debb6ea7-2f42-4e5b-9e1e-71fe4757e0f4.jpg

İran'ın Suriye'deki IŞİD mevzilerini füzelerle vurması ne anlama geliyor?

İslam İnkılabı Muhafızlar Ordusu, doğal görevi çerçevesinde Pazar gecesi, tekfirci IŞİD teröristinin Suriye'nin doğusunda yer alan Deyrez-Zor'daki komuta merkezini başarılı bir şekilde 6 adet karadan karaya orta menzilli füze ile hedef aldı. İran'ın verdiği bu karşılık, olayın özünden bile daha geniş yankı buldu ve birçok siyasi ve askeri çevre bundan şoke oldular.

21 Haziran 2017 Çarşamba
İran, tehditlere karşılık vermekte tereddüt etmeyecek
 
Tahran'da 7 Haziran'da düzenlenen terör saldırılarını, bazı uzmanlar, İran'ın güvenliği için meydan okuma hedefiyle tehdit oluşturma noktasında yeni bir fasıl olduğu şeklinde analiz etti. Bu olay iki açıdan ele alınıp, incelenebilir.
 
Birincisi şu ki, IŞİD, Tekfirci-Siyonist bir terör örgütü olarak Tahran'daki cinayetlerin sorumluluğunu üstlenerek, bazı Suudi yetkililerin daha önce bir seçenek olarak gündeme getirdiği şeklinde başkent dahil İran'ın sınırları içinde güvenlik tehditleri oluşturma ve ülkeyi istikrarsızlaştırmanın mümkün olduğunu göstermeye çalıştı.
 
Ancak ikinci ve daha önemli mesele ise, İran'ın bu terör eylemi ve daha büyük tehditlere tepki ve karşılığının nasıl olacağını denemekti.
 
Esasında, olayın birinci yönü, İran için bir güvenlik meselesini tasarlamak olarak görülebilir ki sonucu da Tahran'daki eşzmanlı iki terör eylemiydi.
 
Bu olay, İran'ın çevresinde yaşanan benzer terör eylemlerinin birçoğu gibi masum insanları hedef aldı.
 
Ancak bu terör saldırılarını planlayanların esas hedefini görmek ve bilmek için olayın ikinci sayfasına yani İran'ın bu terör saldırılarına verdiği ve vereceği karşılığına bakmak gerekiyor.
 
İslam İnkılabı Muhafızlar Ordusu, doğal görevi çerçevesinde Pazar gecesi, tekfirci IŞİD teröristinin Suriye'nin doğusunda yer alan Deyrez-Zor'daki komuta merkezini başarılı bir şekilde 6 adet karadan karaya orta menzilli füze ile hedef aldı.
 
İran'ın verdiği bu karşılık, olayın özünden bile daha geniş yankı buldu ve birçok siyasi ve askeri çevre bundan şoke oldular.
 
İran Savunma Bakanı General Hüseyin Dehgan dün Tahran'da gazetecilere yaptığı açıklamada, İran'ın Suriye'deki teröristlerin mevzilerine yönelik füzeli saldırısı hakkında şu ifadeyi kullandı: "Sadece küçük bir kısmı gösterildi, ancak bu da İran İslam Cumhuriyeti'nin füze gücü ve kabiliyetini ortaya koyabilir."
 
General Dehgan sözlerinin devamında : "İran silahlı kuvvetlerinin Suriye'deki teröristlere karşı girişimi, Tahran'daki terör eylemlerini planlayanlar ve yapanların yüzüne indirilmiş küçük bir tokattı" diye açıklamada bulundu.
 
Savunma Bakanı ayrıca şunu da hatırlattı:
 
"Yaptırımlar, İran'ın askeri gücünü etkilemeyecek ve İran, her hangi bir tehdide en ağır şekilde karşılık verecek."
 
Başka bir deyişle, İran'ın savunma ve güvenlik havzasındaki politikası, gelinen noktada sırf caydırıcılığın ötesine geçmiştir, İran'ın düşmanın yok edilmesine ve tehditlerin hangi düzeyde ve nerede olursa olsun bertaraf edilmesine vurgu yapıyor.
 
Bu yüzden İran'ın IŞİD'in Tahran'daki cinayetlerine karşılık olarak İran'ın füzeli karşılığı esasında IŞİD ve hamileri için belli mesajlar taşıyor.
 
Bu mesajların en önemli unsuru ise, İran'ın iç güvenliği ve hava, kara ve deniz sahasının korunmasına en yüksek seviyede İslam Cumhuriyeti yetkililerince özen gösterilmesidir. Bugün tehditlerle orantılı olarak, ülkelerin askeri gücü bilimsel kabiliyeti ve güçlerinin ihtisas kudreti ve sahip oldukları teçhizatlara göre ölçülüyor.
 
İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei, bir süre önce İran'ın askeri sanayisinin modern ve yerli teknolojilerini ziyaret ederken yaptığı açıklamada, İran'ın savunma gücünün daha da geliştirilmesine vurgu yaparak şu açıklamada bulundu:
 
"...Zorba, sultacı ve ahlak, vicdan ve insaniyetten en ufak bir cevhere sahip ve ülkelere tecavüz ve masum insanları katliam etmekten hiç çekinmeyen güçlerin hakim olduğu bir dünyada, savunma ve taarruz sanayisinin geliştirilmesi oldukça doğal bir şeydir, zira bu güçler, ülkenin iktidarını hissetmedikçe, güvenlik sağlanmayacak. .."
 
Güvenliğin temininde bu önemli unsur dikkate alınarak, şunu ifade etmek gerekiyor ki; gelinen noktada, İran kendi askeri ve caydırıcı gücüne dayanarak, kendi sınırları ötesinde bile güvensizliğe neden olan cereyanlar karşısında dayanabilecek askeri kapasiteye sahiptir. 
 
Nitekim Savunma Bakanı General Dehgan, aynı mana üzerinde durarak, şu açıklamada bulundu: 
 
"...Bugün İran, istediği her menzil ve CEP'te (olası dairesel hata) füzeler geliştirebilecek bir güç ve kabiliyete ulaşmıştır, kuşkusuz İslami nizam ve İran halkı için bu büyük kazanım, düşmanlar karşısında belirleyici ölçüde caydırıcı bir etken sayılıyor ve eğer bir ülke İran'a saldırı ve tecavüzü düşünürse, pişman edeci karşılık alacak."
 
 
İran'ın IŞİD'in mevzilerini füzelerle vurması ve Netanyahu'nun endişeleri
 
İran İslam cumhuriyeti İslam inkılabı muhafızlar ordusu Pazar akşamı selefi Vahhabi IŞİD'in Deyrizor'daki yuvalarını füzelerle vurarak imha etmesi, uluslararası alanda da geniş yankı buldu. Birçok haber çevresi İran'ın çok kararlı bir şekilde tekfirci teröristleri imha savaşının yeni boyutunu başlattığını belirttiler.
 
İşgal edilen Filistin topraklarında yayınlanan Yedioth Ahronoth gazetesi, İran muhafızlar ordusunun 6 füzesinin 650 km.lik bir mesafeden IŞİD'in mevzilerini nokta vuruşla imha ederek, kendi caydırıcı gücünü bölgesel ve uluslararası alanda ortaya koyduğunu belirtti. Siyonist İsrail rejimi başbakanı Netanyahu, Pazar günü Likud partisi toplantısında yaptığı konuşmada, İran'ın İsrail'i tehdit etmemesi uyarısında bulundu ve İsrail'in sürekli İran'ın faaliyetlerini gözlemlediğini belirtti. 
 
İran tekfirci teröristlere gereken dersleri vermektedir. Siyonist rejim ve Suudi rejimi el ele vererek Tekfirci teröristler aracılığıyla İran'a terörizm savaşını dayatıp ülke içinde güvenliği sarsacaklarını sandılar. Ancak İran İslam Cumhuriyeti "Tahran'ın ne Paris ve ne Londra olmadığını" gözler önüne serdi. İran defalarca vurguladığı gibi, kendi milli güvenliği ve özellikle İran halkının güvenliğini asla pazarlık konusu yapmaz. Bütün zaman ve mekân kesitlerinde anında terör örgütlerine karşı imha harekâtı başlatacaktır.
 
İran, teröristler ve destekçilerinin vur-kaç stratejilerini akim bırakacaktır. Füze operasyonları da İran'ın güvenliğini tehdit eden kaynaklara sınır ötesi ağır imha operasyonları yapacağını ispatladı. Deyrizor füze operasyonu da bunun açık örneğidir. Bütün terör örgütleri de İran'ın bu mesajını almışa benziyorlar. 
 
Irkçı ve terörist İsrail rejimi başbakanı Netanyahu, IŞİD teröristlerinin imhasını, İsrail'e karşı bir İran tehdidi olarak nitelediği gibi, Münafıklar terör çetesi de büyük bir endişeye kapılmıştır.
Amerika'da konuşlu Münafıklar terör örgütü yayınladığı bildirisinde, İslam inkılabı muhafızlar ordusunun füze imal ve deneme merkezleriyle fırlatma rampaları konusunda bilgileri değerlendirme konferansı düzenlediklerini kaydetti. 
 
Selefi Vahhabi terör örgütlerinin imhası konusunda İran'ın kararlı savaşı terör destekçilerini dehşete düşürmektedir. Amerika'nın Irak'ı işgal etmesi sonucu, 2003 yılından beri Irak'ta ve bölgede terör örgütleri türetilip, İslam ve Arap ülkelerini tehdit etmeye başladı. Amerika, İngiltere, Siyonist İsrail rejimiyle bölgedeki bazı gerici ve dikta rejimleri, Tekfirci ve diğer terör örgütlerine yardım ve yataklık yaptıkları, gün ışığına çıktı. Amerikalı meşhur gazeteci Seymour Herish geçenlerde yaptığı ifşaatta Münafıklar terör örgütünün Amerika'da eğitildiklerini belirtti. Fakat bu konu, Amerika ve Siyonist rejimin terör çetelerine verdikleri desteğin tek örneği değildir. Selefi Vahhabi Cundullah Adlı terör çetesi de 2005 yılında İran'ın Sistan-Beluçistan İlinde kanlı terör saldırılarını başlattı.
 
Bu terör çetesinin elebaşı Abdul-Melik Rigi'nin de itiraf ettiği gibi, Cundullah milis güçleri MOSSAD, CIA, MI6 ile Suudi krallık rejiminin istihbarat örgütünce eğitilip teçhiz edildi. Bilindiği gibi Rigi, İran istihbarat bakanlığının gizli ve titiz istihbarat operasyonu sunucu tutuklanıp, İran'a nakledilerek yargılanıp idam edildi. 
 
Abdul-Melik Rigi, sahte bir isim ve sahte bir Afganistan pasaportuyla Kırgızistan Boeing 737 hava yollarıyla DUBAİ den Bişkek'e geçmekteydi. Ancak yolcu uçağı İran savaş ulaklarıyla Bender Abbas hava alanına indirilip tutuklandı. ABC TV kanalı Nisan 2007de bu terör örgütüyle ilgili yayınladığı raporunda Amerika yönetiminin Sistan-Beluçistan bölgesinde terörist guruplara örtülü destek verdiğini belirtti. Abdul-Melik Rigi'nin görevi Şii-Sünni savaşı çıkarmaktı. Buna ilaveten Washington yönetimi ve Pentagon Cundullah Terör örgütünün Tahranda bombalı saldırılar yapmasını istemişti. 
 
Bu arada İslam inkılabı muhafızlar ordusu Kudüs karargahından yayınlanan bildiriye göre, bazı Arap rejimleri tarafından mali açıdan desteklenen ve Afganistan'daki işgalci Amerika askeri komutanlığıyla irtibat içinde olan  Ceyşül-Adl adlı selefi Vahhabi terör örgütünün elebaşlarından biri olan Celil Ganber Zehi, devrim muhafızlarının son günlerde yaptığı operasyon sonucu öldürüldü.
 
İran'ın, terörist çeteleri ve liderlerini imha operasyonları konusundaki geçmişi ve Deyrizor'a yaptığı füze operasyonu, teröristlerin destekçilerini neden dehşete kaptırdığını açıklamaktadır.
 
Parstoday
 
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar