Mevsimlik Dindar Olmayalım!
Geçici olan (ödünç alınan) iman bir işe yaramaz...
Aile Yaşamında Üç Temel Sorun
Bizler ailevi yaşam tarzında üç temel sorunla karşı karşıyayız.
Birincisi; evlilik öncesi sorunlar,
İkincisi; ortak bir yaşam kurduktan sonra onu (aileyi) bir arada tutmak için yaşanan sorular,
Üçüncüsü; insan neslini devamı ve ahiret azığı olan çocuk yetişmedeki sorunlar.
Gençler başta olmak üzere insanların ekonomik sıkıntılar nedeni ile evlenememesi tarihin her sayfasında karşılaşılan en büyük sorunlardandır. Oysa ekonomik sıkıntılar aile kurmaya ve evlat sahibi olmaya engel olmamalıdır. Zira bütün kulların rızkı Allah'ın elindedir ve Allah kendi kerem ve lütfuyla bütün varlıklara inayet etmektedir.
Böyle durumlarda dini öğretilerin bizlere nasıl bir cevap verdiğine bakmalıyız. Dinin cevabı şöyledir:
"Eğer fakir iseler, Allah kendi fazlından onları zengin eder." ( Nur/32)
İnsan, kendisine asıl rızık verenin Allah olduğunu, diğer mahlûkatın sadece birer aracı ve vesile olduğu gerçeğinden asla gafil olmamalıdır.
Sıcak Bir Yuva İçin Dinin Tavsiyeleri
Ekonomik sıkıntılar aşılıp müşterek bir hayata merhaba dendikten sonra, belki de en büyük mesele olan, eşler arasındaki irtibat ve aile müessesinin temellerinin sağlamlaştırılması meselesi ile karşı karşıya geliriz.
İnsana doğduğu andan son nefesini vereceği o son lahzaya kadar hayatının her alanında yol göstermek için belirli kanunlar koyan İslam dini bu konuda da bizlere nasihat ve tavsiyelerde bulunmaktadır. Kur'an ayetlerine ve Ehl-i Beyt İmamları kanalıyla elimize ulaşan rivayetlere baktığımızda aile bağlarının sağlamlaştırılması için Kur'an bizlere şu altın anahtarı işaret etmektedir;
" …Onlarla iyi geçinin…" (Nisa/19)
Yani eşler, aile içerisinde sevgi ve saygı kavramlarına ve birbirlerinin haklarına riayet etmelidir.
Hakikatte mezkûr ayet ailevî mutluluk ve huzuru, eşlerin birbirleriyle iyi geçinmesine bağlamaktadır. Kur'an'ın eşler için sunmuş olduğu bu tavsiye hayata geçirildiği takdirde İslam'ın hedeflediği örnek aile yaşantısı da elde edilmiş olur.
Yanlış Bir Düşünce Sistemi; Az çocuk
Aile planlaması, birçok insan tarafından az çocuk yapmak ya da hiç çocuk yapmamak olarak algılanmaktadır. Bu doğru olmayan bir yaklaşımdır. Veliyyi Emr-i Müslimin, geçmişte de günümüzde de böyle sözlerin yanlış olduğuna vurgu yapmıştır. Çünkü bu düşünce yapısı ayet ve rivayetlerin tam tersi bir inancı savunmaktadır.
Peygamber Efendimiz (s.a.a) evlat sahibi olma hakkında şöyle buyurmuştur:
"Evlenin ve çoğalın, zira ben diğer ümmetlerin karşısında sizlerin çokluğundan dolayı övüneceğim."
Yine Peygamber Efendimiz (s.a.a), cahiliyye yıllarında yaygın olan insanların fakirlikten dolayı kendi çocuklarını öldürmesine atfen şöyle buyurmaktadır.
"Çocuklarınızı fakirlik korkusundan dolayı öldürmeyin."
Mevsimlik Dindar Olmayalım!
Bazı insanların dinî idrakleri mevsimliktir. Maalesef bazıları sadece kışın görmeye alıştığımız bir soba misali sadece sezonluk bir dindarlığı yaşamayı tercih ederler. Bazıları da dini, sadece mukaddes mekânlar çerçevesinde (İmam Rıza'nın Türbesi vb.) algılarlar. Bu nedenle bu kutsal mekânlara giren Müslüman bir kadın, İslamî hicaba riayet eder, ama ziyareti bitip türbe bahçesinden dışarı çıktıktan sonra aynı hassasiyeti göstermez.
Şunu noktayı hatırlatmakta fayda vardır: Dindarlık mevsimlik değildir, dindarlığın kutsal mekânlarda farklı ve sahil kenarlarında farklı bir tarifi olamaz. Eğer hicap güzelse her yerde güzeldir. Eğer kanaat etmek iyiyse her yerde iyidir.
Yaşantımızda karşılaştığımız sıkıntıları aşmak içi bu hassas noktalara dikkat etmeliyiz.
İki Farklı İman Şekli
Bizim genelde iki şekil imanımız vardır:
* Sabit olan (değişmeyen) iman
* Ödünç alınan iman
İnsanın kendi şahsına ait olan arabayı kullandığı zaman ve mekân ile arkadaşından emanet olarak aldığı arabayı kullandığı zaman ve mekân arasında fark vardır. Çoğumuz kendi aracımızı tüm şahsî işlerimizde kullanırken emanet olarak aldığımız aracı sadece düğünlerde, gezilerde, pikniklerde vb. yerlerde kullanırız.
Müslümanın yaşantısı emanet veya ödünç alınan araba gibi belli zaman ve mekânlarla sınırlı olmamalıdır. Aksine her anımızı dinî öğretiler ışığında ilahî emir ve yasaklara uygun yaşamalıyız.
Yöneticiler Dini Yaşamak İçin Gerekli Zemini Hazırlamalıdır
Şüphesiz yöneticiler, dini yaşamak için gereken ortamları sağlamada büyük rol oynamaktadır. Çünkü yöneticilerin bu tür ortamları sağlayacak hem imkânları hem de kudretleri vardır. Toplumun yaşam tarzı yöneticilerin ellerindeki imkânları kullanma şekliyle doğru orantılıdır. Eğer bu imkânlar doğru kullanılırsa dinî emirlere uygun yaşam şekli de yaygınlaşır.
Hüccetü'l-İslam Nasır Refi'i
Tercüme: Ehlader Araştırma Bölümü