longformIranJihad-570.jpg

İranlı Kürtler Tahran’a karşı ABD’nin yanında mı?

İran'ı ekonomik ve askeri baskı altına almaya çalışan ABD yönetimi, İranlı Kürt gruplarla işbirliğine giderek daha istekli görünüyor. ABD'nin İran'a karşı “tüm savaşların anasını” mı yoksa “tüm barışların anasını” mı hedefleyeceğini zaman gösterecek. İranlı Kürt gruplar birinci seçenekte yer almaya istekli görünüyor.

5 Ağustos 2018 Pazar
Erbil'deki ABD konsolosluğuna İran konusunda uzman bir ismi atayan Donald Trump yönetimi İran'a uyguladığı baskıyı Irak Kürdistanı üzerinden artırmaya çalışıyor. Bu arada İran'daki silahlı Kürt muhalifler de ülkenin batısında Devrim Muhafızları'na yönelik saldırılarını yoğunlaştırıyor.
 
Erbil'deki görevini tamamlayan Başkonsolos Ken Gross'un yerine, ABD Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu Dairesi'nde İran Ofisi'nin müdürlüğünü yapan Steven Fagin atandı. Görünen o ki Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun bu seçimi, İran'a yeniden yaptırım uygulamaya hazırlanan ABD'nin, İran'ın bölgesel etkinliğini kırma gayretlerinden bağımsız değil. Pompeo'nun geçtiğimiz günlerde Hazine Bakanı Steven Mnuchin ile beraber Avrupa Birliği'ne yazdığı mektupta ABD'nin “görülmemiş bir finansal baskı” uygulayarak İran'ı “somut, görünür ve kalıcı” bir politika değişikliğine zorlamak istediği belirtilmişti. Pompeo 22 Temmuz'da da California'da İran kökenli Amerikalıların da bulunduğu bir etkinlikte yaptığı konuşmada İran hakkında sert ifadeler kullandı, İran yönetimini mafyaya benzetti.
 
ABD komşu ülkelere de İran'la ticareti kesmeleri için olağanüstü baskı uyguluyor, buna uymayanların sonuçlarına katlanacağını söylüyor. 20 Temmuz'da Ankara'da temaslarda bulunan terörizmin finansmanıyla mücadeleden sorumlu ABD Hazine Bakanı Yardımcısı Marshall Billingslea basına yaptığı açıklamada şöyle dedi: “Hazine yaptırımları bu defa çok, çok sert ve çok net bir şekilde uygulanacak. Türk hükümetinin bu konudaki tavrımızı anladığını düşünüyorum.”
 
Fagin İstanbul ve Dubai dâhil dünyanın çeşitli noktalarında temsilcilikleri bulunan İran Ofisi'nin müdürü olarak İran'a yönelik politikaların oluşturulması, uygulanması ve koordine edilmesinden sorumluydu. 2015 öncesi ABD'nin Bağdat Büyükelçiliği'nde Uluslararası Narkotik ve Güvenlik İşleri Ofisi Müdürü olarak görev yapan Fagin, İran'ın önemli bir komşusu olan Irak'ı da yakından tanıyor. Al-Monitor Fagin'in Erbil'e atanmasıyla ilgili ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan yorum almaya çalıştı ama yanıt alamadı.
 
Irak ve Irak Kürdistanı, İran için önemli bir ticaret ve finans koridoru. İran burada siyasi, ekonomik ve askeri açıdan ABD karşısında üstünlüğe sahip. Tahran'a karşı mücadele eden İranlı Kürt silahlı muhalif grupların Irak Kürdistanı'nda üslendiği düşünüldüğünde Fagin'in bu bölgede görev yapacak olması önemli. Nitekim Fagin haziran ayında İran Kürdistan Demokratik Partisi lideri Mustafa Hicri (KDPİ) ile görüşmüştü.
 
Trump yönetiminin resmi davetiyle 11-17 Haziran tarihleri arasında Washington'da bir hafta geçiren Hicri etkili düşünce kuruluşlarında görüşmeler yaptı. Görüşmelerin içeriğine vakıf KDPİ kaynakları ve düşünce kuruluşu mensuplarına göre ABD hükümeti ve KDPİ karşılıklı olarak nabız yokluyor, birbirlerinin ciddiyetini ölçmeye çalışıyorlar. Hicri-Fagin görüşmesi, bir İran Ofisi müdürünün KDPİ genel sekreteri ile bir araya geldiği ilk görüşmeydi. Görüşmenin öncesinde KDPİ İran'ın batısında kanlı saldırılar gerçekleştirmişti. Devrim Muhafızları'nın hedef alındığı 8 Haziran'daki saldırıda Kürt tarafı dokuz kişiyi öldürdüğünü öne sürmüştü.
 
ABD'nin etkili düşünce kuruluşlarından bir kaynak kimliğinin gizli kalması kaydıyla şöyle konuştu: “Amerikalılar, Kürtlerin birleşik ve ciddi bir güç olup olmadığını anlamaya çalışıyor. KDPİ de Washington'un İran'a yönelik agresif yaklaşımında ciddi olup olmadığını anlamak istiyor.”
 
Al-Monitor'a konuşan üst düzey bir KDPİ yetkilisi bu değerlendirmeyi şu sözlerle teyit etti: “Evet, doğrudur. Amerikalıların ne kadar ciddi olduğunu bilmek istiyoruz.”
 
Hicri'nin ABD'deki temaslarından sonra yaşanan gelişmeler de bu durumu teyit eder nitelikte.
 
KDPİ İran içindeki Peşmerge sayısını artırarak ülkenin batısında Devrim Muhafızları'na yönelik saldırılarını yoğunlaştırıyor. Örgüt ayrıca tüm Kürt grupların Tahran'a karşı faaliyetlerini koordine edeceği bir yapı oluşturmaya çalışıyor. Al-Monitor'a bilgi veren bir KDPİ yetkilisine göre çeşitli örgütler azami ölçüde etkili olabilmek amacıyla birleşik bir Peşmerge komutasının kurulmasını görüşüyor.
 
Bu arada PKK ile bağlantılı bir örgüt olan Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK) 21 Temmuz'da Irak Kürdistanı sınırına yakın bir kasaba olan Merivan yakınlarında 15 İranlı askeri öldürdüğünü duyurdu. İran makamları ise bölgede çıkan çatışmada Devrim Muhafızları ile yerel Besic teşkilatından 11 kişinin öldürüldüğünü, sekiz kişinin yaralandığını açıkladılar.
 
23 Temmuz'da Iraklı Kürt yetkilileri uyaran Tahran, Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) önlem almazsa Kürt muhalif gruplarının Irak Kürdistanı'ndaki kamplarına karşı harekete geçeceği tehdidinde bulundu. Aynı gün Amerika'nın Sesi'ne açıklama yapan KBY Tahran Temsilcisi Nazım Debag İranlı Kürt gruplarının KBY'ye sorun yaratmaktan vazgeçmesi gerektiğini, Tahran'la mücadeleye devam etmek istiyorlarsa İran'a gitmeleri gerektiğini söyledi.
 
Irak Kürdistanı'nı arka bahçesi olarak gören İran Kürtlerin bu stratejik bölgedeki özerkliğine kuşkuyla yaklaşıyor. Tahran yönetimi Irak'taki başat Kürt partileriyle 1980'lerden beri yakın ilişkilere sahip ama Irak'ın kuzeyinde ABD güçlerinin bulunması kaygı yaratıyor. Devrim Muhafızları yetkilileri İranlı Kürt gruplarca düzenlenen saldırıların ABD tarafından kışkırtıldığını iddia ediyor.
 
ABD'nin Bağdat Büyükelçisi Douglas Silliman geçtiğimiz günlerde Erbil dışında inşa edilecek yeni konsolosluk binasının temelini attı. Bina ABD'nin en büyük konsolosluğu olacak. Siliman projeyi “ABD ile Kürdistan bölgesi arasında gelecekte de uzun yıllar sürecek güçlü ilişkilerin güçlü simgesi” diye tanımlarken ABD'nin giderek artan varlığı Irak Kürdistanı'ndaki bazı çevrelerde hoşnutsuzluğa yol açıyor.
 
Erbil vilayetinin Harir kasabası yakınlarında bulunan Başur Hava Üssü'ndeki ABD askeri varlığı da giderek artıyor. Üs İran sınırına yaklaşık 40 kilometre mesafede, Tamarçin-Hacı Ümran Sınır Kapısı yakınlarında bulunuyor. İddiaya göre ABD'nin talebiyle bölge halkının üs çevresindeki dağlarda dolaşması yasaklanınca 21 Temmuz'da onlarca çiftçi ve çoban Harir'de sokaklara dökülerek yasağı protesto etti.
 
Ancak Fagin'in en zorlu görevi İran'ın, Irak ve Irak Kürdistanı ekonomileri üzerinden sıkıştırılması olacak. Yaptırımların etrafından dolaşmak için Dubai ve İstanbul'u kullanmak giderek zorlaşırken Devrim Muhafızları'nın bu pazarlara yönelmesi bekleniyor. Irak Kürdistanı'ndaki pek çok tüccar, hatta önde gelen iş adamları yıllardır İran'la ticaret yapıyor. İran tarafı da bağlantılarını kullanarak yaptırımların etrafından nasıl dolaşacağını öğrenmiş durumda. İran hükümetinin milyarlarca dolar petrol parasını zimmetine geçirdiği için ölüm cezasına çarptırılan ve İran kökenli Türk altın tüccarı Rıza Zarrab'la yakın ilişkisi olan iş adamı Babek Zencani, İran'a nükleer programı nedeniyle uygulanan yaptırımları baypas etmek için milyonlarca doların transferini yaparken Erbil'de petrol sektöründe de iş yapmıştı.
 
Süleymaniye'de eski Dolar Pazarı'nda döviz alım satımı yapan Tahir Al-Monitor'a şöyle diyor: “Amerika İran'ı ekonomik savaş yoluyla çökertmek istiyor. İran parası zehir muamelesi görüyor, kimse elini sürmek istemiyor. Tıpkı 2002'de Saddam Hüseyin'in devrilmesinden önce Irak dinarına olduğu gibi.”
 
1979 İslam Devrimi'nden bu yana ABD Dışişleri Bakanlığı'nın İran'da herhangi bir varlığı yok, dolasıyla ülke hakkında birinci elden bilgiye sahip değil. 2006 yılında kurulan İran Ofisi'nin amacı “sahada uzmanlık geliştirerek (...) 10-15 veya 20 yıl içerisinde, ABD için önemli bir politika zorluğu teşkil eden İran'ın dünya üzerindeki faaliyetleri konusunda odak noktamıza, programlarımıza yön vermeye yardımcı olacak bir İran uzmanları kadrosuna sahip olmak” şeklinde anlatılmıştı. Aynı yıl dönemin Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, George W. Bush yönetiminin İran'a yönelik agresif politikası çerçevesinde bakanlığın “İran'da demokrasiyi desteklemek” için 75 milyon dolarlık bir kaynak ayırdığını duyurmuştu.
 
12 yılın ardından ABD, İran yönetimini devirmek için yeni bir deneme yapmaya kararlı görünüyor. İran konusunda uzman yeni bir diplomat neslin yetişmesine yapılan yatırım meyvelerini Trump yönetiminin sert İran politikasında verebilir. Bu kadrolardan biri Irak'ın kuzeyindeki Kürdistan bölgesinde İran'ı kuşbakışı görerek görev yapacak.
 
ABD'nin İran'a karşı “tüm savaşların anasını” mı yoksa “tüm barışların anasını” mı hedefleyeceğini zaman gösterecek. İranlı Kürt gruplar birinci seçenekte yer almaya istekli görünüyor.
 
Fazel Hawramy
Al-Monitor
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar