6ef67c9cea08396235a678f0fd8c9a02.jpg

Rusya ABD hava saldırılarının savaşa yol açabileceği uyarısında bulunuyor

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, dün, Suriye çatışmasının dünyanın başlıca nükleer silahlı güçleri arasında savaşa dönüşme riski taşıdığının bir işareti olarak, Rusya’nın askeri olarak karşılık vereceğini belirterek, NATO’nun Suriye’deki Rus kuvvetlerine ve müttefiklerine hava ve füze saldırılarına karşı uyarıda bulundu.

12 Ekim 2016 Çarşamba
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, dün, Suriye çatışmasının dünyanın başlıca nükleer silahlı güçleri arasında savaşa dönüşme riski taşıdığının bir işareti olarak, Rusya'nın askeri olarak karşılık vereceğini belirterek, NATO'nun Suriye'deki Rus kuvvetlerine ve müttefiklerine hava ve füze saldırılarına karşı uyarıda bulundu.
 
Lavrov, ABD'nin Suriye içinde hükümet ya da Rusya kuvvetlerini bombalamayı planlandığına ilişkin haberlere değindi. Lavrov, “Bu, bu ülkenin meşru hükümetinin davetiyle Suriye'de olan ve burada iki üssü bulunan Rusya'nın buradaki varlıklarını korumak için hava savunma sistemlerine sahip olduğu göz önünde bulundurulduğunda, oldukça tehlikeli bir oyundur.” dedi.
 
Moskova, ayrıca, Cuma günü geç saatlerde, Rusya'nın Baltık kenti Kaliningrad'a nükleer kapasiteli Iskander-M füzeleri gönderdi. Füzeler, Kaliningrad'dan, NATO üsleri dahil olmak üzere, Polonya genelindeki ve Baltık cumhuriyetlerindeki hedefleri vurabilir. Rusya Savunma Bakanlığı yetkilileri, füzelerin, Rusya'nın yanıtının izlenmesi ve füzelerin Kaliningrad yolunda olduğunun ABD ordusu için netleştirilmesi amacıyla, Baltık denizinde, “ABD keşif uydusunun tam altında” bir gemiye yüklendiğini söylediler.
 
Geçtiğimiz hafta Washington Post'ta yayınlanan dahil olmak üzere basına sızan ABD belgeleri, ABD'li yetkililerin Amerikan halkının bilgisi dışında Suriye hükümet güçlerine bir saldırı başlatmayı tartışıyor olduğunu ortaya çıkarmıştı. Basında sızdırılanlar üzerine bir avuç haber çıkarken, Amerikan ve Avrupa medyasında, tehlike ve bu tür bir tırmanmanın sonuçları üzerine sağır edici bir sessizlik hakimdi.
 
Çarşamba günü, Washington Post'tan Josh Rogin, şöyle yazdı: “Dışişleri Bakanlığı'ndan, CIA'den ve Genelkurmay Başkanlığı'ndan yetkililer, [Suriye'deki] rejime karşı sınırlı askeri saldırıları ele aldılar … Görüşmelere katılan bir yönetim yetkilisi, bana, göz önünde bulundurulan ve hala gizli olan seçeneklerin, güdümlü füzeler ve koalisyon uçaklarından ve gemilerinden ateşlenen diğer uzun menzilli silahlar kullanarak, Suriye hava kuvvetlerinin pistlerini bombalamayı içerdiğini söyledi. Yetkili, Beyaz Saray'ın Esad rejimini bir BM Güvenlik Konseyi kararı olmaksızın vurmaya yönelik uzun süreli itirazından kurtulmak için teklif edilen bir yolun, saldırıların gizlice ve halkın bilgisi olmaksızın yürütülmesi olduğunu söyledi.”
 
Hillary Clinton, 2013'te Wall Street bankerlerine yaptığı ve WikiLeaks tarafından sızdırılan bir konuşmada, bu tür bir “uçuşa yasak bölge” uygulamasının, zorunlu olarak kitlesel sivil kayıplara yol açacağını söylemişti: “Bir uçuşa yasak bölgeye sahip olmak için, çoğu yerleşim alanlarında bulunan hava savunmalarının tamamını imha etmeniz gerek. Dolayısıyla bizim füzelerimiz güvenli mesafede olsalar dahi pilotlarımızı riske atmayacağız; çok sayıda Suriyeli öldürülecek.”
 
Geçtiğimiz ay ABD'nin Deyri Zor'daki bombardımanının en az 62 Suriye askerini öldürmesinin, 100'ünü de yaralamasının ardından, ABD akınlarının, büyük çapta Suriye ordu kaybına yol açmayı da hedeflediği kabul edilmelidir.
 
Lavrov'un açıklamasını yapmasından bile önce, Rus askeri yetkilileri, Washington Post haberi gibi sızıntılara, ABD'li yetkilileri büyük bir savaşı kışkırtma riski aldıkları yönünde uyararak tepki gösterdiler. Rusya Savunma Bakanlığı sözcüsü General Igor Konaşenkov, kuvvetlerinin, ABD saldırılarını düşmanca olarak kabul edeceğini ve Suriye üzerindeki hayalet uçaklar dahil ABD savaş uçaklarını tespit edip imha edeceklerini söyledi.
 
Konaşenkov, “Suriye hükümetinin kontrol ettiği topraklara yönelik herhangi bir füze ya da hava saldırısı, Rus askerleri için açık bir tehdit yaratacak.” dedi ve ekledi: “Rus hava savunma sistemi personelinin, füzelerin tam uçuş güzergahlarını ve bu durumda, savaş başlıklarının kime ait olduğunu ‘düz bir çizgi'de belirlemeye zamanlarının olması mümkün görünmüyor. Ve ‘görünmez' jetlerin varlığına ilişkin amatörlerin tüm yanılsamaları, hayal kırıklığına uğratıcı bir gerçeklikle karşılaşacak.”
 
Washington Post haberi gibi “sızıntılar”a değinen Konaşenkov, “Özellikle kaygı verici olan, bu tür provokasyonları başlatanların, bugün Suriye'de ‘kinetik' senaryolar için lobi faaliyet yürütüyor olan CIA'in ve Pentagon'un temsilcileri olduğu bilgisidir.”
 
Konaşenkov, Washington'a, “bu tür planların olası sonuçlarına ilişkin eksiksiz bir hesaplama” yapması gerektiği uyarısında bulundu.
 
Bu açıklama, tüyler ürperticidir. Konaşenkov bunu söylememiş olsa da, Moskova'nın açıklamasının anlamı açıktır: ABD planlarının uygulanması, Rusya ile bir askeri çatışma anlamına gelmekte ve bu tür çatışmanın olası sonuçları, milyarlarca insanı öldürecek topyekün bir nükleer savaşa tırmanışı içermektedir. Stalinist bürokrasinin SSCB'yi 1991'de dağıtmasından sonraki dönemde NATO ile Rusya arasındaki ilişkileri bir süre dengede tutmuş olan diplomatik düzenlemeler çökmüş durumda.
 
Görünüşe göre, Moskova, Washington ile NATO müttefiklerinin başlatmaya karar vermesi halinde savaşa hazırlanmak dışında bir seçeneğinin olmadığı sonucuna varırken, dünya genelinde emekçiler, yıkıcı bir savaşa yönelik muhalefetin tek toplumsal tabanı olarak ortaya çıkıyorlar.
 
Savaş krizindeki itici güç, ABD'nin önderlik ettiği NATO'nun emperyalist güçlerinin saldırgan politikasıdır. Rusya'nın, 2013'te Suriye'de planlanmış bir NATO savaşına karşı koyacak şekilde Ortadoğu'daki pervasız ABD-NATO savaşlarında bir engel olarak ortaya çıkması, Washington için bütünüyle kabul edilemezdir.
 
Şimdi, NATO'nun Suriye'deki El Kaide bağlantılı İslamcı vekilleri Halep çevresinde yenilgiyle karşı karşıya iken, Amerikan devlet hizipleri, açıkça, onları kurtarmak için bir savaş başlatma çağrısı yapıyorlar. Geçtiğimiz ay, ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford, ABD Senatosu'na, Suriye üzerinde bir “uçuşa yasak bölge” uygulanmasına desteğini belirtmiş ve bunun, “Suriye ve Rusya ile savaşa girmeyi gerektireceği”ni eklemişti.
 
ABD Kara Kuvvetleri Komutanı Mark Milley ise, geçtiğimiz hafta, Rusya ile Çin'den düşmanlar olarak bahsetti ve şunları söyleyerek doğrudan onlara seslendi: “Bize zarar vermek isteyenler için açık olmak istiyorum… Amerika Birleşik Devletleri ordusu, tüm zorluklarımıza rağmen, tüm [operasyonel] tempomuza rağmen, yaptığımız her şeye rağmen, sizi durduracağız ve size, hiç olmadığı kadar sert bir dayak atacağız. Bu konuda hiç kuşkunuz olmasın.”
 
Suriye krizinin ana sorumluluğunu NATO güçleri taşıyor olsa da, Rusya'nın Sovyet sonrası oligarşisinin yanıtı da, pervasız ve gericidir. İşçi sınıfı içinde savaşa yönelik uluslararası muhalefete başvurmaktan aciz ve buna düşman olan bu oligarşi, Suriye'deki ABD-NATO tırmanışını caydırmak ve emperyalist güçlerle bir anlaşmayı müzakere etmek için askeri gücünü kullanmayı hedefliyordu.
 
Bu politika, tamamen başarısız olmuştur. Bunun yerine, Kremlin'in Washington'a bir anlaşma için yalvarma ile Suriye içinde askeri harekatı tırmandırma arasındaki salınımları, onu, NATO'yla, şimdi büyük bir askeri çatışmayı dizginlerinden boşaltma tehdidi yaratan, derinleşen bir cepheleşme içine çekmiştir.
 
Rusya'nın Kaliningrad'a füze konuşlandırması, Washington'a ve onun Avrupalı müttefiklerine, Moskova'nın, savaşın yalnızca oldukça gerçek bir olasılık olduğuna inanmakla kalmayıp, bu tür bir savaşın hızla Suriye'den Avrupa'ya yayılmasını beklediği yönünde bir sinyaldir. NATO, Rusya'nın Doğu Avrupa'daki sınırları yakınına, 2014'te Ukrayna'da Rusya yanlısı yönetimi deviren faşistlerin önderliğindeki darbeyi desteklemesinden bu yana, on binlerce asker konuşlandırmış durumda.
 
Lavrov, bunun, Rusya'nın ulusal güvenliğine kabul edilemez bir tehdit yarattığını söyledi ve şunları belirtti: “Şu anda ABD'nin Rusya'ya yönelik politikasının merkezinde yatan saldırgan Rusya fobisindeki koşulların köklü bir değişimine tanık olduk. Bunlar, söylemsel Rusya fobisi değil, ama ulusal çıkarlarımızı gerçekten ilgilendiren ve güvenliğimizi tehlikeye atan saldırgan adımlardır. NATO'nun genişlemesi, sınırlarımızın dibine NATO askeri altyapısı [konuşlandırılması] … ve bir füze savunma sistemi yerleştirilmesi—bunların tamamı, dostça olmayan, düşmanca eylemleri sergilemektedir.”
 
Moskova, özellikle, ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü John Kirby'nin tehdidiyle öfkelendirildi. Kirby, eğer Rusya, Suriye'den geri çekilmesi yönündeki ABD emirlerine itaat etmezse, İslamcı gruplar, “Rusya'nın çıkarlarına karşı, hatta belki de Rus kentlerine karşı saldırıları içerebilecek operasyonları genişletmek için Suriye'de var olan boşluklardan yararlanmaya devam edecekler. Rusya, eve ceset torbaları göndermeye ve kaynakları, hatta belki de uçakları kaybetmeye devam edecek.” diye konuşmuştu. Bu bağlamda, Kirby'nin bunu izleyen, Washington'ın Suriye'deki “bazı” muhalefet milislerine etkide bulunabileceği fikri, bir tehdit niteliği taşıyordu.
 
CIA silahları Halep'teki El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi silah depolarına ulaşırken, Moskova'nın Suriye rejiminin İslamcı muhalefet tarafından düşürülmesine basitçe izin vermesi halinde, Rusya'nın, kısa sürede, kendisini, NATO'nun şu anda Suriye'de yönlendirmekte olduğu türde İslamcı operasyonların hedefi olarak bulabileceği açıktır. Bu, görünüşe göre, Moskova'yı, en azından şimdilik, NATO'nun Suriye'ye ve Rusya'ya karşı askeri müdahalesini caydırmak için her şeyi göze almış bir girişimle, ABD ile topyekün bir çatışma riskini almaya ikna etmiş durumda.
 
 
Alex Lantier
wsws
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar