10983-trump netanyahu.jpg

Siyaset ve ateş hattı arasında Ortadoğu savaşı

Asıl amaç karar alıcı merkezlerden onları çıkarmak ve Direniş Ekseni için doğrudan tehdit oluşturan askeri varlıklarının büyük kısmını tahliye etmektir. Amerikan güçlerinin bölgeden çıkarılması, bölgede karar alıcılar üzerinde etkili olan Amerikan askeri nüfuzunun da çıkarılacağı anlamına geliyor. Bu durum bölgesel düzeyde jeopolitik değişimlere yol açacaktır.

15 Ocak 2020 Çarşamba

İNTİZAR - Direniş Ekseni seçiminde kararlı: Amerikan güçleri bölgeden çıkarılacak! Bunun İlk adımı birçok hedefi vuran füze mesajı ile atıldı. Bu saldırı, Washington'un on yıllardır aldığı ilk askeri tokat olması bakımından önemlidir. Ama bundan da önemlisi, balistik füzelerin mesajı Körfez ülkelerinden bile iyi duyulmuş gibi görünüyor. İran'ın füzelerinin orta menzilli vuruş kapasitesi, içerisindeki büyük miktarda petrolün varlığıyla Körfezin batı kıyısının ateş etmesini imkânsız kılıyor. Buradan balistik mesaj, 313 fatih füzesi kullanarak düşman İsrail'e iletildi.

İran, saldırılarında kullanabileceği uzun bir füze listesine sahiptir. Ancak “Fatih” isminin düşman İsrail'in askeri ve güvenlik liderliği için özel bir etkisi vardır. Çünkü bu isim, Siyonist askeri üsleri ve altyapısının uykularını kaçırıyor. 2010 yılından bu yana Siyonist analistler tüm raporlarında “nokta atışlı” füzeler konusuna yer ayırmaktan usanmıyor. Bu makalelerde, Lübnan Direnişinin bu füzeleri elde etme olasılığına işaret edilerek, Suriye'de silahlı kuvvetlerin silah endüstrisinde olduğu hatırlatılıyor. Bu durum, “füze yağmuru” taktiğinin uygulanacağı herhangi bir saldırıda bahsi geçen füzelerin yıkıcı yetenekleri açısından İsrail'in askeri çevrelerini fazlasıyla meşgul ediyor.

Öyleyse Amerika'nın varlığı İran'ın ateşinin yanı sıra kapsamlı bir savaşa girmek gerektiğinde saldırmaya hazır bir füze ekseni içindedir.

Amerikan güçlerinin bölgeden çıkarılması konusu bir yol haritası çizmeyi ve bu bölgeyi taktiksel, hareket ve hedefleme açısından tamamen farklı çalışılacak iki kısma ayırmayı gerektiriyor. Bu doğrultuda Ortadoğu ya da Batı Asya bölgesini, kuzey Ortadoğu ve güney Ortadoğu şeklinde bölen farazi bir enlem ile iki kısma ayırmak gerekiyor. Kuzey bölgesi İran, Irak, Suriye, Lübnan ve işgal altındaki Filistin'i kapsarken, güney bölgesiyse Arap yarımadası coğrafyası etrafında olacak. Amerikan güçlerinin bölgeden çıkarılması, bölgede karar alıcılar üzerinde etkili olan Amerikan askeri nüfuzunun da çıkarılacağı anlamına geliyor. Bu durum bölgesel düzeyde jeopolitik değişimlere yol açacaktır.

Dolayısıyla, bu operasyonun Amerikan askerlerini belirli bir süre içinde “süpürme” eylemine benzediğini düşünmek saflıktır. Asıl amaç karar alıcı merkezlerden onları çıkarmak ve Direniş Ekseni için doğrudan tehdit oluşturan askeri varlıklarının büyük kısmını tahliye etmektir. Bundan dolayı operasyon sahnesi güney ve kuzey şıkları üzerine yoğunlaşacaktır.

Kuzey bölgesi, Direniş Ekseni'nin politika ya da ateş hattında çalışabileceği bölge olacak. Amerika'nın varlığı Irak'ta meşruiyetini kaybetti ve esasen Suriye'de de işgalci güç konumundadır. Bu durum Direniş güçlerine, onlarla işgalci güç esasına dayanarak muamele etme ve uygun zamanda vurma hakkı veriyor. Ayrıca Siyonist rejim Amerika'nın canını acıtmak için hedef dairesinden çok uzak olmayan bir Amerikan üssü olarak kabul edilecektir. Böylece kuzey sahası Direniş Ekseni ile Amerikan askeri güçleri arasındaki çatışma rauntlarına maruz kalacaktır. Ortadoğu'daki farazi hattın güney kısmına gelirsek, özellikle Arap yarımadasındaki krallıklar ve emirlikler Amerika'nın bölgeden çıkarılmasını isteyen ülkeler değildir. Amerika'nın çıkışı asla onlara çıkar sağlamıyor, aksine tahtları ve saltanatlarını korumak için Amerika'nın varlığına daha sıkı sarılacaklardır. Bu noktada, bu konu bahsi geçen ülkelerle diyalog kapısının açık tutulması için dikkatli ve sağlam bir çalışma ve onları Amerika ile olan bağlarından ayırmayı gerektiriyor.

Ortadoğu'nun güney bölgesindeki karmaşa, kuzey bölgesinde olacak çatışmadan daha uzun bir çatışmaya kapı açıyor. Ancak İran'ın savaş deneyimi Washington ile müttefik ülkeler için belki de bir örnek oluşturuyor. Bu Krallık ve Emirlikler, devrik İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi'nin azametinin çöküşüne ve İran'ın Ortadoğu'daki en büyük Amerikan üssü olmaktan Washington'un en büyük düşmanı olmaya nasıl dönüştüğüne tanık oldular.

Belki de bu senaryo hazırdır. Yani politik değişiklikler Amerika'nın bölgeden çıkarılmasını etkileyebilir. Bu durum bölge haklarının gücüne ve harekete geçme yeteneklerine dayanıyor. Direniş ve engelleme ekseninin Amerikan güçlerini bölgeden çıkarma kararı, bu yenilikler ile savaşta yeni stratejilerin oluşmasını tamamlayacaktır. Bu da, gelecek çatışma turları ile başa çıkabilmek için uygun yöntemler ve çalışma mekanizmalarını seçerek bir yol haritası çizilmesini kaçınılmaz hale getiriyor.

Hasan Haydar
Kaynak: El-Akhbar
Çeviri: Merve Soydaş
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar