Ekran Alıntısı israil.PNG

İsrail'in caydırıcılığı çoktan bitti

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu geçen hafta kameraların karşısına geçerek Hizbullah komutanı Fuad Şükür ve Hamas'ın siyasi şefi İsmail Haniye'nin öldürülmesine İran ve Hizbullah'ın misilleme yapması tehdidine değinirken kendinden emin ve kararlı görünmeye çalıştı ama rejim İran'ın misillemesi öncesinde sükuneti sağlayamadığı için İsrail toplumunda endişe hakim.

7 Ağustos 2024 Çarşamba
İNTİZAR - "İsrail, bize karşı herhangi bir saldırganlığın bedelini çok ağır ödetecek" diyen Netanyahu, rejimin "her senaryoya hazır olduğu" sözünü verdi. Netanyahu bu açıklamaları 31 Temmuz'da, İsrail'in Haniye'yi Tahran'daki geçici ikametinde kısa menzilli bir mermiyle hedef aldığı gün yaptı. Filistinli lider, Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın yemin törenine katılmak üzere İran'da bulunuyordu. 
 
Başbakanın açıklamalarının ardından, İran'ın ve muhtemelen tüm Direniş Ekseni'nin yaklaşan misilleme tehdidini azaltmak için koordineli bir çaba ortaya çıktı. Hem rejim medyası hem de Batılı yayın organları, İran'ın Nisan ayında işgal altındaki topraklara yönelik -kendilerince- "başarısız" operasyonunu hatırlatmak için birlikte çalıştı. Operasyon, İran'ın 300 kadar eski insansız hava aracının fırlatılmasını içeriyordu ve bu araçların amacı İsrail, Amerika, İngiltere ve Ürdün hava savunma sistemlerini, rejimin Şam'daki İran büyükelçiliğine yönelik saldırısına katılan İsrail askeri üslerini vurmadan önce meşgul etmekti. 
 
Gerçek Vaat Operasyonu sona erdiğinde, İranlı yetkililer amaçladıkları tüm hedeflerin başarıyla vurulduğunu bildirdi. İsrail ve Batılı müttefikleri ise başlangıçta füzelerin yüzde 99'unun önlendiğini iddia etmişlerdi ki bu iddialarını, hedeflerini vuran füzelerin videolarının internette yayınlanmasının ardından geri çekmek zorunda kaldılar. Daha sonra bazı yetkililer %86'lık yeni bir yakalama oranı ortaya atarken, rejim İran'ın saldırı gecesi çektiği görüntülerin dağıtımını yasakladı. İsrail ve müttefikleri sonunda Tahran'ın operasyonunun gerçek başarısını sorgulayanlara hitap etmeyi tamamen bıraktı. 
 
Netanyahu'nun etkilemeyi umduğu ve medyanın güven vermeye çalıştığı kitle, görünüşe bakılırsa bu kibirli oyunun ve yalanların farkına vardı. Raporlar Haniye'nin öldürülmesinden bu yana İsraillilerin gecelerini sığınaklarda geçirdiğini ve karanlık saatlerde Tel Aviv sokaklarının tamamen boşaldığını gösteriyor. Netanyahu'nun kendisinin de işgal altındaki Kudüs'te füze geçirmez bir evde ikamet etmeye karar verdiği iddiası da halkının endişesini yatıştırmaya yardımcı olmuyor. 
 
İsrailliler neden korkunun pençesinden kurtulamıyor?
 
Salı günü sona erdiğinde İran'ın yanıtı henüz gelmemişti ama İsrailliler misillemede İran'a eşlik etmesi beklenen Hizbullah'ın bir-iki yumruğuyla sarsılmaya başlamıştı bile. Lübnan hareketinin roketleri Cumartesi günü işgal altındaki topraklara sızdı ve bunu Salı günü bir İsrail askeri üssüne yapılan insansız hava aracı saldırıları izledi. Sosyal medyada artan endişesini dile getiren bir Tel Aviv sakini, İsrailliler daha fırtına gelmeden ölmeye başlamışken rejimin "İran'ın misillemesiyle" nasıl etkili bir şekilde mücadele edebileceğini sorguladı. Bu ifadeleri, çok sayıda ölü ve yaralıya neden olan ikinci Hizbullah saldırısı sonrasını gösteren bir fotoğrafın altında kullandı. 
 
Batı Asya analisti Ali Rıza Kumeyli, medyanın sürekli çabalarına rağmen İsraillilerin neden huzur bulamadığının, rejimin son yetmiş yılda inşa etmeye çalıştığı güvenlik kimliğine bakılarak anlaşılabileceğini düşünüyor. "Tehran Times'a verdiği demeçte şu değerlendirmelerde bulundu:
"İsrail varlığı boyunca benzersiz ve kendine güvenen bir askeri ve istihbarat gücü imajı yansıtmaya çalıştı. Bugün bu imajdan geriye hiçbir şey kalmadı. Rejimin 7 Ekim'deki güvenlik hususundaki başarısızlığı, son 10 ayda Gazze'de Hamas'ı yenememesi, Hizbullah'ın işgal altındaki toprakların kuzeyini boşaltan saldırılarına karşılık verme konusundaki tereddütleri ve İran'a karşı kendini korumak için ABD'ye olan açık güveni, İsrail'in kendisi için oluşturduğu caydırıcılığı tamamen yıktı."
Rejimin, Direniş'in kilit isimlerine yönelik suikastlarının, sarsılan caydırıcılığını yeniden tesis etmek için umutsuz bir girişim olduğunu belirten uzman, İsrail'in bunda başarılı olma ihtimalinin düşük olduğunu söyledi.
"Bu terör eylemleri rejimin İran'la ve hatta Hizbullah'la uzun süreli bir çatışmaya giremeyeceğini anladığını gösteriyor. Dolayısıyla İsrail'in 7 Ekim öncesindeki caydırıcılık seviyesine geri dönmesinin neredeyse imkansız olduğunu düşünüyorum."
Analist, caydırıcılığın yeniden tesis edilememesinin İsrail'in gelecekte pervasızca hareket etmekten kaçınması gerektiği anlamına geldiğini söyledi.
"İsrail toplumunda büyük çatlaklar var ve son on aydaki savaş rejimin ekonomik sıkıntılarını kesinlikle daha da arttıracak.  Bence gelecekte İsrail, ABD'nin bölge ülkelerini etkilemek için artık kullanamayacağı çok daha zayıf bir varlık olacak. Tabii bazı Müslüman ülkeler ihanet yolunu seçmezse."
Mona Hojat Ansari
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar