26996d06-7444-4550-b5f0-c44916dc9965.jpg
  • Anasayfa» 
  • Alıntılar»
  •  "Ehl-i Sünnet'i işgal eden tali yol" tekfir, şiddet ve terörün kaynağı Vahhabilik değil mi?

"Ehl-i Sünnet'i işgal eden tali yol" tekfir, şiddet ve terörün kaynağı Vahhabilik değil mi?

Burada akla gelen soru şudur ki; acaba Ehl-i Sünnet Vahhabilik midir? Acaba Vahhabi Suudi krallık rejimiyle ortak üniversite kurmak suretiyle, Türkiye inanç itibarıyla Vahhabiliğe dönüştürülmek mi isteniyor?

5 Ocak 2016 Salı
Türkiye Diyanet İşleri Başkanı Prof Mehmet Görmez, Suudi Arabistan ziyareti kapsamında, Suudi Hanedan rejiminin İslam İşleri, Evkaf, Tebliğ ve İrşat Bakanı Dr. Salih Bin Abdülaziz ile Başmüftü Abdülaziz Al Şeyh ve Fetva Kurulu daimi üyeleriyle görüştü. Muhterem Diyanet İşleri Başkanı Görmez; Ehl-i Sünnet'in bir mezhep değil, ana yol olduğunu, ümmetin ocaklarına ateş düşüren aşırıcılık, tekfir ve terör konularında Türkiye ile Suudi Krallık rejiminin birlikte hareket etmesi gerektiğini söyledi.
 
Prof Mehmet Görmez ayrıca; "Ümmetin ocaklarına ateş düştüğünü, Bağdat, Şam, Sana ve Trablus gibi İslam başkentlerinden ateşler yükseldiğini"; "İslam Dini'nin, iki büyük etkenden dolayı zarar gördüğünü; Birincisi, dinin ana yolu, Ehl-i Sünnet'in, tali yollar tarafından işgal edilmeye çalışıldığı, ikinci zarar ise, başka dünyalarda İslam dininin terörle, şiddetle özdeşleştirilmesinden ibaret olduğunu, Allah'a giden yolu böylece kapatmak istediklerini" söyledi. Mehmet Görmez; "Terör, şiddet ve tekfirin İslam'ın ana yolunu işgal etmemesi için daha fazla ilmi çalışmalara ihtiyaç olduğunu, Bu yüzden eğitim sistemimizi ve insan yetiştirme düzenimizi yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor" dedi.
 
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Gaziantep'te Türkçe, Arapça eğitim verecek bir üniversitenin kurulması için, Türkiye ile Suudi krallık rejiminin işbirliğinin gerekli olduğunu sözlerine ekledi.
 
Burada akla gelen soru şudur ki; acaba Ehl-i  Sünnet Vahhabilik midir? Acaba Vahhabi Suudi krallık rejimiyle ortak üniversite kurmak suretiyle, Türkiye inanç itibarıyla Vahhabiliğe dönüştürülmek mi isteniyor?
 
Allame Said Nursi, Vahhabilik hakkında diyor ki;
"Haremeyn-i Şerifeynin Vahhabilerin eline geçmesi ve onların, İslam büyüklerinin türbelerini tahrip etmeleri ve hürmetsizliğinin nedeni şudur ki; Şu Vahhabi meselesinin kökü derindir. Hazret-i Ali (r.a.), Vahhabilerin ecdadından ve çoğu Necid'de yaşamış olan Haricilere din namına kılıç çekmesinden dolayı, Hz. Ali'nin (r.a.) faziletlerine karşı bir küsmek, bir adavet duymalarıdır. Hazret-i Ali (r.a.) "Şah-ı Velayet" ünvanını kazandığı ve turuk-u evliyanın ekser-i mutlakı ona rücû etmesi cihetinden, Haricilerde ve şimdi ise Haricilerin bayraktarı olan Vahhabilerde, ehl-i velayete karşı bir inkâr, bir tezyif damarı yerleşmiştir."
 
Vahhabi Sapık mezhebi, Peygamber efendimiz Hz. Muhammed Mustafa –(s.a.a)'nın masumiyetine inanmıyorlar. Resulü Azam'ın Ehl-i Beyti'ne düşmanlık beslemektedirler. Vahhabiliği Kabul etmeyen Ehl-i Sünnet Müslümanlarını da tekfir edip, katliamdan geçirmiş bulunuyorlar.
 
Vahhabi sapık anlayışını Arabistan halkına dayatmış olan Suudi Hanedan rejimi, "El Kaide-Taliban" tekfirci terör örgütü, "DAEŞ ve Nusra Cephesi, Ceyşul İslam tekfirci terör örgütü, Boko Haram-Eşşabab" Tekfirci terör örgütü, Pakistan'daki Selefi, Vahhabi medreselerde yetiştirilen çocuk ve gençlerin bu ülkedeki diğer tekfirci terör örgütlerine katılmaları, katliamlar yapmalarının asıl besleyicisidir. İslam ve Arap ülkelerine Selefi, Vahhabi tekfirci terör örgütlerini kurdurup, yöneten, masum insanları katliamdan geçiren, kadınları esir edip, köle pazarında satan ve onlara tecavüz edenlerde Suudi Saray'ının Başmüftüsü Abdülaziz Al Şeyh ve Fetva Kurulunun şaheserleridir.
 
Suudi krallık rejimi, Amerika ve İngiltere kuklası olarak Arabistan halkının bütün temel hak ve özgürlüklerini sözde şeriat adına ayaklar altına almakla kalmayıp, İslam dünyasına fitne, yıkım, katliam, tekfirci terörizmi dayatmaktadır.
 
Suudi krallık rejimi ve Vahhabi müftüler, Sünni âlemin lideri olduklarını iddia edip, İslam âlemine ve İslam ümmetine mezhep savaşı ateşini yakmaya çalışıyorlar.
 
Vahhabilik İslam ve Ehl-i Sünnet Mezheplerine tamamen terstir. Buna karşılık Ehl-i Sünnet Mezhepleri, özellikle Hanefi ve Şafii mezhepleri, Şii Caferi mezhebiyle bir bütün sayılabilir.
 
"Ehli Sünnet ve Şia", Vahyi Kitabı Kuran'ı kerimin değişmediğine, Peygamber efendimiz ve Ehl-i Beyti'nin masum ve her türlü kötülükten temiz olduğuna inanıyor. Fakat Vahahbilik Kuran'ı kerimin ayetlerinin bazısını, özellikle Tathir ayetini inkâr edip, akıl ve mantıktan uzak zahiri tefsirlerle İslam'ın yüce değerlerine en ağır darbeler indirmiş oluyor.
 
Vahhabiliğin en bariz çirkef örneği de DAEŞ, Nusra Cephesi, Ahraruşşam ve İslam ordusudur. Bu tekfirci terör örgütleri, Vahhabi müftülerin fetvalarına uygun hareket edip, kadın, çocuk, erkek, ihtiyar, sivil, asker herkesi katliamdan geçirmektedirler. Çünkü kendi inançları dışındaki herkes ve her bir milletin katli vaciptir veya köle ve cariye olarak tutulmalıdır.
 
Acaba Sayın Görmez, böyle bir insanlık ve İslam düşmanı Vahhabi rejim ve müftüleriyle işbirliğinin geliştirilmesini, ortak üniversitelerin kurulmasını ve terörizmle mücadele edilmesini mi istiyor?
 
 
Seyid Ali Gaemmagami
İRİB
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar