1431737358716.jpg
  • Anasayfa» 
  • Alıntılar»
  •  Batı her şeyi ters yüz ediyor: Bölge için nükleer tehdit olan İsrail'dir, İran değil!

Batı her şeyi ters yüz ediyor: Bölge için nükleer tehdit olan İsrail'dir, İran değil!

Amerika ile birlikte diğer Batılı ülkeler ve onların bölgesel ortakları olan Suud Arabistan ve BAE gibi ülkeler her şeyi ters yüz ederek bölgedeki esas tehdit olarak İslami İran'ı öne çıkarıyorlar. En son İsrail Başbakanı Netanyahu'nun sunumunu yaptığı İran'ın nükleer silah planlarının olduğuna dair iddialar da bu çerçevede ortaya kondu. Oysa bölge için esas nükleer tehdit İsrail'dir, İran değil!

17 Mayıs 2018 Perşembe
İNTİZAR - Batılı egemen güçlerin özellikle de Amerika'nın gerçekleri kendi ve ortakları çıkarları doğrultusunda ters yüz etmesi bilinen bir şeydir. Hırsızlıkla meşhur olanın kavgada karşısındakini 'pis hırsız' diye itham etmesi gibi bariz bir çelişki olarak yaşanan bu durum karşısında hiç hak etmediği halde ithama maruz kalanın çaresizlikle karşı karşıya bırakılması gibi bir hal söz konusudur. 
 
İran İslam Cumhuriye'tinin nükleer silah sahibi olmadığı aşikar bir gerçekliktir. Nükleer teknoloji alanında mesafe kat etmeye çalışmasının dışında nükleer sileh elde etmek noktasında ortaya koyduğu bir iradesi de yok gayreti de. Hatta nükleer silah üretmeyi dini açıdan haram olarak tanımlamakla birlikte, bu noktadan hareketle devlet olarak beyan ettiği iradesi de nükleer silahın tamamen yasaklanması yönündedir. 
 
Amerika ve Ortadoğudaki biricik varlığı olan İsrail hem nükleer silahlara sahipler ve hem de sahip oldukları bu silahlarla İslami İran'ı tehdit etmektedirler. Buna karşın nükleer silaha sahip olan bu Amerika ve birircik ortağı İsrail, dönüp elinde hiç bir nükleer silah bulunmaya İslami İran'ı nükleer tehditin kaynağı olarak göstermektedir. Hakikatlerin bu kadar ters yüz edildiği bir durumla karşı karşıya bulunmaktayız. 
 
Manlio Dinucci imzası ile aslı Il Manifesto (İtalya)'da yayınlanan, Osman Soysal'ın tercümesi ile Voltairenet'te Türkçesi yer alan yazı, tam da Amerika ve biricik ortağı olan İsrail'in ters yüz ettiği gerçeklerin ne olduğuna ışık tutuyor... 
 
İsrail: İran'a doğru yönlendirilmiş 200 nükleer silah
 
ABD'nin İran nükleer mutabakatından ayrılma kararı sonrasında yaşanan hengame gerçek meydan okumaları gizlemektedir. Bunların en önemlisi şu temel gerçektir: İsrail bir nükleer güçtür, İran ise değil.
 
ABD'nin İran nükleer mutabakatından –BM Güvenlik Konseyinin beş daimi üyesi artı Almanya ile Tahran'ın 2015'te imzaladığı– çıkma kararı sadece Ortadoğu ile sınırlı olmayan çok tehlikeli bir duruma neden olmaktadır.
 
Mutabakatı « İran önderliğindeki Şer Ekseni karşısında Batı'nın teslim olması » olarak niteleyen İsrail'in baskısıyla alınmış böylesi bir kararın sonuçlarını daha iyi anlayabilmek için, çok somut bir gerçekten hareket etmeliyiz: Bombaya sahip olan İran değil, İsrail'dir.
 
Özellikle Fransa ve ABD'nin yardımıyla inşa edilen Dimona tesisinde İsrail elli yıldan uzun süredir nükleer silah üretmektedir. Ortadoğu'nun tek nükleer gücü olarak İsrail, İran'ın bundan elli yıl önce imzaladığı Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşmasını imzalamadığı için bu tesis denetimlere tabi değildir. İsrail'in nükleer silah ürettiğine ilişkin kanıtlar, Dimona tesisinde çalışmış olan Mordeşai Vanunu tarafından bundan otuz yıl önce ortaya konuldu: Nükleer silah konusundaki büyük uzmanlar tarafından elekten geçirildikten, 5 Ekim 1986'da The Sunday Times gazetesinde yayınlandılar. MOSSAD tarafından Roma'da kaçırılan ve İsrail'e nakledilen Vanunu 18 yıl hücre hapsine mahkum edilmiş ve 2004 yılında ağır kısıtlamalarla serbest bırakılmıştır [1].
 
İsrail bugün itibariyle (her ne kadar kabul etmese de) aralarında taktik ve yeni nesil nötron bombalarının da bulunduğu, sayısı 100 ila 400 nükleer silah arasında olduğu tahmin edilen bir mühimmata sahiptir ve daha yüzlercesini daha yapmasına olanak verecek miktarda plütonyum ve trityum üretmektedir. İsrail nükleer başlıkları, Jericho 3 gibi balistik füzelerle olduğu kadar, ABD tarafından tedarik edilen, şimdi F-35'lerin de eklendiği, F-15 ve F-16 avcı bombardıman uçakları tarafından fırlatılmaya hazırdırlar.
 
UAEA'nın (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı) gerçekleştirdiği çok sayıda denetlemenin de ortaya koyduğu gibi İran nükleer silahlara sahip değildir ve mutabakat temelinde, sıkı bir uluslararası denetimi de kabul ederek bunları üretmemeyi de taahhüt etmektedir. Öte yandan eski Dışişleri Bakanı Colin Powell'in daha sonra ortaya çıkarılan 3 Mart 2015 tarihli elektronik postasında « Tahran, İsrail'in hepsi Tahran'a yönlendirilmiş 200 nükleer silaha sahip olduğunu, bizim de binlercesine sahip olduğumuzu iyi biliyor » diye yazar.
 
İran ile varılan mutabakatı açıkça desteklemeyi sürdüren ABD'nin Avrupalı müttefikleri büyük oranda İsrail saflarında yer almaktadır. Almanya bu ülkeye nükleer başlıklı seyir füzesi fırlatmak üzere modifiye edilmiş dört adet Dolphin sınıfı denizaltıyı teslim etti. Almanya, Fransa, İtalya, Yunanistan ve Polonya, ABD ile birlikte İsrail tarihinin en büyük uluslararası hava muharebe tatbikatı olan Blue Flag 2017'ye katıldı [2].
 
İsrail'e bir askeri işbirliği anlaşmasıyla (94 sayılı Yasa, 2005) bağlı olan İtalya, bu tatbikata ABD'ye ait B-61 (yakın zamanda B61-12'lerle değiştirilecek olan) nükleer bombalarının taşınması için tahsis edilen Ghedi'deki (Brescia) 6° Stormo'ya bağlı Tornado avcı uçaklarıyla katıldı. ABD'de de tatbikata aynı görev için tahsis edilen Aviano'daki (Friuli) 31st Fighter Wing'teki F-16'larla katıldı.
 
İsrail'in nükleer güçleri, İttifak üyesi olmamasına karşın Brüksel'deki NATO karargahında daimi bürosu bulunan İsrail ile imzalanan « Bireysel İşbirliği Programı » kapsamında, NATO'nun elektronik sistemiyle entegre durumdadır.
 
Juniper Cobra 2018 ABD-İsrail ortak tatbikatında test edilen plana göre ABD ve NATO güçleri, İran'a karşı yürüteceği bir savaşta Avrupa'dan (özellikle İtalya'daki üslerden) İsrail'i desteklemeye geleceklerdir [3]. Bu olası savaş, 1981'de Irak'ta Osirak'a karşı gerçekleştirilen gibi, İran'ın nükleer tesislerine yönelik bir İsrail saldırısıyla başlayabilir. İran'ın misillemesi durumunda, İsrail'in, sonuçları öngörülemez bir tepkiyi tetikleyecek olan nükleer silah kullanması beklenebilir.
 
 
------------------------------------------------------------
[1] “Mordehaï Vanunu Norveç'e göç edebilir”, Tercüme Osman Soysal, Voltaire İletişim Ağı , 4 Ekim 2017.
 
[2] “İtalya-İsrail: « Avcı uçak diplomasisi »”, yazan Manlio Dinucci, Tercüme Osman Soysal, Il Manifesto (İtalya) , Voltaire İletişim Ağı , 30 Aralık 2017.
 
[3] « Sous l'emprise des USA et de l'Otan », par Manlio Dinucci, Traduction Marie-Ange Patrizio, Il Manifesto (Italie) , Réseau Voltaire, 13 mars 2018. Et « Droit de réponse de l'Otan, réplique de Manlio Dinucci et commentaire du Réseau Voltaire », 17 mars 2018
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar