Karadeniz.jpg

Karadeniz'de fırtına bulutları toplanıyor

Açıkça görülüyor ki ABD'nin yeni deniz yolu projesinin tamamı Rusya'nın Odessa'nın kontrolünü ele geçirmesini engellemeyi amaçlıyor. Ukrayna saldırısı bocalarken, Rusya'nın yakında Odessa yönünde karşı saldırısını başlatması güçlü bir olasılıktır. Rusya açısından bakıldığında bu durum varoluşsal bir an haline gelmektedir.

22 Temmuz 2023 Cumartesi
İNTİZAR - Vilnius'taki NATO Zirvesi (11-12 Temmuz), öngörülebilir bir gelecekte Ukrayna savaşını çözüme kavuşturacak görüşmelerin kesinlikle mümkün olmadığının işaretini verdi. ABD ve müttefikleri Rusya'yı askeri olarak yenilgiye uğratmayı ummaya devam ederken savaş daha da şiddetlenecektir. 
 
14 Temmuz'da ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley, Ukrayna'nın karşı saldırısının "başarısızlıktan uzak" olduğunu ancak önümüzdeki mücadelenin "uzun" ve "kanlı" olacağını söyledi. Milley, mesleki muhakemesi ne olursa olsun Beyaz Saray'ın duymak istediklerini söylemekle ünlüdür. 
 
Nitekim 19 Temmuz'da Biden yönetimi Ukrayna için yaklaşık 1.3 milyar dolarlık ek güvenlik yardımı açıkladı. Pentagon'dan yapılan açıklamada bu duyurunun "Ukrayna'ya ilave öncelikli kabiliyetler sağlamak üzere bir sözleşme sürecinin başlangıcını temsil ettiği" belirtildi. Yani ABD, Ukrayna Güvenlik Yardımı Girişimi programındaki fonları kullanacak ve bu da yönetimin ABD silah stoklarından çekmek yerine sanayiden silah satın almasına olanak tanıyor. 
 
Pentagon'a göre son paket dört adet Ulusal Gelişmiş Karadan Havaya Füze Sistemi (NASAMS) ve mühimmat; 152 mm topçu mermileri; mayın temizleme ekipmanı ve insansız hava araçlarını içeriyor.
 
Bu arada, kaygı verici bir gelişme olarak, Rusya'nın BM arabuluculuğundaki tahıl anlaşmasının 17 Temmuz'da sona ermesine izin vermesinden kısa bir süre sonra, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ve Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a Rusya'nın katılımı olmadan tahıl anlaşmasına devam etmeyi öneren resmi mektuplar gönderdiğini açıkladı. 
 
Hemen ertesi gün Kiev, BM Uluslararası Denizcilik Örgütü'ne, Romanya'nın karasularından ve Karadeniz'in kuzeybatı kesimindeki münhasır deniz ekonomik bölgesinden geçen yeni bir deniz koridorunu açıklayan resmi bir mektup gönderdi. 
 
Belli ki Kiev, Romanya (ABD ordusunun 101. Hava İndirme Tümeni'nin konuşlandığı NATO üyesi bir ülke) ile birlikte hareket etti. Muhtemelen ABD ve NATO, BM'nin onayı hazırlanırken işin içinde.  NATO'nun bir süredir Karadeniz'de yeni bir deniz rotası üzerinde çalıştığını söylemeye gerek yok.
 
Bu ciddi bir gelişmedir zira Rusya'nın Karadeniz'deki alan hakimiyetine karşı NATO'nun bir şekilde devreye girmesinin habercisi gibi görünmektedir. Nitekim NATO'nun Vilnius Zirvesi Bildirisi (11 Temmuz), ittifakın tarihsel olarak Rusya'nın himayesinde olan ve önemli askeri üslerinin bulunduğu Karadeniz bölgesinde varlığını büyük ölçüde arttırmaya hazırlandığını öngörmüştü.
 
NATO Bildirisi'nin ilgili paragrafında şöyle denmektedir: "Karadeniz bölgesi İttifak için stratejik bir öneme sahiptir. Bu husus Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı saldırı savaşı ile daha da belirginleşmiştir. Müttefiklerin Karadeniz bölgesinde güvenlik, emniyet, istikrar ve seyrüsefer serbestisini korumayı amaçlayan bölgesel çabalarına, uygun olduğu hallerde 1936 Montrö Sözleşmesi yoluyla verdiğimiz desteğin devam edeceğinin altını çiziyoruz. Bölgedeki gelişmeleri daha fazla izleyip değerlendirecek ve özellikle güvenliğimize yönelik tehditlere ve uygun olduğu ölçüde bölgedeki ortaklarımızla daha yakın işbirliği için potansiyel fırsatlara odaklanarak durumsal farkındalığımızı arttıracağız." [Vurgular eklenmiştir]. 
 
Dört hususa dikkat edilmesi gerekmektedir:
  • İlk olarak, Ukrayna çatışması bağlam olarak seçilmiştir; odak noktası Kırım'dır. 
  • İkinici olarak, "seyrüsefer özgürlüğü" iddialı bir ABD deniz varlığı anlamına gelmektedir; 1936 Montrö Sözleşmesine yapılan atıf, hem NATO üyesi bir ülke hem de Çanakkale ve İstanbul boğazlarının bekçisi olarak Türkiye'nin rolünü ima etmektedir. 
  • Üçüncüsü, NATO, askeri bir terim olarak 4 aşamadan oluşan "durumsal farkındalığını" geliştirme niyetini ortaya koymaktadır: gözlem, yönelim, karar ve eylem. Durumsal farkındalığın iki ana unsuru vardır: kişinin kendi durum bilgisi ve ikinci olarak da diğerlerinin ne yaptığı ve durumun belirli şekillerde değişmesi halinde ne yapabileceği bilgisi. Basitçe ifade etmek gerekirse, NATO'nun Karadeniz'deki Rus faaliyetlerine yönelik gözetimi yoğunlaşacaktır.  
  • Dördüncüsü de, NATO "bölgedeki ortaklarımızla" (Ukrayna olarak okuyun) daha yakın işbirliği arayışındadır.
Karadeniz'in kuzeybatı ve batı bölgelerinde Romanya, Bulgaristan ve Türkiye (hepsi NATO üyesi ülkeler) boyunca uzanan yeni bir deniz yolunun Transdinyester'deki (Moldava) Rus garnizonunun önünü keseceği ve Kiev'in Kırım'a saldırma kabiliyetini arttıracağı kesin. NATO'nun katılımı, tarihsel olarak bir Rus şehri olan Odessa'yı kurtarmak için gelecekte yapılacak herhangi bir Rus operasyonunu da zorlaştıracaktır. 
 
Kültür ve tarihin devasa mirasının yanı sıra Odessa, Rusya ve Ukrayna'nın sanayi ürünleri için bir liman başıdır. Togliatti-Odessa amonyak boru hattı (Ukraynalı sabotajcıların yakın zamanda havaya uçurduğu) bunun en iyi örneklerinden biridir. Dünyanın en uzun amonyak boru hattı olan 2,471 km'lik boru hattı, Rusya'nın Samara bölgesindeki dünyanın en büyük amonyak üreticisi TogliattiAzot'u Odessa Limanı'na bağlıyordu. 
 
Stratejik açıdan Odessa'yı kontrol edemeyen NATO, Karadeniz bölgesinde güç projeksiyonu yapamaz ya da Ukrayna'yı Rusya karşıtı bir ileri karakol olarak yeniden canlandırmayı umamaz. NATO da Karadeniz bölgesine hakim olmadan Transkafkasya, Hazar (İran sınırı) ve Orta Asya'ya doğru ilerleyemez. 
 
Aynı nedenlerle Rusya da Karadeniz bölgesini NATO'ya bırakmayı göze alamaz. Odessa, Rus hinterlandını Transdinyester, Moldova'daki (ABD'nin potansiyel bir NATO üyesi olarak gözünü diktiği) garnizonuna bağlayan Karadeniz kıyısı boyunca uzanan herhangi bir kara köprüsünün hayati bir halkasıdır. (Ekim 2022'de Kerç Köprüsü'ne yapılan saldırı Odessa'dan düzenlenmişti). 
 
Açıkça görülüyor ki ABD'nin yeni deniz yolu projesinin tamamı Rusya'nın Odessa'nın kontrolünü ele geçirmesini engellemeyi amaçlıyor. Ukrayna saldırısı bocalarken, Rusya'nın yakında Odessa yönünde karşı saldırısını başlatması güçlü bir olasılıktır.
 
Rusya açısından bakıldığında bu durum varoluşsal bir an haline gelmektedir. NATO, Kuzey Denizi ve Baltık Denizi'nde (İsveç ve Finlandiya'nın da üye olmasıyla) Rus Donanmasını fiilen kuşatmış durumdadır. Dolayısıyla Baltık Filosu'nun seyrüsefer özgürlüğü ve Karadeniz'deki hakimiyeti, Rusya'nın dünya pazarına yıl boyunca serbestçe erişebilmesi için çok daha önemli hale gelmektedir. 
 
Moskova buna sert tepki gösterdi. Rusya Savunma Bakanlığı 19 Temmuz'da "Karadeniz sularında Ukrayna limanlarına giden tüm gemilerin potansiyel askeri kargo taşıyıcısı olarak kabul edileceğini" bildirdi. Buna göre, bu tür gemilerin ülkeleri Kiev rejiminin yanında Ukrayna çatışmasına dahil olmuş sayılacaktır." 
 
Rusya ayrıca "Karadeniz'in uluslararası sularının kuzey-batı ve güney-doğu kısımlarının seyrüsefer için geçici olarak tehlikeli ilan edildiğini" de bildirdi. Son haberler, Karadeniz Filosuna bağlı savaş gemilerinin Ukrayna sularına giden yabancı gemilere çıkma prosedürünün provasını yaptığını gösteriyor. Gerçekte Rusya Ukrayna'ya deniz ablukası uyguluyor.  
 
Rus askeri uzman Vasily Dandykin Izvestia'ya verdiği bir mülakatta Rusya'nın artık Ukrayna limanlarına giden tüm gemileri durdurup denetlemesini beklediğini söyledi. "Bu uygulama normal: Orada bir savaş bölgesi var ve son iki gün içinde füze saldırılarına sahne oldu. Bunun pratikte nasıl işleyeceğini ve bu sulara gemi göndermek isteyen olup olmayacağını göreceğiz, çünkü bu çok ciddi bir durum." 
 
Beyaz Saray Rusya'yı Ukrayna limanlarını bloke etmek için mayın döşemekle suçladı. Elbette Washington, Rusya'nın yerine NATO'nun tahıl koridorunun garantörü olarak devreye girmesinin Küresel Güney'de yankı bulacağını umuyor. Batı propagandası Rusya'yı küresel çapta gıda kıtlığı yaratan bir ülke olarak karikatürize etmektedir. Oysa işin aslı, BM ve Türkiye tarafından da kabul edildiği üzere, Batı'nın Rus buğdayı ve gübresinin ihracatına izin vermek için karşılıklı olarak pazarlığın kendisine düşen kısmını yerine getirmemiş olmasıdır.
 
Görülmesi gereken, şiddetlenen enformasyon savaşının ötesinde, herhangi bir NATO ülkesinin Rusya'nın deniz ablukasına meydan okumaya cesaret edip edemeyeceğidir. Komşu ülke Romanya'daki 101. Hava İndirme Tümeni'nin ürkütücü konuşlanmasına rağmen bu ihtimal zayıf.
 
M. K. Bhadrakumar
Indian Punchline
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar