68233-cats.jpg

Uyguladığı yaptırımlar Amerika'yı yalnızlaştırıyor

Yakın zamanda seçim kazanan her dört lider, Merkel, Putin, Macron ve şu an küresel politikada bir çıkış yapan Erdoğan yeni bir inisiyatif geliştirmek ve Amerika'ya karşı “biz de varız” demenin hazırlığı içindeler. Masada İran, Amerikan yaptırımları, Dolar, enerji güvenliği ve ticaret usulleri kapsamında önemli bir inisiyatif oluşturmak var.

25 Ağustos 2018 Cumartesi
İNTİZAR - Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump'ın "önce Amerika" sloganı ile uygulamaya koyduğu politikalar en başta Avrupalı müttefikleri üzerinde güven problemi oluştururken, bu Avrupalı müttefiklerinden Almanya'nın başını çektiği çıkış arayışları Amerika'nın yalnızlaşmakta olduğuna dair algıyı güçlendiriyor.
 
Trump'ın agresif politikalarının Avrupa'daki öncelikli hedeflerinin başında Almanya gelmektedir. Trump ile Merkel arasındaki sürtüşme G7 toplantısından yansıyan fotoğrafla somutlaşmıştı. Bu fotoğraf adeta iki lider arasında iletişimin kopmuş olduğunun ifadesi gibiydi.  
 
Batı'daki bu ayrışmaya dair henüz resmi alana yansıyan bir uygulama söz konusu olmasa da Amerika'nın İran, Türkiye, Rusya, Çin gibi ülkelere karşı uyladığı yaptırımlar ve bu yaptırımların uygulanmasında Avrupalı müttefiklerini zorlaması yeni direnç noktalarının oluşabileceğine dair işaretler ortaya çıkarmaya başladı. 
 
Bu işaretlerden omak üzere 7 Eylül'de İstanbul'da gerçekleşecak olan Merkel, Putin, Macron, Erdoğan zirvsi ile ilgili Gürsel Tokmakoğlu Politik Merkez'deki yazısı dikkat çekici tespitler içeriyor... 
 
Dörtlü Zirve ve Önemi
 
Merkel, Putin, Macron ve Erdoğan 7 Eylül'de İstanbul'da bir dörtlü zirve yapacaklar. Önemli ve çok boyutlu bir zirve olacak. Eğer başarılı geçerse tarihi anlam kazanacak. Peki, nedir bu konunun özü? Türkiye bu zirve ile hangi konularda çözüm arayacak?
 
Dün Vladimir Putin bir düğünde bir Almanla dans etti, Almanca konuşma yaptı, çiftlere mutluluklar diledi. Hatırlarsınız daha önce de Angela Merkel'e görüşmede bir buket çiçek vermişti ve bu konu diplomasinin konusu edilmişti.
 
Putin ve Merkel çok şeyi değiştirmek istiyor. Eski Doğu Alman Merkel'e kalsa Rusya ile politikasını çoktan değiştirirdi. Ancak Hıristiyan Demokrat kanat direniyor. İki dünya savaşında Rusya'yı ama aslında Avrupa'yı işgal için Ruslarla karşı karşıya kalmış, Soğuk Savaş'ta aralarına duvar örmüş bu iki toplum aslında birbirlerini sevmezler ve yakınlaşmak istemezler. Üstelik Ukrayna meselesinden sonra Avrupa ile arası iyice açılan Putin'in bu jestleri karşılık bulacak mı, benim gibi çok kişi merak ediyor.
 
Halen Paris Andlaşması'nın yaptırımlarıyla Amerika'ya karşı eli kolu bağlı Almanya bir arayış içinde. Çok zenginleşdi, Avro cinsi bir para cinsiyle Dolara karşı denge yaratmak istedi, ama politik alanda istediği fırsatı bir türlü bulamadı.
 
Almanların, Amerika ve AB ülkeleri dışında, en fazla ekonomik potansiyelinin olduğu ülkelerin başında Çin ve İran yer alıyor. İran ve Çin ile yapılan her tür savaş Almanya'yı yakından ilgilendirmektedir. Almanya hem bölgesel hem de küresel politika yürütmektedir. Obama'nın son dönemlerinden bu yana ABD ve Alman ticareti hakkında özellikle otomobiller üzerinden dönen bir tartışma sürüyordu. Trump ise alüminyum ve çelik vergilerini artırırken Almanya'yı en üste hedef olarak koydu.
 
Uzun zamandan bu yana Türkiye'nin dostu Almanya, tıpkı Türkiye'nin dostu görünen Amerika gibi, Ortadoğu politikalarında inisiyatif almak istedi. Amerika ne yaparsa aynısını yapmak istedi. Alman gizli servisi BND, FETÖ ve PKK konularında Türkiye'ye karşı çalışan CIA gibi faaliyetler yürüttü.
 
Almanya, özellikle enerji hatları, İran, Suriye ve Doğu Akdeniz meselelerinden dolayı Rusya'yla, Ticaret Savaşı kapsamında başta Çin'le yeni bir kapı aralamanın eşiğinde.
 
Yakın zamanda seçim kazanan her dört lider, Merkel, Putin, Macron ve şu an küresel politikada bir çıkış yapan Erdoğan yeni bir inisiyatif geliştirmek ve Amerika'ya karşı “biz de varız” demenin hazırlığı içindeler. Ben bu grubun İstanbul'da 7 Eylül'de Suriye meselesi kapsamında bir araya gelmelerine fazlasıyla önem veriyorum. Her ne kadar konu Suriye, özelde İdlip ise de masada İran, Amerikan yaptırımları, Dolar, enerji güvenliği ve ticaret usulleri kapsamında önemli bir inisiyatif oluşturmak var.
 
Merkel'in geçtiğimiz hafta Karadağ'da bir soruya verdiği cevap önemlidir. Kendisine, sonbaharda Suriye'deki durumla ilgili Rusya, Fransa, Türkiye ve Almanya'nın bir toplantı yapacakları soruldu. Merkel, Suriye konusunda “Astana süreci” ve “Small Group” olarak iki format bulunduğunu, iki formatın da BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura ile yakın bir şekilde çalıştığını anımsattı. Merkel, “Yine de Almanya, Fransa, Türkiye ve Rusya arasındaki bir buluşma anlamlı olabilir, bunun iyi hazırlanmış olması lazım,” dedi. Merkel, Putin ile yarın yapacağı görüşmeye ilişkin de “Rusya ile iyi ilişkiler istiyoruz,” ifadesiyle dikkat çekti. Ukrayna'dan Suriye'ye ve ekonomik alandaki iş birliğine kadar meşgul oldukları pek çok sorunun Rusya ile sürekli diyalogda olmayı gerekli kıldığını dile getiren Merkel, “Bu diyaloğu yarın sürdüreceğim,” dedi.
 
Türkiye açısından söylersek, Putin Türklerin Rusya vizeleri hakkında bazı jestler yaparak belki Amerika'ya karşı bir sinyal veriyor görünüyor ama aynı zamanda bu sinyal Almanya'ya veriliyor. Bu kapsamda Almanya ve Türkiye ilk adım olarak Avrupa Birliği kapsamında bazı konularda ilerleme sağlayacak kararlar alabilirler. Bu tür kararlar önemli olacak. Merkel Türkiye bahsinde, tıpkı Ruslarla ilgili olduğu gibi, Hıristiyan Demokratlar'ın inadını kırmak isteyecektir. Avrupa'da serbest dolaşım konusu tekrar işlerlik kazanabilir.
 
Putin'in hem Merkel'e verdiği çiçek hem de dünkü düğünde Germen toplumuna verilen boşa gitmeyecek görülüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu gelişen sıcak ilişkiyi iyi değerlendirecek gibi görülüyor.
 
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar