74476-cats.jpg

Yemen savaşı Suudilerin cenazeyi bombalamasının ardından şiddetleniyor

ABD’nin hem Suriye’deki hem Yemen’deki pervasız eylemleri, hem de Irak’taki yenilenmiş savaşı, tüm Ortadoğu’yu yutma ve büyük güçleri doğrudan çatışma içine çekme tehdidi oluşturan büyük bir bölgesel rekabet girdabı yaratıyor.

15 Ekim 2016 Cumartesi
Cumartesi günü, Suudi savaş uçaklarının canice saldırılarıyla, hınca hınç dolu bir cenaze salonunu bombalayıp en az 140 sivili öldürmelerinin ve 500'den fazla kişiyi de yaralamalarının ardından, Yemen'deki çatışma tırmanıyor. Saldırı, başkent Sana'da, yalnızca ülkedeki iç savaşa saldırgan bir şekilde müdahale eden Suudi Arabistan'a ve onun Körfez devleti müttefiklerine karşı değil; ama aynı zamanda, onların destekçileri olan ABD'ye, Britanya'ya ve Fransa'ya karşı da yaygın öfkeyi kışkırttı.
 
Suudi uçakları, Husi asilerin önderlik ettiği Sana'daki hükümette içişleri bakanı olan Galal al-Rawishan'ın babası Şeyh Ali al-Rawishan'ın cenazesini hedef aldı. Ölenler ve yaralananlar arasında, içişleri bakanı ve başka siyasi kişiler bulunuyordu. On binlerce protestocu, Pazar günü, hava saldırılarını mahkum etmek için Sana sokaklarına döküldü.
 
Sana Stratejik Araştırmalar Merkezi'nden analist Ferea al-Muslimi, Reuters'a şunları söyledi: “Bu savaşta yaşanan tüm katliamlara rağmen, bir cenazeye saldırılmasının eşi görülmemiştir ve bu, Yemen kültüründeki başlıca kırmızı çizgiyi aşmaktadır. Hava saldırıları güçlü insanları öldürdü ve onların aşiretleri ile aileleri, intikam almaya uğraşırken, Husilere daha da yaklaşacaklar.”
 
Suudi Arabistan sorumluluğu reddetti; ancak Yemen üzerinde Suudi önderliğindeki koalisyonun savaş uçaklarından başka uçak uçmadığı için bu inkar her türlü inandırıcılıktan yoksundur. Suudi hava kuvvetleri, Husi asileri ve onların müttefiki eski devlet başkanı Ali Abdullah Salih'i Sana'dan çıkarmak amacıyla binlerce sorti gerçekleştirdi ve sayısız katliamdan sorumlu. Suudi uçakları, en son, Ağustos ayında, Sınır Tanımayan Doktorlar'ın bir hastanesine saldırmış; ölü ve yaralı sayısı en az 30 kişiyi bulmuştu.
 
Suudi saldırısı, savaşın, sadece Yemen'de değil; ama ABD dahil diğer ülkeleri daha doğrudan içine çekerek genişlemesi tehdidi yaratıyor. Husi lideri Abdulmalek el-Husi, bir televizyona yaptığı açıklamada, Suudi Arabistan'ın hava saldırılarının sorumlusu olduğuna dair kanıta sahip olduğunu söyledi ve ekledi: “Yemen'deki Suudi savaş suçları, Amerika'nın yeşil ışık vermesiyle gerçekleşiyor.”
 
Dün, ABD donanması, “Husi kontrolündeki topraklar”dan, Yemen açıklarındaki stratejik Bab'ül Mendep boğazında bulunan savaş gemilerinden biri olan güdümlü füze destroyeri USS Mason'a doğru iki füze ateşlendiğini söyledi. Füzeler ABD destroyerini ıskaladı ve Husi yetkililer saldırının sorumluluğunu reddetti. USS Mason, güdümlü füzelerle donatılmış ve ABD Özel Kuvvetleri'ni taşıyan üç gemilik bir konuşlanmanın parçası.
 
Suudi yetkililer, dün, kendi kuvvetlerinin, Husi milislerin, biri Suudi Arabistan'ın merkezindeki Taif'te bulunan bir askeri üsse; ikincisi ise, Abdrabbuh Mansur Hadi'ye sadık Husi karşıtlarının elinde bulunan Yemen'in merkezindeki Marib'e fırlattığı iki balistik füzeyi imha ettiğini iddia etti.
 
Hadi, 2012'de, önceli Salih'in istifasına yol açmış olan ayaklanmalara son vermek için ABD ile Suudi Arabistan'ın destek verdiği bir anlaşmanın parçası olarak devlet başkanı atanmıştı. Tek adaylı seçimleri boykot eden Husiler, başkenti ve ülkenin kuzeyinin büyük kısmını ele geçirerek, Hadi'ye karşı harekete geçtiler. Hadi, kaçmaya zorlandı ve şu anda, Mart 2015'ten beri onu kuklası olarak atamak için bir hava savaşı yürüten Suudi Arabistan'da bulunuyor. Suudi Arabistan, Şii Husileri, ezeli bölgesel rakibi İran'ın maşaları olmakla suçluyor.
 
Suudi Arabistan ve müttefikleri, binlerce hava saldırısına ek olarak, halkın karşı karşıya olduğu ekonomik ve toplumsal krizi yoğunlaştıracak şekilde, Yemen'e bir deniz ablukası başlattılar. Yemen, her beş Yemenliden birinin acil gıda yardımına muhtaç olması ve dokuz vilayetin kıtlık sınırında bulunmasıyla birlikte, Ortadoğu'daki en yoksul ülke.
 
BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon, dün, Suudi Arabistan'ın Yemen'de Cumartesi günü gerçekleştirdiği hava saldırılarını kınadı ve saldırının bir savaş suçu oluşturup oluşturmadığına ilişkin uluslararası bir soruşturma yapılması çağrısında bulundu. O, Suudilerin inkarlarını reddetti ve şunları söyledi: “Suudi önderliğindeki koalisyonun hava saldırıları, halihazırda, çok büyük katliamlara yol açmış ve ülkenin tıbbi tesisleri ile diğer yaşamsal sivil altyapısının büyük kısmını imha etmiştir. Çatışmanın başından sonuna kadar şiddetin biçimi göz önünde bulundurulduğunda, mazeretler inandırıcı gelmemektedir.”
 
Ban, “Çatışmanın tüm taraflarının artan suçlarına rağmen, henüz herhangi bir inandırıcı soruşturmanın sonuçlarını görmüş değiliz. Bu son korkunç olay, tam bir soruşturma gerektiriyor.” diye ilan etti. Ancak, bizzat Ban'ın da gayet farkında olduğu üzere, özellikle, Suudi Arabistan'ın rolüne ilişkin bir soruşturmanın ABD ile müttefiklerinin katılımını da aydınlatacak olması nedeniyle, hiçbir ciddi uluslararası soruşturma olmayacak.
 
ABD, Suudi Arabistan'a, milyarlarca dolar değerinde hassas güdümlü bombalar ve diğer askeri donanım satmakla kalmıyor; aynı zamanda, Suudi Arabistan'ın Yemen'deki hava savaşına istihbarat, hedef bilgisi ve hava ikmali ile destek veriyor. Pentagon, Suudi meslektaşlarıyla işbirliği yapmaları için asker konuşlandırmış ve Suudi operasyonlarında yardımcı olmaları için Yemen'e Özel Kuvvet timleri göndermiş durumda. ABD, büyük ihtimalle, geçtiğimiz hafta sonu Sana'da gerçekleşen hava saldırılarını biliyordu ve hatta saldırıları planlamış bile olabilir.
 
Amerikalı yetkililer ve medya, son Suudi savaş suçunu hem önemsiz gibi göstermeye hem de bu suçla Washington arasına mesafe koymaya çalıştılar. Dışişleri Bakanlığı'na göre, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Pazar günü, saldırı üzerine “derin endişe” ifade etmek için Suudi Veliaht Prens Vekili Mohammed bin Salman'ı ve Dışişleri Bakanı Adel al-Jubeir'i aramış ve onları, “bu tür bir olayın tekrar yaşanmamasını garantiye almak için acil adımlar atmaya” çağırmış.
 
ABD'nin Rusya'ya karşı -Suriye'deki sivillere yönelik iddia edilen saldırılar üzerinden- söz savaşını yoğunlaştırdığı sırada, Washington'ın son Suudi vahşetine yönelik sessiz yanıtı, tiksindirici ikiyüzlülüğün bir başka apaçık örneğidir. Daha geçtiğimiz Cuma günü, Kerry, “savaş suçlarına uygun bir soruşturma” çağrısı yapan bir başka sert konuşma gerçekleştirmiş ve “Bu, sivilleri terörize etmek ve onların askeri hedeflerinin önüne çıkan herkesi öldürmek için hazırlanmış bir stratejidir.” demişti.
 
ABD'nin hem Suriye'deki hem Yemen'deki pervasız eylemleri, hem de Irak'taki yenilenmiş savaşı, tüm Ortadoğu'yu yutma ve büyük güçleri doğrudan çatışma içine çekme tehdidi oluşturan büyük bir bölgesel rekabet girdabı yaratıyor.
 
 
Peter Symonds
wsws
İngilizce'den çeviri (11 Ekim 2016)
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar