4bshac0613234d1fgdf_800C450.jpg

Bu anlaşma barış planı değil, teslim olma belgesidir

Biz bugün büyük İsrail'in kurulmasının ikinci aşamasını yaşıyoruz. Filistin halkı, tarihinin en tehlikeli dönüm noktasındadır. Ya topraklarından, namusundan ve onurundan taviz verip, Trump'ın Arap ineklerinden sağacağı 50 milyar dolar rüşveti kabul edecek, ya da diğer tüm halklar gibi bu komploya direnecek davasını zaferle taçlandıracaktır.

31 Ocak 2020 Cuma

İNTİZAR - İki gün önce ilan edilen “Yüzyılın Anlaşması”, vaftiz babası Donald Trump ve yaveri Netanyahu tarafından Filistin halkı ve liderliğine sunulan bir iflas belgesidir. Yenilginin itirafı ve galip olan İsrail'in tüm şartlarına boyun eğilmesini içeren bu teslim olma belgesi, imzalanmadığı takdirde daha fazla baskı, kuşatma ve beki de alternatif ülke olarak Ürün'e sınır dışı edilmek anlamına geliyor.

Bugün Güney Afrika'daki tüm dünyanın savaştığı ve devrilen ırkçı sistemin yeni bir versiyonu ile karşı karşıyayız. Filistinlilerin buradaki payı, yüksek yoğunluklu nüfus bloklarının gettosu olan “A”bölgesi, “B” bölgesi ve Bantustan haline gelen Gazze olmak üzere üç bölgeden oluşuyor. Anlaşmaya göre bu bölgelerde güvenlik, su kaynakları ve hava sahasının tamamı İsrail'in kontrolü altında olacak. Filistinlilerin yemek, içmek, uyumak ve işgale hizmet etmekten başka seçenekleri bulunmuyor.

Mescidi Aksa tapınak dağına dönüştüğünde, Kudüs Filistinlilerin Yahudiliği kabul etmesi gereken Yahudi devletinin başkenti olduğunda, geri dönüş hakkı iptal edildiğinde, yerleşim bölgeleri ve Ürdün vadisi ilhak edildiğinde, Gazze Şeridi silahsızlandırıldığında, Netanyahu'nun o günü "Yüzyılın Anlaşmasın"ı ilan etmeye ve hayatının en önemli anı olarak kutlamaya hakkı vardır. Zira bugün Netanyahu için 1948 yılında “İsrail” devletinin kuruluş ilanından bile daha önemlidir. Çünkü en yakın dostu olan Trump ona hayal ettiğinden daha fazla güvenlik, istikrar ve toprak vaat ediyor.

***

Arapları kınamadan öce biz Filistinlilerin izanımız ve işlediğimiz suçların tarihte daha önce görülmemiş en ciddi hatamız ve rezaletimiz olduğunu kabul etmeliyiz. Yani bizden 40 bin kişinin yerleşimcilerin casusu ve bekçisi olması, bizi bu neticeye ulaştırdı. Burada Filistin topraklarının yüzde 80'inden taviz veren ve bizi temsil ettiğini iddia eden Filistin yönetiminden bahsettiğimi açıkça söylemeliyim.

Bu anlaşmayı Filistin yönetimi diğer Filistinli gruplar gibi reddettiğini açıkladı. Ancak bu ret, işgale direniş gösteren pratik adımlara dönüşmediği takdirde oldukça kolay görünüyor. Bizler 26 yıllık müzakereleri, Arap ülkelerinin normalleşmeyi teşvik etmesini, BM Genel Kurulu kürsüsünden yapılan uzun yalvarma konuşmalarını ve uluslararası örgütlere katılmanın bizi bu utanç verici duruma düşürdüğünü unutmuş değiliz. Bundan daha da acı olanı, yönetimimiz ve liderlerimiz hala aynı yolu sürdürüyor ve arkasında onu destekleyen ve güvenenler bulunuyor.

Trump yönetiminin İsrail'in talebiyle Filistin'de canlandırmak istediği beyaz ırkçı rejim Direniş ile düşürüldü ve yenilenen ırkçı İsrail rejimi de ancak aynı şekilde düşürülebilir. Filistinli bir Mandela, bu anlaşmanın enkazı altından er ya da geç çıkacaktır.

İşgal devletini kendini kurtarmak için dünyaya yalvarmak zorunda bırakan birinci intifada, Filistin halkı adı verilen mücadeleci halkın varlığını kabul etmeyi dayattı. İkinci silahlı intifada ise, bir hafta içinde daha cenazeler olmadan Şimon Peres'in Filistinlilere ve dünyaya yalvarmasını sağladı.

İsrail işgalinin Gazze'de ve daha önce Güney Lübnan'da düştüğü gibi, “Yüzyılın Anlaşması” da, kaçınılmaz olarak düşecektir. Ancak bu düşüş Ramallah yönetiminin teslim olma yöntemi ile değil ancak Direnişle gerçekleştirilebilir.

Filistin halkı, tarihinin en tehlikeli dönüm noktasındadır. Ya topraklarından, namusundan ve onurundan taviz verip, Trump'ın Arap ineklerinden sağacağı 50 milyar dolar rüşveti kabul edecek, ya da diğer tüm halklar gibi bu komploya direnecek davasını zaferle taçlandıracaktır. Direniş, tüm uluslararası yasalar tarafından garanti edilen bir haktır. Bu hak, Birleşmiş Milletler'in 170'den fazla ülkesi tarafından verilmiştir.

***

Güneşin unutmadığı İngiliz İmparatorluğu ile Afrika'nın çoğunu işgal eden Fransız imparatorluğu şimdi neredeler? Vietnam'daki ABD, Afganistan'daki Sovyet müdahalesi nasıl sonlandı? Lütfen güç dengeleri ve düşmanın lehine olan eksikler hakkında konuşmayalım. Zira bu ancak kaybedenlerin bahanesidir.

Biz bugün büyük İsrail'in kurulmasının ikinci aşamasını yaşıyoruz. Tüm Filistinliler Siyonist hükmü altında kaldı. İkinci adım Ürdün'ü kapsıyor. Daha sonra sırada, Irak, Mısır, Suudi Arabistan var. Bu durum tüm Arap ve Müslümanların bu tehlike karşısında birlik olmasını gerektiriyor.

Bugün Arap Yahudilerin mülkiyetleri için 250 milyar dolardan fazla tazminat istiyorlar. Yarın, Hayber Yahudileri için ve trilyonlarca dolar isteyecekler. Anlaşmayı destekleyen, anlaşmanın ilanına alkış tutan ve Bahreyn Konferansında fon sağlama sözü veren yüzsüz Araplardan bahsediyoruz.

Evet, “Yüzyılın Anlaşması” Direniş Ekseni olduğu sürece uygulanamayacaktır. 1967 yılında işgale direnen ve kazanan Filistin halkı canlarını vermeye ve devrime hazırdır. Oslo anlaşmasına cevap olarak Direnişi patlatan Filistinliler yeniden dirilecek ve Direnişin bayrağını yeniden dalgalandıracaktır. Belki bu şerde de bir hayır vardır.

Abdulbari Atvan
Kaynak: Raialyoum
Çeviri: Merve Soydaş
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar