35 islam devrimi.jpg
  • Anasayfa» 
  • Analiz»
  •  İmam Humeyni İranlı ve Müslüman kadınların toplumdaki rolünü değiştirdi

İmam Humeyni İranlı ve Müslüman kadınların toplumdaki rolünü değiştirdi

İmam, herhangi bir toplumun sisteminin temel yapı taşlarını etkileyen en önemli etkenlerden birinin kadınlar olduğunu ve bu yapı taşının bozulması durumunda toplumun hayati bakımdan etkileyeceğini savunuyordu. İmam Humeyni, Müslüman kadınların farkındalık ve bilinç krizi meselesini gündeme getirerek, kadınlara özgüvenleri ile kimliklerini yeniden kazandırdı.

12 Haziran 2020 Cuma

İNTİZAR - İmam Humeyni, yüce erkekler ve yüce kadınlar yetiştiren bir kadının insanlığın umudunun yerine getirilmesinin tezahürü olduğunu düşünüyordu. Çünkü İslam devriminin kazanılmasında bu kadınların öncü bir role sahip olduğunu düşünen İmam, herhangi bir toplumun sisteminin temel yapı taşlarını etkileyen en önemli etkenlerden birinin kadınlar olduğunu ve bu yapı taşının bozulması durumunda toplumun hayati bakımdan etkileyeceğini savunuyordu.

Kadın, 1950'li yıllardan beri İmam Humeyni'nin içtihat fıkhı projesinin müfredatında çok önemli bir yer oluşturuyor. İmam Humeyni, Müslüman kadınların farkındalık ve bilinç krizi meselesini gündeme getirerek, kadınlara özgüvenleri ile kimliklerini yeniden kazandırdı. İmam, kadın meselesini iki siyasi zorbalıktan kaynaklı olarak İran toplumunun yaşadığı problemlerin bir örneği olarak kabul ediyordu. Fıkıhçılar, toplumun farklı şartlar altında yaşadığı eski meselelerle boğulurken, kadının konumu hakkında toplumsal ve elit sorumluluklarını harmanlayarak kadın meselesinin teşhisi üzere çalıştılar. Bunun karşısında, Müslüman kadınların haklarının, genel İslami hukuk ve içtihat yenileme konusunun önemli bir parçası olarak verilmesi çağrısı geldi. Bu durum, kadının rolü, hareket alanı ve İslam'ın kadına verdiği vazifeleri ile bağlantılı olan İslami fıkhın yenilenmesini de zorunlu olarak beraberinde getirdi.

Müfredattaki bu cesur girişim, İslam'ın kadınlara verdiği büyük öneme dayanıyor ve İslam'ın kadın meselesi ile ciddi bir şekilde ilgilenmesinden kaynaklanmaktadır. İmam Humeyni, bu konuya dair şöyle düşünüyordu:

“Tüm mutluluklar anne kucağında başlar. Kadınlar tüm mutlulukların başlangıç noktası olarak görülmelidir.” ( İmam Humeyni Sahifeti Nur Cilt:6 Sayfa:186)

Yine İmam, kadının konumu hakkında şu görüşünü beyan etmiştir:

“Yüce erkekler ve yüce kadınlar yetiştiren bir kadın, insanlığın umudunun yerine getirilmesinin tezahürüdür. Büyük adamlar, annelerin kucağından bulundukları yere yükselirler.” ( Sahifeti Nur Cilt:6 Sayfa 194)

İmam Humeyni, kadının insan değil, mükemmel bir insan olduğunu söylerdi.

İmam Humeyni özelde İranlı genelde ise Müslüman kadınların toplumsal rolünde büyük değişiklikler yaptı. Kadına dair tüm meseleleri geleneksel yaklaşımlardan uzak tutarak, kalkınmacı İslam'ın köklerine dayanan devrimci bir vizyona dönüştürdü. Bu vizyon İran'daki İslam devriminde ve daha sonra İslami uyanışta kadının rolünü her zaman ön plana çıakarmıştır. Bu dönüşüm, asil Muhammedi İslam'a geri dönerek kadına yüksek bir konum veren İslami devrimin ilkelerine olan inançlarından kaynaklanmaktadır.

İmam Humeyni, Cemaziyel Ahir ayının 20'sini -Fatıma Zehra'nın (a.s) doğum günü- Müslüman kadınların rol modeli olması açısından kadınlar günü olarak ilan etti. Kadını toplum ve aile içerisindeki çeşitli rolleri ve önemli konumuyla tanıştıran İmam, yüce kadınların rolünü şu sözlerle vurguluyor:

“Kadın, Kur'an gibidir. Çünkü her ikisine de erkeği işleme görevi verilmiştir.”

İmam Humeyni'nin önderliği, rehberliği, sözleri ve yaptıkları sayesinde, kadınlar eğitim, denetim, planlama, yapıcı eleştiri ve görüşlerini belirtmek konularında öncü rol oynamayı başarmıştır. Böylelikle kadının, İmam Humeyni rejiminin bir üyesi olarak nitelendirilerek doğru İslami kimliğini kazanması büyük önem taşımaktadır. Geçmiş dönemlerde kadın bu açıdan önem görmüyordu ve toplumsal sorumluluklarda kadının rolü yoktu. Ayrıca kadınlar kendileri için belirli bir rol de üstlenmiyordu. İmam Humeyni bu konuda şöyle söylüyor:

“Bugün kadınlar İslami kalkınmanın bereketiyle toplumun aktif üyesi olarak yerini geri aldı.” (05.051980 tarihinde İmam Humeyni'nin kadınlar günü münasebetiyle yaptığı konuşmasından aktarılmıştır.)

İran kadını İmam Humeyni devrimi ile kalkınmış ve çeşitli alanlarda geniş bir şekilde varlıklarını göstermişlerdir. İslami devrim ve cihad yolunda ellerinden geleni yapmışlardır. İslam devrimi zaferinin temel direği olan kararlılık, iman ve bağlılıklarıyla ayrıcalık kazanmışlardır. İmam Humeyni bu bağlamda şöyle söylüyor:

“Siz kahraman kadınlar, geçmişte ve hala bu zaferin öncülerisiniz.” (19.03.1981 tarihinde Şura Meclisi üyelerine yaptığı konuşmasından.)

İmam ayrıca kadınların konumunu hakkında şu ifadeleri kullanıyor:

“Kadınlar daima ön sıralarda olduklarını ve erkeklerle yarıştıklarını kanıtlamıştır. Erkekler sizin azminizden ilham alıyor… İranlı erkekler kadınların kahramanlıklarından ilham aldı ve kalkınmayı onlardan öğrendi. Kum erkekleri de, aziz kadınların iradelerinden ilham aldı ve sizin cesaretinizin ardından gittiler.” (06.03.1979 tarihinde Kum kentindeki kadınlarla söyleşisinden alınmıştır.)

Erkeklerden önce kadınların çabalarıyla kazanılan bu zafer, kadınlarımızın ön saflarda olduğunu göstermiştir.” (06.03.1979 tarihinde Kum kentindeki kadınlarla söyleşisinden alınmıştır.)

İmam Humeyni'nin “Bizler, yükselişimizi ve devrimimizi kadınlar için bir şehir olarak görüyoruz” sözleri, devrimin ön saflarında yer alan kadınların öncü rolüne işaret etmektedir. İmam Humeyni bu konu hakkında ayrıca şu sözleri de söylemiştir: “İslami eğitim gören kadınlar, caddelere döküldü, ruhlarını yumruklarında taşıyarak kalkınmayı zafere dönüştürdüler.” Devrime katılan erkekleri harekete geçiren kadınların birçok fedakarlığı hakkında İmam şöyle söylüyor:

“Biz yükselişimizi kadınlar için bir şehir olarak görüyoruz. Erkekler, caddelere iniyor ve onları harekete geçiren kadınların yaptığını yapıyor. Onlar kalkınmanın ön saflarında yer alıyor. İşte böyle kadınlar, şeytani güce karşı zafer kazanabilir.” (12.04.1979 tarihinde İmamın üniversite öğrencisi hanımlara yaptığı konuşmasından bir kesit.)

Müslüman kadının İslami rolü tüm ayrıntılarıyla kalkınmasında tecelli etmiştir. Bu hareket, Müslüman kadının görkemi ile uyum içerisindedir:

“Muhterem kadınları bile ihtişamlı gösterilerde şah rejimini reddeden halk, muzafferdir.” (06.05.1978 tarihli Fransız Le Monde gazetesine İmamın verdiği demeçten alıntı.)

İslami uyanıştan önce Müslüman kadın zaman ve mekânda kaybolmuştu. Devrimden sonra ise bugünün ve geleceğin üretiminde aktif bir unsur haline geldi. Sorumluluk bilinçleri sayesinde ve sosyal, eğitim, kültürel ve siyasi alanlardaki çeşitli rolleri ve küresel varlıklarıyla kendilerini kanıtladılar.

İran İslam Cumhuriyeti anayasasının ışığında kadınlar en yüksek konumu ve haklarını geri aldılar. İmam Humeyni, yolsuzluğa düşen kadınları kurtarmak için çok çalıştı ve kadının bir ticaret malına dönüşmesine her zaman şiddetle karşı çıktı. (06.05.1978 tarihli Fransız Le Monde gazetesine verdiği demeçten bir kesit.) İmam, şiddetle şu sözlerini savunuyordu:

“Tüm âdemoğlu gibi insan olmak ve tüm özgür insanlar gibi hür olmak.” (11.12.1987 tarihinde, İmamın Şahı destekleyen ülkelerle ilişkileri kesmek konusunda yaptığı konuşmasından)

Özgürlük kadını zincirlememeli ve başkalarına bağımlı hale getirmemelidir. Batıdan gelen özgürlük modeli, kadının yolunu şaşırtarak kaybolmaya götürür. Bu özgürlük ithaldir ve sömürgecidir. Ne var ki İslam kadına onurunu koruma, enerjisini geliştirme ve insani hedeflere doğru ilerleme özgürlüğü veriyor:

“Biz, kadının elimizde bir meta ve oyuncak olmasına asla izin vermeyiz. İslam da bunu kabul etmez. İslam, kadının kişiliğini korumaya çağırır ve kadınların insanlara faydalı işler yapmasını ister. Kadının erkeklerin elinde şehvet aracı olmasına asla izin vermez.” (06.03.1979 tarihinde Kum kentinde kadınlara yaptığı konuşmadan bir kesinti.)

Bu dönüşüm sadece İran kadını ile sınırlı değildir. İslami uyanışın bereketi, İran İslam Cumhuriyeti'nin sınırlarının dışına uzanmıştır. İslam'ın asil kaidelerine susayan Müslüman kadınlar bu kaynaktan kana kana içtiler. İslami kimliğini kazanan kadınlar, düşünce, eylem, davranış ve yaklaşım bakımından Seyyide Fatıma Zehra ve Seyyide Zeyneb'i (a.s) kendilerine rol model edindiler. Bu durumdan sonra: Özgürlük ve Batılılaşma kisvesi altında benimsenen yabancı fikirler nedeniyle kaybolan ve kendini dağıtan kadın, İslam devrimi geldikten sonra gerçek kimliği ve özgürlüğüne kavuştu.

Kadın, azimle inançlı insanları eğitmeye ve yaşam alanında erkeklere katılmaya karar verdi. Aile ve topluma karşı büyük sorumluluklar üstlenen kadın, ülkesini, ailesini ve toplumunu zamanın sahibi için hazır hale getirdi. Bunu yaparken asil İslam'ın adalet, iyilik özgürlük ile kutsalları savunma ve mustazaflara destek olma ilkelerine dayandı.

İmam Humeyni'nin İran halkıyla sınırlı olmaktan çok daha öteye geçerek evrenselleşen konuşmaları ve yaklaşımı, hiçbir kimlik ve renk sınırı olmaksızın ne Doğu ne de Batı'ya ait olan, tüm bağımlılıklardan uzak küresel müstekbirler ve Siyonistlerden uzak olan mustazaflara hitap ediyordu.

Tüm kararlılık, zafer ve izzete dair veriler, İmam Humeyni'nin “Bu halkın çağıdır” sözünü doğruluyor. Karar, kader ve kaçınılmaz zaferi ne Yüzyılın Anlaşması, ne de normalleşme çalışmaları engelleyebilir. Artık ok yaydan çıkmıştır.

Raghide Muhammed El-Mısri 
Kudüs Kadınlar Derneği Başkanı
Kaynak: Mehrnews
Çeviri: Merve Soydaş
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar