DAnGGRbXcAYcLcZ.jpg

Katar-Suud gerginliği yeni ittifaklar doğurur mu?

Batı Asya'da Katar merkezli krizde; Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn'in ilişkilerini tamamen kesme kararıyla Katar'ı tecrit etme yoluna giderek bölgede yeni ittifakların oluşması ihtimalinin kapılarını da aralamış oldular.

5 Haziran 2017 Pazartesi
İNTİZAR - Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn'in Katar'a karşı uyguladıkları tecridin şiddeti bölge ülkeleri arasındaki ilişkileri esastan değiştireceğe benziyor. Ortaya çıkabilecek olan bu değişiklilerın boyutları ile ilgili beklentiler ciddi düzeyde olmalı ki bu kriz karşısında Amerika'dan sorunların diyalog yoluyla çözülmesi çağrısı geldi. Görünen o ki, İran'a karşı oluşturulmaya çalışılan 'Arap NATO'su veya 'Sünni İttifak' gibi yaklaşımlar ortaya çıkan bu çatışma ile birlikte ciddi yara aldı.
 
Bölgede yaşananlar o kadar hızlı ki dün yapılan değerlendirmeler bu gün yeniden gözden geçirilmek durumunda kalınıyor. Bölgede kimin kiminle birlikte hareket edeceğini kestirmek güçleşiyor. Bu gelişme ile birlikte İran'a karşı oluşturulmaya çalışılan bloğun karşılığının olamayacağı, en azından beklenen etkiyi oluşturamacağını söylemek mümkün. 
 
Bu olay ile ilgili Evrensel gazetesinde Ali Karataş ve Nesrin Rihani'nin  "Arap Çoğrafyasında geçen hafta" isimli köşesinde  Abdulbari Atwan'ın yazısından derlemiş olduğu notlar önemli tespitler içeriyor... 
 
 
Katar-Suud gerginliği yeni ittifaklar doğurur mu?
 
Suudi Arabistan ile Katar arasındaki gerginlik geçtiğimiz hafta da devam etti. Süreç, ABD Başkanı Trump'ın Riyad Zirvesine katılmasının akabinde Suudi Arabistan'a ait Al Arabiya ve BAE'ye ait Sky News Arapça kanallarının, Katar Emiri Temim bin Muhammed es Sani'nin, askerlerin mezuniyet töreninde yaptığı açıklamaları yayınlamalarıyla patlak vermişti. Katar Emiri, İran'la anlaşmazlıkların tırmandırılmasına itiraz etmiş, “Bu düşmanlık akıllıca olmaz” demişti. Terör listesinde yer alan Hizbullah ve Hamas'ı da “direniş hareketleri” olarak anmıştı. Katar Emirinin bu açıklamalarına gelen ilk tepki Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır'ın, Katar'a bağlı yayın organlarını engellemesi olmuştu. 
 
Krizi yakından takip eden Gazeteci-Yazar Abdulbari Atwan, kaleme aldığı makalede “Hükümetin pozisyonunu yansıtan ve onun emirlerini uygulayan Suudi Arabistan medyasını izleyenler, Körfez ülkeleri tarihinde daha önce görülmeyen bir şekilde Katar devletine ve onu yöneten aileye karşı korkunç bir saldırı olduğunu görür” dedi. Atwan, Katar Dışişleri Bakanının, Trump Riyad'ayken Bağdat'ta Kudüs Gücü Kuvvetleri Komutanı Kasım Süleymani ile buluşmasının gerginliği tırmandıran esas adım olduğuna dikkat çekti.
 
Atwan Katar'ın bu kampanyaya meydan okuduğuna ve İran, Hizbullah ve Hamas konusundaki tutumunu sürdürerek İran'a yakınlaştığına dikkat çekti. Abdulbari Atwan'ın Rai al Youm'daki oldukça önemli tespitler içeriyor...
 
Katar-Suud gerginliği büyüyor
 
KATAR'ın Suudi Arabistan'ı “nötralize etme” ve anlaşmazlığı Birleşik Arap Emirlikleri üzerinde merkezileştirme çabası sonuç vermedi. Suudi muhalif Seyyid Muhammed Abdullah el Atibi'yi ailesiyle birlikte teslim etme girişimi de başarılı olamadı. Hükümetin pozisyonunu yansıtan ve onun emirlerini uygulayan Suudi Arabistan'ın medyasını izleyenler, Körfez ülkeleri tarihinde daha önce görülmeyen bir şekilde Katar devletine ve onu yöneten aileye karşı korkunç bir saldırı olduğunu görür. 
 
Suudi gazetesi el Riyad, altıncı darbeden ve Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad es-Sani'nin devrilme ihtimalinden söz etmesi, Suudi Arabistan'ın Katar'a karşı bir savaş açtığının göstergesidir.
 
 
Kökleri derinlerde bir ihtilaf  
 
El Riyad gazetesi, el Sani ailesinde tarihteki iktidar kavgasını tekrar gün yüzüne çıkardı. Birden fazla yerde  Katar'ın 1971'de bağımsızlığı kazanmasından sonra iktidara gelen Şeyh Ahmed Bin Ali ailesinin uzantısının meşru iktidar olarak tanımladı. Bu durum normal olmayan bir ihtilafla karşı karşıya kaldığımızı ve zannedilenin aksine ihtilafın köklerinin çok derinde olduğunu gösteriyor. 
 
Bunlara ek olarak, kasıtlı olarak tırmandırılan bu gerilimin Emir Şeyh Tamim Bin Hamad es-Sani'nin Kuveyt ziyareti sırasında gerçekleşmesi, Suudi Arabistan'ın medyası vasıtasıyla “arabuluculuğa gerek olmadığı” ve kapıların kapalı olduğu mesajıdır.
 
 
Kral Selman, Abdullah'tan farklı
 
Kral Selman bin Abdulaziz, iktidarı aldığı Selefi Kral Abdullah'tan tamamen farklı. Katar devleti ve bir önceki Emiri Hamad Bin Halife ile olan ilişkileri daima gergindi. Katar'ın bir önceki emirini devirmeyi hedefleyen 1996 darbesinde başrol oynamakla suçlanıyordu. Bundan daha da önemlisi Kral Selman kendini dönemini “Kararlılık dönemi” olarak adlandırarak öncekilerden ayrılıyor. Yemen'de olduğu gibi hasımlarına karşı savaş kararı almaktan çekinmemektedir.
 
Katar'a karşı ABD'de kampanya 
Katar olağanüstü bir dönem yaşamaktadır. Suudi Arabistan ve BAE medyasının başlattığı kampanyanın satırlarını derinlemesine okumaktadır. Özellikle BAE'nin Washington'daki lobilerini harekete geçirerek Katar'ı terörle ve terör örgütleriyle ilişkilendirildi. Bunun için eski üst düzey ABD yetkililerinden ve tanınan bir çok yazar görevlendirildi. ABD ve başka ülkelerde Katar karşıtı konferanslar düzenledi. BAE'nin lobileri Amerikan gazetelerinde Katar'ın terörist örgütlerle ilişkilerini konu alan 13 makale yayınlandı. Bu makalelerde ABD askeri güçlerinin al Udeid üssünden çekilip BAE ve Suudi Arabistan'a yerleşmesi talebi  yer aldı.
 
 
Dışişleri bakanının Bağdat ziyareti  
 
Devenin sırtındaki tüyü koparan, Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdülrahman'ın, Donald Trump Riyad'a ayak basmışken 22 Mayıs'ta Bağdat'a düzenlediği ani ziyaret oldu. Dışişleri Bakanı burada “Kudüs Gücü” Kuvvetleri Komutanı Kasım Süleymani'yle buluştu. Şu ana kadar Katar devleti bu buluşmayı resmi olarak yalanlamadı.
 
Bu ziyaret Riyad'ın teröre karşı ilan ettiği savaştan ve bütün güçleri, terörün en büyük sponsoru olarak nitelendirdiği İran'a karşı toplama girişiminden uzaklaşma olarak nitelendirildi. Hatta Suudi Arabistan, ABD'den, Katar'ın Riyad zirvesinin aldığı “teröre karşı savaş” kararına uyma çağrısı yapmasını istedi. 
 
Katar meydan okuyor
 
Bütün bu gelişmelere karşı Katar'ın verdiği karşılık meydan okuma olarak görünüyor. Bunu en iyi, Katar'da bir önceki ve şimdiki emire yakınlığı ile bilinen  el Rai gazetesi, başyazısında “İstediğiniz gibi havlayın… Katar sabitleri değişmeyecek” diyerek özetledi. Başyazar Salih el Kuvari “Müflis medya Körfez halkından ve Arap sokaklarında horlama ve aşağılama görecektir” dedi.
 
Katar'ın geçmişteki sabitleri değişmeyecek demek; İhvan'ın (Müslüman Kardeşler) desteklenmeye devam edeceği, İran ile ilişkilerin iyileşeceği, Hamas ve Hizbullah'ın direniş hareketi olarak nitelendirmeye devam edeceği, ateşe benzin dökeceği anlamına gelmektedir. ABD'nin boşaltması durumunda Udeid Hava Üssü bir Rus üssüne dönüşebilir.
Bu arada bu gün yaşanan yeni gelişme, söz konusu krizin giderek derinleştiğini de ortaya koydu. Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn'in Katar'la tüm ilişkilerini kestiğini ilan ederek tam tecrit uygulama yoluna gitmesi olayın boyutlarını beklenenden öteye taşıdı. 
 
Birçok haber sitesi ve haber ajanslarından verilen bilgiye göre Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn, Katar'la tüm diplomatik ilişkilerini kesti.  Suudi Arabistan'ın Katar'la sınırlarını kapadığı, kara, deniz ve hava bağlantılarını kestiği bildirildi. Diğer ülkeler de, Katar'la olan deniz ve hava bağlantıları kopardıklarını ilan ettiler. 
 
Diplomatik ilişkilerin kesilmesi, 48 saat içerisinde Katarlı diplomatların ülkeyi terk etmeleri için süre verilmesi, hatta Katar vatandaşlarına ise 2 hafta içerisinde ülkeyi terketmelerinin istenmesi gibi Katar aleyhine çok ağır kararlar alındı. 
 
Dikkat çekici bir nokta da Katar'ın IŞİD, El Kaide gibi terör örgütleri ile ilişkilendirilmesi üzerinden bu tecrit politikasının temellendirilmesi oldu. Zira bu örgütler veya bu tip örgütlerin düşünce sistematiğini oluşturan tekfirci yapının hamisinin Suudi Arabistan olduğu herkesçe bilinen bir durumdur. Mesela Katar'ın "ülkedeki terörist aktiviteleri ve İran'la bağlantılı grupları" desteklediği öne sürülmesi de bölgede Irak ve özellikle Suriye üzerinde sürdürülen tekfirci terörün asıl hamiliğini yapan Suudi Arabistan gibi ülkelerin Katar'ı günah keçisi olarak ilan ederken bunu bir de esas düşmanları olan İran ile bağlantılandırarak kendilerinin bu noktadaki sorumluluklarını perdeleme yoluna gittiklerini gösteriyor. 
 
Katar'ın Yemen'e karşı oluşturulan askeri koalisyondan çıkartılması da bu çerçevede alınan kararlardan biri oldu. Özellikle bu karar var olan ve İran'a karşı güçlendirilmeye çalışılan blokun çöktüğünün en bariz göstergesi. Zira Yemen'de Suudi Arabistan'ın dolaylı olarak savaştığı aslında İrandır.  
 
Bütün bu olanlara karşı Katar Dışişleri Bakanlığı sert bir tepki ortaya koydu. Bakanlıktan yapılan açıklamada, “Arap ülkelerinin gerekçesiz ilişkileri kesme kararını esefle karşılıyoruz” denildi. Katar Dışişleri, kararın ‘hiçbir gerçekliği olmayan iddia ve suçlamalar'la alındığını, ‘gerekçesiz' olduğunu belirtti.
 
Bütün bu olanlar bir kafa karışıklığı oluştursa da aslında önemli bir şeyi de izah ediyor. Bu ülkelerin aralarındaki ihtilaflara rağmen Suriye, Irak, Yemen operasyonlarında birlikte hareket ediyorlardı. Operasyonun esas sahibi Amerika idi ve bölgesel ortaklar olarak Türkiye'nin de dahil olduğu bütün bu Körfez ülkeleri birlikte hareket ediyordu. Fakat özellikle Irak ve Suriye'de Direniş'in ortaya koyduğu direnç ile beklenenlerin gerçekleşmemesi bütün bu ülkelerin birbirlerine düşmelerine sebep olmuş gibi gözüküyor. 
 
Bu ülkelerin aralarında ihtilaflar olduğu cümlesinden olmak üzere Katar'ın daha önceleri de nispeten İran ile iyi ilişkileri söz konusu idi. Türkiye de İran ile bu tip ilişkilere sahipti. Her şey Amerika'nın Batı Asya operasyonunda önemli rol kapma telaşına düşmesi farklılaşmıştı. Fakat Amerika'nın Batı Asya'daki operasyonları beklenen neticelere ulaşamadı. Direniş Cephesi'nin ortaya koyduğu direnç bu planları boşa çıkardı ve bu gün kendi aralarında rafa kaldırmış oldukları ihtilaflar tekrar gün yüzüne çıkmaya başladı. 
 
Katar'ın bu tecrit süreci ile birlikte İran'a daha da yaklaşması mümkün. Ama burada esas önemli olan 'Türkiye'nin tavrının ne olacağı' sorusunun cevabıdır. Çünkü Türkiye ile Katar arasında üst düzey stratejik bir ilişki var. Bu ilişki Türkiye'nin Katar'da bir üs edinerek askeri bir boyuta da ulaştı. Türkiye'nin Katar'ı koruma noktasında nasıl bir tavır ortaya koyacağı önemli. Bu gelişmeyle bağlı olarak Türkiye'nin daha önce Suriye'de Rusya ve İran ile geliştirdiği inisiyatifi de hesaba katarak bölge politikalarında ciddi bir farklılaşma oluşması mümkün olacak mı?
 
Eğer Katar'ın Suudi Arabistan, Mısır Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn tarafından bu ölçüde büyük bir tecride tabi tutulması karşısında Türkiye Katar'a destek olup bu dört ülkenin politikalarına karşı durursa, bölgede yakın dönemde çok ciddi değişimlerin yaşanması söz konusu olabilir. 
 
Körfez ülkelerinden Kuveyt ve Umman'ın İran ile iyi ilişkilerinin olduğu hesap edildiğinde, oluşabilecek bu ayrışmada en azından Suud cephesinde olmayacakları düşünülebilir. Veya bu güne kadarki yaklaşımlarını devam ettirebilirler. Böylece toplamda ABD Başkanı Donald Trump'ın Riyad çıkarması ile oluşması hesap edilen sinerji boşa çıkacak. Suudi Arabistan'ın milyar dolarlar harcayarak edinmeye çalıştığı Amerikan himayesi ile bölgeyi domine etme planı bu şekilde çökmüş olacak. Bu açıdan bakıldığında Katar'ın çıkışını planlanmış bir hamle olarak da değerlendirmek mümkün. Zira Katar Suudi Arabistan ile bölgede rekabet içerisinde. Katar, petrodolarlar ile Amerika'nın himayesini satın almış Suudi Arabistan'ın başı çektiği blokun bir parçası olarak kenarda kalacağına bu denklemi bozmayı denemiş olabilir.
 
Batı'nın Amerika ve İngiltere ile Avrupa Birliği arasında bir bölünmeye gittiği şu günlerde Batı Asya'da da Amerika'nın koordine ettiği blokta bir parçalanmanın yaşanması, Atlantik ötesinin belirleyiciliğini kaybettiğinin bir işareti. Rahatlıkla şunu söylemek mümkün: Amerika da, bölgesel ortakları da artık planlarını istedikleri gibi sahaya aktaramıyor ve muhtemelen gelecekte de aktaramayacaklar.  
 
 

 

Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar