Mossad Başkanı David Barnea, 2015 İran nükleer anlaşmasına karşı bir uyarıda bulunarak, Avrupa Birliği, Avrupa Birliği, İran ve ABD ile birlikte nükleer anlaşmanın yeniden canlandırılması için diplomatik çabaların telaşı içindeydi.
İbranice yayın yapan medya tarafından yapılan nadir bir kamuoyu değerlendirmesinde, İsrailli casus, resmi olarak Ortak Kapsamlı Eylem Planı (JCPOA) olarak bilinen 2015 nükleer anlaşmasını yeniden canlandırmanın "İsrail için çok kötü" olduğunu ve Tel Aviv için "stratejik bir felaket" anlamına geleceğini söyledi.
Barnea, Tel Aviv'in yeniden canlandırılan bir JCPOA şartlarına tabi olmayacağı ve İran'ın oluşturduğu iddia edilen tehdide karşı koymak için uygun gördüğü her şekilde hareket edeceğine dair İsrail'in siyasi kademelerinde sıklıkla görülen tipik iddiaları tekrarladı.
Barnea, "Mossad hazırlanıyor ve bu tehdidi nasıl ortadan kaldıracağını biliyor" dedi. Eğer harekete geçmezsek İsrail tehlikede olacak” dedi.
Pazar günü Barnea, JCPOA üzerine kapalı kapılar ardındaki toplantılara katılmak için Washington'a gitti. Ancak İsrail'den ayrılmadan önce, İsrail Başbakanı Yair Lapid'den, İsrail'in JCPOA konusundaki tutumuna ilişkin olarak nasıl hareket edileceği konusunda İsrailli liderler arasındaki fikir farklılıklarını açıkça ortaya koyan bir eleştiri aldı.
Bu farklılıklar JCPOA ile sınırlı değildir, daha çok İsrail'in karşı karşıya olduğu tehditlerin değerlendirilmesiyle ilgilidir. Mevcut İsrailli yetkililer İran tehdidi dedikleri şeyi vurgularken, eski askeri yetkililer de dahil olmak üzere İsrail'deki birçok etkili isim, İsrail'in karşı karşıya olduğu en büyük tehdidin JCPOA değil, iç dayanışma eksikliği olduğuna inanıyor.
Nadir bir ortak TV röportajında, İsrail ordusunun beş eski genelkurmay başkanı - Ehud Barak, Gabi Aşkenazi, Benny Gantz, Moshe Ya'alon ve Gadi Eisenkot - İsrail'e ait Kanal 12'ye İran'ın nükleer programına karşı on yıllarca süren çabaları hakkında konuştu. Times of Israel'e göre çoğu, iç sosyal uyumdaki bir çöküşün İsrail için İran'ın nükleer bir eşik devlet haline gelmesinden daha büyük bir tehdit oluşturduğunu kabul etti.
Ya'alon, İsrail'e karşı yıllardır konvansiyonel varoluşsal bir tehditten ziyade “içsel bir varoluşsal tehdidin var olduğunu” söyledi.
Eisenkot ve Barak onunla hemfikirdi ve Gantz ve Aşkenazi de muhalefet göstermedi.
Eisenkot, İsrail'i en çok tehlikeye atan şeyin İsrail toplumundaki dayanışma eksikliği olduğunu söyledi. Barak, "yaşayan tüm genelkurmay başkanları, hemen hemen tüm Mossad başkanları ve yaşayan tüm Shin Bet şefleri bu konuda hemfikirdir" diyerek buna katıldı.
Barak, güvenlik aygıtının içinde yer alan ya da başında bulunan tüm insanların bugün İsrail'in geleceği için İran, Hizbullah ya da Hamas'tan daha ciddi bir tehdit olduğunu anladığını da sözlerine ekledi. Ayrıca Barak, ”Bu tehdit içimizde olan şeydir — iç uyumu kaybetme, iç dayanışmayı kaybetme ve bir yandan fanatiklerle, diğer yandan Siyonizme olan inancını kaybedenlerle bir duruma kayma riski" şeklinde durumu özetledi.
İsrail'e yönelik en büyük tehdidin İran'dan değil içeriden geldiğini kabul etmelerine rağmen, İsrailli yetkililer JCPOA'ya saldırarak iç zayıflıklarını örtmeye devam ediyor. Pazar günü, İsrail başbakanı nükleer anlaşmaya karşı yeni bir eleştiri barajı yayınladı ve bunu İsrail için “kötü” olarak nitelendirdi.
Lapid gazetecilere verdiği demeçte; "bu anlaşma kötü bir anlaşma. 2015 yılında imzalandığında iyi değildi. Bugün doğasında bulunan tehlikeler daha da büyüktür. Bitiş tarihine daha yakın ve İran teknolojik olarak farklı bir yerde" değerlendirmesinde bulundu.
Tehran Times