43680-23935-78123-64647-cats.jpg

İran ile işgal devleti arasında tırmanan füze dili

İranlı yetkililer ile işgal devleti İsrail'deki karar vericiler arasındaki karşılıklı askeri tehditlerin dozu yükseldi. Gerginlik hızla kızışırken, bölge savaşın başlaması için fırlatılacak ilk füzeyi bekliyor. Bu füze Güney Lübnan'dan mı, Tel Aviv'den mi, Sada'dan mı yoksa Irak'ın batısından mı gelecek şimdilik bilinmiyor.

12 Aralık 2019 Perşembe

İNTİZAR - Amerika ile İsrail'in, İran'ın başta nükleer tesis olmak üzere ekonomik ve askeri altyapısını hedef alan bir füze saldırısı planladığı haberlerinin gölgesinde, İranlı yetkililer ile İsrailli mevkidaşları arasındaki karşılıklı askeri tehditlerin dozu yükseldi.

Mevcut savaş artık bir Arap-İsrail çatışması olmaktan çıkarak bir yanda Arap-İran, diğer yanda İsrail-İran çatışması haline dönüştü. Arap ülkelerinin İsrail ile normalleşmeye yöneldiği bir dönemde, Direniş Ekseni ülkeleri ile askeri kollarının caydırıcı yetenekleri ise hatırı sayılır derecede güçlendi. Bununla eşzamanlı olarak İran'ın nükleer tesislerinde uranyum zenginleştirme çalışmaları da hız kazandı.

İsrail tarafı, savaş bakanı Naftali Bennet'in diliyle, İran için Suriye'yi Vietnam'a döndürme tehdidinde bulunmaya teşebbüs etti. İran'ın Suriye'deki askeri varlığını sona erdirmeyi vaat eden Bennet, hükümetini caydırıcılıktan saldırı aşamasına geçmeye çağırırken, aynı zamanda İran'ın nükleer silahları elde etmesine engel olma sözü verdi.

İran yönetimi, İsrail'in bu tehditlerinin Tel Aviv'in ekonomik abluka ile İran'ı içeriden baltalamaya yönelik gösterilerin başarısızlığından dolayı artan endişelerinden kaynaklandığını çok iyi biliyor. Bu endişe, zaten siyasi krizler yüzünden sendeleyen Netanyahu hükümetini kendini kurtarmak için, Amerika'nın üstü kapalı yardımıyla İran'daki nükleer hedeflere pervasız saldırılar düzenlemeye götürebilir. Ancak eğer savaş patlak verirse, İsrail aynı durumunda kalabilecek mi?

***

İranlılar, protestoların ateşini bastırarak güvenlik güçlerinin durumu en az kayıpla kontrol altına almasından sonra ilk kurşunu ya da füzeyi atan taraf olmayacaktır. Cehennemin kapısını açıp açmama kararını İsraillilere bırakacaklar.

Devrim Muhafızları Başdanışmanı General Murtaza Kurbani, “Mizan” ajansına verdiği demeçteki şu sözleriyle İran'ın bu stratejisini tam manasıyla açıkladı: “İsrail'i İran topraklarından tek bir füze fırlatmadan yerle bir edeceğiz.” Kurbani şöyle devam etti: “Eğer İsrail İran'a karşı en ufak bir hata işlerse, İran'dan tek bir füze fırlatmaya gerek kalmadan Lübnan'dan Tel Aviv'i dümdüz ederiz.” Kurbani, Eğer İslam Devrimi Rehberi kendilerine “bir gece” füze fırlatmalarını emrederse, tüm İsraillilerin barış bayrağını kaldıracağını sözlerine ekledi.

General Kurbani'nin açıklamaları, Ahmedinejat yönetiminden bu yana gelen en güçlü açıklamalardan biridir. Bu durum, İran'ın mevcut yapısının “savaş mizacı” olduğu anlamına geliyor. Bu elbette İran'ın Lübnan'da Hizbullah, Yemen'de Ensarullah, Gazze'de İslami Cihad ve Irak'ta yer alan Haşdi Şabi gibi askeri müttefikleri için de geçerlidir.

Lübnan Savunma Bakanı İlyas Busab'ın, General Kurbani'nin Tel Aviv'i yıkmak için Lübnan topraklarını üs olarak kullanma tehdidinden dolayı dile getirdiği endişelerini anlıyoruz. Ancak eğer savaşın ateşi alevlenir ve füzeler yerinden çıkarsa, bazı cephelerin tarafsız kalması zordur. Lübnan da bu cephelerin başında yer alıyor. Kuşkusuz savaş, tüm bölgeyi kapsayacaktır. Çünkü bu ateşin büyüklüğü öncekilerden onlarca kat daha fazla olacaktır. Basit bir ifadeyle, bu “son savaş” olacaktır. Halklar, kaderlerini ve komşularını seçemezler. Bu gerçek herkes için geçerlidir.

Amerika ve İsrail'in bazı Araplardan destek aldığı komplosunun, Suriye'den tüm Direniş ülkelerine ve kollarına geçmesi üzerine bir teori birkaç hafta önce uygulanmaya başlandı. Tıpkı Suriye'nin İran, Rusya ve Hizbullah'ın yardımıyla bu komploları düşürmeyi başardığı gibi, Direniş aynı başarısızlığı onlara tekrar tattıracaktır.

Bu noktada üzerinde durmamız gereken iki önemli konu vardır:

Birincisi: “Sukhoi-35” tipi Rus savaş uçaklarının Suriye'nin güneyinde Suriye Hava Kuvvetleri'nin en büyük askeri üssü olan “T4” bölgesine saldırı planlayan İsrail uçaklarına müdahale ederek, saldırıyı engellediği haberleri yayınlandı.

İkincisi: Sana yönetimi Savunma Bakanı General Muhammed Nasır El-Atifi, “El-Mesire” gazetesine verdiği demeçte “İsrail ilk günden bu yana hala Yemen'e saldırılara katılmaya devam ediyor” sözlerini kullanarak intikamın kaçınılmaz olduğunu vurguladı.

****

İran Ordusu Danışmanı General Kurbani, bu tehdit içerikli sözleri sadece bir psikolojik savaş bağlamında değil, aynı zamanda İsrail'in bir aptallığın eşiğinde olduğuna dair aldığı bilgilere dayanarak söyledi. Devrim Muhafızları, geçmiş deneyimlerde bize gösterdiği gibi söylediğini yapar. Hürmüz Boğazı üzerinde Amerika'nın son teknoloji Global Hawk uçağını düşürerek Trump'a dilini yutturan füzeler, ya da Sada'dan fırlatılarak Aramco tesislerini hassas bir şekilde vurarak Suudi liderliğini barış müzakerelerine mecbur bırakan Cruise füzeleri gibi, İranlıların ceplerinde çok sayıda sürpriz vardır.

Gerginlik hızla kızışırken, bölge savaşın başlaması için fırlatılacak ilk füzeyi bekliyor. Bu füze Güney Lübnan'dan mı, Tel Aviv'den mi, Sada'dan mı yoksa Irak'ın batısından mı gelecek şimdilik bilinmiyor.

Abdulbari Atvan
Kaynak: Raialyoum
Çeviri: Merve Soydaş
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar