manpads_improvised.jpg

Amerika Suriyeli terör gruplarına hava saldırılarına karşı füze veriyor

"ABD'nin Suriye'deki B Planı" diye haberlere konu olan ve karadan havaya omuzdan fırlatılabilen füzelerin terör gruplarına verilmesi uygulama aşamasına geçmiş gözüküyor. Mevcut Amerikan yönetiminin giderayak Suriye'de yapmaya çalıştığı şey ciddi sonuçlar ortaya çıkarabilir.

24 Kasım 2016 Perşembe
İNTİZAR - Yeni gerçekleşen seçimlerde beklenmeyen bir şekilde Donald Trump başkan seçilince Amerika'nın Suriye politikası hakkında bir belirsizlik söz konusu olmuştu. Bu durum devam ederken mevcut Amerikan yönetiminin giderayak Suriye'de bir takım operasyonlar gerçekleştirdiğine dair haberler geliyor. Bu operasyonların stratejik boyutlara sahip olması ise oldukça dikkat çekici. Zira Suriye'deki terör grupları Amerika tarafından karadan havaya fırlatılabilen ve bu grupları hava saldırılarına karşı stratejik bir noktaya taşıyabilecek füzelerle donatılıyor.
 
Bu önemli haber çerçevesinde Bill Van Auken tarafından yazılan ve Wsws'de yayınlanan yazıyı ilginize sunuyoruz...
 
 
 
ABD Suriyeli İslamcıları karadan havaya füzelerle silahlandırıyor
 
Güney Suriye'deki ABD destekli bir İslamcı milis örgütü, “manpads” denilen omuzdan atılan karadan havaya füzelerle silahlandırıldı. Bu silahlar, Suriye hükümetinin savaş uçaklarını ve El Kaide bağlantılı “asiler”e karşı Suriye ordusuna hava desteği sağlamada önemli bir rol oynayan Rus jetlerini vurma kapasitesine sahip.
 
Ensar el-İslam Cephesi adlı grup, elinde “çok sayıda” bulunduğunu iddia ettiği SA-7 Strela-2 füzelerini, Pazar günü yayınladığı bir videoda sergiledi. Suriye muhalefetinin Dubai'de bulunan bir propaganda ağı tarafından üretilmiş olan video, “manpads”leri sandıktan çıkaran, birleştiren ve deneyen İslamcıları gösteriyor.
 
Videoda, İslamcılardan biri, Middle East Eye adlı web sitesi tarafından yayınlanan çeviriye göre, “Biz, Ensar el-İslam Cephesi, çeşitli hava savunma noktalarını, [Golan Tepeleri'nin bulunduğu bölgedeki] Kunaytra Vilayeti'ndeki noktaları bombalayan Suriye savaş uçaklarının ve helikopterlerinin her girişimine karşı koymak için dağıttık. Elimizde bu füzelerden uygun sayıda var.” diyor.
 
Kendisini Abu Bilal olarak tanıtan bir başka kişi, bir muhabire şunları anlatıyor: “Biz, Ensar el-İslam Cephesi ve Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO) grupları, Tal al-Hara'ya, Mashara'ya, Sandaniya'ya ve Jabata'ya donanım ve asker dağıtıyoruz. Önümüzdeki günlerde, Kunaytra'dan ve çevresindeki bölgeden iyi haberler duyacaksınız.”
 
Bu taşınabilir uçaksavar füzelerinin Suriye'ye gönderilmesi, geçtiğimiz beş yıldır ülkeyi harabeye çeviren ve 300.000 dolayında Suriyelinin ölümüne yol açan ABD destekli rejim değişikliği savaşında önemli bir tırmanmaya işaret etmektedir.
 
ABD'li yetkililer, Eylül ayında, Reuters haber ajansına, ABD ile Rusya'nın arabuluculuk yaptığı kısa süreli ateşkesin çökmesinden ve Suriye'nin kuzeyindeki Halep kenti çevresindeki çatışmanın yeniden başlamasından sonra, Washington'ın, Suriyeli İslamcılara taşınabilir uçaksavar füzeleri akıtmaları için Suudi Arabistan'a ve Katar'a yeşil ışık yakan bir “B planı”na başvurabileceğini söylemişlerdi. Bununla birlikte, Dışişleri Bakanlığı ve yönetimin resmi sözcüleri, o zamanlar bu haberi yalanlamışlardı.
 
Manpads'lerin sevkiyatı emrinin Obama'nın Beyaz Sarayı tarafından mı yoksa CIA, Pentagon ya da geniş ABD ordu-istihbarat aygıtı içindeki bir hizip tarafından mı verildiğini söylemek mümkün değil. Bununla birlikte, onların, Trump yönetimi göreve başlamadan önce, Eylül ayında, Suriye'de yeni “fiili gerçekler” oluşturmayı tasarladıkları ortada.
 
ABD'nin Suriye'deki savaşı tırmandırmasına yönelik baskılar, Trump'ın 11 Kasım günü Wall Street Journal'a [WSJ] verdiği ve “o insanların kimler olduğu konusunda hiçbir fikrimiz yok” diyerek CIA ile Pentagon'un Suriye'deki sözde “ılımlı asiler”i silahlandırmayı amaçlayan operasyonlarını sorguladığı röportajdan bu yana artmış durumda.
 
Trump, WSJ'a yaptığı ipe sapa gelmez ve tutarsız açıklamada, “Suriye konusunda birçok insanın tersi bir düşünce”ye sahip olduğunu söylemiş ve “Benim tavrım şu: Suriye ile savaşıyoruz, Suriye IŞİD ile savaşıyor ve IŞİD'den kurtulmak zorundayız. Şimdi Rusya bütünüyle Suriye'nin yanında ve bizim sayemizde güçlenen İran artık Suriye ile müttefik.” demişti.
 
Bu açıklama, baskın kesimleri ABD'nin Ortadoğu ve daha geniş anlamda Avrasya üzerindeki egemenliğini askeri açıdan ileri sürme yöneliminin bir parçası olarak Rusya ile tırmanan bir cepheleşme stratejisine bağlı olan ABD siyaset kurumu içinde tehlike çanlarını harekete geçirdi.
 
New York Times, buna, Trump'ı “Putin'in savunucusu” gibi davranmakla suçladığı ve “Bay Trump Kremlin'i eleştirmeyi reddettiği için, Bay Obama'nın makamdan ayrılmadan önce Rusya'nın nasıl cezalandırılacağını çözmesi önemli…” vurgusu yaptığı, “Rusya Konusunda Yumuşak Olma Tehlikesi” başlıklı bir başyazı ile tepki gösterdi.
 
Öyle görünüyor ki, Suriye'ye, ABD destekli güçlerin Rus savaş uçaklarını düşürmesi ve çok daha geniş ve tehlikeli bir çatışmayı tetiklemesi olasılığını arttıracak şekilde karadan havaya atılan füzeler gönderilmesi, bu “cezalandırma”nın bir parçası.
 
Trump, şimdiye kadar, Suriye'deki çatışma ile ilgili olarak, seçim kampanyasında ifade ettiği “IŞİD'i öldüresiye bombalama” vaadi dışında herhangi bir siyaset ifade etmiş değil. Bununla birlikte, onun çevresindekilerin çoğu, seçilmiş Başkan Yardımcısı Mike Pence ile kendisinin atadığı CIA yöneticisi Mike Pompeo dahil, güçlü bir şekilde, ABD'nin Suriye'deki Beşar Esad yönetimine karşı doğrudan askeri müdahalesini savunuyor.
 
Uçaksavar füzeleri alan Ensar el-İslam adlı grup, Washington tarafından Suriye'deki “ılımlı muhalefet”in bir parçası sayılmasına karşın, daha önce, ABD, Birleşmiş Milletler ve çok sayıda başka ülke tarafından, El Kaide ağı ile yakın ilişkileri nedeniyle terörist bir örgüt olarak belirlenmişti.
 
Ensar el-İslam, ilk kez, ABD'nin 2003'te Irak'ı istilasının ardından işgalci Amerikan askerlerine ve ardından ABD'nin dayattığı Bağdat yönetimine karşı savaşan silahlı bir grup olarak ortaya çıktı. O, Suriye'deki rejim değişikliği savaşının kışkırtılmasıyla birlikte, üyelerini Esad yönetimine karşı savaşmak üzere bu ülkeye gönderdi ve ABD'nin desteğini kazandı.
 
İki yıl önce, bu grubun önderliğinin çoğunluğu, Washington'ın Irak ve Suriye'de sürmekte olan askeri müdahalesinin sözde başlıca hedefi olan İslam Devleti'ne (IŞİD) katıldığını ilan etti. Anlaşılan, şimdi “manpads”ler ile silahlandırılanların dahil olduğu kimi unsurlar, ortak ideolojilerine ve hedeflerine karşın, birleşmeye karşı çıkmıştı.
 
ABD'li yetkililer, daha önce, El Kaide bağlantılı asilerin eline geçebilecekleri ve yalnızca Suriye ve Rus savaş uçaklarına değil ama Batılı sivil yolcu uçaklarına karşı da kullanılabilecekleri korkusuyla, Suriyeli “asiler”e bu tür silahlar sağlanmasına karşı uyarıda bulunmuşlardı. Geçmişte, sözde CIA tarafından dikkatle incelenmiş “ılımlılar”a akıtılmış silahlar, hızla, El Kaide'nin Suriye şubesi El Nusra Cephesi'nin eline geçmişti. Şimdi, öyle görünüyor ki, bu tür kaygılar bir yana bırakılmış ve füzeler doğrudan doğruya El Kaide bağlantılı güçlere sağlanmış durumda.
 
Uluslararası hukuka aykırı olarak Suriye'deki çatışmaya bu silahların dahil edilmesi, ABD egemen sınıfı içindeki, onun [Suriye'deki] rejim değişikliği operasyonunda karşı karşıya olduğu bozgun üzerine artan çaresizliğin belirtisidir. Geçtiğimiz birkaç gün içinde, ABD destekli İslamcılar tarafından daha önce işgal edilmiş alanların en az üçte birini geri alan Suriye hükümet güçleri, onların son kalesi Halep'in doğusunda sürekli ilerleme kaydetti.
 
Artan histeri, mükemmel ifadesini, ABD'nin Birleşmiş Milletler temsilcisi ve “insan hakları” emperyalizminin en önde gelen bayraktarı Samantha Power'ın Pazartesi günü BM'de yaptığı bir konuşmada buldu. Power, sivillere saldırmış ya da Suriye cezaevlerinde işkence yönetmiş olduğu iddia edilen bir düzine Suriye ordusu komutanının adını saydı ve “Bu tür saldırıların arkasında olanlar, uluslararası toplum içindeki bizlerin, onların eylemlerini izlediğimizi, onların suistimallerini belgelediğimizi ve bir gün sorumlu tutulacaklarını bilmeliler.” uyarısında bulundu.
 
Power, Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından soruşturulan ABD destekli “asiler” tarafından işlenmiş olan savaş suçlarından ya da bu uluslararası mahkemenin ABD ordusu ile CIA'in Afganistan'da ve dünyanın dört bir yanındaki “karanlık merkezler”de on yıldır yaptıkları işkenceyi incelediğine ilişkin son haberden hiç söz etmedi. Irak'taki Felluce kentinin 2004'te vahşice kuşatılmasından, daha bir yıl önce Afganistan Kunduz'daki Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü'nün bir hastanesine yönelik saldırıya kadar, kitlesel sivil can kayıplarına yol açan saldırılar düzenlemiş olan bir düzine ABD'li komutanın listesi kolayca yapılabilir.
 
Power konuşurken, Suriye'den, ABD savaş uçaklarının, ülkenin kuzeydoğusundaki Salhiyeh köyünde bulunan bir pamuk fabrikasını vurduğu, aralarında çocukların da olduğu 10 kişiyi öldürdüğü haberi sızdı. Ölenler arasında, fabrikada çalışan üç işçi ile bölgedeki ABD destekli saldırıdan kaçarak oraya sığınmış altı kişilik bir aile ve yakındaki bir başka kişi bulunuyordu. Bağımsız kaynaklar, ülkede ABD hava saldırılarıyla öldürülen sivillerin sayısının 1.000'in üstünde olduğunu tahmin ediyor.
 
 
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar