İNTİZAR - İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının ilk 50 gününe ilişkin kesin bir değerlendirme yapmak ya da Cuma günü başlayan dört günlük ateşkesin ve ilk parti esir takasının ertesi günü neler olacağını öngörmek için erken olabilir.
Ancak açık olan bir şey var ki o da Hamas'ın Gazze lideri Yahya el Sinvar'ın -ki kendisi 7 Ekim'de Gazze'deki askeri üslere ve yerleşimlere düzenlediği ve İsrail askeri ve siyasi kurumlarını şaşkına çeviren baskınla bu savaşta ilk kurşunu sıkan kişidir- kendi şartlarını dayatmayı başardığıdır.
Sinvar ve sağ kolu Kassam Tugayları Komutanı Muhammed Deif, bu savaş için üç yıl boyunca metodik bir şekilde hazırlık yaptılar. Bunu, dostu da düşmanı da hayrete düşüren yüksek bir beceri ve istihbarat zekasıyla başardılar. Buna karşılık İsrail'in liderleri Netanyahu-Gantz-Gallant üçlüsü, savunmasız sivillere yönelik 47 gün süren acımasız halı bombardımanına rağmen Hamas ve diğer direniş gruplarını yok etme hedeflerine ulaşamazken, kendilerine büyük askeri, siyasi ve diplomatik kayıplar yaşatan kindar bir nihilist yaklaşım izlediler.
Savaşta zafer ya da yenilginin ölçütü kayıpların sayısı değildir. Vietnamlılar, ABD'nin verdiği kayıpların 20 katından fazla kayıp vermelerine rağmen savaşın sonunda zafer kazanmışlardır. Aynı şey Afganistan'daki Taliban için de söylenebilir. Tarih benzer örneklerle doludur.
Gazze Şeridi'ndeki mevcut savaşı İsrail ile daha önce Araplar arasında yaşanan tüm savaşlardan farklı kılan şey, özellikle Filistin tarafındaki liderliktir. Sinvar'ın liderliği sarsılmaz bir kararlılık ile hem askeri hem de istihbarat açısından ustaca planlama, hazırlık, uygulama ve zamanlamayı birleştirdi. Şaşırtıcı derecede gizliliği koruyarak ve bilgiyi son derece güvenilir küçük bir çevreyle sınırlayarak İsrail'i gafil avladı. Kassam Tugayları'na yakın bir kaynağa göre, yurtdışında bulunan Hamas liderlerinin bile 7 Ekim saldırısından ve hatta bu saldırıya yönelik hazırlıklardan önceden haberi yoktu.
İşgalci İsrail devleti için dünyayı sarsan bir darbe olan bu saldırı, savaşı doğrudan düşmanın sahasına taşıdı, yüzlerce askerini ve yerleşimcisini öldürdü ve birçoğunu esir aldı ve kendisini destekleyen temelleri sarstı: korku, caydırıcılık, güvenlik, istikrar, askeri üstünlük ve uluslararası sempati ve destek.
Netanyahu ve generallerinin geçici ateşkesin şartları üzerinde müzakere etmeyi kabul etmeleri yenilginin ilk işaretiydi. Sinvar ve yardımcılarının şartlarına uyarak, küçümsemeye ve şeytanlaştırmaya çalıştıkları hareketlerini fiilen tanımış oldular. Onun tuzağına düştüler. Kibirleri ve üstünlük duyguları, Oslo anlaşmaları ve güvenlik işbirliği rezaletiyle Filistin halkını prangalayan, tüm yumurtalarını ABD, Avrupa ve sözde uluslararası toplumun sepetine koyan ve her şeylerini onların sempatisini ve dostluğunu kazanmaya bağlayan önceki Filistinli liderlerin başarısızlıklarından ve hatalarından ders alan düşmanlarını doğru değerlendirmelerini engelledi. Filistinlilerin yeni liderleri lüks arabalara ve özel jetlere binmiyor, yer altında yaşıyor.
ABD ve İsrail'in tüm istihbarat teşkilatları ve casus uyduları Sinvar'ın yerini, operasyon odasını, buraya bağlanan tünelleri ya da yeraltındaki füze ve insansız hava aracı fabrikalarını tespit edemedi. Operasyon odasının altında olduğunu iddia ettikleri Şifa sağlık kompleksinden daha yeni çekildiler. Şimdi de Gazze'nin güneyinde bir yerde olduğunu söyleyecekler ve bunu soykırım savaşının yeni bir aşamasını başlatmak için kullanacaklar ki bunun intikamı ya da öldürdükleri her Filistinli için ağır bir bedel ödeyecekler. Filistin halkı unutmaz ya da affetmez.
Dört günlük ateşkes sona erdikten sonra ne olacağını kestiremiyorum ama diğer savaşlardan edindiğim tecrübelere dayanarak ateşkesin uzatılacağını düşünüyorum. Her iki durumda da önemli olan farklı, cesur bir Filistin liderliğinin varlığı; her şeylerini feda etmeye hazır ve direniş kültüründe yeni bir aşamayı yansıtan sofistike direniş grupları; ve halkın sıcak, destekleyici ve uyumlu kucaklamasıdır. İsrail saflarında böylesine şaşkınlık ve keder yaratan şey de budur.
'Küçük' İsrail Arap orduları ve generalleri tarafından değil, Filistin Direnişi ve buna verilen kitlesel Arap ve İslami halk desteği tarafından sarsılmakta ve 'Büyük' İsrail raydan çıkarılmaktadır. Bu durum nihayetinde Arap dünyasında 1948 Nakba'sının ardından olduğu gibi hükümdarları ve rejimleri silip süpüren bir değişim dalgasının habercisi olabilir.
Sinvar'ın, Gazze tünellerinden birindeki bir "odada" tüm koşulları dayattıktan ve işgal ordusunun ve liderlerinin ulaşmak için savaşı başlattıkları hedeflerden hiçbirine ulaşamamasından sonra sevinçle ellerini ovuşturduğu kesindir.
Abdulbari Atvan
Rai Al Youm