144398.jpg

Suriye’ye dönük son bombardıman hakkında sorulması gereken 6 büyük soru

Bu saldırının açık nedenine ilişkin yaygın bir kanı yok. Yapılan değerlendirmelerin kesinliğine ve saldırının zamanlamasına dair bol miktarda soru mevcut. Bu saldırı gerçekten de kimyasal silahların kullanımı iddiaları ile mi ilgilidir?

18 Nisan 2018 Çarşamba
Bir arkadaşım Şam'dan yazıyor: “Yer sallanıyor.” Şam saatiyle sabah 4. Karşılıklı mesajlaşıyoruz. Arkadaşım, füzelerin ve uçaksavar ateşinin havadaki izlerini görebildiğini söylüyor. “Bu saldırı ESAS saldırı değil” diye yazıyor. Arkadaşımın kastettiği şey, ABD, Birleşik Krallık ve Fransa'nın rejimi değiştirmeye dönük bir saldırı yürütmek konusunda henüz karar vermemiş olduğu. Bu saldırı küçük bir saldırı; bir şeyler yapmış olduğunu iddia eden fakat bundan fazlasını iddia etmeyen bir saldırı.
 
Bu saldırının açık nedenine ilişkin yaygın bir kanı yok. Yapılan değerlendirmelerin kesinliğine ve saldırının zamanlamasına dair bol miktarda soru mevcut. Bu saldırı gerçekten de kimyasal silahların kullanımı iddiaları ile mi ilgilidir?
 
1. Suriye hükümeti Duma'da kimyasal silah kullandı mı?
Suriye hükümetinin kimyasal silah kullandığına dair suçlamalar, daha önce 2013'te, 2017'de ve son olarak geçtiğimiz hafta yapıldı. Yine, hükümetin klor gazı kullandığına dair başka suçlamalarda yapılmıştı. 2013'teki bir kitlesel kimyasal saldırı gerçekleştirildiğine yönelik suçlamanın ardından, Birleşik Devletler ve Ruslar Suriye'nin bütün kimyasal silahlarının imha edilmesi için bir anlaşma sağladılar. Birleşmiş Milletler Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) Suriye'ye bir inceleme ekibi yolladı ve bu ekip, nihayet, -ABD'nin desteğiyle- Suriye'nin kimyasal silah programından geriye kalan her şeyi katalogladı ve imha etti. OPCW'nin nihai raporu ise ikna edici değildi. Bu rapor, silahları kimin kullandığını -kesin ve açık bir biçimde- dile getirmedi. Kimyasal silah saldırısının failinin kim olduğu meselesi yanıtsız bırakıldı. Kimyasal stokunun imha edilmesi konusu daha önemliymiş gibi görülüyordu.
 
En son suçlamanın ardından ise, BM Beyrut'taki İnceleme Ekibi'ni bir kez daha topladı. Bu ekip, Suriye'ye girmeye ve kanıtlar üzerinde çalışmak üzere Duma'ya gitmeye hazırlanıyordu. Daha ekip ülkeye giremeden, Birleşik Devletler, Birleşik Krallık ve Fransa, Suriye'nin kimyasal silah altyapısının bir parçası olduğunu iddia ettikleri üç tesisi imha etti. Ekip ise Şam'a ulaşmış durumda ve incelemeye elverişsiz bir ortamda çalışacaklar. BM'nin ekibin ülkeye girmesi talebini olumlu yanıtlayan Suriye hükümeti, artık, daha inceleme yapılmadan cezalandırıldıkları hissinde olacak.
 
Bugüne kadar Duma'da kimyasal silahı kimin kullandığına ilişkin hiçbir kesin kanıt bulunamadı. Bir OPCW yetkilisi, bana, herhangi bir şeyi kanıtlamak konusundan hiçbir inançlarının olmadığını söyledi.
 
2. BM, -ABD'nin desteğiyle- Suriye'nin kimyasal silahlarını 2013-2014 yıllarında imha etmedi mi?
Eylül 2014'te, BM ekibinin başkanı -Sigrid Kaag- BM Güvenlik Konseyi'ne, kendi ekibinin -ABD'nin desteğiyle- “öncelikli kimyasalların” yüzde 100'ünü ve kimyasal stokunun yüzde 96'sını imha etmiş olduğunu anlattı. Suriye'nin kendi kimyasal stoku bildirimine ilişkin bazı kuşkular vardı; Suriye hükümetinin kimyasal stokunun bir kısmını saklamış olabileceğine dair endişe söz konusuydu. Fakat BM ekibi, görevini yerine getirmiş olduğundan emin görünüyordu. Ekibin üyelerinden biri, bana, Suriye hükümetinin o dönemde kimyasal stoklarını saklamış olmasının zor olacağını anlatıyordu.
 
Eğer BM Suriye'nin kimyasal stokunun imha edildiğini teyit ettiyse, Suriye hükümetinin 2017 ve 2018'de kullanmakla suçlandığı kimyasal silahlar neler? Şaşırtıcı bir biçimde, bu sorunun hiçbir yanıtı yok.
 
3. Eğer Batı Suriye hükümetinin kimyasal silahları nerede geliştirdiğini biliyorsa, Trump yönetimi bu tesisleri 2017'deki bombardımanında neden yok etmedi?
Trump, Batı'nın kimyasal silahların altyapısını bugün itibariyle imha etmiş olduğunu söyledi. Bu söylem, Batılı istihbarat kurumlarının bu altyapının varlığından haberdar olduğu anlamına geliyor. Eğer bunu biliyordularsa, BM'yi bu konuda neden bilgilendirmediler ve 2013-2014 yıllarında bu tesislerin incelenmesinde ısrarcı olmadılar? Eğer bu tesisleri ancak 2014 yılından sonra tespit ettilerse, Trump yönetimi bunları 2017'deki bombardımanında neden imha etmedi? 2017'de, Han Şeyhun'da kimyasal silahların kullanıldığına dönük suçlamaların ardından, ABD, Han Şeyhun'a kimyasal silahla saldıran uçakların kalktığı yer olduğunu iddia ettiği Şayrat Hava Üssü'ne füzelerle saldırmıştı. 2017 yılında neden kimyasal silahların üretim tesisleri bombalanmadı da bunun için bir sonraki yıl beklendi? Bu soru, Amerikalıların sorması gereken yerinde bir sorudur. Bu durum, 2017'deki amacın ciddiliğine ve 2018'deki açıklamaların doğruluğuna yönelik sorulara yol açmaktadır.
 
4. Batı neden 2018'de gerçekleştirilen bu bombardımanın 2017'de gerçekleştirilen bombardımandan daha caydırıcı bir etkiye sahip olacağına inanıyor?
2017 yılında, Trump, Şayrat Hava Üssü'nün bombalanmasının Esad hükümetine bir “asla bir daha kimyasal silah kullanma” mesajı olduğunu söylemişti. Eğer Esad hükümeti geçtiğimiz hafta Duma'da kimyasal silah kullandıysa, demek ki caydırıcılık pek işe yaramamış. Trump yönetiminin –hiçbir kanıt olmaksızın– bugün kimyasal silahların üretim tesislerinin peşinde olduklarını söylemesinin nedeni bu mudur? Eğer buysa, o zaman, Batı'nın Birleşmiş Milletler'den –çok büyük insani sonuçları olan– önemli bir bilgiyi sakladığına ilişkin ciddi sorular ortaya çıkmaktadır. Birleşik Devletler iki iddiada bulunmuştur: Suriyelilerin Duma'da kimyasal silah kullandığı ve ABD'nin Suriyelilerin bu silahları Cuma gecesi bombalanan üç tesiste üretmekte olduklarını bildiği. Eğer bu iki suçlama doğruysa, o halde Batı Suriye'nin kimyasal silah tesislerini önceden biliyordu ve bunu BM'ye rapor etmedi. Bu durum, Batılıların, Duma'da kimyasal silahların kullanılmasının –ihmale dayanan biçimde– suç ortağı olduğu izlenimini uyandırmaktadır.
 
5. Bu saldırıda kimyasal silah altyapısının imha edilmesi, kimyasal silah kullanımına dair gelecekteki iddiaları imkansız kılmamakta mıdır?
Öte yandan, eğer bu kimyasal silah kullanımına dair suçlamalar –Rusların ileri sürdüğü gibi– Batı'ya diplomatik bir nüfuz alanı sağlamak için kullanıldıysa, o zaman, üç tesise yönelik bu saldırı da bahanelere son vermiş demektir. Batı açısından, Trump'ın bütün kimyasal silah tesislerinin imha edildiğini söylemesiyle, Esad'ın kimyasal silah kullandığını söylemek bundan böyle inandırıcı olmayacaktır. Maçoluk Trump'ı köşeye sıkıştırmış durumdadır. Eğer Esad kimyasal silah kullandıysa ve tekrar kullanmayı planlıyorsa, o zaman, Trump'ın abartılı açıklamaları Esad'a bu türden silahları kullanmak için bir açık kapı bırakmaktadır. Bu tam bir “yalancı çoban” senaryosudur.
 
ABD Büyükelçisi Nikki Haley, bugün, ABD'nin bir başka kimyasal saldırı olması durumunda Suriye'ye tekrar saldırmak için “eli tetikte” olduğunu söylemektedir. Bu sözler, Trump'ın kimyasal silah altyapısının tamamen imha edildiğine ilişkin söylediklerine aykırı sözler. Haley'in açıklaması, Batı'nın işine geldiği zaman daha fazla bombardıman gerçekleştirmesine kapıyı açık bırakıyor.
 
6. Bu Batılı bombardıman gerçekten insani niyetlerle ve Suriye halkı için mi gerçekleştirildi?
Batı'nın Suriye'yi, Suriye'yi kurtarmak için bombaladığını düşünmek için, fazlasıyla deneyimsiz ve saf olmak gerekmektedir.
 
Birincisi, Birleşik Devletler –Trump'ın başkanlığı süresince– sadece on bir Suriyeli sığınmacıyı kabul etmiştir. Ülkenin mülteci krizindeki tutumu, Trump'ın ve BM büyükelçisi Nikki Haley'in her türden insani retoriğine açıkça ters düşmektedir.
 
İkincisi, Batı'nın –insanların yaşadığı mahallelere çok da uzak olmayan– kimyasal silah tesislerini ağır mühimmatlarla bombalaması, hayret verici biçimde duyarsız bir elemdir. Gerçekleştirilen bu bombardıman hem yeri hem de havayı zehirlemiştir. Batı eğer BM ekibini bu tesisler hakkında bilgilendirseydi, oraya inceleme ekiplerini yollasaydı ve ardından da bilimsel bir yoldan kimyasal stoklarını imha etseydi, çok daha insani bir şey yapmış olacaktı. Eğer bu tesisler kimyasal silah tesisleri ise, o halde, Batılıların gerçekleştirdiği bombardıman sonrasında atmosfere yayılan kalıntılar bu silahların varlığını illa ki kanıtlamış olacaktır. Eğer bunlar kimyasal silah tesisleri değilse, o halde, Batı'nın öne sürdüğü gerekçeleri sorgulamak adına ciddi soruların sorulması gerekiyor demektir.
 
Üçüncüsü, Büyükelçi Haley'nin BM'yi Gazze'de İsrail ordusunun Filistinlileri katletmesine dair ciddi bir tartışmayı engellemesinin üzerinden fazla zaman geçmemişken, Suriye için dile getirdikleridir. Birleşmiş Milletler salonundan iki yüzlülük sel olup akmaktadır.
 
Suriye hükümetinin –ve müttefiklerinin– ülkenin asıl topraklarını yavaş yavaş ve kendinden emin bir biçimde yeniden ele geçireceği akla yatkın görünmektedir. Bugün ise bundan şüphe yok. Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Boris Johnson, saldırıları ilişkin “Bu saldırı rejim değişikliğiyle ilgili değil. Suriye'deki çatışmada işleri tersine çevirmekle ilgili değil” sözlerini sarf edecektir. Batı yakın gelecekte kendisini meselenin dışında bulacaktı. Bu bombardıman mevzusu Batı'yı tekrar merkeze çekmiş oldu. Fakat sadece bir zaman için.
 
Toz duman dağıldığında, Suriye ordusu İdlib'e ve Daraa'daki daha küçük bölgelere doğru ilerlemeye devam edecek. Suriye, hükümete dönük güven oluşturan biçimde –doğru ya da değil– ABD füzelerini vurup etkisiz hale getirdiğini iddia ediyor. Korkup sinmiş değiller. Yolladıkları mesaj budur. Ruslar tarafından sağlanan füze kalkanı, işin aslı, rejim değişikliğine dönük bir bombardımanı boşa çıkarmış oldu.
 
Şam'da yer sallanıyor. Fakat sadece bir zaman için.
 
Vijay Prashad
Alternet
Çeviri: Soner Torlak 
Sendika.Org 
 
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar