1992742.jpg

Kerkük ve sonrası

Haşd Şabi güçleri ve İran'a yakın gruplar Irak kuzeybatısından Suriye'ye, YPG kontrolündeki bölgelere kadar ulaşıp ABD'ye komşu oldular. Malum ABD'nin bu bölgede birkaç hava ve kara üssü var. Bu durum sadece ABD açısından açık bir tehdit değil. Tahran-Bağdat-Şam-Beyrut hattı aynı zamanda İsrail'in korkulu rüyası. İran ve Rusya, stratejik hamleleri ile kazanan taraf olmaya devam ediyorlar.

22 Ekim 2017 Pazar
16 Ekim 2017, Irak için unutulmayacak önemli bir tarih olarak kendini tescil ettirdi. Kuzey Irak petrolünün büyük bir kısmının çıkarıldığı Kerkük, Irak merkezi hükümeti ile Kürdistan Bölgesel Yönetimi ve diğer Kürt tarafları arasında birkaç gün boyunca süren karşılıklı üst düzey askeri tehditlerden sonra 24 saatten kısa bir sürede Irak Ordusu, Irak terörle mücadele birlikleri ve Haşd Şabi güçlerinin oluşturduğu Ortak Operasyon Güçlerine teslim edildi.
 
Kerkük kentinin, bırakın bu kadar kısa sürede teslim edilmesini, çatışmasız el değiştirmesini kimse beklemiyordu. Barzani'nin ‘‘gerekirse silahımı alır Kerkük'e savaşmaya giderim'' sözleri, ‘‘silahlarımızla sokaktayız, direneceğiz'' fotoğrafını veren Kürt yetkililer ve Kerkük'e intikal ettiği söylenen Peşmerge güçlerinin konvoy görüntülerinin haberleri Kürt haber ajanslarında 16 Ekim sabahının ilk saatlerine kadar dolaşıyordu.
 
Kürt partileri birbirlerini ihanet ile suçlasa da Peşmerge güçlerinin çekildiği bölgelere bakıldığı zaman herkesi kapsayan bir anlaşmanın olduğu ve anlaşmaya tüm tarafların sadık kaldığı görülüyor. Açıklamalar, iddialar ve ihanet suçlamalarında yer alan bazı ayrıntılar dışında anlaşma ile ilgili olarak net verilere sahip değiliz.
 
2014 Haziranı'nda Musul'un işgalinin ardından şöyle bir Irak fotoğrafı vardı: Irak'ın her tarafına yayılmış bir IŞİD, ülkeyi karanlığa boğmuş bir vahşet, felce uğramış bir Irak Ordusu ve sona doğru yaklaşan bir Irak. Bu sırada Barzani, IŞİD'in de varlığından istifade ederek özellikle tartışmalı veya statüsü belirsiz/sorunlu olan bölgelerde fiili kontrol sağladı. 24 saatten kısa bir sürede Irak Ordusu'na teslim edilen zengin petrole sahip Kerkük kenti bu bölgelerden bir tanesi. Bu sırada IŞİD'e karşı mücadelede İran'dan ve İran'a yakın gruplardan ciddi destek alan Irak ordusu ve müttefikleri, IŞİD'i ülkenin birçok yerinden kovmayı başardı. IŞİD Suriye sınırına doğru süpürüldü ve bazı noktalarda Suriye Ordusu ve Suriye müttefikleri ile kara bağlantısı sağlandı.
 
 
Barzani'nin hatası
 
Barzani, uluslararası destek almadan ve birliği sağlamadan hızlıca bir bağımsızlık referandumuna gitmek istedi ve bu referanduma petrol zengini tartışmalı bölgeleri de kattı. Kerkük'ün tesliminden sonra duyduğumuz açıklamalarda, Kerkük'ü referanduma katma ısrarına karşı çıkan Talabani partisinin (KYB) tarafları arasında bu konuda derin ayrılıklar yaşanmış. Akhbar gazetesine konuşan bir KYB yetkilisine göre KYB'den bir taraf diğer bir tarafa ‘‘Bizi inatçı Barzani'nin yalanları peşinde sürüklüyorsunuz, Kerkük referanduma dahil edilmemeliydi'' demiş.
 
Kerkük'ün tesliminden sonra Cumhurbaşkanı Fuad Masum ilk açıklamasında net bir şekilde ‘‘Operasyonumuzun ana nedeni referandum'' dedi. Başbakan İbadi ilk açıklamasında ve birçok Iraklı yetkili verdikleri demeçlerde referandumun ana sebep olduğunu dile getirdi. Barzani belki de referandumda ısrar edip uluslararası desteğini de kaybetmeseydi Kerkük dahil tartışmalı bölgeler Peşmerge'nin kontrolüne kalırdı. Irak ile müzakerelerde güçlü taraf Erbil olurdu. Bunu Iraklı yetkililer de dile getiriyor.
 
Meşruiyeti ile ilgili ciddi eleştirilerden ve muhalefetten sonra Kerkük gelişmesi Barzani'yi köşeye sıkıştırmış durumda. Talabaniler Barzani'den istifasını istedi. İddialara göre yeğen Neçirvan Barzani ile oğul Masrur Barzani arasındaki ihtilaflar da derinleşiyor. Tartışmalar Barzani'nin başkanlığı ve servet paylaşımı ile ilgili. Barzani'ye yakın medyanın ise son iki gündür asılsız çatışma ve ayaklanma haberleri ile ‘‘çatışmalı'' bir çıkış yolu denediği görülüyor.
 
 
Temelsiz yorumlar
 
Taraflara "diyalog çağrısı, gerginliği azaltma ve IŞİD'e odaklanma” çağrısı yaparak tarafsız bir görüntü vermeye çalışan ABD aslında tarafını seçmiş durumda. Bu açıklamaların aynısı Bağdat yönetimi tarafından Erbil'e yöneltilen çağrılarda var. Kürtler ABD'ye kızgın. Erbil'deki yetkililer açıklamalarında öfkelerini gizlemiyorlar. ABD'nin neden Kürtleri desteklemediğine dair birçok şey söyleniyor. Peki, gerçekten ABD, İbadi üzerinden İran'ın etkisini kırmak için mi böyle bir yol seçti?
 
Bu yorumu her yerde duymak ve okumak mümkün. Bu yorumun üzerine şunu sormak gerek: ABD, Kasım Süleymani'nin yönettiği Kerkük operasyonuna sessiz kalarak İran'ın etkisini nasıl kırmayı düşünüyor?
 
Akhbar gazetesinin Bağdat'tan bir yetkiliden aktardığına göre Kasım Süleymani'nin dahlini ve garantörlüğünü Talabaniler istemiş. Dolayısıyla Süleymani, yani İran, anlaşmanın garantörü. Üstelik aynı kaynak operasyondan önce toplantı yapan İbadi ile Süleymani'yi bu süreçte şöyle tariflemiş: İbadi fikir babası, Süleymani ise sahada bu fikri gerçekleştiren komutan. Yeniden şu şekilde soralım: ABD, İran'ın garantörlüğünü ve pratiğin bir kısmını üstlendiği anlaşmayı onaylayarak İran'ın etkisini kırmayı mı hedefliyor?
 
Dolayısıyla ABD'nin böyle bir hamle ile İran'ın etkisini kıramayacağı aşikâr. Aksine ABD'nin şimdi daha çok endişe edeceği gelişmeler söz konusu. Ortadoğu'yu savaştan savaşa taşıyıp sömüren emperyalistler her zaman kazanmayabilir. Gelişmeleri ‘‘bir şekilde emperyalistlerin, ABD'nin lehine'' şeklinde okumak da her zaman işe yaramayabilir. Haşd Şabi güçleri ve İran'a yakın gruplar Irak kuzeybatısından Suriye'ye, YPG kontrolündeki bölgelere kadar ulaşıp Rabia sınır kapısında kontrol sağladılar ve ABD'ye komşu oldular. Malum ABD'nin bu bölgede birkaç hava ve kara üssü var. Bu durum sadece ABD açısından açık bir tehdit değil. Tahran-Bağdat-Şam-Beyrut hattı aynı zamanda İsrail'in korkulu rüyası.
 
Kerkük, klişe söylem ile dengelerin değiştiren bir gelişme oldu. Bir süredir Rusya aracılığıyla Lazkiye'de yüksek katılımlı konferans hazırlıkları yapan Suriye hükümeti ile Rojava Kürtleri, Kerkük'ün hemen akabinde üst düzey toplantıları hızlandırdı. Suriye Ulusal Güvenlik Büro Başkanı Ali Memlük ve Rusya Dış İşleri Bakanı Yardımcısı Bogdanov, Haseke'nin Kamışlı kentinde YPG/PYD liderleri ile Suriye'nin geleceğini konuştu. İran ve Rusya, özellikle Suriye savaşından bu yana, stratejik hamleleri ile kazanan taraf olmaya devam ediyorlar.
 
 
Hasan Sivri
Birgün
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar