trump-abd-1_16_9_1590867941-480x270.jpg

Amerika'da iç savaş sesleri yükselmeye başladı

Yıllar yılı "Batı demokrasisi", Amerikan demokrasi" diye dünyanın geri kalanı üzerinde oluşturulan örnekliğin aslında bir karşılığının olmadığı, hegemonya kurmaya dönük üstünlük algısı oluşturma içeriğine sahip bir algı balonu olduğu bu günlerde iyice ortaya çıktı. O kadar ki Amerika'da iş zora girince ne kadar demokratik değer varsa ayaklar altına alınıyor hatta artık iç savaş sesleri yükseliyor.

23 Temmuz 2020 Perşembe
İNTİZAR - Belki de tarihin müstesna bir kırılma dönemine şahitlik ediyoruz. Yıllar boyu aşağılık kompleksi ile Batı'ya öykünen dünyanın geri kalan coğrafyasında yaşayan "Batıcı aydın tipi" "Batı tipi demokrasi", biraz daha özele inip "Amerikan tipi demokrasi" diye Batı'ya ait olanı yüceltip buna mukabil kendi ülkelerini küçümseyerek insanların ensesinde boza pişirmişlerdi. Bu gün görüyoruz ki özellikle Amerika'da son zamanlarda yaşananlar aslında işler zora girdiğinde öyle hiç de demokratik değerleri hesaba katan kimse kalmıyor.
 
Zaten ABD de yıllarca hegemonyasını devam ettirebilmek için dünyanın geri kalanı üzerinde hukuka dayalı bir sistemin oluşmasına asla müsaade etmedi. Zira böyle olursa kendi hegemonyasını dayatamaz, kendi üstünlüğüne kimseyi inandıramazdı. Çünkü Amerika'nın üstünlük iddiası kendisi haricindekileri zayıf bırakmak ve buna mukabil zayıflar karşısında büyüklenmek denklemi üzerine kurulu bir iddia idi. Yani aslında Amerika değerler bütünü üzerine inşa edilmiş bir medeniyetin değil, daima sömürü, beyinsizleştirme, köleleştirme üzerine kurulu büyüklenmeye dayalı despot, emperyal nitelikli bir sistemin ifadesi olmuştur. Şimdilerde Amerika'nın makyajının döküldüğü ve gerçek yüzünün ortaya çıktığı ve bunun geniş halk kitleleri tarafından fark edilmeye başladığı günlerde yaşıyoruz. 
 
Amerika'da son günlerde yaşananlara dair oldukça dikkat çekici haberler gelmeye başladı. Aşağıya bir kısmını alıntıladığımız WSWS'de Patrick Martin imzalı yazıda Amerika'da yaşananlar ile ilgili olarak "iç savaş hazırlığı" tanımlaması yapılması oldukça önemli zira sosyal medya üzerinden gelen haberler de bu tespiti destekler nitelikte içeriğe sahip...
 
Trump'ın ABD geneline yarı askeri polis gönderme planı: Egemen sınıf iç savaşa hazırlanıyor
 
Trump yönetiminin federal yarı askeri (paramiliter) polis güçlerini ülke genelindeki büyük kentlere konuşlandırma planı, demokratik haklara yönelik saldırıda ve polis devleti yönetimi kurulmasında keskin bir tırmanışı ifade etmektedir.
 
Bu güçlerin Portland'da seferber edilmesi, şimdiden Latin Amerika'daki ölüm mangalarını hatırlatan görüntülere yol açtı. Birliğini gösterir bir işaret veya isimlik olmayan kamuflajlar giyen çeteler, protestocuları yakalıyor, onları işaretsiz kamyonetlerin ve arabaların içine atıyor ve sorgulamak, belki de daha kötüsü için alıp götürüyor.
 
Trump, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, New York, Chicago, Philadelphia, Detroit, Baltimore, Oakland ve diğer şehirlerde benzer adımlar atma tehdidinde bulundu. Trump, polis şiddetini protesto edenler hakkında şunları söylüyordu: “Bu insanlar anarşistler, ülkemizden nefret eden insanlar ve ileriye gitmelerine izin vermeyeceğiz.”
 
Amerikan kentlerinin bu federal ajanlarla istila edilmesinin yasal veya anayasal bir temeli bulunmamaktadır. Kongre, konuşlandırılmalarına izin vermemiştir ve karşılık gelen herhangi bir olağanüstü durum söz konusu değildir. Trump'ın şiddet ve anarşi iddialarına karşın, asıl şiddet onun haydutları tarafından uygulanmaktadır.
 
Portland'daki federal saldırılara, Gümrük ve Sınır Muhafaza (CBP) biriminin ağır silahlı ajanları, özellikle de onun BORTAC olarak bilinen iç SWAT ekibinin üyeleri öncülük etti. BORTAC, sınırda uyuşturucu kaçakçılarıyla mücadele etmek ve ABD'nin göçmen toplama kamplarındaki huzursuzlukları bastırmak için kullanılıyor. Ancak Portland en yakın ABD sınırından yaklaşık 700 kilometre uzakta bulunuyor ve BORTAC, uyuşturucu satıcılarını ya da göçmenleri değil, polis şiddetine karşı çıkan protestocuları hedef alıyor.
 
CBP yetkililerine, Göç ve Gümrük Muhafaza (ICE) ve Ulaştırma Güvenliği İdaresi (TSA) gibi kurumlardan silahlı gruplar katılıyor. Bu güçler, İç Güvenlik Bakanlığı'nın (DHS) parçasıdır ve bakanlığın üst düzey yetkililerinin –Trump'ın uşakları olan Chad Wolf ile Ken Cuccinelli'nin– emriyle konuşlandırılmıştır. Haberlere göre DHS, ülke genelinde 2 bin görevliyi konuşlanmaya hazır tutuyor.
 
Trump, özü itibarıyla, kendi kişisel otoritesi altında faaliyet gösteren –ve yerel polis güçlerinin yanı sıra SWAT'ın faşizan göçmenlik ekiplerinden oluşan– yarı askeri bir güç geliştirme peşinde koşuyor.
 
...
 
Trump'ın ajanları tarafından Portland'da kaçırılanlar şimdiye kadar serbest bırakıldılar. Federal ajanlar tarafından, çoğu vandallık gerekçesiyle, yalnızca yedi kişi gözaltına alındı. Sadece göz yaşartıcı gaz ve “öldürücü olmayan” mermiler kullanıldı, gerçek mühimmat değil. Fakat emsaller oluşturuluyor. İnsanlar, paramiliter güçlerin konuşlandırılmasına ve ordunun arka planda müdahale etmek veya arabuluculuk yapmak üzere durmasına alıştırılıyor.
 
...
 
Trump'ın adımları büyük bir tırmanma anlamına gelmekle birlikte, bu adımlar Amerikan demokrasisinin uzun süreli krizinin ürünüdür. Trump yönetimi, “terörle mücadele” aygıtını iç muhalefete karşı kullanıyor... 
 
...
 
Trump'ın bu adımları, polisin George Floyd'u öldürmesinin ardından patlak veren kitlesel protestoları bastırmak için 1807 tarihli İsyan Yasası'nı uygulamaya koyup silahlı kuvvetleri konuşlandıracağını ilan etmesinin üzerinden iki ay geçmeden gelmektedir.
 
Demokratlar, Trump'ın darbe girişimine yönelik bütün muhalefeti orduya ve emekli generallere terk ettiler. Bu güçlerin darbe girişimine karşı çıkması ise, buna siyasi olarak hazırlık yapılmadığı için geri tepebileceği korkusundan kaynaklanıyordu. Onlar, böylesi büyük bir adımın henüz gerekli olmadığını düşünüyordu. Trump, geçici olarak geri adım attı ve İsyan Yasası'nı devreye sokmadı.
 
Sosyalist Eşitlik Partisi'nin 8 Haziran'da uyarmış olduğu gibi: “Tehlikeler oldukça ciddidir. Beyaz Saray'daki komplocular entrikalarını sonlandırmış değiller. Ordu, uygun zamanı bekliyor ve seçeneklerini değerlendiriyor. Polis hâlâ tepeden tırnağa silahlı.”
 
Bu uyarılar şimdi bütünüyle doğrulanıyor. Önümüzdeki seçimler, patlayıcı toplumsal huzursuzluk ve siyasi kriz koşullarında düzenlenecek. Trump, kaybetmesi durumunda seçimin sonucunu kabul etmeyebileceğini şimdiden ilan etmiş durumda. Demokratlar ise ordunun onu görevi bırakmaya zorlayacağına güveniyorlar. Egemen sınıfın tüm hizipleri, ... iç savaşa hazırlanıyor.
...
Amerika Birleşik Devletleri'nin bu durumu ve Trump'ın tavrı hakkında Parstoday'da yer alan yazıda da yukarıdaki tespitlerle örtüşen değerlendirmeler var. Amerika'nın içinden gelen ve Amerika'nın en büyük düşmanı olan İran basınından gelen değerlendirmeler birbirini yalanlamadığı gibi birbiri ile uyum oluşturuyor...
 
Trump'ın protestoculara karşı demir yumruk siyaseti ve kaygılar
 
Amerika genelinde eşitsizliğe karşı protesto gösterilerinin 60. gününde Amerika başkanı Donald Trump federal hükümet güçlerini büyük şehirler ve eyaletlerine göndererek sokaklara konuşlandırmak niyetinde olduğu belirtildi.
 
CNN kanalı Amerika'nın güvenlik ve emniyet güçlerine bağlı iki makamdan naklen, Beyaz Saray'ın federal güçlerinin Chicago'ya gönderilmesi hususunu incelemekte olduğunu belirtti. Habere göre federal güçlerini Amerika'nın farklı noktalarına gönderilmesi Trump hükümetinin mega kentlerde şiddet ve cinayetler ile mücadele için başlıca siyasetleri arasında yer almaktadır. 
 
Daha önce de başkan Trump federal güçleri Demokratların kontrolünde bulunan şehirler ve eyaletlere göndereceğini açıklamıştı.
 
Federal güvenlik görevlilerinin Amerika'nın farklı eyaletlerine gönderilme kararı Trump hükümetinin bu ülkede eşitsizliğe ve ayrımcılığa karşı protesto gösterileri düzenleyenlere yönelik demir yumruk siyasetlerinin bir parçasıdır. Son iki ay içerisinde Trump farklı yöntemler ile özellikle de sayısız tehditleri ile protestocuların öfkelerini önünü almak istemiştir. Trump bir kez göstericileri terörist ve anarşist nitelemenin ardından da kölecilik yapmakla bilinen tarihi isimlerin heykellerinin yıkılmasının 10 yıl hapis cezasına yol açacağı tehdidinde bulunmuştur. 
 
En son olarak da Trump bir kaç gün önce federal güvenlik güçlerini Oregon eyaletinde bulunan Portland şehrindeki protesto gösterilerini bastırmak için görevlendirdi. Buna rağmen Trump hükümetinin bastırma ve baskı yapma yönündeki girişimlerinin hiçbiri protestocular ve göstericileri ürkütemeyince sokaktaki gösteriler de devam etti. 
 
Buna karşın güvenlik güçlerinin şehirlerdeki geniş çapta sivil kıyafetle dolaşması, şiddetin dozunu da arttırmıştır. Halihazırda Amerika genelinde Trump'ın düzeni sağlama bahanesi ile ülkede polisiye yönetimi ve iktidarı kurmak isteği, böylece Amerika'yı diktatörlüğe ve iç savaşa sürüklemek isteğinin kaygılara yol açtığı söylenebilir. 
 
Demokrat senatör Richard Bluemental ise bu hususta şöyle diyor: "Trump'ın temel haklarını arayan kişilere karşı diktatörce çabaları, derin bir şekilde anti demokratik ve tehlikelidir".
 
Buna paralel olarak Trump'ın Amerika genelinde eşitsizlik ve ırkçılığa karşı itiraz eden göstericilere karşı diktatörce davranışları ve yaklaşımları, bir yandan da 2020 Amerika başkanlık seçimlerinin sonuçları ile ilgili kaygıları arttırmıştır. Bu çerçevede Trump'ın bu durumu bahane ederek 2020 başkanlık seçimlerinin sonuçlarını kabul etmeyeceği söyleniyor. 
 
Trump üç gün önce Fox News sunucusunun sorusuna cevap vermemesi bu yöndeki kuşkuları arttırdı. Bu çerçevede Fox News sunucusu Trump'a seçimleri kazanmaması halinde sonuçları kabul edip etmeyeceğini sordu. Trump'ı eleştirenler ise böyle önemli bir soruya başkanının böyle bir şekilde tepki göstermesini şaşkınlıkla karşıladı ve Trump'ın saltanat tahtına oturmak istediğine vurgu yaptı. 
 
Amerika kongresi temsilcisi Don Beyer ise bu hususta şöyle diyor: "Trump'ın Amerika'nın taleplerine aldırış etmemesi ve Aralık'ta yenilgi sonuçlarını kabul etmeme tehdidi kaygı vericidir. O bir kral değildir". 
 
Ancak Amerika'da devam eden protesto gösterilerine rağmen Trump hükümetinin genel taleplere karşı baskıcı ve şiddete dayalı yaklaşımı değiştirmemiştir. Amerika'da seçimlere yaklaştıkça başkan demir yumruk siyasetini daha yoğun şekilde izlemeye başlamıştır. Öyle bir siyaset ki sonunda şiddetin artmasında ve toplumsal çelişkilerin ve ihtilafların artmasına yol açar. Böylece Amerika'nın siyasi istikrarı ciddi tehdit altına girecektir.
Görüldüğü gibi olaya Amerika'nın içinden de dışından da bakıldığında resmin tarifi farklı değil. Amerika'da yaşananlar bu güne değin Amerika'nın kendi eliyle başkalarına yaptığı şeylerin aynıdır. Yani Amerika bu gün "eden bulur" deyiminin tam karşılığını yaşamaktadır. Kim bilir belki de bir dönem Sovyetler Birliği'nin dağılması gibi Amerika Birleşik Devletleri'nin de dağılma sürecine tanıklık edebiliriz!
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar