thumbs_b_c_c4d86dfb3a6d272049fc6a55cd8237dc.jpg

ABD niçin Irak’taki İran destekli güçlerle çatışmaz?

Yeni ABD yönetimi İran’a karşı katı bir tutum benimsedi. Ancak ABD ile Irak’taki İran destekli gruplar arasında yaşanacak olası bir silahlı çatışma sadece İran’ın bölgedeki etkinliğini artırmasına yarar.

9 Mart 2017 Perşembe
Beyaz Saray 10 Şubat'ta ABD Başkanı Donald Trump ile Irak Başbakanı Haydar El Abadi'nin bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini ve görüşmede İran'ın bölge için teşkil ettiği tehdidin ele alındığını açıkladı.
 
Trump 1 Şubat'ta da Twitter hesabında şu paylaşımı yapmıştı: “İran hızla Irak topraklarını ele geçirmeyi sürdürüyor”. İran'ın Irak üzerindeki nüfuzu Saddam Hüseyin rejiminin 2003'te yıkılmasından bu yana, bilhassa da ABD birliklerinin ülkeden çekilmesinin ardından hızla genişliyor.
 
20 Ocak'ta göreve başlayan yeni ABD yönetimi ise başından bu yana İran'a karşı katı bir tutum içinde. Bunlar iki taraf arasındaki gerginliği tırmandırıyor. Kısa süre önce istifa eden ABD (o tarihteki) Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn İran'ın balistik füze denemesi ve İran destekli Husilerin Yemen kıyılarında Suudi Arabistan'a ait bir savaş gemisini vurması üzerine 1 Şubat'ta Tahran'ı resmen uyarmıştı. Flynn bu uygulamaların “Orta Doğu'nun güvenliği, refahı ve istikrarını baltaladığını” söyleyerek Tahran'ı kınamıştı.
 
ABD Savunma Bakanı James Mattis de 4 Şubat'ta İran'ı “dünyada terörün en büyük destekçisi olan devlet” diye tanımladı. ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, 18 Şubat'ta Münih Güvenlik Konferansı'nda yaptığı konuşmada Mattis'in ifadelerini tekrarladı.
 
İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevat Zarif ABD'den gelen açıklamalara 3 Şubat'ta Twitter hesabından “Bu tehditler İran'ı etkilemez.” diyerek yanıt verdi. İran Devrim Muhafızları Komutanı General Hüseyin Selami de 2 Şubat'ta şu açıklamayı yaptı: “Füzelerimizin, savaş gemilerimizin ve fırlatıcılarımızın sayısı her geçen gün artıyor.” İran Devrim Muhafızları Kara Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Muhammed Pakpur 22 Şubat'ta ABD'yi tehdit ederek “Yanlış yaparsa yüzüne sağlam bir tokat yer!” dedi.
 
Basında çıkan haberler ABD'nin bölgede İran karşıtı bir ittifak kurmak için harekete geçtiğini gösteriyor. Bu ittifakın Arap devletlerinin yanı sıra İsrail ile istihbarat paylaşımını kapsaması da planlanıyor.
 
Irak'ın bir kez daha İran ile ABD arasındaki çatışmanın sahası hâline gelmesinden korkuluyor. Nitekim Trump ile Abadi arasında gerçekleşen görüşmeye ilişkin Irak Başbakanlık ofisinden 9 Şubat'ta yapılan açıklamada “İran” tehdidine değinilmemesi Irak'ın ABD ile İran arasındaki anlaşmazlıkta taraf olmak istemediğinin açık bir göstergesiydi. Abadi 14 Şubat'ta düzenlenen haftalık basın toplantısında da Trump'la görüşmesine ilişkin sorulara “ABD ve İran birbirine hasım ama Irak bu husumetin tarafı değil.” diye yanıt verdi. Irak Başbakanı bu tutumunu 21 Şubat'taki basın toplantısında da yineledi.
 
Al-Monitor'un sorularını telefonla yanıtlayan Irak'ın eski Washington Büyükelçisi Lukman Faily gelişmeleri şöyle değerlendirdi: “İlk işaretler Irak üzerindeki baskının bilhassa Trump yönetimiyle birlikte arttığını gösteriyor. Zira Trump selefi Obama'nın aksine İran'la ilişkileri düzeltmek istemiyor. Irak hükümeti, ABD ve İran'ın Irak'ı olumsuz etkileyebilecek adımlarını yakından takip ederek ve kendisini tehdit eden riskleri yönetmeye çalışıyor.”
 
İsveç'teki Lund Üniversitesi'nde doktora çalışmalarını sürdüren Meysem Behraveş de Al-Monitor'a telefonda şu değerlendirmeyi yaptı: “İran şu an Irak nezdinde her zamankinden daha güçlü bir konumda. Irak'taki İran destekli silahlı gruplar İslam Devleti'yle (İŞİD) mücadelede büyük bir savaş tecrübesi kazandılar. Artık eskiden sahip olmadıkları silah ve teçhizata sahipler. Bu grupların yanı sıra İran (İŞ)İD'in 2014'teki ilerleyişini durdurmayı başararak geniş bir halk desteği de kazandı. Irak'ın pek çok bölgesinin kurtarılmasında öncü rol oynadı. Bu da yaklaşan (Irak'taki) seçimlerde İran'ın elini güçlendiren bir unsur.”
 
Irak'taki İran destekli gruplar, ABD'nin Irak'ı işgali sırasında da olası bir ABD saldırısı tehdidini her zaman hesaba katmışlardı. İran'ın dış politikasını yakından takip eden Behraveş şöyle devam etti: “Açıklamalarda sertleşen tona gerçek askeri tehditler eklenirse İran ABD'ye baskı yapmak için Iraklı silahlı grupları kullanacaktır. Bu da ABD ile İran arasında Irak topraklarında yaşanacak bir çatışmaya yol açabilir.”
 
ABD ile bu gruplar arasındaki olası bir çatışma Abadi'nin Irak'taki Şii grupları dizginleme çabalarına zarar verir, İran'ın ülkedeki nüfuzunu artırır ve Trump yönetiminin İran'ın bölgedeki faaliyetlerini sınırlama arzusunu zora sokar. Selefi Nuri El Maliki'nin aksine Abadi'nin İran ile bir dostluk bağı yok. Geçmişte Abadi ile Halk Seferberlik Birlikleri'ne bağlı muhtelif gruplar arasında anlaşmazlıklar yaşanmıştı. Bu gruplar Irak Başbakanı'nı HSB'yi dışlamakla suçlamıştı. İran yakın bir tehdit hissederse sadece Irak üzerindeki askeri ve güvenlik baskılarını artırmakla kalmaz ABD'nin etkinliğini budamak için siyasi nüfuzunu kullanarak sandıktan kendisine dost bir başbakan çıkarmak için seçimlere de müdahale edebilir.
 
ABD ile Irak'taki İran destekli gruplar arasında çıkacak bir çatışma bu grupların (İŞ)İD'le mücadelesini baltalar ve (İŞ)İD'in yeniden Irak sahnesine dönmesine yol açabilir. Trump'ın ABD'li askeri karar alıcılara (İŞ)İD'i 30 gün içinde bertaraf edecek bir plan geliştirme talimatı verdiği düşünüldüğünde Washington yönetiminin bu hedefi tehlikeye atacak bir adım atması beklenmiyor.
 
 
Hamdi Malik
Al-Monitor
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar