141-petrol fiyatları.jpg
  • Anasayfa» 
  • Analiz»
  •  "Hazar-Ortadoğu Enerji Havzası, Afganistan ve Irak işgal edilerek kontrol altına alınmaya çalışıldı."

"Hazar-Ortadoğu Enerji Havzası, Afganistan ve Irak işgal edilerek kontrol altına alınmaya çalışıldı."

PNAC'ın bir alt projesi olan "Büyük Ortadoğu Projesi/Genişletilmiş Ortadoğu Projesi" çerçevesinde, 2030'lu yıllarda dünya enerji ihtiyacının %75'ini karşılayacağı öngörülen Hazar-Ortadoğu Enerji havzası, Afganistan ve Irak işgal edilerek kontrol altına alınmaya çalışıldı.

17 Kasım 2014 Pazartesi

Küresel sermaye "21. yüzyıl Amerikan Yüzyılı olacak" Projesi (PNAC) kapsamında Amerikan derin devleti önderliğinde tek kutuplu bir dünya düzeni kurmak için 11 Eylül 2001'de "İkiz Kulelerin" vurulmasıyla birlikte terörle mücadele bahanesiyle İslam ülkelerini hedef gösterdi. Ürettiği el-Kaide terörüyle mücadele adına saldırı düzenleyerek Afganistan ve Irak'ı işgal etti.

"21. yüzyıl Amerikan Yüzyılı olacak" Projesi'nin ana amacı; "Siyonizm'in Gizli Dünya Devleti Projesi" için gelecekte Amerika'nın karşısına askeri, ekonomik ve kültürel rakip olabilecek tüm güçlerin önünün kesilmesi, bunu kabul etmeyen milletlerin terörizmle suçlanıp bastırılması, bu bağlamda tüm enerji üretim havzalarının ve enerji ulaşım yollarının kontrol altına alınması, Amerika'nın doğrudan askeri müdahalesi şartlarının sağlanması veya NATO'nun bir dünya jandarması olarak kullanılması, Amerikan yaşam tarzının tek yaşam tarzı, Batı medeniyetinin de tek bir üstün ve hakim medeniyet olduğuna ilişkin psikolojik harekâtı uygulamasıydı. PNAC'ın bir alt projesi olan "Büyük Ortadoğu Projesi"/"Genişletilmiş Ortadoğu Projesi"(BOP/GOP) çerçevesinde, 2030'lu yıllarda dünya enerji ihtiyacının %75'ini karşılayacağı öngörülen Hazar-Ortadoğu Enerji havzası, Afganistan ve Irak işgal edilerek kontrol altına alınmaya çalışıldı. Bu gün İslam coğrafyasında vuku bulan tüm kanlı hadiselerin sebebi, bu temel strateji olup dökülen kanların ana sorumlusu Siyonizm, Amerika ile onların bölge dışı ve içi işbirlikçileridir.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaklaşık 32 kez BOP'un eş başkanı olduğunu ve bölgeye demokrasi ve özgürlük getireceklerini belirtti. BOP'un demokrasi ve özgürlük getirme örnekleri işte Afganistan, Irak ve Suriye'de uygulanmaktadır. Türkiye hükümeti her üç İslam ülkesinin işgal edilmesine destek verdi. Amerika ve NATO'nun Afganistan'daki katliamlarına pansuman görevini üstlenip destekledi. Suriye'nin de işgal edilmesi gerektiğini defalarca vurguladı. Erdoğan haklı olarak BMGK yapısının değiştirilmesi gerektiğini vurguladı. Fakat bundan asıl amacı, Suriye'ye askeri saldırı ve işgali önleyen Rusya ve Çin'in veto haklarını kullanmasından duyduğu rahatsızlıktır. Çünkü AKP hükümeti Amerika liderliğindeki Koalisyonunun Suriye'de uçuşa yasak bölge ve güvenli bölgenin kurulmasını istiyor. Fakat Rusya vetosu bunu engelliyor. Türkiye cumhurbaşkanı haklı olarak katil İsrail rejimiyle ilgili BM genel kurulu ve BMGK tarafından alınan 150'ye yakın kararın uygulanmadığını söylüyor. Fakat diğer taraftan terörist İsrail rejimiyle yakın işbirliğini olduğu gibi sürdüreceklerini hükümet yetkilileri diliyle ilan ediyor ve İsrail devletinin değil sadece şu anki İsrail hükümetini kabul etmediklerini belirtiyor. Erdoğan ve AKP hükümeti terörist İsrail rejiminin saldırılarını durdurmak istiyorsa, pratikte Siyonizm'i yeniden Irkçılık olarak ilan etmesi ve bütün ilişkilerini koparması, İsrail elçiliğiyle bütün temsilciliklerini kapatıp sınır dışı etmesi, Suriye'ye karşı düşmanca tutumun en az aynısını Siyonist İsrail rejimine göstermesi, Filistinli direniş teşkilatlarını eğitip silahlandırmasıdır. Fakat AKP hükümeti sadece Irak ve Suriye'de mezhep savaşının var olduğu iddiasıyla aslında Siyonist rejim ve Batılı devletlerin ekmeğine yağ sürmektedir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca, Suriye'de 300 bin masum insanın öldüğünü, Batılı ülkelerin müdahale etmediğini, söylediklerinin "Esad gidince yerine kim gelecek?" olduğunu belirtip, bu mantığı eleştiriyor.

Peki Suriye'de katliam ve yıkım kimin eseri? Beşşar Esad hükümeti, ülkesini kalkındırmaya ve imar etmeye çalışırken birden delirip, ülkede yıkım ve katliam mı başlattı. Acaba Amerika ve Fransa, İngiltere ve NATO terör örgütü askeri ve istihbarat açıdan Suudi Krallığı ve Katar petro dolarlarıyla bu ülkeye milis güçler, tekfirci selefi Vahhabi katiller sürüsünü göndermediler mi? Suriye üst düzey yetkililerini, polis ve askerlerini öldürmediler, Alevileri katliamdan geçirmediler mi? Türkiye tekfirci teröristlerle laik ve Batıcı terör örgütlerini içinde barındıran Özgür Suriye Ordusu'na yardım ve yataklık yapmadı mı? AKP hükümetiyle Erdoğan Kobani'de sivil olmadığını ve 2 bin direnişçi olduğunu belirtip, tekfirci IŞİD terör örgütünün bu bölgeye saldırılarına karşı mücadele edilmemesi ve direnişçilerin desteklenmemesi gerektiğini belirtiyor ve Halep'in düşüşünün daha önemli olduğunu kaydediyor. AKP hükümeti, Beşşar Esad hükümeti ve Suriye ordusuyla halk direniş komitelerinin Halep'i tekfirci teröristlerden temizlemeye yönelik şanlı operasyonlarının başlatılmasından büyük bir endişe duyuyor. Çünkü bütün yatırımları boşa çıkacaktır. Türkiye ve Suudi krallığıyla Katarın asıl amacı, Halep'i tamamen tekfirci teröristlerin denetimine geçirmek ve ardından yabancı güçlerin bu bölgelere gönderilerek Suriye'de saldırıya geçirip, Şam hükümetini düşürmek ve Suriye'nin uluslar arası Koalisyon güçleri tarafından işgal edilmesini sağlamaktı.  Esad gidince, Suriye'ye demokrasi gelmeyecek ve seçimler yapılmayacak ve halk iradesi egemen olmayacak. Sadece tekfirci selefi Vahhabi teröristler,  özellikle IŞİD; Nusra Cephesi, İslam Cephesi gibi vahşi ve kana susamış teröristler hakim olacak ve ırkçı İsrail rejimi Suudi Krallığı'yla birlikte Suriye'de tek bir söz sahibi olacak.

 

Seyid Ali Gamemagami

Kaynak: turkish.irib.ir

 

Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar