42687.jpg
  • Anasayfa» 
  • Alıntılar»
  •  İran Filistinli direniş örgütlerini İsrail'e karşı ortak harekat merkezileri kurmaya yönlendiriyor

İran Filistinli direniş örgütlerini İsrail'e karşı ortak harekat merkezileri kurmaya yönlendiriyor

Ortakları ile birlikte Amerika ve onun biricik varlığı İsrail'in Batı Asya'nın parçalanması, istikrarsızlaştırılarak büyük bir kaosla yüz yüze bırakılması planını Direniş Ekseni boşa çıkarıldı. Böylece varlığı bölgenin parçalanmasına bağlı İsrail için yeni bir tehdit ortamı oluştu. Şimdi de Filistinli direniş örgütleri ortak harekat merkezleri ile İsrail için daha güçlü tehdit oluşturma yolunda.

15 Haziran 2018 Cuma
İNTİZAR - İsrail için yolun sonuna gelindiğinin işareti olarak değerlendirilebilecek tehlike çanlarının çalmaya başladığını söylemek abartılı olmayacaktır. Zira İsrail'in geleceğini temin için Amerika ve ortaklarının planladıkları ve bölgesel ortakları ile birlikte sahaya sürdükleri bölgenin parçalanması planını Direniş ekseni boşa çıkardı. Direniş Ekseni'nin karşı duruşu ile ortaya çıkan bu yeni güçler dengesi İsrail için bir beka sorununu meydana getiriyor. Şimdi de Filistinli direniş örgütleri Direniş Ekseni'nin lokomotifi konumundaki İran tarafından İsrail'e karşı ortak harekat merkezleri kurmaya yönlendiriliyor. İran'ın Filistinli direniş örgütlerini yönlendirdiği ortak harkat merkezleri ise İsrail için daha etkili bir hayat memat meselesi oluşturyor. İsrail her geçen gün yolun sonuna biraz daha yaklaşıyor.
 
Direniş Ekseni'nin İsrail'in yok edilmesi ve "nehirden denize özgür Filistin" şiarına bağlı siyaseti, bölgenin tamamen özgürleştirilmesinin kapılarını aralıyor. Bu süreç İsrail'in varlığını kabul ederek, iki devletli çözüm önerisi üzerinden siyaset yapan bütün iktidar sahiplerinin siyaset sahnesinden silinmesi ve bölge halklarının arzuladıkları gerçek anlamda özgürleşmelerinin önündeki bütün enlgellerin yok olmasına sebep olacakmış gibi görünüyor. Dikkatli gözler bunun emarelerini fark etmekte zorlanmıyorlar.
 
Direniş Ekseni'nin lokomotifi olan İslami İran'ın Filistinli direniş örgütlerini ortak harekat merkezleri kurmaya yönlendirdiğine dair Adnan Abu Amer imzası ile Al-Monitor'da yayınlanan yazı İsrail için bu yeni durumun oluşturduğu tehdide dair tespitler yer alıyor. İsrail Amerika ve ortaları ile birlikte baskın karakterli bir takım operasyonların içerisinde olsa da aslında kendi varlığını esastan tehdit eden yeni güç dengelerinin bölgedeki varlığını daha yakında hissediyor... 
 
 
Filistinli silahlı gruplar ulusal ordu mu kuruyor?
 
Hamas ve İslami Cihat'ın İsrail'e yönelik son saldırıları ortaklaşa üstlenmesi Filsitnli gruplar arasında yekvücut bir ordu ve ortak hareküt merkezi kurulabilir mi sorusunu gündeme gerirdi.
 
Gazze Şeridi sınırında bulunan İsrail kasabaları 29 Mayıs'ta yoğun bir roket saldırısına maruz kaldı. Filistinli silahlı gruplar sınır kasabalarına yönelik 80 roket saldırısı düzenledi. İsrail ordusu saldırılara Gazze'deki 56 Filistin hedefini vurarak karşılık verdi. 2014'teki Gazze savaşının ardından en tehlikeli gerginlik olarak değerlendirilen olaylarda iki tarafta da can kaybı yaşanmadı.
 
Gerginlik, İsrail'in 27-28 Mayıs tarihlerinde düzenlediği topçu saldırılarında iki Filistinli İslami Cihat mensubu ile bir Hamas üyesinin ölmesi üzerine patlak verdi. İslami Cihat ve Hamas, İsrail'in sınır şeridine bırakılan bir patlayıcıya karşılık gerçekleştirdiği bu saldırılara karşı misilleme yapılacağını açıklamıştı.
 
Roket saldırıları Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin El Kassam Tugayları ile İslami Cihat'ın silahlı kanadı Kudüs Tugayları tarafından gerçekleştirildi. İki örgütün 29 Mayıs'ta yaptıkları ortak açıklamada kısasa kısas tutumunun ne pahasına olursa olsun sürdürüleceği vurgulanarak “Düşmanımızın yeni dayatmalarına geçit vermeyeceğiz.” ifadeleri kullanıldı.
 
El Kassam Tugayları ile Kudüs Tugayları'nın ortak saldırıları fiiliyattaki eş güdümlerinin akıbetine ilişkin yeni soru işaretleri ortaya çıkardı: Hamas ve İslami Cihat niçin birlikte çalışma kararı verdiler? Eş güdüm İsrail'e karşı saldırılarda yeni bir sayfa açıldığına mı işaret ediyor?
 
Hamas ve İslami Cihat'ın ideolojilerinin yanı sıra İsrail'e karşı siyasi tutumları da ortak ve ikisi de İsrail'e karşı silahlı direniş içinde. İki örgüt 30 Mart'ta Gazze Şeridi'nde düzenlenen Büyük Dönüş Yürüyüşü'nün akabinde bir dizi ortak toplantı düzenledi. İki örgüt de Batı Şeria'da hem Filistin Yönetimi hem de İsrail tarafından hedef alınıyor.
 
İslami Cihat yasama seçimlerine katılmıyor. 2006'da Gazze'de seçimle iş başına gelen Hamas ise kısa süre önce yeniden seçim çağrısı yaptı. İki örgüt de Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) ocak ayında Ramallah'ta yapılan Merkez Komite toplantısını ve nisanda yapılan Filistin Ulusal Konseyi'ni boykot ederek katılmayı reddetti. İslami Cihat İran, Suriye, Lübnan ve Mısır ile yakın ilişkilere sahip. Hamas ise İran, Lübnan ve Mısır'ın yanı sıra Katar ve Türkiye gibi ülkelerle yakın ilişki içinde.
 
Muhtemelen iki grup da birbirine güvenebileceğini düşünüyor. Zira hem aynı hedefi paylaşıyorlar hem de aralarında bir husumet söz konusu değil. Ayrıca İsrail'e karşı ortak harekâtlar da düzenliyorlar.
 
Hamas'ın Gazze'deki liderlerinden ve El Kassam Tugayları'nın eski komutanlarından Mahmut Meredavi Al-Monitor'a iş birliği konusunda şu değerlendirmeyi yapıyor: “Ortak saldırılar İsrail'e karşı ulusal bir ordunun habercisidir. İki örgüt de birbirine saygı gösteriyor. Fiili ve operasyonel eş güdüm sürecek. İleride düzenlenecek ortak harekâtlara diğer silahlı gruplar da dâhil edilebilir. Hamas ve İslami Cihat benzer siyasi hedeflere sahip olduklarından stratejik değil taktiksel bir ortaklaşma söz konusu.”
 
Filistinli silahlı grupların 30 Mayıs'ta yaptıkları ortak açıklamada ise “Bizim planlarımız tamamen Filistin halkının kararlarına dayanıyor.” ifadesi yer aldı. Açıklama, El Kassam Tugayı ve Kudüs Tugayları'nın yanı sıra Selahaddin Tugayları, Mücahit Tugayları, Ebu Ali Mustafa Tugayları ile Ulusal Direniş Tugayları ve diğer silahlı grupların imzasıyla yayımlandı.
 
Silahlı grupların açıklamada “Filistinlilerin kararı”na vurgu yapması, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nın 30 Mayıs'ta Filistinli örgütlere yönelttiği İran'ın güdümüne girme suçlamalarına cevaben gelmiş olabilir. İsrail ordusu sözcülerinden Ronen Manelis de 29 Mayıs'ta Gazze'deki gerginlikten İran'ı sorumlu tutmuştu.
 
İslami Cihat Sözcüsü Davut Şehib Al-Monitor'a şöyle diyor: “Bu, El Kassam Tugayları ile Kudüs Tugayları'nın ortaklaşa düzenlediği ilk harekât değil. Ancak aradaki eş güdümün geçen yıllarda güçlendiği söylenebilir. Temmuz 2017'de kurulan ortak harekât merkezleri de bunun bir göstergesidir. Merkezler Filistin davasının ihtiyaçlarına cevap vermek için kuruldu. Tek ve ortak bir cephe oluşturmak için diğer silahlı gruplarla da iş birliği yapmayı umuyoruz.”
 
El Kassam Tugayları ile Kudüs Tugayları'nın geçmişte de bir dizi ortak operasyon düzenlediği bir gerçek. İki örgüt 24 Temmuz 2014'te Gazze Şeridi'nin güneyinde bulunan Kuza'da konuşlu İsrail birliğine ortak bir saldırı düzenlemişti. İki grup İsrail'i orta menzilli füzelerle hedef alırken diğer örgütler de Gazze'nin çevresindeki bölgelere kısa menzilli füzelerle saldırmıştı. Aralık 2007'de El Halil'in batısındaki Beyt Kahil'e düzenlenen ortak saldırıda da iki İsrail askeri hayatını kaybetmişti. İsrail'in 2005'teki geri çekilme kararıyla yıkılmadan önce Gazze'nin merkezinde bulunan Netzarim Yahudi yerleşimindeki askeri mevzilere ekim 2003'te düzenlenen operasyonda ise üç İsrail askeri öldürülmüştü. Haziran 2003'te Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Erez bölgesindeki İsrail mevzilerine baskın düzenleyen iki örgüt, El Macit İnternet sitesinde yer alan bilgilere göre mart 2015'te Gazze'de ortak bir tatbikat da düzenledi.
 
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nin siyasi büro üyelerinden Kayid El Ghoul Al-Monitor'a şu değerlendirmeyi yapıyor: “Yekvücut bir direniş cephesine ihtiyacımız var, tek bir siyasi karar mekanizması olan ve direniş güçlerini tek bir vizyon altında birleşecek bir cephe. Amacımız Filistin halkını İsrail'den koruyarak can kayıplarını azaltmak, daha da önemlisi ateşkes ya da İsrail'e taviz konularında hızlı, ortak ve net kararlar alabilecek bir mekanizma kurmak.”
 
Filistinli grupların en önemli taktiği ortak askeri harekâtlar olabilir. Bu, silahlı direnişe en geniş destek tabanını oluşturmak ve tüm gücü tek bir çatı altında birleştirmek açısından önemli. Kitleler de bu ortaklık seçeneğini savunuyor.
 
Kimi Filistinlilerin de dile getirdiği gibi direnişi siyasi çıkarları adına tekeline almanın bedelini ödeyen Hamas ise “direniş kültürü”nü yeniden canlandırmak için şimdi farklı gruplarla ortaklık kurmaya çalışıyor. Operasyonel bakımdan İsrail'i zorlayan ortak harekâtlar İsrail güvenlik güçlerinin bocalamasına neden oluyor.
 
Batı Şeria'daki Filistinli savunma uzmanı ve eski FKÖ komutanlarından Vasıf Erakat ise ulusal ordu konusunda Al-Monitor'a şu değerlendirmeyi yapıyor: “Hamas pozisyonunu güçlendirmek için muhtelif gruplara kucak açmaya çalışıyor. Böylelikle İsrail ile mücadelede yalnızlığını yıkmak istiyor. Ancak yekvücut bir Filistin ordusu için henüz kat edilmesi gereken uzun bir mesafe var. Zira bunun askeri boyutunun yanı sıra bağlı olacağı siyasi bir makam da olmalı. Filistinliler arasındaki bölünme sürdükçe yekvücut bir ordu kurulamaz. Hamas ve İslami Cihat aynı çatı altında savaşıyor olabilirler ama sponsorluklarını İran yapıyor. Nitekim iki örgütü ortak harekât merkezleri kurmaya sevk eden de İran. El Fetih ise her ikisiyle de ayrışıyor ve bu ortaklığa katılması mümkün değil."
 
 
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar