former-us-embassy-tehran-2007.jpg
  • Anasayfa» 
  • Analiz»
  •  İran'ın hayranlık veren uygulamaları ve yoğunlaştırılmış kara propaganda kampanyası

İran'ın hayranlık veren uygulamaları ve yoğunlaştırılmış kara propaganda kampanyası

Muazzamlığı içerisinde yaşamalarına rağmen ülkelerinin yanıltıcı bir imajına aldanan birçok İranlının olduğu kesindir. Amerikanlaşmaya dönüşen küreselleşme, İranlıların ülkelerinin geleceğine ilişkin bağımsız varsayımlarından çok, Batı kültürüne ve onun İran gerçekliğine ilişkin varsayımsal vizyonuna daha yakın görünen yanlış imgeler ve hayallerle karışık bir gerçekliktir.

23 Aralık 2022 Cuma

İNTİZAR - Geçenlerde Iraklı İslami yazar ve birçok kitabın sahibi Ali Al-Moamen'in İran halkının elde ettiği "devletin sağladığı hayranlık uyandıran koşullardan" bahsettiği bir yazı okudum.

Telegram hesabında yera alan gönderi, İranlı annesinden İran vatandaşlığı alan Iraklı genç bir adamın deneyimini anlatıyor*. Bahsi geçen, evli ve üç çocuk babası ve İran'ın Meşhed şehrinde yaşayan biridir.

Bu kişi, daha önce ikamet ettiği İsveç ve Birleşik Arap Emirlikleri'nde benzer uygulamalar ile karşılaştırdığı İran'daki yaşam koşulları ve hizmetleri anlattı (Bahsi geçen kişi Stockholm'de üç yıl ve Dubai'de iki yıl bulunmuş).

Çift uyruklu bu genç, İran devletinin vatandaşlarına kişi başı aylık 300.000 tümen (yaklaşık 8 dolar) tutarında maddi yardımda bulunduğunu söylüyor. Ailesinin beş üyesi olduğu için ayda 1.500.000 tümen alıyor, bu da yerel para birimi karşılığı 40 dolardır. Bu miktar, devletin sunduğu tüm hizmetlerin giderlerini karşılaması için yeterlidir. Bu gederler aşağıdakileri içerir:

1- Kesintisiz elektrik ücreti: Aylık 120.000 tümen, yerel para birimi karşılığı 3.02$.

2- Kesintisiz veya karneye bağlanan su ücretleri: Ayda 80.000 tümen, yani 2.10$.

3- Likit gaz yani evin boru sisteminden geçen gaz ücretleri. (İranlılar tüpgaz gibi şeylere aşina değiller): Ayda ortalama 110.000 tümen, bu da 3 dolara denk geliyor.

4- Sabit hat telefon ücretleri, abonelik ve ölçülü yerel ve ulusal kullanım dahil: Ayda 30.000 tümen, yani 80 sent.

5- Sınırsız Wi-Fi ücreti: Ayda 90.000 tümen, yani 2,60$.

6- Kendisi, eşi ve en büyük oğlu için üç hatta cep telefonu ücreti: ayda ortalama 90.000 tümen, yani 2,60 dolar.

7- Kendisi, eşi ve en büyük oğlu için üç mobil hat için sınırsız internet ücreti: ayda 60.000 tümen, yani 1,80 ABD Doları.

8- Arabaları için sübvansiyonlu benzin fiyatı (depoyu dört kez doldurmak): Ayda ortalama 420.000 tümen, bu da 11 dolara eşdeğer.

Fiyatı litre başına 8 senttir. İran hükümeti, her özel araca ayda 60 litre, litre başına 1.500 tümen tutarında indirimli bir şekilde veriyor, bu da yalnızca 4 sente eşit (60 litre için toplam 5 dolar). Bununla birlikte, litre başına 8 sentlik sübvansiyonlu bir fiyata benzin satın almak karneye bağlı değildir.

9- Beş kişiye sağlık sigortası ödemesi: Ayda 300.000 tümen, yani 8 dolar. Sigorta tüm ameliyatları, tedavileri, ilaçları, röntgenleri ve diğer tıbbi prosedürleri kapsar.

Böylece, bu vatandaşın elektrik, su, gaz, iletişim, internet, sağlık sigortası ve benzin de dahil olmak üzere tüm masrafları karşılamak için her ay ödediği toplam, 34 dolara eşdeğer olan yaklaşık 1.300.000 tümendır.

Bu, İran devletinin kendisine sağladığı aylık yardımların, çeşitli hizmetler için yaptığı harcamalardan daha fazla olduğu anlamına gelir. Bu, gelişmiş Batı ve zengin Arap ülkeleri de dahil olmak üzere dünya çapında son derece nadirdir. Bu hizmetlerin yanı sıra eğitim, sosyal güvenlik ve eğlence sektörlerinde de devlet tarafından yardım sağlanmaktadır.

Ali Al-Moamen'in İran'daki genel yaşam durumuna ilişkin anlatımına dayanarak, şu soru sorulabilir: Neden bazı İranlılar ülkelerindeki durumu protesto ediyor?

İran'ın iç ve dış koşullarının birçok İranlıyı, İran halkını sefaletlerine ikna etmek ve onları diğer ulusların sözde refahıyla karşılaştırmak için gece gündüz çalışan muhalif medya kuruluşları tarafından tekrarlanan anlatıları benimsemeye ittiği son kırk yılı özetlemek kolay değildir. Bu refah, dar sınıfların sınırları içinde ve İran'ın maruz kaldığı abluka ile karşılaştırılamayacak koşullarda mevcuttur.

Yine de İran, dünyanın en ucuzları arasında yer alan hizmetleri sağlama konusunda daha istikrarlı ve kalıcı olmaya devam ediyor. Yukarıda bahsedilenler, Amerikan ablukasının son yıllarda yoğunlaşan 40 yılı aşkın süredir uyguladığı baskılar ışığında, İranlıların isteklerini ve tüketici olarak ayrıcalıklarını sınırlayan iç siyasi sorunların ve ekonomik zorlukların varlığını reddetmiyor.

Bununla birlikte, bugün İran halkına sunduklarından habersiz olan bazıları tarafından kınanan İran İslam Cumhuriyeti rejiminin, kuruluşundan bu yana, İslami saiklere ve ülkedeki yoksulluğu azaltma ihtiyacına dayanarak, hizmet düzeyinde halkıyla doğal bir ruhla ilgilendiğini belirtmek gerekir.

İnsani ihtiyaçların zaruri olanlarla sınırlı kalmayacağının kesinlikle farkındayız, ancak İran karşıtı propaganda aşağıdaki başlıklar üzerinde çalıştı:

- İran'daki her küçük ve büyük soruna hedefli bir propaganda bombardımanı yönlendirmek, konuyu abartmak, hüsran duygularını şiddetlendirmek ve "İran halkı mutlu değil" anlatısını desteklemek.

- İran devletinin sağladığı herhangi bir kentsel, teknolojik veya kalkınma başarısını veya herhangi bir hizmeti, kaçınılmaz bir sonuç olduğu ve devletin görevi olduğu gerekçesiyle küçük görmek veya ötekileştirmek.

- İnsanlara daha büyük eksikliklerin ve engellerin varlığını hatırlatmak ve insanların önceliklerini, örneğin İran'da bir dereceye kadar zaten var olan özgürlükler ve kadın hakları gibi açık başlıklara dönüştürmek. Kaldı ki kadınlar, yaygın eleştirilere rağmen birçok alanda (yürütme, yasama, bilim, sanat ve spor) önemli bir varlığa sahiptir.

Burada belirtmekte fayda var ki, İran'da rejim, halkın itiraz ettiği pek çok meseleyi ele alırken esnektir ve bazı kararların veya kanunların uygulanmasında köklü değişiklik yapabilecek ölçüde gidişatı düzeltme kabiliyetine sahiptir.

Zihinleri ve kalpleri manipüle etmek, İran halkının maruz kaldığı ablukadan Amerika'nın değil, İran'ın sorumlu olduğunu söylemek, bunun birincisinin hegemonya eğilimi nedeniyle değil, ikincisinin siyasi "esneklik" eksikliği nedeniyle olduğunu söylemek. Başka bir deyişle, kuşatan faili değil, kuşatılmış kurbanı sorumlu tutmak.

- İran'ı Amerika Birleşik Devletleri liderliğindeki uluslararası toplumun dışında ve uluslararası alanda izole edilmiş olarak tasvir etmek. Propagandaya göre çizgi, İran'ın bu toplumun standartlarına ve yasalarına uyması gerektiğidir, bu da aslında gerekli ilaçların Batı'nın haklarını desteklediğini iddia ettiği İran halkına ulaşmasını engellemektedir.

- İran'ın Filistin ve Lübnan'daki direnişi desteklemek için yaptığı harcamaları İran'ın servetinin israfı olarak etiketlemek. Bu, Lübnan veya Gazze'deki direnişi desteklemekle hiçbir ilgisi olmayan sorunları çözmek için sihirli bir formül olarak tekrarlanan "Ne Gazze ne Lübnan" mantrasını doğurdu.

Bu mantrayı benimseyenler, Lübnan ve Filistin'deki direnişin İran'a yönelik büyük tehditleri ülke sınırları etrafında geniş bir eksen oluşturarak bertaraf ettiğini bilmiyorlar.

En yüksek yetkili İmam Seyyid Ali Hamaney'in defalarca açıkladığı gibi, İslam Cumhuriyeti'nin birçok başarıya paralel olarak kamu sektörünün büyüklüğünden kaynaklanan kimi noktalarda ekonominin kötü yönetimden muzdarip olduğu kesindir.

Elbette, deneyimi pekiştirmek, güven ivmesini yeniden tesis etmek ve İran'ı çok önemli bir aşamada boyun eğmeye zorlamak için düşmanın nüfuz ettiği boşlukları kapatmak amacıyla siyasi güç kullanımının yeniden yönetilmesi gerekiyor.

Bununla birlikte, muazzamlığı içerisinde yaşamalarına rağmen ülkelerinin yanıltıcı bir imajına aldanan birçok İranlının da olduğu kesindir. Amerikanlaşmaya dönüşen küreselleşme, İranlıların ülkelerinin geleceğine ilişkin bağımsız varsayımlarından çok, Batı kültürüne ve onun İran gerçekliğine ilişkin varsayımsal vizyonuna daha yakın görünen yanlış imgeler ve hayallerle karışık bir gerçekliktir.

Burada İran medyasına ve kültürel işlerle ilgilenen yetkililere, sorumluluğunun farkına varmak ve arenayı Batılı bir siyasi ajandaya hizmet etmek isteyen yabancı medya tarafından yağmalanmaya terk etmek yerine, kamusal söylemi düzeltmek ve aktif bir medya geliştirmek konusunda önemli bir sorumluluk düşmektedir.

Ali Abadi
Al Ahed
 
-------------------------------------------------------------

* İslam Cumhuriyeti yetkilileri, İranlı bir anne ve yabancı bir babadan doğanlara İran vatandaşlığı verirken, Lübnan da dahil olmak üzere birçok Arap ülkesi, yabancı bir babadan doğanlara vatandaşlık vermeyi reddediyor.

Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar