Ekran Alıntısı israilin çıkmazı.PNG

Kırılma noktası: İsrail'in askeri pik noktası geldi ve geçti

İç istifalar ve önemli askeri gerilemelerle karşı karşıya kalan İsrail kritik bir dönüm noktasında: Gazze'ye yönelik savaşını durdurup kayıplarını azaltmak ya da Gazze ve Lübnan'da çatışmaları tırmandırıp daha fazla stratejik yenilgi riski almak arasında bir seçim yapmak zorunda.

14 Haziran 2024 Cuma
İNTİZAR - 9 Haziran akşamı İsrail savaş kabinesi bakanları Benny Gantz ve Gadi Eisenkot acil durum hükümetinden istifa ettiklerini açıkladılar. Bu, zafere giden bir hükümetteki iki savaş bakanının atacağı bir adım değildir. Tam tersine. İstifa eden bu bakanlar Başbakan Benyamin Netanyahu için, "gerçek zafere doğru ilerlememizi engelliyor" değerlendirmesinde bulunuyorlar.
 
Gantz ve Eisenkot istifa ederek iki ana hedefe ulaşmayı amaçlıyor. Bu hedeflerden ilki, Netanyahu üzerindeki savaşı durduracak bir anlaşmayı kabul etme baskısını hafifletmek istiyorlar ki bu muhtemelen Washington ile koordine edilen bir strateji. 
 
İkincisi, savaşın durumu hakkında en bilgili İsrailli yetkililer arasında yer alarak, Netanyahu'nun savaşı uzatma konusundaki ısrarının yalnızca daha fazla felakete yol açacağını öngörerek gemiden atlamayı seçtiler. Askeri açıdan bu, İsrail'in Gazze operasyonlarının "zirveye ulaştığını" değerlendirdikleri anlamına geliyor. 
 
İsrail pik noktasında
 
1992 yılında ABD Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı İleri Askeri Araştırmalar Koleji "ABD Ordusunun Zirve Noktası ve Taktik Doktrini" başlıklı bir makale yayınlamıştı. Bu makalede, her seviyede saldırı sanatının zirveye ulaşmadan önce kritik hedeflere ulaşmak olduğu savunulmaktadır. Buna karşılık savunma sanatı da saldırının zirve noktasını hızlandırmak ve zirve noktası geldiğinde saldırıya geçmeye hazırlanmaktır. Peki, zirve noktası nedir?
 
Savaş teorisyeni Carl von Clausewitz doruk noktasını, askeri ilerlemenin elde edebileceği her şeyi elde ettikten sonra siyasi olarak yıkıcı hale geldiği çizgi olarak tanımlamıştır. Bu noktanın ötesinde, daha fazla saldırı eylemi önceki kazanımları tehlikeye atar. Clausewitz Savaş Üzerine (On War) adlı eserinde zirve noktasının aşılmasının sadece başarıya katkı sağlamadığını, aynı zamanda zararlı olduğunu ve orantısız tepkileri tetiklediğini açıklar.
 
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'in son açıklamaları İsrail'in Gazze'de bu zirve noktasına ulaştığını yansıtıyor. Mayıs ortasında verdiği bir röportajda Blinken İsrail ordusu hakkında şunları söyledi: "Refah'a girip ağır bir operasyon yapsa bile binlerce silahlı Hamas'lı kalacaktır", "İsrail'in kuzeyde temizlediği bölgelerde, hatta Han Yunus'ta Hamas'ın geri döndüğünü gördük".
 
Blinken'in değerlendirmesine göre İsrail'in Gazze'de devam eden askeri çabaları daha fazla hedefe ulaşamayacak, bu da zirve noktasına ulaştığını ve taktiksel kazanımlarının aşınmasını önlemek için savaşı durdurması gerektiğini gösteriyor.
 
Zirve noktasına ulaşan İsrail'in önünde iki seçenek var: ya savaşı mümkün olan en az zararla bitirecek ki Washington İsrail'e Suudi Arabistan'la normalleşme ve Gazze'deki direnişi ortadan kaldırmaya yönelik daha yumuşak bir yaklaşım sunan bir yol haritasını savunuyor ya da askeri çabalarını sürdürecek ki bu da muhtemelen stratejik yenilgisini derinleştirecek.
 
İsrail nereye gidiyor?
 
Netanyahu savaşı sürdürdükçe İsrail'in stratejik bir yenilgiye doğru gittiğine dair göstergeler de artıyor. Gantz ve Eisenkot'un istifası, askeri hedeflere ulaşmadaki başarısızlığın yol açtığı artan iç bölünmeyi yansıtıyor. 
 
İşgal altındaki Filistin'in kuzey cephesinde, İsrail'in Lübnan sınırında durum hızla kötüleşiyor. Mart ayında İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant, Gazze'deki ateşkesin İsrail'in Hizbullah'ı kuzey sınırından uzak tutma hedefini etkilemeyeceği uyarısında bulundu. Şubat ayında Galant, Gazze'de ateşkes olsa bile İsrail'in Hizbullah'ı hedef almaya devam edeceğini açıklamıştı. Ancak Lübnan Direnişi'nin operasyonları Galant'ın açıklamalarından sonra artarak Hizbullah'ın artan cesaretini gösterdi.
 
Alma Center for Israeli Research tarafından hazırlanan bir rapora göre Mayıs 2024, günde ortalama 10 olmak üzere 325 saldırıyla Ekim 2023'ten bu yana Hizbullah'ın İsrail'e yönelik en yoğun saldırılarına sahne oldu. O ay kullanılan anti-tank füzeleri ve insansız hava araçlarında da önemli bir artış oldu.
 
Nisan ayında 50 olan tanksavar silah kullanımı 95'e yükselirken, bir önceki ay 42 olan insansız hava aracı vakası 85'e çıktı. Geçtiğimiz dört ay içinde İsrail'e yönelik insansız hava aracı saldırılarının sayısında 12 kattan fazla bir artış yaşandı. Roket saldırılarının sayısı da hafif bir artış eğilimi gösterdi ve Hizbullah bir ay önceki 128 saldırıya kıyasla 139 saldırı gerçekleştirdi.
 
Bu sayılar daha da artacak gibi görünüyor. 12 Haziran'da İbrani medyası, Lübnan'dan Golan Tepeleri ve işgal altındaki Safad'daki İsrail hedeflerine yönelik büyük bir güç gösterisinde 100 baraj füzesi salvosunu da içeren 200 füzelik devasa bir saldırı düzenlendiğini bildirdi. Bu saldırı, Hizbullah'ın bugüne kadar gerçekleştirdiği en büyük füze saldırısı olarak değerlendiriliyordu. İbranice Maariv gazetesine göre ertesi gün, 13 Haziran'da, Hizbullah bir kez daha işgal altındaki Golan ve Celile'deki İsrail askeri hedeflerine en az 150 saldırı uçağı, ATGM ve roketten oluşan büyük bir kombine saldırı başlattı - 30 dakikadan kısa bir süre içinde. Hizbullah'tan bir kaynak Al Jazeera'ye Lübnan direnişinin aynı anda en az 15 askeri noktaya saldırdığını söyledi.
 
Lübnan direnişi 10 Haziran'da savaşın başlangıcından bu yana en büyük insansız hava aracı operasyonunu başlatmış, birkaç gün sonra da ikinci bir rekor kırmıştı.
 
Hizbullah'ın bu haftaki tırmanışı İsrail'in üst düzey komutanı 'Ebu Talib'i öldürmesiyle doğrudan bağlantılı gibi görünse de, grup gerektiğinde tırmanmaktan çekinmeyeceğini ve buna uygun bir retoriğe sahip olduğunu gösterdi. Hizbullah Yürütme Konseyi Başkanı Haşim Safieddine cenaze töreninde suikastçılara ateş püskürdü:
Eğer İsrail düşmanı Filistin'in kuzeyinde çektiklerinden dolayı çığlık atıyor ve inliyorsa, bırakın ağlamaya ve feryat etmeye hazırlansın. Düşman hala aptallık içinde ve liderlere suikast düzenlemenin direnişi zayıflattığına inandığı geçmiş deneyimlerden ders almadı ancak deneyimler ne kadar çok lider şehit edilirse direnişin o kadar kararlı ve köklü hale geldiğini kanıtladı.
Bu tür etkili direniş operasyonları, kamuoyundaki kavgacı söylemlerine rağmen kuzey sınırlarında acilen bir ateşkese ihtiyaç olduğuna ikna olan İsraillilerin tutumunu değiştirdi. Ancak bu aynı zamanda Tel Aviv'in Gazze'ye açtığı savaşın tamamen durdurulmasını da gerektiriyor ki sağcı hükümet koalisyonu bunu kabul etmekte hala isteksiz görünüyor. 
 
İsrailliler daha önce Güney Lübnan'daki olayları Gazze savaşından ayırmak için pek çok girişimde bulundu ancak pek çoğu artık Filistin-Lübnan Direniş cephelerinin bir bütün olduğunu ve Hizbullah'ın saldırılarının İsrail'in Gazze operasyonları üzerindeki etkisini nihayet kabul etmeye başladı. 
 
Stratejik çıkarımlar 
 
Mossad'ın eski başkanı Haim Tomer, Hizbullah'ın Lübnan cephesini açmasının İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki çatışmalarda önemli bir avantaj elde etmesini engellediğini açıkça itiraf etti.
 
Israel Broadcasting Corporation'ın aktardığı İsrailli yetkililer de Tel Aviv'in Gazze'de bir anlaşmaya varmadan kuzeyde bir çözüm sağlayamayacağının sinyallerini verdi. Tel Aviv'in müttefikleri bile aynı çizgiye geliyor: Washington, işgal altındaki Filistin'in kuzeyindeki askeri faaliyetlerin durdurulmasını, İsrail'i Gazze'deki savaşı durdurmaya ikna etmeye yönelik daha geniş stratejisinin bir parçası haline getirmeye başladı.
 
Gazze'deki direnişin kararlılığı ve müttefik destek cephelerinden gelen etkili saldırı operasyonları, Direniş Ekseni'nin İsrail'in askeri zirveye ulaşmasını ve ardından düşüşe geçmesini hızlandırma çabalarının bir parçasıydı. Tel Aviv'in Gazze ya da Lübnan'da gerilimi tırmandırma seçenekleri giderek azalıyor ki bu da Biden yönetiminin Netanyahu hükümetini ateşkese zorlamak için yürüttüğü amansız çabayı açıklıyor.
 
Askeri açıdan zirveye ulaşan İsrail'in önünde iki seçenek var: Gazze'ye savaş dayatmaya devam etmek ve böylece stratejik yenilgisini genişletmek ya da savaşı durdurmak ve yenilginin seviyesini sınırlamak. Sekiz ay boyunca İsrail'e koşulsuz askeri destek veren Biden yönetimi nihayet müttefikinin kabul etmediği bir şeyi kabul etti: iki katına çıkmak İsrail'in düşüşünü ve yenilgisini hızlandırmaktan başka bir işe yaramayacak.
 
Muhammed Hasan Sweidan

 

Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar