basliksiz-1.jpg

Irak ve Lübnan’da Direniş'e yönelik komplonun kanıtları

Irak'ta hükümet 5 reform paketi önerirken parlamento da önerileri onayladı, fakat halkın gösterileri durmadı ve hatta şiddete yöneldi. Çeşitli kanıt ve belge Irak ve Lübnan'daki şiddet olaylarının direniş eksenine karşı muhalefet tarafından planlı bir komplo olduğunu ispatlamaktadır.

4 Kasım 2019 Pazartesi
Lübnan 17 ekim tarihinde ve Irak ise hüseyni Erbain törenleri ardından hükümet karşıtı gösterilere sahne oluyor.
 
Protestoların temeli her iki ülkede de neredeyse aynıdır. Halk yoksulluk, işsizlik ve hükümette geniş çapta yaşanan yolsuzluklara itiraz amaçlı protesto gösterisi düzenliyor. Irak'ta sosyal hizmetlerin zayıf olması ayrıca hükümet karşıtı protestolara sebep oldu. Bu yüzden her iki ülkede yaşananlar, halkın geçim sıkıntısı ve sosyal hizmet eksikliklerine olan doğal tepkileridir. Halk, geçim sıkıntılarının giderilmesi ve sosyal hizmetlerin verilmesini isterken aynı zamanda hükümet yapısındaki organize yolsuzluklarla ciddi mücadele ve gerçek reformların yapılmasını istiyor.
 
Irak ve Lübnan'da hükümet ve yetkililer defalarca halkın gösteri hakkını resmiyete tanırken onların taleplerinin temin edilmesi için ciddi adımların atılacağını belirttiler. Irak'ta hükümet 5 reform paketi önerirken parlamento da önerileri onayladı, fakat halkın gösterileri durmadı ve hatta şiddete yöneldi. Çeşitli kanıt ve belge Irak ve Lübnan'daki şiddet olaylarının Direniş Ekseni'ne karşı muhalefet tarafından planlı bir komplo olduğunu ispatlamaktadır.
 
Batı Asya'da yaşanan gelişmeler Suudi Arabistan, Amerika ve Siyonist rejimin planları ve çıkarları doğrultusunda ilerlemiyor. Yemen'de Arabistan bataklığa saplanmış ve savaşta gerçek anlamda yenilmiş vaziyettedir. Amerika'nın İran karşıtı siyasetleri ise istenilen sonuca ulaşmamış ve İran İslam Cumhuriyeti ise müzakere baskısına teslim olmamıştır. Siyonist rejim de daha önce yaşamadığı bir siyasi kriz ile karşı karşıya ve Benjamin Netanyahu kabine kurmakta başarısız kalırken Beni Gantz'ın da kabineyi kurabilme olasılığı belirsizliğini koruyor.
 
Bu şartlarda Direniş Ekseni'nde kargaşa, Direniş'in bölgede konumunun güçlenmesini engellerken Suudi Arabistan ve Siyonist rejime de sorunlarını gidermek için zaman kazandırır.
 
El-Ahd sitesi Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin Beyrut büyükelçiliklerinin Lübnan'da gösterilerin başlıca destekçileri olduğunu duyurarak şöyle yazdı: “Bu elçilikler göstericilere günlük 100 dolar verirken onlara sıcak yemek, çadır ve diğer olanaklar da sağlıyor. Gece çadırlarda kalan ve ya sokakta sabahlayan gençlere de 150 dolar veriyor.”
 
Bu arada bazı Siyonist medya çevreleri de bazı raporlarda Lübnan ekonomik sorunlarından Hizbullah'ı sorumlu tutarak Lübnan bütçesini füze yapımı için kullandığını iddia ettiler. Bu sahte rapor Direniş Ekseni'nin mayıs 2018 seçimlerinde Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin ağır masraflara katlanmalarına rağmen parlamentoda 128 sandalyeden 68'ini kazanarak mutlak çoğunluğu kazanmadığı bir dönemde ileri sürülüyor; zira bu oy oranı Lübnan halkının Hizbullah'a verdiği desteği yansıtıyor.
 
Lübnan basınından el-Ahbar gazetesi Amerika, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan'ın Irak'ta Adil Abdul-Mehdi hükümetine karşı yumuşak darbeden söz ederek şöyle yazdı:
 
“Birleşik Arap Emirlikleri, Irak hükümetine karşı teori merkezi olmuş ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Tahnun bin Zaid al-ı Nahyan ve (Siyonist rejim ile bağlantıları nedeni ile tanınan) onun Filistin işleri danışmanı Muhammed Dahlan ise bu planlamanın sorumluluğunu üstlenmişlerdir. Bu darbenin maliyeti ise 150 milyon dolardır ve Suudi Arabistan onu üstlenmiştir. Saha harekatının sorumluluğu ise Irak sosyal toplumu olarak bilinen ve Amerika elçiliğinin mali desteğinde olan STK'lara verilmiştir. Önemli olan ise söz konusu kuruluşların sayısının en az 50 bin olmasıdır; sadece 2019 yılında 701 milyon dolar söz konusu kuruluşlara tahsis edilmiştir.”
 
Bu arada ekim gösterilerinde gizli teşekküllerin şekillenmesinde de büyük rolü olan Amerikan elçiliği Irak hükümet yapısında mali yolsuzluk yaygarası kopartırken 16 yıldan beri Irak'ta askeri varlığını sürdürüyor ve savaş tazminatı bahanesi ile on milyarlarca dolar petrol çıkarlarını yağmalayarak petrol gelirlerinin Irak halkı için harcanmasını engelliyor.
 
Amerikan yayın organı el-Hurre TV kanalı, Suudi Arabistan el-Arabiye, el-Hades TV kanalları ve sosyal paylaşım siteleri -ki genelde dışarıdan destekleniyorlar- halkın barışçıl gösterilerinin sokak çatışmalarına ve şiddete dönüşmesinde büyük rolleri vardır.
 
El-Hurre TV kanalı bir süre önce yayınladığı belgeselde İmam Hüseyin (a.s) ve İmam Ali (a.s) kutsal türbe külliyesi mütevelli kurumları gibi dini kurumları yolsuzlukla suçlarken Irak din merciliğini de hedef aldı.
 
Amerikalı El-Hurre TV kanalı Irak'ta son protestolarda da sahte görüntüleri abartarak yayınlamakla halkı güvenlik güçleri ile çatışmak için kışkırttı. Söz konusu TV kanalı Haşdi Şabi ve güvenlik bölümü komutanının, göstericileri hedef almakta suçlu olduklarını iddia etti.
 
Bu iddiaya tepki olarak Nuceba hareketi sözcüsü Nasr el-Şimri bu bağlamda yaptığı açıklamada, “Amerikan el-Hurre kanalı, Irak halkının erkânlarına saldırıda -ki son örneği Haşdi Şabi ve güvenlik bölümü komutanına iftirada bulunmaktı- fitneci ve yıkıcı rol ifa ediyor” dedi.
 
Söz konusu kanalların temel hedefi Iraklıların ulusal vahdetini yıkmak ve Irak halkı arasında tefrika oluşturmak ayrıca İran'a karşı nasyonalist duyguları kışkırtmaktır. Söz konusu TV kanalların yıkıcı rollerine tepki olarak Irak hükumeti el-Arabiye, el-Hades ve el-Hurre TV kanallarının çalışma iznini iptal ederek ekranlarını kapattı.
 
Ülke içinde halk arasına sızan piyonlar ise çeşitli yollarla Irak ve Lübnan halklarının protesto gösterilerini saptırmaya ve şiddete doğru yönlendirmeye çalışıyorlar. Lübnan'da Semir Ca'ca liderliğindeki “Kuvvetler Partisi halkın gösterilerini sokaklarda koordine ediyor. Ca'ca Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından desteklenmektedir.
 
Irak'ta ise halk gösterilerindeki piyonlar da Baasiler, Yemaniler ve Sorhiye akımıdırlar; bu arada Yemaniler ve Sorhiyeler ise halihazırda Irak'taki duruma karşı olan Şia gruplardır.
 
Eski Irak diktatörü Saddam Hüseyin'in kızı Raged Saddam son gösterilerde hayatını kaybedenleri “kahraman şehitler” olarak tanıtmaya çalıştı. Bu arada iç piyonlar sosyal sitelerden halkı kışkırtmak için yararlandılar. Buna göre sosyal sitelerde söylentiler ve temelsiz haberleri gündemlerine aldılar. Bu söylentilerden biri ülke yetkililerinin ülkeden firar etmeleri ve de sınırların kapanması idi.
 
Tabi sahte ölüm haberleri de halk protestolarını saptırmak için casus piyonların yöntemlerinden bir diğeri idi. Casus piyonlar protestoculara doğru ateş açarken sosyal paylaşım sitelerinde güvenlik güçleri ve özellikle Haşdi Şabi'nin halka ateş açtığı yönünde yalan haberler yayınlandı.
 
Fakat Irak TV kanalları ve bağımsız sosyal sitelerin görüntülerinde güvenlik güçlerinin protestocularla birlikte, yapılan saldırılardan korunmak için birlikte sığınakta oldukları görülüyor.
 
Bu yüzden Irak dini mercileri söz konusu piyonların rolleri ve halk protestolarını suiistimal etmeleri hakkında uyarıda bulundular. Irak'taki halk gösterilerinin lideri yoktur ve bu yüzden düşman sosyal paylaşım siteleri ve TV kanalları ayrıca casus piyonlar, gösterileri saptırmaya ve suiistimal etmeye çalışıyorlar.
 
Bu arada Siyonist rejim ve dış mihraklar ise büyük propaganda çalışmalarıyla Irak'taki mevcut durumdan İran İslam Cumhurieytinin sorumlu tutulması ve İran karşıtı sloganların atılması yönünde çaba gösterdiler. Bu bağlamda Siyonist yazar Eydi Kohen Iraklı göstericilerden, “Perslere karşı inkılapçılar” şeklinde söz ederken yalan twitter mesajlarda Irak gösterilerinin bastırılması için İran güvenlik güçlerinin Irak'ta bulunduklarını iddia etti. Kohen twitter mesajında, “Fatimiyun tugayından binlerce kişi Irak gösterilerini bastırmak için Irak'a geliyorlar” yazdı.
 
Bu iddia Irak ve İran halklarını karşı karşıya getirme hedefi ile öne sürüldü. Halbuki İran defalarca Irak içişlerine yabancıların müdahalesine karşı olduğunu, halkın gösterilerinin ise Bağdat yönetimi tarafından ciddiyetle ele alınması gerektiğini vurgulamıştır.
 
Son olarak Lübnan Hizbullah hareketi genel sekreteri Seyit Hasan Nasrullah'ın da vurguladığı gibi, yapılan protesto gösterilerinin halkın sesinin duyulması gibi olumlu getirileri de oldu. Irak ve Lübnan protestolar aşamasından geçiyorlar fakat özellikle Irak'ta yaşanan olaylar bölgede siyasi ve askeri alanda yenilmiş kesimin Direniş Ekseni'ne karşı savaşta halkın taleplerini suiistimal etmek istedikleri, bu yolda halk arasında, dini merceiyete saygı duymak gibi kurumsallaşan değerler ve normları hedef aldıkları görülmektedir.
 
Parstoday
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar