9f4957fb-199f-44f1-86a5-77d5f47c7e02.png

Yıllardır biriken fakat kısa sürede ortaya çıkan sismik değişim

Ancak daha derindeki hikaye, sadece Taliban'ın dönüşümü değil, aynı zamanda jeopolitikte sismik bir değişimdir. Batılı istihbarat teşkilatları 'terörle mücadele' ile o kadar meşguldü ki, yeni dinamikleri oyunda göremediler.

25 Ağustos 2021 Çarşamba

İNTİZAR - Kısa süre önce Afganistan'da büyük bir jeopolitik olay meydana geldi: Mackinder'ın 19. yüzyılda Asya'nın kalbi olarak adlandırdığı şeyi yönetmek için önemli bir Batı stratejisinin gümlemesi. Bunun savaşmadan ve birkaç gün içinde başarılması neredeyse emsalsizdi. Bu durum bir şok oluşturdu. Kabil havaalanından kaçan Afganların dev ABD nakliye uçaklarının iniş takımına umutsuzca tutunduklarını gösteren görüntüler, Vietnam'da Napalm'dan kaçan ağlayan çıplak kızla aynı seviyede, bu kez Amerika'nın Orta Asya paradigmasının arbedesinin ikonik görüntüsü haline geldi.

Biden'daki öfke -Washington'un 'şahinleri' arasındaki stratejik kıyamet duygusu- AEI'den Michael Rubin'in bu acı çığlığında en iyi şekilde özetlenebilir:

Biden, Çin'in Afganistan'daki çıkarlarını ilerletmesini sağlayarak Hindistan ve diğer Amerikan müttefiklerinin Orta Asya'dan koparmasına da sebep olmuş oluyor. Basitçe söylemek gerekirse… Biden'ın beceriksizliği şimdi II. Dünya Savaşı sonrası tüm liberal düzeni riske atıyor. Tanrı Amerika Birleşik Devletleri'ne yardım etsin” dedi". 

Afganistan ile ilgili bağlamı açıkça söylüyor: Rusya ve Çin'i zayıflatmak için Orta Asya'yı parçalamak. Rubin en azından bizi, kızların eğitimini koruma konusundaki ikiyüzlülükten kurtarıyor. Şu sonuca varıyor: “Amerika'nın Çin'e karşı tutumunu geliştirmek yerine, Biden'ın kan kaybetmeye başlaması”.

Amerika ve Avrupa'daki birçok kişi Biden'a derinden kızgın ve böyle bir şeyin nasıl olabildiğine de şaşkın. Ancak açıklama, daha fazla analiz edilmesi durumunda daha da rahatsız edici olabilir. Afganistan'ın alnındaki uzun zamandır var olan kanlı yazı ne olacağını belli ediyordu- kendi halkının köklerinden kopmuş, batan bir yabancı kültür dürtüsüyle ne kadar süre sürdürülebileceğinin bir sınırı vardır.

Ancak daha derindeki hikaye, sadece Taliban'ın dönüşümü değil, aynı zamanda jeopolitikte sismik bir değişimdir. Batılı istihbarat teşkilatları, 'terörle mücadele' ile o kadar meşguldü ki, oyunda yeni dinamikleri göremediler. Elbette bu, Biden yönetiminin Gani rejiminin düşmesinin ne kadar süreceğine ilişkin değerlendirmesini açıklayabilir.

Bugün gördüğümüz Taliban çok daha karmaşık, çoklu etnik gruptan oluşan ve sofistike bir koalisyon, bu yüzden bu kadar nefes kesici bir hızla batıda kurulan Afganistan hükümetini devirmeyi başardılar. Afgan siyasi katılımı hakkında konuşuyorlar - ve arabuluculuk için İran, Rusya, Çin ve Pakistan'a bakıyorlar ve 'Büyük Oyun'daki yerlerini kolaylaştırıyorlar. Çoğulcu bir Sünni İslamcı hükümet olarak bölgesel bir rol oynamayı hedefliyorlar. Bu nedenle, bu kilit dış ortaklara, iktidara gelmelerinin ne bir hesaplaşma ne de bir iç savaş getireceğine dair açık güvence verdiler. Ayrıca farklı mezheplere saygı duyulacağını, kızların ve kadınların eğitilebileceğini ve eğitileceğini vaat ediyorlar.

Bununla birlikte, söz konusu iktidar süreci, bu dönüşümün denetlenmesinde ciddi rol oynayan önemli dış aktörlerle birlikte yıllardır devam ediyor. Daha somut olarak, gelecek konusunda Taliban ile fikir birliğine varıldıkça, bu dış güçler - Çin, İran, Rusya ve Pakistan - Afgan müttefiklerini (yani neredeyse aynı sayıdaki diğer Afgan azınlıkları) Taliban ile müzakere masasına getirdiler. İkincisinin Çin ile bağlantıları birkaç yıl öncesine dayanıyor. İran da benzer şekilde en az yirmi yıldır Taliban ve diğer Afgan unsurlarıyla ilişki içinde. Rusya ve Pakistan, Aralık 2016'da birlikte çalıştılar.

Taliban yönetimi bu ortak yardımların bir sonucu olarak Orta Asya'nın realpolitiğine uyum sağladı: ŞİÖ'nün, izolasyonlarından siyasi ‘dokunulmazlar' olarak çıkmalarını ve ŞİÖ üyesi ülkelerin ekonomik yardımlarıyla Afganistan'ı yönetmeleri ve yeniden inşa etmeleri için bir yol açmalarını sağlayabilecek gelecek bölgesel stratejik paradigmayı temsil ettiklerini görüyorlar.

Böylece, ABD ve NATO umutsuz bir kargaşa içinde 'Asya'nın kavşağından' çıkmak zorunda kalmak bir kenara, aynı zamanda bu gelişmeler Rusya ve Çin'in ekonomik ve ticari bölgesel koridor planlarında büyük bir evrim için zemin hazırlamıştır. Ayrıca, Orta Asya'nın güvenliğini, oradaki Çin ve Rus güvenlik açıklarına göre dönüştürüyorlar. (ABD, şimdiye kadar Orta Asya'da alternatif bir askeri üs kurmayı reddetti ve güçlerini Ürdün'e kaydırdı).

Bu stratejik paradigma değişikliği yapbozunun diğer bileşenleri de aşikar hale geldi: İran'ın yeni yönetimi, stratejik olarak diğer İslam ülkeleri ve Rusya ve Çin ile ilişkilere öncelik vermeye yöneldi ve JCPOA'nın yeniden başlatılması için Viyana anlaşma taslağını reddederek yeniden konumlandı. Çin ve Rusya, ortak askeri tatbikatlar için geçen hafta (Taliban'ın iktidara gelişiyle aynı zamana denk gelen) kuzey Afganistan üzerindeki hava sahasını kapattı ve ilk kez ortak askeri kontrol altında tatbikat yaptılar. Pakistan da herhangi bir ABD askeri varlığına ev sahipliği yapmayı reddederek yeniden konumlandı.

Ve sonra ... İran, ABD'nin ekonomik kuşatmasının kaldırılmasına gerek kalmaksizin, İran'ın Avrasya Ekonomik Birliği'ne (EAEU) katılması anlamına gelen ŞİÖ'ye resmen davet edildi ve böylece İran'a yeni bir ekonomik ve ticaret ufku kazandırdı.

Bütün bunlar, stratejik paradigma değişikliğinin temiz bir taramasıdır.

Alastair Crooke
Al Mayadeen
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar