yapay-deprem-one-cikan-gorsel.jpg

Türkiye-Suriye Depremi: Bu bir terör eylemi mi? Kanıt yok

Bu yazının yazıldığı sırada, Türkiye-Suriye Depremi'nin, Çevresel Modifikasyon Teknikleri tarafından tetiklenen bir Terör Eylemi olduğuna dair şüpheler seslendiriliyor, ancak ortada somut kanıtlar yok. Yukarıdaki iddialar ispatlanmayı bekliyor.

15 Şubat 2023 Çarşamba

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a göre, “Türkiye'deki yıkıcı depremden 13 milyondan fazla insan etkilendi.”

“Deprem çok büyük hasara neden oldu. Sadece ülkemizin değil, tüm dünya tarihinin en büyük felaketiydi” diyen Erdoğan, televizyonlara açıklamalarda bulundu.

“Tarihimizin en acı günlerini yaşıyoruz. Merkez üssü Kahramanmaraş'a bağlı Pazarcık ve Elbistan'da olan iki güçlü deprem, [Gaziantep şehri yakınlarında] on ilde büyük çaplı hasara yol açtı. Bu topraklarda yaklaşık 13,5 milyon vatandaşımız etkilendi” dedi.

6 Şubat 2023 Pazartesi sabahı 4 civarında, 7,8 büyüklüğünde büyük bir deprem Türkiye'nin güneydoğusunu ve Suriye'yi salladı. US Geological Survey'e göre depremin merkez üssü, Suriye sınırına 100 km uzaklıkta büyük bir şehir ve eyalet başkenti olan Gaziantep'e yaklaşık 30 km (2,1 milyon nüfus) mesafedeki Pazarcık'tı.

Deprem yaklaşık 18 km derinliğindeydi.

9 Saat sonra bir başka deprem daha meydana geldi. Bu kez Elbistan Kahramanmaraş'ta ve 7,6 büyüklüğündeydi.

Devasa bir terör eylemi mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun dünyanın gelmiş geçmiş en büyük felaketlerinden biri olduğu konusunda haklıysa -ki haklı da görünüyor- savaşlar bir yana, bu bir terör eylemi midir?

Türkiye bu kadar yıkıcı bir tepkiye yol açacak ne yaptı. Ve kim tarafından yapıldı?

ABD mi? NATO mu, komuta söz konusu olduğunda aynı zamanda Washington ve Pentagon mu?

Doğu ile batı arasındaki stratejik coğrafi konumu nedeniyle NATO'nun kilit bir üyesi ve ağırlığı olan Türkiye'nin son zamanlarda yaptıkları, NATO müttefiklerinin gazabını uyandırmış olabilir.

Öncelik sırasına göre değildir:

1 - Türkiye, Rusya ile bir NATO üyesi için “düşmanla birlik olmak” gibi anlaşılan bir ittifaka girdi. Bir NATO düşmanı ile böyle bir ortaklık, gerçekten de Batı için mutlak bir yasak yoldur.

2 - Bu ittifak kapsamında Türkiye, ABD'nin Patriot sistemi yerine Rusya'dan S-400 Hava Savunma sistemini almaya karar verdi. Patriot (Hedef Önleme için Aşamalı Dizi İzleme Radarı anlamına gelir), karadan havaya bir füze ve anti-balistik sistemdir. NATO'nun hava savunma sistemidir. Bunun yerine, Türkiye'nin daha sofistike, daha hassas ve etkili Rus S-400 kararı, Rusya ile ittifakının güçlü bir omurgasını oluşturuyor.

3 - Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2017'de S-400 için Başkan Putin ile 2,5 milyar ABD doları değerinde bir anlaşmaya aracılık etti. S-400 füze bataryalarının ilk teslimatları 2019'da geldi.

4 - S-400 sisteminin NATO ittifakı ve Amerika'nın en pahalı silah platformu F-35 için risk oluşturduğu söyleniyor. Türkiye, o sırada Başkan Trump tarafından, özellikle de Türk Lirasının yabancıların manipüle ettiği bir devalüasyonla – Türkiye ekonomisi üzerinde yıkıcı bir etkisi olan – ciddi bir şekilde yaptırıma maruz kalmıştı. Washington'ın bir NATO üyesini uygunsuz davranıştan dolayı “cezalandırması” alışılmadık, neredeyse duyulmamış bir durum.

5 - ABD savaş gemisi USS Nitze'nin Türk kontrolündeki İstanbul Boğazı'ndan Karadeniz'e girmesi yasaklandı. USNI News'e göre, bir ABD destroyeri olan ABD savaş gemisi USS Nitze, 2023 Şubatının başlarında Karadeniz yakınlarında faaliyet gösterirken görüldü. Putin'in Ukrayna'yı işgalinin başlamasından bu yana bir ABD savaş gemisinin Rusya'ya en yakın konumda olduğu söyleniyor.

6 - 3 Şubat'ta Nitze, İstanbul Boğazı'nın alt ucunda, Türkiye'de bir liman uğrak yerine giderken görüldü. Boğazdan geçen son ABD savaş gemisi, 15 Aralık 2021'de Karadeniz'den ayrılan USS Arleigh Burke (DDG-51) olmuştu.

7 - Şubat 2022'de Türkiye, Karadeniz'de ulusal limanı olmayan tüm gemiler için Akdeniz'den Karadeniz'e Boğaz geçişini kapattı. Bu, ABD savaş gemilerinin Akdeniz'den İstanbul Boğazı'ndan Karadeniz'e geçmesine izin verilmediği anlamına gelir; buradan Rusya, USS Nitze gibi ABD muhriplerinden gelen seyir füzelerine karşı savunmasız olabilir. Bu arada Nitze, Marmara Denizi'ndeki Gölcük Deniz Üssü'ne bir liman ziyareti planladı.

8 - Doğu ile Batı arasında, önemli bir ayrım çizgisi olarak İstanbul Boğazı ile kilit bir NATO ülkesi olan Türkiye, NATO müttefiki için kritik bir stratejik geçidi kapatıyor. Bu iyi görülmeyebilir Washington tarafından.

9 - Türkiye – Suriye yakınlaşması, kesinlikle Washington'un istediği bir şey değil. Arab Center Washington DC tarafından bildirildiği üzere bu bir dizi bölgesel sürprizdeki (Suudi Arabistan Çin ve Rusya yakınlaşması mesela) en son gelişme.

10 - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'la yakınlaşmaya olan ilgisi, hassas iç ve bölgesel dengeleme hareketindeki son fasıl. Türkiye'nin dostları ve düşmanları, özellikle ABD, bu gelişmenin nasıl sonuçlanabileceği konusunda sıkıntılı bir çabalama içinde. Yakınlaşma, eğer başarılı olursa, Erdoğan'a belki de yaklaşan Türkiye seçimlerinin ötesinde net bir avantaj sağlayacak ve Kuzey Suriye'deki iç ve bölgesel dinamikleri daha da karmaşık hale getirecektir.

11 - ABD'nin Suriye'den kovulmasını Rusya'nın Suriye'ye müdahalesini hatırlıyor musunuz? Başkan Beşar Esad'ın talebi üzerine – Eylül 2015'ten 2017'nin sonuna kadar çoğunlukla hava kuvvetleri müdahalesi yapan Rus ordusu, Washington'un Suriye'den tam olmasa da önemli ölçüde çekilmesinden büyük ölçüde sorumluydu. 2017'de “görev tamamlandığında” Rus muharebe birlikleri geri çekildi, ancak Rusya Kuzey Suriye'de nominal bir askeri polis varlığını sürdürüyor.

12 - Türkiye'nin Bombası – birkaç gün önce İsveç'i NATO üyesi olarak reddetmesi, bardağı taşıran son damla oldu. Yeni bir ülkenin NATO üyesi olabilmesi için TÜM NATO ülkelerinin yeni adayı onaylaması gerekir.

13- İsveç, Türkiye'nin bazı şartlarını yerine getiremeyeceğini söylüyor. Bunların arasında Türkiye'nin, İsveç'in Erdoğan'ın baş düşmanları olan terör örgütü PKK üyelerini desteklediği yönündeki suçlamaları da var.

14 - Bir Türk Kriz Grubuna göre, 1984'ten beri PKK ile Türk hükümeti arasındaki çatışmalarda yaklaşık 30.000 ila 40.000 kişinin öldüğü tahmin ediliyor.

15 - Türkiye'nin İsveç'i NATO üyesi olarak reddetmesinde belki de Rusya'nın bazı çıkarları söz konusuydu. İsveç ile Rusya arasında barış hüküm sürse de, 1809'dan beri iki ülke, diğer komşularıyla durumun aksine hiçbir zaman yakın bir ilişki kuramadı. Bu, özellikle mevcut İsveç Hükümeti için geçerlidir.

14 Mayıs 2023 Türkiye Genel Seçimleri

Depremin zamanlaması bir planın parçası olsaydı, 14 Mayıs 2023'teki genel seçimlere mükemmel bir şekilde uyardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve partisi Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) şu anda popülerlik anketlerinde iyi durumda değil.

Depremin sonuçlarıyla nasıl başa çıkacağına bağlı olarak, kendisi ve Partisi onay puanları kazanabilir veya kaybedebilir. Genellikle, “doğal” afetler, herhangi bir sorumluluk taşıyıp taşımadıklarına bakılmaksızın, mevcut hükümetler için iyiye işaret değildir.

Her halükarda, yeni seçimler yeni “fırsatlar” getirir. Bu arada, çoğu analist için hiçbir seçimin gerçekten “demokratik” olmadığı açıktır – dünyada Anglosaxon batı imparatorluğunun belirleyici etkisinin – uygulanmadığı hiçbir seçim yoktur.

Erdoğan'ı bir ABD yardakçısıyla değiştirmek, Türkiye'yi Rusya ile ittifakın olmadığı, -artık “düşmanla uyumanın” olmadığı-, arzu edilen tamamen itaatkar bir NATO ülkesi haline getirebilir.

Türkiye'nin İsveç'in NATO üyelik adaylığını reddetmesinden sadece birkaç gün sonra, büyük, ölümcül ve yıkıcı bir depremin Türkiye'yi vurması, Suriye'yi ve hatta Kıbrıs ve Lübnan'ı ciddi şekilde etkilemesi tesadüf mü?

Deprem bir terör saldırısının sonucu mu? Kanıt yok

Daha önce de ‘yapay depremler' gündeme gelmişti. Örneğin, Haiti'nin başkenti Port-au-Prince açıklarında 12 Ocak 2010'da meydana gelen depremin, büyük ölçüde Karayip Denizi kıyılarında bulunan devasa petrol rezervlerinin daha kolay erişilebilir ve sömürülebilir olması için yapılan su altı/yer altı patlamalarından kaynaklandığından şüpheleniliyor.

F. William Engdahl, Jeo-fizikçilerin Haiti ve açıklarında büyük petrol ve mineral yatakları olabileceğini öne sürdüğünü söylüyor.

ABD Hava Kuvvetlerinin meteorolojik savaşı

ABD Hava Kuvvetleri belgesi AF 2025 Nihai Raporuna göre hava durumu değişikliği, “düşmanı yenmek veya zorlamak için çok çeşitli olası seçenekler sunar”:

“Hava değişikliği iç ve dış güvenliğin bir parçası haline gelecek ve tek taraflı yapılabilecek… Saldırı ve savunma uygulamaları olabilir ve hatta caydırıcılık amaçlı kullanılabilir. Yeryüzünde yağış, sis ve fırtına oluşturma veya uzay havasını değiştirme yeteneği… ve yapay hava üretiminin tümü, entegre bir [askeri] teknolojiler dizisinin parçasıdır.”

ABD Hava Kuvvetleri Tarafından Hazırlanan Çalışma: “Kuvvet Çarpanı Olarak Hava Durumu, 2025'te Hava Durumuna Sahip Olmak, Ağustos 1996”

Yüksek Frekans Aktif Auroral Araştırma Programı (HAARP)

ABD Hava Kuvvetlerinin “Hava Harbi”, 1990'ların başında geliştirilen Yüksek Frekanslı Aktif Auroral Araştırma Programı (HAARP) ile ilgilidir.

HAARP (2011, 2014) ile ilgili bilimsel bir rapor (HAL Id: hal-01082992), iyonosferin modüle edilmiş HF (yüksek frekans) ısıtmasıyla üretilen yüksek güçlü ELF radyasyonunun Depremlere, Siklonlara ve bölgesel ısınmaya neden olabileceğini açıklıyor.

Fran De Aquino Maranhao'nun makalesi, bilimsel bulguları şu şekilde özetledi:

“HAARP şu anda [2014], [proje Alaska, Gakona'da kapatıldı ve 2014'te devredildi] iyonosferde son derece düşük frekanslı (ELF) elektromanyetik radyasyon üretmek için kullanılan en önemli tesis. Bu ELF radyasyonunu üretmek için HAARP vericisi, ELF'de modüle edilmiş güçlü bir yüksek frekanslı (HF) dalga demeti yayar.

Bu HF ısıtması, D bölgesi iyonosferindeki elektronların sıcaklığını modüle eder ve modüle edilmiş iletkenliğe ve daha sonra modülasyon frekansında yayılan zamanla değişen bir akıma yol açar. Son zamanlarda, HAARP HF vericisi, 2,5 Hz frekansta modüle edilmiş 3,6 GW etkili yayılan güçle çalıştı. Mevcut HAARP ısıtıcısı gibi HF iyonosferik ısıtıcılar tarafından üretilen yüksek güçlü ELF radyasyonunun Depremlere, Siklonlara ve güçlü yerel ısınmaya neden olabileceği gösterilmiştir.

HAARP programını geliştirmek için kullanılan patentler, E-Systems yan kuruluşu aracılığıyla Raytheon'a aittir.

2014 yılında Alaska, Gakona'daki Yüksek Frekanslı Aktif Auroral Araştırma Programı'nın (HAARP) başka bir yer için kapatılmasıyla, Pentagon'un Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı'nın (DARPA) büyük kısmı gizli olan ENMOD araştırmasına aktif olarak dahil olduğu belirtilmelidir. Şu linke bakınız.

Bu yazının yazıldığı sırada, Türkiye-Suriye Depremi'nin, Çevresel Modifikasyon Teknikleri tarafından tetiklenen bir Terör Eylemi olduğuna dair şüpheler seslendiriliyor, ancak ortada somut kanıtlar yok.

Yukarıdaki iddialar ispatlanmayı bekliyor.

Peter Koenig
 
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
* Yazı Türkçe çevirisi Hüseyin Vodinalı'nın blokundan alınmıştır.
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar