4a8d76c5-ed46-4bb6-bd2e-3845b31eeedd.jpg
  • Anasayfa» 
  • Analiz»
  •  İsyan bağlantılı infazlar: İran karşıtı yapı, suçluları aklamaya kararlı

İsyan bağlantılı infazlar: İran karşıtı yapı, suçluları aklamaya kararlı

Bu “barışçıl protestocuların” şimdiye kadar 50'den fazla güvenlik personelini öldürmesi ve yüzlercesini yaralamasının Batılı liderler nazarında gerçekten bir kıymeti var mı? Tabii ki yok! Bu tür büyük çarpıtmalar, yabancı destekli şiddete dayalı ölümcül isyanları "içeride gelişen bir protesto hareketi" ve duyarsız isyancıları da "sıradan siviller" olarak göstermeye kararlı olanlardan beklenir.

18 Aralık 2022 Pazar

İNTİZAR - Silahsız iki Besic üyesini güpegündüz 30 santimetrelik bir bıçak kullanılarak bıçaklayıp öldürme suçunu biri aklayabilir mi? İran karşıtı yapının bugünlerde yapmaya çalıştığı da tam olarak bu.

Bu Pazartesi, iki gönüllü Basic Kuvveti mensubunu öldürmek ve dört kişiyi yaralamaktan hüküm giymiş 23 yaşındaki Mecid Rıza Rahnavard, kuzeydoğudaki Meşhed şehrinde herkesin gözü önünde asıldı.

Hüseyin Zeynelzade ve Denyal Rızazade'nin korkunç şekilde öldürülmesi, görgü tanıkları tarafından filme alınarak sosyal medyada paylaşılması ülke genelinde öfke ve infiale neden oldu.

Rahnavard'ın kendisi de geniş çapta paylaşılan bir videoda cinayeti itiraf etmişti. Ama bu, nedense onun bir katil olduğuna dair yeterince güçlü bir kanıt gibi görünmedi! En azından Batı'daki İran karşıtı yapı için.

Bugünlerde gazeteciler, insan hakları aktivistleri, akademisyenler, politikacılar ve diğerleri, hükümler vererek ve bunu İslam Cumhuriyeti'nin başka bir vahşeti diye nitelendirerek, kendi kendilerini yargıç ilan ettiler.

İleri sürülen dayanağı olmayan iddialar arasında Rahnavard'ın suçu itiraf etmesi için işkence görmesi, yargılamanın düzmece olması ve infazın alelacele organize edilmiş bir gözaltı cinayeti olması yer alıyor.

Birleşik Krallık (İngiltere) merkezli Uluslararası Af Örgütü, Rahnavard'ın infazının "sahte ve adil olmayan bir yargılamayı" takip ettiğini ve "protestoculardan kesin intikam almak" için yapıldığını söyledi. ABD merkezli rejim değişikliği provokatörü Masih Alinejad, Rahnavard'ın suçunun “Mehsa Emini'nin öldürülmesini protesto etmek” olduğunu iddia etti.

Bu orantısız anlatıda, bu adamın iki insanı öldürdüğü gerçeğinden bahsetmeye ihtiyaç duyulmaz. Batılı medya kuruluşları, katilden "genç bir fitness delisi" ve birkaç yarışma kazanan "amatör bir güreşçi" olarak söz ederek, onu insanlaştırmak için bilinçli bir çaba sarf etti. Ancak bu, işlediği korkunç suçu maskeleyemez.

Özgürlük savaşçıları mı yoksa şiddete başvuran isyancılar mı?

Rahnavard, ölümcül, yabancı destekli isyanlarla bağlantılı olarak ölüm cezasına çarptırılan ilk kişi değildi. Geçen hafta Muhsin Şikari de başkent Tahran'da toplumsal düzeni bozmak ve güvenlik görevlilerine saldırmaktan idam edildi.

İlk infaz aynı zamanda İran karşıtı propaganda mekanizması tarafından büyük bir medya çılgınlığı yarattı; haberler ve sosyal medya gönderileri, "aşırı aceleyle" damgasını vuran ve "zorla itiraflara" dayanan "ağır şekilde adil olmayan bir yargılama" yapıldığını iddia ediyor.

ABD, Avrupa Birliği üyeleri ve Birleşik Krallık infazları en sert şekilde kınamak ve İran'a yeni yaptırımlar uygulamak için harekete geçti. Almanya Başbakanı, ülkesinin isyancılarla "omuz omuza" durduğunu söyleyecek kadar ileri gitti.

Oldukça açık bir şekilde, İran'daki son gelişmelere ilişkin Batı anlatısı gerçeklikten çok uzak görünüyor. Kanada Başbakanı Justin Trudeau'nun İran'ın 15.000 protestocuyu idam edeceğini tweet attığını hatırlıyor musunuz? İşte Batı anlatısının gerçeklikten uzak oluşu bu kadar çılgınca olabilir.

Bu “masum, barışçıl protestocuların” şimdiye kadar 50'den fazla güvenlik personelini öldürmesi ve yüzlercesini yaralamasının Batılı liderler nazarında gerçekten bir kıymeti var mı? Tabii ki yok!

Bu tür büyük çarpıtmalar, yabancı destekli şiddete dayalı ölümlere sebep olan isyanları "içeride gelişen bir protesto hareketi" ve duyarsız isyancıları da "sıradan siviller" olarak göstermeye kararlı olanlardan beklenir.

Suçları aklamak, şiddet

İran'da Eylül ayı ortalarında patlak veren ayaklanmalardan bu yana, genç bir İranlı kadının polis nezaretinde talihsiz ölümünün ardından, isyancılar tarafından sürdürülen şiddet sosyal medyayı etkisi altına aldı.

Bu isyancılar sıradan sivillere saldırıyor, güvenlik güçlerini öldürüyor, kamu mallarını ateşe veriyor ve vandalizme başvuruyorlar. Yine de hikayenin tamamı bu değil. Ayrıca diğer birçok düşünceden yoksun, maksatsız şiddet eyleminin yanı sıra insanların boğazlarını kesiyor, onları diri diri yakıyorlar.

Ancak bu sert gerçekler, ana akım Batı medyası tarafından asla haber yapılmadı ve Batı'daki İran karşıtı yapı tarafından asla gündem edilmedi, çünkü isyancıların şiddeti ihanet içerikli gündemle aynı çizgide değil. İnsanlara korku aşılamak için "baskıcı" ve "yasakçı" olarak nitelendirdikten sonra bildirdikleri şey, güvenlik güçlerinin asayişi sağlamak için aldığı önlemlerdir.

ABD'nin ve müttefiklerinin bağımsız hükümetleri devirmek için askeri işgaller ve darbeler başlatmadaki sicili, İran'daki 1953 darbesi de dahil olmak üzere kimseden gizli değildir. Ve ABD Başkanı Joe Biden'ın kendisinin "İran'ı özgürleştireceğiz!" dediği ortadayken, son aylarda İran'da ortaya çıkan anarşide yabancı bir el olmadığına nasıl inanılıyor?

Bir yığın yalan

Tüm hikayenin kökleri, Emini'nin üç ay önce ölümüyle ilgili yalanlara dayanıyor. O dönemde İran karşıtı medya, olayı İran polisinin elinden gerçekleşen bir cinayet olarak çerçeveledi ve sonunda bu iddiaları reddeden tıbbi raporları bile beklemedi.

Ve bu ilk değildi. Cumhurbaşkanlığı seçimlerini takip eden 2009 protestoları, kazananın ana rakibinden 11 milyon daha fazla oy aldığı halde, seçim sahtekarlığı iddialarıyla körüklenmişti.

Bu kez İran karşıtı yapı, isyancıların cinayetten paçayı sıyırmasına yardım etmekle kalmayıp onları aslanlaştırarak oyunu bir sonraki aşamaya taşıdı.

Medyanın bu infazlar konusundaki çılgınlığı, ayaklanmaların ardındaki mantığın ne kadar kusurlu olduğunu ve düşmanların İran'da “rejim değişikliği” görmekte ne kadar çaresiz olduklarını gösteriyor. Ancak bu asla gerçekleşmeyecek.
 
Ali Rıza Haşimi
Press TV
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar