harita_iran.png

Yemen’den Filistin’e “İran’ı sınırlama” operasyonları

Ürdün Kralı, Körfez Krallıkları, Mısır ise Batı Şeria ve Gazze'deki Filistinlilerin ne dediklerine bakmadan ABD'nin onlara verdiği görev doğrultusunda “İran'ı sınırlama” adı altında İsrail için çalışmaya devam ediyor.

22 Haziran 2018 Cuma
Geçtiğimiz pazar günü Suriye-Irak sınırındaki El Bukemal kentinin güneydoğusunda yer alan el Harra'da bulunan Suriye Ordusu ve müttefiklerine ait mevzilere bir hava saldırısı düzenlendi. Suriye Devlet Televizyonu saldırının Amerikan savaş uçakları tarafından gerçekleştirildiği haberini verdi. Pentagon sözcüleri yaptıkları açıklamalarda bu iddiayı yalanladı. Daha sonra bir ABD yetkilisi bu saldırının İsrail tarafından gerçekleştirildiğini açıkladı.
 
IŞİD'le savaşmak amacıyla Irak'ta kurulmuş olan ve Irak Suriye sınırında IŞİD'e karşı operasyonlar yürüten Haşdi Şabi milisleri ABD'nin Irak-Suriye sınırında yaptığı hava saldırısı sonucu 22 mensubunun öldüğünü, 12'sinin de yaralandığını duyurdu. Irak Dışişleri Bakanlığı da yaptığı bir açıklamayla, “IŞİD'e karşı savaşan güçlere karşı düzenlenen bu saldırıyı” kınadı.
 
İsrail, Suriye Savaşı'ndaki müttefiki Cihatçı güçlere destek sağlamak amacıyla Suriye Ordusu'na yönelik çok sayıda saldırı düzenledi. Geçtiğimiz birkaç ayda, İran'ın Suriye'deki askeri varlığını gerekçe göstererek saldırılarını yoğunlaştırdı. Son saldırının öncekilerden farklılığı, vurduğu noktanın kendi sınırından 400 kilometre uzakta olması. İsrail'in Suriye Irak sınırındaki askeri noktaları vurmaya başlaması, ABD, İsrail, Suudi Arabistan ortak yapımı “İran'ı sınırlama” politikasında yeni bir aşamaya geçildiğine işaret ediyor.
 
“İran'ı sınırlama” koduyla sunulan politikada yeni bir aşamaya geçildiğinin bir başka önemli işareti 13 Haziran günü Suudi Arabistan-BAE'nin Yemen'in Hudeyde Limanı ve havaalanına yönelik başlattığı operasyonla gelmişti. Hudeyde Limanı'nın önemi, ülkeye gelen gıda maddeleri, ilaç gibi yaşamsal ürünlerin yaklaşık yüzde 70'inin buradan girmesi. Suudi Arabistan-BAE'nin üç yıldır sürdürdüğü bombalamalarla altyapısı, sağlık ve eğitim sistemi büyük ölçüde yok edilen Yemen'e bu operasyonla son ağır darbe vurulmaya çalışılıyor.
 
Amerikan Özel Kuvvetleri'nin Suudi Arabistan-BAE'nin paralı askerlerine üç yıldır sahada rehberlik yapmakta olduğu, düzenlenen hava bombardımanlarının ABD'nin sunduğu istihbarat bilgileri doğrultusunda gerçekleştirildiği, Suudi Arabistan-BAE savaş uçaklarının yakıt ikmalini Amerikan tanker uçaklarının sağladığı biliniyor, gizli saklı değil. Amerikan Senatosu'nda birkaç senatör 3 yıldır defalarca “Bu bizim savaşımız mı, bunları neden yapıyoruz?” türünden çıkışlar yaptılar. “İran'ı sınırlama”ya yönelik baskının artmasına paralel ABD askeri güçleri Yemen'e yönelik saldırılara daha aktif katılmaya başladı.
 
Fransızlar da sahada
 
Le Monde gazetesi iki Fransız güvenlik yetkilisine dayanarak, Fransız Özel Operasyon Birimleri'nin de Yemen'de sahada oldukları bilgisini geçti. Konuya ilişkin açıklama yapan Fransa Savunma Bakanlığı, kendi birimlerinin Yemen'de operasyonel amaçlarla bulunmadığını, Hudeyde Limanı'na geçiş sağlanması için mayın temizleme faaliyetleri yürüttüklerini bildirdi. Yani Özel Kuvvetler sahadaydı ama “aktif savaşmıyordu”. Reuters haberinde, Fransız Savunma Bakanlığı'nın genellikle Özel Operasyon Birimleri'nin faaliyetleri hakkında yorum yapmadığını not etmişti.
 
Bill Van Auken konuyla ilgili yazısında, Save the Children (Çocukları Koruyun) adlı yardım kuruluşunun Yemen'de sadece geçen yıl 50 bin çocuğun açlıktan öldüğü bilgisini verdiğini aktarıyor. Üç yıldır devam eden katliamları yeterli bulmayan ABD, Fransa ve İngiltere egemenleri şimdi Suudi Arabistan-BAE'ye sundukları askeri ve politik destekle kıyım ve yıkımı yeni bir noktaya taşımayı deniyorlar.
 
Birleşmiş Milletler'in ilgili kurumlarının üç yıldır süreklileşen “Yemen'de bir insani felaket yaşanıyor” çığlıklarıyla alay edercesine bu yeni hamleyi gerçekleştiriyorlar. BM Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, Yemen halkı açlık, ilaçsızlık, salgın hastalıklar ve susuzlukla savaşıyor. Hudeyde operasyonu yaşanan tüm bu faciayı kat be kat arttıracak, ülkenin en önemli nefes borusunu da kesecek.
 
Ama ne gam…
 
Batılı emperyalistler için aslolan, ülkesinin ekonomisini “modernize eden”, “dinsel reformlar yapan” ve ABD, İngiltere ve Fransa'dan milyarlarca dolarlık silah satın alan, Batılılar karşısında son derece uysal, Yemenliler karşısında efe reformcu Suudi Prens'e güç verilmesidir. Yemen'de açlıktan, ilaçsızlıktan, salgın hastalıklardan ölen çocuklar Batılı emperyalist efendiler için sadece küçük bir ayrıntıdır. Ayrıca, bu çocuklar ve aileleri neden İran'ın Ortadoğu'daki “hegemonya arayışına” karşı ayağa kalkmıyorlar, neden çıplak ayaklı Husi'lere mesafe koymuyorlar? Bunları yapmıyorlarsa, bedelini ödeyecek, kendilerine ölümlerden ölüm beğenecekler.
 
Yaşananların özü özeti budur.
 
ABD, İsrail'in beklentilerine yanıt veriyor
 
Haaretz'den Amos Harel, Suriye'ye yönelik artan İsrail saldırılarını, Yemen'deki yeni operasyonu, Irak seçimlerini, ABD'nin nükleer anlaşmadan çekilmesiyle sıkılaştırılan ekonomik yaptırımları alt alta diziyor hepsinin ortak bir bağlama sahip olduğunu söylüyor ve keyifle “İran'ı sınırlama” politikasının yolunda gittiğini, İran yönetiminin birkaç ay önceye göre durumundan kesinlikle daha az memnun olduğunu ifade ediyor. İsrail İstihbarat yetkilileriyle yaptığı görüşmeleri aktaran Harel; yetkililerin genel olarak, Trump'ın İran'a yönelik politikasının umulandan çok daha etkili sonuçlar doğurmaya başladığı noktasında birleştiklerini, ekonomik yaptırımların asıl sonuçlarının ise kasım ayından itibaren daha belirgin hale gelmesini beklediklerini söylüyorlar.
 
Ürdün'de art arda patlayan halk eylemleri esas olarak halkın yaşadığı ekonomik sıkıntıların uygulanan kemer sıkma paketleriyle daha da artmasından kaynaklanmıştı. Ürdün başbakanının istifasına yol açan bu güçlü eylemler devam ederken, Haaretz'e yazan bazı İsrailli yorumcular, Ürdün'ün İsrail'in güvenliği için taşıdığı önemi vurguluyor, ABD ve Körfez ülkelerinin Ürdün'e finansal destek sunması gerektiğini belirtiyordu.
 
Çok zaman geçmeden Suudi Arabistan, BAE, Kuveyt ve Ürdün yöneticileri bir zirve toplantısında bir araya geldi. Toplantının ardından Suudi Arabistan Haber Ajansı'na yapılan açıklamada, üç ülkenin aralarındaki derin kardeşlik bağı nedeniyle Ürdün'ün ekonomik sorunlarının çözümü için 2,5 milyar dolarlık bir yardım paketi sağlama kararı aldıkları duyuruldu.
 
Zvi Barel, Haaretz'deki yorumunda, Ürdün'e mali “yardım kapısının” açıldığını ama bunun Ürdün'ün üstlenmeye çok gönüllü olmadığı bir diplomatik bedeli olacağını ileri sürüyor, diğerleri ile aynı zamanda Katar'ın Ürdün için hemen kestiği 1 milyar dolarlık yardım çekine gönderme yapıyordu. Ürdün 18 ay sonra Amman'a yeni bir Katar elçisinin gelmesini kabul etti. 16 Haziran'da bir açıklama yapan Ürdün Dışişleri Bakanlığı, geçtiğimiz Nisan ayında geri çektikleri İran elçilerini geri göndermeyeceklerini, aynı tutumu sürdürdüklerini ilan etti. İsrail'in ABD Büyükelçisi Ron Demer, ABD Dışişleri Bakanı Pompeo'ya, Ürdün'e sağlanan mali yardımlar konusundaki çabalarından dolayı teşekkür etti.
 
Aynı günlerde İsrail Başbakanı Netanyahu Amman'da Ürdün Kralı'nı ziyaret etti. Görüşmenin konusunun, Trump yönetiminin hazırladığı yeni İsrail-Filistin Barış planı olduğu söylendi. Filistin tarafının görüşmeyi reddettiği yeni barış planı için bir Ortadoğu gezisine başlayan Jared Kurshner ve Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Glennblatt, ilk olarak Suudi Veliaht Prensi Selman'la bir araya geldiler.
 
İsrail bombaları ve Körfez dolarları
 
Beyaz Saray'dan yapılan açıklama, geçen hafta Haaretz'in yaptığı bir haberdeki iddialarla örtüşüyordu. Haaretz haberinde, Trump yönetiminin Körfez ülkelerinden Gazze'nin altyapısının inşası ve yaşam koşullarının iyileşmesi yüz milyonlarca dolar tutarında yatırım yapmalarını istemişti. Sina'nın kuzeyinde yapılacak projeler için Mısır'la işbirliği yapılması da önerilmişti. ABD'nin Ortadoğu barış ekibi, Selman'dan sonra Ürdün Kralı Abdullah'la görüştü, Ürdün'den Katar'a geçecek ekibin bir sonraki durağı Mısır.
 
Bu yoğun diplomatik trafik devam ederken, son günlerde Gazze'ye yönelik İsrail hava saldırılarında bir yoğunlaşma gözlenmeye başladı. İsrail basını yoğunlaşmanın nedeninin, Hamas ve İran yanlısı İslami Cihat'ın artan askeri işbirliği olduğunu iddia ediyor. Konuya ilişkin görüşlerine başvurulan İsrail istihbarat kaynakları, geçen hafta İsrail Eğitim Bakanı Naftali Bennett'in dile getirdiği Gazze'ye yönelik yeni bir süpürme operasyonunun şu anda zorunlu olmadığını, kuzeyde Suriye-Lübnan cephesinin şu an daha öncelikli olduğunu ifade ediyorlar.
 
“İran'ı sınırlama” politikasının bir ayağının Filistin halkına İsrail çıkar ve öncelikleri doğrultusunda hazırlanmış yeni bir “barış planı” ambalajında sunulan köleliği kabul ettirmek olduğu başından beri çok açık. Bu planı gerçekleştirmenin iki temel aracının İsrail bombaları ve Körfez dolarları olduğu da aşikâr. Filistin yönetimi ısrarla, yeni “barış planının” Batı Şeria ile Gazze arasındaki bütünlüğü kopartmayı hedeflediğini ve buna kesinlikle karşı çıktıklarını belirtiyor. Ürdün Kralı, Körfez Krallıkları, Mısır ise Batı Şeria ve Gazze'deki Filistinlilerin ne dediklerine bakmadan ABD'nin onlara verdiği görev doğrultusunda “İran'ı sınırlama” adı altında İsrail için çalışmaya devam ediyor.
 
Körfez ülkelerinin Gazze'nin altyapısını yenilemek, insani durumu iyileştirmek için yapacakları yeni yatırımlardan önce, 2018 yazında Gazze halkının direnme iradesini çökertmeye yönelik kapsamlı bir İsrail askeri operasyonu şaşırtıcı olmayacaktır. İsrailli yetkililere göre, “umulandan çok daha etkili sonuçlar doğuran” ve “yolunda giden” “İran'ı sınırlama” politikası böylesi bir saldırı için uygun koşulları hazırlıyor.
 
Cenk Ağcabay
sendika.org
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar