1434822039_o.196096.jpg

Biden'in elinde sihirli değnek olmayacak: Hegemonya gerilediyse dönüşü yok

"Hegemonyası gerileyen bir daha bunu restore edemez. Hegemonya çok özel koşullarda ortaya çıkar ve o koşullar ortadan kalktıktan sonra restorasyonu beklemek yanlış olur. Bir anlamda şunu söyleyebiliriz: Cennetten kovulduktan sonra oraya geri dönüş yoktur... Biden'ın da bu parçaları bir yerden bulup getirmesi mümkün değil."

12 Kasım 2020 Perşembe
Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) Demokrat aday Joe Biden, henüz resmi olarak tecil edilmese de ülke medyası ve uluslararası kamuoyunun ezici çoğunluğu tarafından Beyaz Saray'ın yeni sahibi olarak ilan edildi. Zaferinden şüphe duymayan Joe Biden'ın gündeminde ise ülkesinin hegemonyasını restore etmek yer alıyor. Yardımcısı Kamala Harris ile salı günü kameralar karşısında geçen Biden müttefiklerine "Onların şunu bilmesini sağladım. ABD oyuna geri döndü." diye konuştu.
 
Biden'ın verdiği mesajı CRI Türk'e değerlendiren Cumhuriyet gazetesi yazarı Ergin Yıldızoğlu'na göre, ABD'nin 2. Dünya Savaşı'nın ertesinde inşa ettiği hegemonyasını yeniden restore etme ihtimali bulunmuyor. Washington yönetiminin süreç içerisinde hem ekonomik hem de siyasi olarak aşındığını belirten Yıldızoğlu, hegemonya kaybının 11 Eylül sonrasında yayımlanan dört yıllık Savunma Gözden Geçirme Raporu ile tescil edildiğini dile getirdi. Ergin Yıldızoğlu "O raporla beraber Amerika, dış politikasında örnek teşkil ederek, hizmet sunarak ve rıza alarak yönetmenin mümkün olmadığı açıkça kabul etti." dedi.
 
Hegemonyayı kaybetmek cennetten kovulmak gibi 
 
"Hegemonyası gerileyen bir daha bunu restore edemez. Hegemonya çok özel koşullarda ortaya çıkar ve o koşullar ortadan kalktıktan sonra restorasyonu beklemek yanlış olur. Bir anlamda şunu söyleyebiliriz: Cennetten kovulduktan sonra oraya geri dönüş yoktur." diyen Yıldızoğlu, şöyle devam etti:
 
"Yumuşak güç ve askeri güç devletin elindeki iki seçenekmiş gibi sunuluyor. Oysa bunlar devletin elindeki politika seçenekleri değil, aksine devletlerin kapasiteleri ile ilgili enstrümanlardır. Örneğin, yumuşak gücü kullanacak kurumsal, ideolojik, kültürel yapınız ve ekonomik kaynaklarınız yoksa, dış politikanıza öncelik olarak yumuşak gücü yazsanız bile hayata geçiremezsiniz. Benzer şekilde askeri ve teknolojik kapasiteniz yeterli değilse sert güç bir seçenek değildir. Bu bağlamda Amerika'nın yumuşak gücü bir seçenek değil ve ortadan kalkmış durumda."
 
Ciklet, kola ve bluejean dönemi geride kaldı 
 
Hegemonya bileşenlerinden birinin de kültürel baskınlık yineleyen Yıldızoğlu, bu cephede de ABD için işlerin istediği gibi gitmediğinin altını çizerek, şu ifadeleri kullandı:
 
"Biraz kaba bir tarif olsa da eskiden ciklet, kola ve blue jean etrafında simgesel bir Amerikan yaşam tarzı vardı ama artık bu yok. Amerikan kültür endüstrisi bile bu döküntüyü saklamıyor. Sokaklardaki evsizler ya da işten atılmış kimseler saklanmıyor. Amerika şu anda örnek alınacak ülke olmaktan çıkmış durumda. Bahsettiğim tüm bu parçalar bugün yok ve Biden'ın da bu parçaları bir yerden bulup getirmesi mümkün değil."
 
ABD yıkıyor ama kuramıyor 
 
Muhtemel Biden iktidarına dair kamuoyundaki en yaygın beklenti ise şüphesiz ittifak ilişkilerini canlandıracağı yönünde. Zira Biden, iktidarının ilk gününde Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) gibi kurumlara geri dönmeyi, müttefikleri ile Atlantik değerleri etrafında ortak payda inşa etmeyi ve Birleşmiş Milletler (BM) zemininde özellikle iklim değişikliği gibi konularda liderlik yapma sözü verdi.
 
Ergin Yıldızoğlu ise Biden'ın çok kutuplu dünyadaki bloklaşmayı hızlandıracağı değerlendirmesinde bulundu. Bu bağlamda Yıldızoğlu, şunları kaydetti:
 
"Geleneksel  müttefiklerini seferber ettikçe, kaçınılmaz olarak bloklaşmayı da teşvik edecek. Amerika'nın ilişkide bulunduğu ülkeleri seferber etmesi ise Soğuk Savaş koşullarındaki gibi mümkün değil. Bu durumu Bush yönetiminin birinci döneminde gördük. NATO ve Avrupa ülkelerini Irak ya da Afganistan işgalinde harekete geçirmeye çalıştı ancak Almanya ilgilenmedi. Fransa, Afrika'nın kendi etki alanı olduğunu düşünerek Büyük Orta Doğu Projesi'ne dair alttan alta tartışama yürüttü. ABD günün sonunda o bölgelere İngiltere ve üç, beş küçük ülke ile gitti. Zamanı biraz ileri sararsak Bush'un ikinci döneminde daha yumuşak gücü esas alan bir ekip siyasete girmeye başladı. Bu ekibin bir kısmı Barack Obama döneminde de görüldü ve bu süreçte 'liderlik' yerine 'teşvik' etme politikası Libya'da görüldüğü üzere başarısızlığa uğradı. ABD açısında yıkmak kolay ancak hegemonya, aynı zamanda kurmayı da gerektirir. Örneğin, Irak ya da Libya'da bunu yapamadılar. Hegemonyanın belirleyici özelliği ülkelere kaynak ve yöntem sunabilmektir. Amerika'nın böyle bir kapasitesi bugün bulunmuyor."
 
ABD'nin ne isteği ne de geleneği var 
 
Biden iktidarının Çin Halk Cumhuriyeti ile çeşitli platformlarda yapacağı salgınla mücadele ya da iklim krizi konularındaki iş birliği ihtimallerinin Washington ve Beijing arasındaki ihtilafları bir süre ertelese de ortadan kaldırmayacağına işaret eden Yıldızoğlu'na göre, "güç transferi" gerilimi gelecekte kaçınılmaz olacak. Yıldızoğlu, konuya ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
 
"Eğer Biden devlet aygıtının başına geçtikten sonra Avrupa ile ilişkilerini düzeltir ve uluslararası ticareti Çin ile düzenlemek isterse bu kısa vadede bir rahatlama getirebilir. Buna karşın daha önemli olansa güç transferidir. Örneğin, geçmişte İngiltere gücünü Amerika'ya transfer etti ve kendini de bu süreçte olumlu bir noktaya yerleştirdi. Hegemonya en az kendisi gibi büyük bir güce transfer edilebilir. Tarihe baktığımız zaman hegemonik devletlerin ölçeğinin daha fazla büyüdüğünü görüyoruz. Çin, eşit ilişkilerde ısrar ediyor ancak ABD'nin bu yönde ne istediği ne de geleneği var." 
 
Gökhun Göçmen
CRI
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar