fcfa3997-a942-4005-b565-4cfe2056b26a.jpg
  • Anasayfa» 
  • Analiz»
  •  Erdoğan'ın yeniden seçilmesi İran-Türkiye ilişkileri açısından ne anlama geliyor?

Erdoğan'ın yeniden seçilmesi İran-Türkiye ilişkileri açısından ne anlama geliyor?

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14 Mayıs'taki ilk turda kesin bir zafer için gereken oyların yüzde 50'sinden fazlasını alamayınca, Pazar günü sıkı ve gergin bir cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci turunda yeniden seçildi.

30 Mayıs 2023 Salı

İNTİZAR - Ülkenin Yüksek Seçim Kurulu'na göre, görevdeki cumhurbaşkanı oyların yüzde 52,2'sini alırken, rakibi yüzde 47,8'i alan ortak muhalefet adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nu geride bıraktı.

Seçmen katılımı, 14 Mayıs'taki ilk tura göre yaklaşık yüzde 3 daha düşük olan yüzde 85,7 oldu.

İlk turda ülkenin en uzun süre görevde kalan cumhurbaşkanına sert bir meydan okuma başlatan Kılıçdaroğlu, bunun "yılların en adaletsiz seçimi" olduğundan şikayet etse de nihai sonuca itiraz etmedi.

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, sonuçların açıklanmasının hemen ardından Türk mevkidaşını tebrik ederek, seçim zaferini Türk halkının görevdeki cumhurbaşkanına duyduğu “değerli güvenin devamının bir işareti” olarak nitelendirdi.

Cumhurbaşkanı Reisi, İran İslam Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki ilişkilerin Erdoğan'ın yeni görev döneminde daha da güçleneceğine olan güvenini dile getirdi.

İki komşu ülke arasındaki ilişkinin güçlü tarihi, kültürel ve dini bağların yanı sıra iyi komşuluk, karşılıklı saygı ve ortak çıkarlara dayandığına dikkat çekti.

Erdoğan'ın yeniden seçilmesi, iki ülke arasındaki ortak çıkarları ve ortak zorlukları dikkate alarak İran-Türkiye ilişkilerinin daha yakın olma ihtimaline dikkat çekti.

Erdoğan'ın dümende olduğu son yirmi yılda, Türkiye'nin İran'a yönelik yasadışı ABD yaptırımlarına kararlı bir şekilde karşı çıkan birkaç ülkeden biri olmasıyla Tahran ile Ankara arasındaki ticaret büyüdü.

Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan son verilere göre, İran ile Türkiye arasındaki ticaret 2022'de yıllık %12,18 artış kaydederek 5,35 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Öte yandan İran, 2017'de Erdoğan hükümetine karşı düzenlenen askeri darbe girişimini ilk kınayan ülkeler arasında yer aldı ve aynı zamanda Şubat ayında Türkiye'de meydana gelen yıkıcı deprem sırasında insani yardım ve yardım ekipleri gönderen ilk ülkeler arasında yer aldı.

Tahran-Ankara ilişkilerinde, artan bölgesel entegrasyon eğilimine uygun olarak gelecekte çok taraflı diyalog yoluyla çözülebilecek pek çok anlaşmazlık noktası var.

Günümüz Türkiye'si, 1979 sonrası İran İslam Cumhuriyeti ile pek çok deneyimi paylaşmaktadır.

ABD önderliğindeki NATO askeri ittifakının bir üyesi olmasına rağmen Türkiye, Washington'un kendisini eşit bir ortak olarak değil, tıpkı devrim öncesi İran gibi bağımlı bir devlet olarak gördüğünü anlıyor.

ABD'nin Batı dışı silah alımına yönelik şantajı, Ankara'yı savaş uçağı geliştirme programlarının dışında tutması ve Türk kuruluşlarına yaptırım uygulaması bunun en iyi kanıtıdır.

Daha az bilinen bir gerçek ise, İran İslam Cumhuriyeti gibi Türkiye'nin de bir dizi askeri mühendisin esrarengiz ölümüyle bilimsel-endüstriyel terörün kurbanı olduğudur.

Bu, bazı unsurların, Türkiye ve İran gibi gelişmiş, milyarlarca dolarlık teknolojiler geliştiren ve küçük bir Batılı güç çemberinin tekelini kıran ülkelerden rahatsız olduğunu gösteriyor.

Türkiye'nin Avrupalı ​​güçlerle Avrupa Birliği'ne (AB) katılım konusundaki deneyimleri de İran'ın Kapsamlı Ortak Eylem Planı'na (KOEP) ilişkin deneyimlerine çok benzerdir.

Her iki dava da büyük vaatler ve yüksek beklentilerle başladı ve ani arkadan bıçaklama, sorumluluğun reddi ve hiçbir şey için tekrarlanan taleplerle sona erdi.

Avrupa ülkeleri, eski ABD yönetiminin uluslararası hukuku bariz bir şekilde ihlal ederek anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmesinin ardından 2015 nükleer anlaşmasını kurtarma taahhütlerini yerine getiremedi.

Türkiye ve İran siyaseti de Batı dünyasında yoğun bir inceleme konusu.

Aradan 44 yıl geçmesine rağmen Batılılar, İran halkının Batı destekli diktatörlüğü devirip referandumla kendi demokratik sistemini seçtiği gerçeğini hala tam olarak kabullenebilmiş değiller.

Benzer şekilde, Türkiye'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçlarını kabul etmekte sorunlar yaşıyorlar.

İstanbul Sabancı Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olan Adam McConnel, AA'nın Pazartesi günü yayınladığı bir yazıda Batı medyasını Türk seçmene saygısızlık etmekle suçladı.

Batı basınının önündeki tek yolun Türk seçmeninin tercihlerine saygı duymakla başlayıp, sonra da bu tercihleri ​​bütüncül olarak kavramak için çalışmak olduğunu söyledi.

Siyasi tercihler bir yana, son dönemde yapılan birçok anket, Türk halkının çoğunluğunun İran'ı dost bir ülke olarak gördüğünü, İran karşıtı yaptırımlara karşı olduğunu ve NATO ittifakına güvenmediğini gösteriyor.

Erdoğan Türkiye cumhurbaşkanı olarak yeni görevinde, iki ülke halkının istekleri doğrultusunda ve tek kutupluluktan çok kutupluluğa değişen dünya düzeninde İran ile Türkiye arasındaki işbirliğinin genişletilmesi için sahne hazır.

Ivan Kesic
Press TV

 

Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar