4bprb4012c9a1c17ike_800C450.jpg
  • Anasayfa» 
  • Analiz»
  •  "Yüzyılın Anlaşması" Filistin için değil, Arap-İsrail ittifakı içindir

"Yüzyılın Anlaşması" Filistin için değil, Arap-İsrail ittifakı içindir

Amerikalılarla Siyonist rejimin güçlü müttefik ilişkilerinin derinliğini ispat etmek için Yüzyılın Anlaşmas'ına ihtiyaçları yoktur. Öyleyse Yüzyılın Anlaşması'nın arkasındaki gerçek hedefin, Arap ülkelerinin çoğunluğunun İsrail ile ittifakın sağlayacağı menfaatler uğruna Filistin davasından vazgeçmeleri için bir gerekçe sunmak olduğunu söyleyebiliriz.

3 Şubat 2020 Pazartesi

İNTİZAR - Amerika Başkanı Donald Trump'ın İsrail rejimi Başbakanı Benyamin Netanyahu ile birlikte “Yüzyılın Anlaşması”nı ilan etmek için seçtiği zamanlama, bu yılın sonlarında gerçekleşecek olan başkanlık seçimlerdeki pozisyonunu iyileştirmekle doğrudan bağlantılıdır. Yaklaşan seçimlerde devrilebilecek olan ve yolsuzlukla suçlanan ortağı Netanyahu'nun içinde bulunduğu kriz ile bunu büyük bir tarihi başarı ile örtbas etmeye çalışması da birbiri ile orantılıdır.

Ancak kompleks devletler, projelerini sadece yöneticilerinin hırslarına değil, derin menfaatlere dayandırırlar. Yüzyılın Anlaşması da tam anlamıyla böyle bir projedir.

Bu gayrı meşru anlaşmanın, Amerikan stratejik karar mekanizmaları tarafından Amerika'nın Ortadoğu'daki geri çekilmesi meselesini Arap, İslam coğrafyası ve dolayısıyla küresel boyutlarda çözüme kavuşturmak için hazırlanan derin çalışmanın bir özeti olduğu söylenebilir.

Bundan dolayı, uygulamaya konulan plan hiç vakit kaybetmeden Arap-İsrail ilişkilerini kapalı odalardan aleni ilişkilere doğru transfer etti. Bu yeni durum, Filistin davasının, Arapların işgalci rejim ile ittifaklarını çok ileri düzeylere taşımayı engelleyen rolünü, kısıtlamayı gerektiriyor.

Bu şekilde, İran'a karşı iki temele dayanan düşmanlıklarından güç alan Arap İsrail ittifakı için, jet hızıyla düğmeye basıldı. Bu iki dayanak, İran'ın Şii olması ve İsrail'e karşı düşman olmasıdır.

Bu noktada Yüzyılın Anlaşması'nın, Çin'in yükselişi ve Rusya'nın hızlı ilerleyişini durdurmak için İslam dünyasının yakasına yapışmak amacıyla Flitsin ve Arap bölgesinden başlayan jeopolitik boyutları olan derin bir proje olduğu netleşene kadar Amerika'nın hedefi tam olarak görünmüyor.

Çin ve Rusya bunu anlamakta zorluk çekerken, Amerika'nın tek kutupluluğu ilk pozisyonunda duruyor. Önümüzdeki aşamalarda gelişme ümidiyle ikna oldular.

Eleştirmenler bu okumaya, Amerikan planının Filistin tarafını İsrail'e sunmaktan memnun olduğu bahanesiyle itiraz edebilirler ki bu da Yüzyılın Anlaşması'nın gerçek boyutlarını doğrulayan pek çok kanıt sunmayı gerektirir.

Burada akıllara takılan ilk soru, uluslararası Güvenlik Konseyi tarafından onaylanmayan bu planın uygulanabilirliğine yoğunlaşıyor.

Güvenlik Konseyi üyelerinden Rusya, Çin ve Fransa bu kararı kabul etmeyeceğini açıkladı. Aynı şekilde Yüzyılın Anlaşması'nı kabul etme sürecinde olmayan Avrupa Birliği de, bazı ufak tefek düzeltmelerle birlikte 1967 sınırlarına dayanan iki devleti çözüme yöneliyor.

Buna karşın Yüzyılın Anlaşması'nı desteklemeye cesaret edemeyen Arap Birliği de, ne kurdu öldüren ne de koyunları kurtaran bir pozisyon izlemekle yetiniyor.

Amerika gözetiminde Filistinliler ile İsrailliler arasında müzakere düzenlenmesine çağrı yapmaktan başka bir şey yapmayan Körfez İşbirliği Konseyi'nin durumu da budur. Yani Filistin davası hırsı bahanesiyle, Mısır ve Ürdün'le birlikte İsrail – Körfez ittifakına karşı belirsiz bir pozisyon almakla yetinmesi, belki de "İran tehlikesi" ile ilgili olabilir.

Sonuç olarak, başlıca uluslararası ve bölgesel kuruluşlar, Yüzyılın Anlaşmasını onaylamadı. Bunun yanı sıra Rusya, Çin, Hindistan, Avrupalı ülkelerinin çoğu, İslam İşbirliği Teşkilatı ve NATO üyesi olan Türkiye gibi pek çok ülke, bu gayrı meşru anlaşmayı kabul etmediğini açıkladı.

Uluslararası, Müslüman ve Arap tarafların çoğunluğu Yüzyılın Anlaşması'na olumlu bakmadığını açıkladı. Bundan geriye kalan ise, BM'nin Filistinlilerin mülkiyeti olarak gördüğü toprak ve mülkleri çalmak için iki ülke arasında yapılan bir aşk anlaşmasıdır. Eğer bu anlaşma Birleşmiş Milletler tarafından uluslararası meşruiyet için destek göremezse ve dünyanın başlıca ülkelerinin rızasını somut bir şekilde kazanamazsa, bu anlaşmanın ne değeri vardır?

Filistinliler çeşitli gruplarıyla birlikte savaşa hazır olduklarını duyurur ve 20 yıldan beri özellikle Batı Şeria ile Gazze arasındaki şiddetli ayrılıkların ardından, bir kez daha güçlerini birleştirmeye yönelirse, artık bu anlaşmayı kim desteklerse desteklesin başarılı sağlayabilir mi?

“İsrail”e gelince, 1948'den beri Filistin'i işgal eden bu gasıp rejim, 1967 savaşından bu yana tam bir kontrol ile bu işgali tamamladı. Burada sorulması gereken en önemli soru, İsrail'in Yüzyılın Anlaşması'ndan fiili olarak faydalanacağı şeylerin sonuçlarının ne olacağıdır. Bu sorunun cevabı, uluslararası düzeyde yasalara aykırı olan bu anlaşmanın, 70 yıldan fazla yıldır üç aşamada Filistin'i işgal eden İsrail'e herhangi bir avantaj sağlamadığını ortaya koymaktadır.

Amerikalılarla Siyonist rejimin güçlü müttefik ilişkilerinin derinliğini ispat etmek için Yüzyılın Anlaşmas'ına ihtiyaçları yoktur. İsrail, bugün Washington'un Arap doğusu ve Akdeniz'i kontrol etmek için evlat edindiği en önemli eyaletidir.

Öyleyse Yüzyılın Anlaşması'nın arkasındaki gerçek hedefin, Arap ülkelerinin çoğunluğunun İsrail ile ittifakın sağlayacağı menfaatler uğruna Filistin davasından vazgeçmeleri için bir gerekçe sunmak olduğunu söyleyebiliriz.

Yüzyılın Anlaşması'nın Körfez ülkelerinin verdiği 45 milyar doların Filistinlilere rüşvet olarak verilmek istediği göz önüne alındığında, Yüzyılın Anlaşması'nın hedefleri daha net bir şekilde karşımıza çıkıyor.

Sonuç olarak, bu anlaşma Amerika'nın 21 Arap ülkesini işgalci varlık ile buluşturan bir Arap-İsrail ittifakının doğuşunu gerekçelendirmek için ortaya koyduğu bir mekanizma olarak değerlendirilmelidir.

Direniş ittifakıyla birlikte Filistin'in gücü, Yüzyılın Anlaşması'nı adeta bir balon gibi patlatacak, Arap dünyasını haklarını koruma aşamasına geri döndürecek ve 21. yüzyılın denklemini yeniden oluşturacaktır.

Vefik İbrahim
Kaynak: Al-Binaa
Çeviri: Merve Soydaş
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar