Ekran görüntüsü 2023-01-01 184846.jpg

General Kasım Süleymani'nin şehadetinin üçüncü yıldönümü

General Süleymani bölgedeki ABD-siyonist-Suudi hesaplarını boşa çıkardı. Rehber, İmam Seyyid Ali Hamaney, General Süleymani'yi, İslam devrimi ve adalet davasını küresel olarak teşvik etmek için yaptığı büyük hizmetlerden dolayı "devrimin yaşayan şehidi" olarak nitelendirmişti. Trump onun için suikast emrini verdiğinde, aslında o şehitliğe ulaştı ve bir efsane haline geldi.

1 Ocak 2023 Pazar

İNTİZAR - General Kasım Süleymani, 3 Ocak 2020'nin erken saatlerinde Bağdat Uluslararası Havaalanı dışında öldürülmesinden üç yıl sonra, yalnızca İran halkının değil, aynı zamanda dünya çapında özgürlüğü seven çoğu insanın kalbinde yaşıyor. Şehit devrimci general, Şam'dan Cam Air uçağıyla yeni gelmiş, devrimci bir dost ve Haşdi Şaabi'nin (Irak Halk Seferberlik Birimleri - HSB) başkan yardımcısı Ebu Mehdi el Muhandis tarafından havaalanında karşılanmıştı.

Üç yıl önceki o kader gecesinde neler olduğunu hatırlayalım. Tepede gezinen bir ABD insansız hava aracı, İran'ın Kudüs Gücü komutanı ve arkadaşlarının seyahat ettiği aracı yok eden iki füze ateşledi. Araç tamamen tahrip edildi ve tüm yolcuları şehit edildi.

Saldırı, o sırada ABD başkanı olarak görev yapan bir savaş suçlusu olan Donald Trump tarafından emredildi. Bugün Trump, vergi dolandırıcılığı ve diğer bir takım suçlarla suçlanıyor, ancak bunlar Bağdat havaalanında işlenmesini emrettiği suçla karşılaştırıldığında küçük meseleler. Bu bir savaş suçuydu ve Trump'ın uygun zamanda bu suçla ilgili suçlamalarla karşı karşıya kalması gerekiyor.

General Süleymani sıradan bir insan değildi. Bağdat'a tesadüfi bir ziyaret için gelmemişti. İran liderliğinden Suudilere dönemin Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi aracılığıyla iletilmek üzere resmi bir mektup taşıyordu. Bu, Riyad ile Tahran arasındaki gerilimi azaltmanın yanı sıra Yemen'deki Suudi savaşını sona erdirmeye çalışan bir Suudi mesajına yanıt olarak verildi. Başka bir deyişle, diplomatik bir görevdeydi.

Trump, Irak topraklarındayken füze saldırıları emri vererek, Irak'ın egemenliğini ihlal etti. Ayrıca uluslararası hukuka ve BM tüzüğüne (değerlerine) aykırı davrandı. Trump ve kendisinden önce görev yapan başkanlardan oluşan uzun bir liste, uluslararası hukuk veya diğer ülkelerin egemenliğine saygı ile sınırlandırılmış değil!

Amerikalı yazar William Blum, ABD politikasını kısaca özetliyor. “Geçen yüzyıl boyunca Amerikan dış politikası  tersyüz ederseniz, ortaya çıkan şey budur: istilalar, bombalamalar, (yıkma), hükümetleri devirmek, toplumsal değişim için (popüler) hareketleri bastırmak, siyasi liderlere suikast düzenlemek, seçimleri saptırmak, işçi sendikalarını manipüle etmek, ‘haber' üretmek, ölüm mangaları, işkence, (kimyasal), biyolojik (ve nükleer) savaş, (radyolojik kirlenme), uyuşturucu kaçakçılığı, paralı askerler, polis devleti baskısı ve insanlığa karşı bitmeyen savaşlar.”

Bunun bir üçüncü dünya ülkesinden gelen Amerikan karşıtı bir devrimcinin değil bir Amerikalı yazarın değerlendirmesi olduğunu vurgulamak gerekir. ABD'nin iç ve dış politikalarını eşit derecede eleştiren birçok Amerikalı var, ancak sesleri propaganda dininde boğuluyor.

Eleştirmenler arasında vefat etmiş olan David Ray Griffin, Chris Hedges, Profesör Stephen M. Walt, Profesör Francis Boyle ve bir dizi başkası yer alıyor. Ayrıca, Edward Snowden gibi ABD'nin suçlarını internet üzerinden ifşa eden ve Rusya'ya sığınmak üzere ülkeden kaçmak zorunda kalan cesur insanları da dahil etmeliyiz. Washington'daki rejim onu doğruyu söylediği için cezalandırmak istedi. ABD'nin dünya çapındaki savaş suçları hakkında milyonlarca sayfalık belgeyi ifşa eden bir başka ifşaatçı Julian Assange'ın başına gelen de bu.

Dolayısıyla, Amerikan savaş suçları hakkında çok az şüphe var. Bu savaş suçlularının yargılanmasını engelleyen, dünyaya dayatılan adaletsiz ve son derece yozlaşmış sistemdir. Dünya, ABD'nin ve Büyük Şeytan'ın müttefiki olan İngiltere, Fransa, Siyonist İsrail vb. diğer baskıcı rejimlerin hakimiyetindedir.

General Kasım Süleymani İran'da son derece popülerdi. Bu, Ahvaz, Meşhed, Tahran, Kum ve memleketi Kirman da dahil olmak üzere İran'ın çeşitli şehirlerinde kendisi için düzenlenen cenaze törenleri sırasında belirginleşti. Milyonlarca insan, şehit edilen büyük devrimciye saygılarını sunmak için dışarı çıktı. Rehber, İmam Seyyid Ali Hamaney, General Süleymani'yi, İslam devrimi ve adalet davasını küresel olarak teşvik etmek için yaptığı büyük hizmetlerden dolayı "devrimin yaşayan şehidi" olarak nitelendirmişti. Trump onun için suikast emrini verdiğinde, aslında o şehitliğe ulaştı ve bir efsane haline geldi.

Kendini adamış Müslümanlar şehitlikten çekinmezler. Bu hayatın geçici olduğunu bilirler; kendini adamış her Müslümanın en önemli görevi Allah yolunda mücadele etmektir. Bu mücadelenin sadece iki sonucu vardır: Ya zafer ya da şehitlik.

General Süleymani, yaşadığı süre boyunca DAEŞ teröristlerine (namı diğer IŞİD) karşı büyük zaferler elde etti ve bölgedeki ABD-siyonist-Suudi hesaplarını boşa çıkardı. Sık sık savaş cephesinde teröristlere karşı operasyonları yönetirken görülüyordu.

General Süleymani'nin şehadeti İslam Devrimi'ni zayıflatma girişimiydi. Allah'ın düşmanları, bir devrimi koruyanın ve besleyenin şehitlerin kanı olduğunu anlamıyorlar. İslam devrimi, General Süleymani'nin şüphesiz kaybına rağmen gayet güçlü duruyor.

Ancak şehitlik, Batı'nın hedonistik kültüründe bilinmeyen bir kavramdır. Müslümanlar için ulaşmak için dua ettikleri bir onurdur. Bir Müslüman şehadete ulaştığında, sonsuz yaşama ulaşır. Yüce Kur'an'da şöyle buyurulur: "Allah yolunda öldürülenler için “ölüler” demeyin. Hayır, onlar diridirler, fakat siz bilemezsiniz." (2:154).

Şehitlik, İslam Devrimi'nin değerlerini korumanın en önemli araçlarından biridir, çünkü kendini feda etme kültürünü teşvik eder. Eğer İslam Devrimi bugün güçlü duruyorsa, bunun nedeni yüz binlerce genç erkek ve kadının onun korunması ve kollanması için hayatlarını ve kanlarını sunmalarıdır.

General Kasım Süleymani devrimin gerçek bir evladıydı. Mütevazı bir ailede doğdu, Irak'ın dayattığı savaşın örs ve ateşinden geçti. Iraklı tiran Saddam Hüseyin, Batılı efendilerinin ve Arap müttefiklerinin emriyle, Eylül 1980'de İslam Cumhuriyeti'ne saldırdı.

Milyonlarca İranlı genç, İslam devrimini savunmak için savaş çabalarına katıldı. Genç Kasım Süleymani, Seiah-i Pasdaran-i İnkilab-i İslami'ye (İslam Devrim Muhafızları Ordusu-IRGC) katıldı ve fedakar ruhu ve parlaklığıyla çeşitli cephelerde beğeni ile karşılanan görevler ifa etti.

Savaştan sonra, IRGC'de generalliğe kadar uzanan bir süreçte farklı saflarda hızıl bir şekilde yükseldi. 1998'de Mescid-i Aksa'yı savunmak ve Filistin'in kurtuluşu için Müslümanları seferber etmeyi içeren Kudüs Gücü başkanlığına atandı.

Lübnan'daki Hizbullah'ın yanı sıra Filistinli İslami gruplar Hamas ve İslami Cihad arasında yakın bağlar kurdu. Aslında, Bağdat'a giden uçağa binmek için Şam'a gitmeden önce Hizbullah lideri Seyyid Hasan Nasrallah ile görüşmek üzere Lübnan'daydı.

İşgal altındaki Filistin'deki İslami Direniş'in bu kadar etkili hale gelmesi onun yorulmak bilmeyen çabaları sayesinde oldu. Hamas lideri İsmail Haniye'nin Tahran'daki cenaze törenine katılması ve Filistin ve Kudüs için yaptığı fedakarlıklara baskın karakterli bir saygı duruşunda bulunması şaşırtıcı değil.

General Süleymani'nin cenaze töreninden sonra Cuma Hutbesi sırasında Rehber İmam Seyyid Ali Hamaney, ABD'nin işlediği suça en iyi cevabın onu bölgeden kovmak olacağını söylemişti. Son gelişmeler bu politikanın yolunda gittiğini gösteriyor. Şehit generalin ömür boyu verdiği mücadele inşallah er ya da geç maksadına ulaşacaktır.

Tahir Mustafa
Crescent International
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar