uluslararası baskı giderek artıyor. İran'ın ABD ve bölgesel müttefiklerine karşı yürüttüğü “vekâlet” savaşları kızışırken İranlı Kürt militanlar da ABD'nin bu mücadeleyi İran topraklarına taşımasıyla ön plana çıkmayı umuyor. KDPI gibi gruplar İran rejimiyle yeniden kafa kafaya gelmeye hazır olduklarını söylüyor.
 
ABD'deki görüşmelerde Hicri ve Muhtadi'ye eşlik eden Komala Washington Temsilcisi Salah Beyazıddi Al-Monitor'a şöyle konuştu: “Burada bulunduğum son yedi yıl boyunca İranlı Kürt muhalif gruplar haberlerde hiç yoktu, hep Suriyeli ve Iraklı Kürtler vardı. Biz yeni bir dönemin başladığına inanıyoruz ve bunun parçası olabilmek için hazırlığımızı yapmak istiyoruz."
 
Fazel Hawramy
Al-Monitor
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar