İNTİZAR - İsrail rejiminin hava saldırılarını artırarak müzakerelerde Lübnanlılara taleplerini dayatmayı planladığı bir dönemde Hizbullah, son günlerde savaş denklemlerini değiştiren yeni askeri yeteneklerini ortaya çıkararak düşmanın stratejisini etkisiz hale getiriyor.
Savaşın başında sınırlı ve kontrollü çatışma çerçevesinde stratejik silahlar kullanmaktan kaçınan Hizbullah, lider ve komutanlarının öldürülmesi ve İsrail'in yoğun saldırılarının başlamasının ardından stratejik silahlarını birbiri ardına ortaya çıkarmaya başladı.
Bu bağlamda direniş hareketi Cumartesi günü yeni bir kara konuşlu seyir füzesi ve hava savunma füzesi tanıttı. Hizbullah 1 Aralık'ta Aşdod'un doğusundaki Hatzor hava üssünü bir seyir füzesiyle hedef aldığını bir video ile duyurdu.
Hizbullah'ın bilinmeyen cephaneliğinin yetenekleri
Yeni seyir ve hava savunma füzeleri, Hizbullah'ın bilinmeyen yeni silahlar kullandığına dair haberleri de beraberinde getirdi. Çatışma denklemine yeni giren bu füzelerle ilgili yeni detaylar yok ancak Hizbullah'ın yayınladığı İsrail insansız hava araçlarını durdurma ve imha etme görüntüleri bu füzelerin tahrip gücünün yüksek olduğunu, bir başka deyişle Demir Kubbe sistemiyle yarıştığını gösteriyor.
Hizbullah'ın kullandığı yeni seyir füzesi İsrail rejiminin savunma sistemleri tarafından engellenemiyor çünkü yere yakın uçuyor ve hedefini kolayca vurup tamamen yok edebiliyor.
Ayrıca Lübnan ordusunun hava kuvvetlerinden yoksun olması nedeniyle Hizbullah uçaksavar füzelerini ortaya çıkararak ülke semalarını düşman uçakları için güvensiz hale getirmeyi başarmıştır; öyle ki “Item 358” hava savunma sistemi faaliyete geçmesinden bu yana geçen kısa sürede önemli başarılar kaydetmiş ve 20 İsrail insansız hava aracını imha edebilmiştir.
Seyir ve hava savunma füzeleri Hizbullah'ın füze cephaneliğinin sadece bir kısmını oluşturmaktadır. Hizbullah'ın Savaş Enformasyon Merkezi de 13 Kasım'da “Fadi 6” füzesinin görüntülerini yayınladı. Videoda belirtilen özelliklere göre bu füzenin çapı 302 mm ve savaş başlığı ağırlığı 140 kilogramdır. Füzenin menzili 225 kilometre ve toplam ağırlığı 650 kilogram. Fadi 6, düşman topraklarının derinliklerine doğru operasyon menzilini genişletmek için kullanılan düşük ıskalama oranına sahip taktik bir karadan karaya füzedir. Fadi 6 füzesi sabit ve mobil fırlatıcılardan ateşlenebilmekte ve katı kompozit yakıtla çalışmaktadır. Hizbullah Savaş Enformasyon Merkezi'ne göre Fadi 6 füzesi 12 Kasım'da İsrail rejimine karşı savaşta kullanılmaya başlandı. Katı yakıtlı füzeler bugün dünyanın en gelişmiş silahları arasında sayılıyor ve bunları üretecek teknoloji dünyada sadece bir avuç askeri güçte mevcut.
Kasım ayı ortasında Hizbullah ayrıca “Cihad 2” adını verdiği yeni füzesinin özelliklerini açıkladığı bir video klip yayınladı. Bu füze İsrail ordu mevzilerini hedef almak için kullanıldı. Bu füzenin savaş başlığı 250 kilogramdır ve menzili 20 kilometreye ulaşmaktadır. Füze katı yakıtla tahrik ediliyor ve karadan karaya kullanılabilmektedir.
Öte yandan 9 Kasım'da Hizbullah'ın “Fateh 110” adı verilen kısa menzilli füzeleri İsrail ordusunun füze savunma sistemlerini aşarak işgal altındaki toprakların derinliklerinde İsrail ordusunun eğitim merkezi olan Tserfin askeri üssünü hedef aldı.
Fateh 110, yaklaşık 9 metre uzunluğunda ve yaklaşık 3,5 ton ağırlığında, 300 kilometre yol alabilen kısa menzilli bir balistik füzedir. Füze 500 kilogram ağırlığında bir savaş başlığına ve 10 metreden daha az isabet hassasiyetine sahiptir. Hizbullah'ın askeri enformasyon bürosuna göre Fateh 110 füzesi karadan karaya nokta atışı yapabilen bir füze. Ayrıca yüksek tahrip gücüne sahip ve sabit ya da mobil fırlatma rampalarından ateşlenebiliyor. Hareket, füzenin katı yakıt kullandığını söyledi.
Bu füzelerin tümü geçtiğimiz ay işgal altındaki topraklardaki hedefleri vurmak için kullanıldı ve stratejik Tel Aviv Hayfa ve Celile kentlerine büyük zarar verdi; bu da Hizbullah'ın askeri gücünün karmaşık İsrail savunma ağını tamamen alt ettiğini ve savaş devam ettikçe ve daha fazla keşif gerçekleştikçe bu üstünlüğün daha belirgin hale geleceğini gösteriyor.
Hizbullah'ın askeri söyleminde sürpriz unsuru
İsrailliler savaş başlamadan önce Hizbullah'ın füze gücünü her zaman kabul etmiş olsalar da, hareketin silah cephaneliği hakkında kesin bir tahmine sahip değillerdi ve söyledikleri her şey spekülasyona dayanıyordu. Hizbullah'ın askeri kapasitesine ilişkin göreceli bir tahminle, füze fırlatma rampalarına kapsamlı hava saldırıları düzenleyerek ve üst düzey komutanlarına suikast düzenleyerek direnişin saldırı gücünün büyük bir kısmını kısa sürede ortadan kaldırabileceklerini, başka bir deyişle Hizbullah'ı savaşın daha başında etkisiz hale getirebileceklerini düşündüler. Ancak Hizbullah, İsrail'in hayal gücünün ötesinde yeni silahlar ortaya çıkararak düşmana karşı hala sürpriz unsuruna sahip olduğunu göstermiş ve düşmanın askeri stratejistlerini savaşın gelişmelerini tahmin etme yeteneğinden mahrum bırakmıştır.
Savaş başlamadan önce Hizbullah, çeşitli kabiliyetlere sahip binlerce füzeyi barındıran İmad 4 ve 5 yeraltı “füze şehirlerini” ortaya çıkararak düşmana, direnişin füze ve insansız hava aracı cephaneliğinin sihirli bir şapka gibi birçok sürprizi ortaya çıkarabileceği mesajını verdi.
Savaş sırasında füze kabiliyetini korumak ve ateşkes şartlarını belirlemek stratejik öneme sahiptir ve bu nedenle Hizbullah'ın geniş yeraltı depolama ve fırlatma tesisleri bu strateji için çok önemlidir çünkü İsrail hava kuvvetleri tarafından keşfedilme ve imha edilme riskini azaltırken füzeleri depolamalarını ve fırlatmalarını sağlar. Hizbullah füzeleri güçlendirilmiş yeraltı sığınaklarında saklayarak Tel Aviv'in füzeleri izleme, hedef alma ve imha etme yönündeki istihbarat çabalarını zorlaştırabiliyor. Hizbullah yeraltı füze şehirleri inşa ederek ve kritik altyapıyı, silah depolarını ve komuta merkezlerini koruyarak düşmanın önemli hava üstünlüğünü etkisiz hale getirir ve direniş hakkında istihbarat toplama kabiliyetini sınırlayabiliyor.
Öte yandan, hava savunma sistemini etkinleştirmek Hizbullah'ın İsrail'e karşı caydırıcı konumunu güçlendiriyor. Tel Aviv'in askeri stratejisi genellikle Lübnan'a yönelik geniş çaplı hava saldırıları tehdidini içerdiğinden, Hizbullah İsrail uçaklarını düşürme ya da en azından rejimin hava hakimiyetini sarsma yeteneğini kanıtlayabilirse, İsraillileri büyük saldırılar düzenlemekten caydıracaktır.
Yıpratma savaşı stratejisinde kademeli sürprizler
Hizbullah'ın yeni silahlarını tanıtması ve operasyon alanını işgal altındaki toprakların derinliklerine kadar genişletmesi, hareketin uzun bir savaşa hazırlıklı olduğunu ve düşmanın yıpratma savaşına girme konusundaki zayıflığını bilerek askeri stratejisini buna göre tasarladığını kanıtladı.
Düşmanın kara kuvvetlerindeki zayiatını arttırmak, sınırdaki işgal mevzilerinde askeri varlık oluşturmasını engellemek, başta limanlar gibi önemli ticari merkezler olmak üzere rejimin ekonomik ve lojistik birikimine zarar vermek ve stratejik derinlik eksikliğinden kaynaklanan zafiyetten yararlanarak füze ve drone saldırılarıyla işgal altındaki tüm toprakları kademeli olarak bir güvenlik krizine dahil etmek, düşmanın somut askeri, lojistik ve teçhizat üstünlüğünü etkisiz hale getirmek için yıpratma savaşı stratejisinin ana parçalarıdır.
Bu stratejinin başarısının işaretleri şimdiden görülmeye başlandı. Çağrı cihazı saldırısı ve Seyyid Hasan Nasrallah'ın öldürülmesinin ardından İsrail'in ilk sataşmalarından sonra, iki aylık savaşın ardından yerinden edilmiş yerleşimcilerin kuzey şehirlerine geri dönme vaadini yerine getirmemesi nedeniyle İsrail kabinesine yönelik eleştiriler arttı. Haberlere göre Tel Aviv'deki liderler, bir an önce ateşkes anlaşması yaparak rejimi kendi yarattığı bataklıktan kurtarmak için ABD ile temasa geçti.
Netanyahu ve arkadaşları, işgal altındaki topraklara karşı birden fazla cephe açıldığı için Hizbullah'la uzun bir savaşın Tel Aviv'e pahalıya mal olacağını biliyor. Her gün onlarca Hizbullah roketinin İsrail yerleşimlerine düşmesi, İsraillilerin günlük yaşamını sekteye uğrattı ve onları saatlerce sığınaklarda kalmaya zorladı. Hayfa'daki yerel yetkililere göre şehir, tüm fabrikaların ve hatta dükkanların kapalı olduğu ve Hayfa sakinlerinin yarısından fazlasının evlerini terk edip başka bölgelere gittiği bir Hizbullah roket arenası haline geldi.
Hizbullah'ın yeni lideri Şeyh Naim Kasım geçen hafta yaptığı bir konuşmada bu hareketin “uzun savaşa hazır olduğu” ve Beyrut'a yönelik saldırılara Tel Aviv'de karşılık verileceği ve düşmanın direniş saldırılarından kaçış yolu olmadığı uyarısında bulundu.
Öte yandan Lübnan'daki savaş devam ederken Iraklı ve Yemenli direniş gruplarının işgal altındaki topraklara yönelik saldırılarının sayısı da arttı. Geçtiğimiz yıl Yemen Ensarullah'ı Kızıldeniz'de İsrail gemilerinin geçişini durdurarak rejime ağır bir ekonomik darbe indirdi ve deniz ablukası devam ederse İsrail daha da zor duruma düşecek.
Düşmanın moralini zayıflatmak
Hizbullah'ın gelişmiş silah kabiliyetlerini aşamalı olarak ortaya koyarken izlediği bir diğer hedef de aktif askeri savaşa paralel olarak yürütülen ve sonuçta etkili olan psikolojik ve propaganda savaşı kampanyasını kazanmaktır.
Hizbullah sözcüsü ve medya şefi Muhammed Afif'in geçen hafta İsrail ordusu tarafından öldürülmesi, Hizbullah'ın iyi yönetebildiği propaganda savaşının önemini ve etkinliğini gösteriyor.
Aslında İsrailli liderler ne zaman yerleşimcilerin güvenlik endişelerini gidermek için direnişin askeri kabiliyetlerini yok etmekten bahsetse, Hizbullah karmaşık bir operasyonla ve yeni ve daha gelişmiş silahlar ortaya çıkararak düşmanın propagandasını yerle bir ediyor.
İşgal altındaki topraklarda yapılan son anket sonuçlarına göre İsraillilerin yüzde 82'si güvenlik koşullarının yerlerinden edilen kuzeyli yerleşimcilerin evlerine dönmeleri için uygun olmadığına inanıyor.
Sık sık yaşanan savaşlar nedeniyle yerleşimcilerin yaşadığı umutsuzluk, liderlerine olan güvenlerini kaybetmelerine neden oldu. İsrail Kanal 12 televizyonu tarafından Cumartesi günü yayınlanan bir anket, İsraillilerin yaklaşık yüzde 64'ünün Netanyahu kabinesinin savaşın gölgesinde işgal altındaki toprakları yönetme biçimine güvenmediğini gösteriyor. Yerleşimciler, işgal altındaki topraklarda yaşanan krizin baş sorumlusu olarak, kendi kişisel çıkarları için güvenliklerini tehlikeye atan Netanyahu'yu suçluyor ve bunun sonucunda gün geçmiyor ki Netanyahu hükümeti protesto edilmesin.
İsrail vatandaşlarının yanı sıra İsrail ordusu da felaket koşullarıyla mücadele ediyor. Lübnan savaşından dönen İsrailli askerlerin ruh sağlığına ilişkin yayınlanan raporlar, binlerce askerin zihinsel ve psikolojik sorunlarla karşı karşıya olduğunu ve savaş alanına dönmek istemediğini gösteriyor.
Yedioth Aharonot gazetesi Cuma günü Gazze ve Lübnan'daki çatışmalar nedeniyle travma sonrası stres bozukluğu yaşayan askerlerin kırılgan ruh halini konu alan bir haberinde son aylarda en az altı İsrail askerinin intihar ettiğini bildirdi.
Gazete intihar eden askerlerin Gazze ve Lübnan'da aylarca savaşmış askerler olduğunu da ekledi. Gazete, rakamların ordu tarafından uydurulduğunu savundu. Ordu tam istatistikleri ya da intihara teşebbüs eden askerlerin toplam sayısını yayınlamayı reddediyor.
İsrail Savunma Bakanlığı Yeniden Konuşlandırma Ofisi ve Times of Israel tarafından yayınlanan bir rapora göre, yaklaşık 5.200 İsrail askeri ya da rehabilitasyon merkezlerinde misafir edilen yaralıların yüzde 43'ü travma sonrası stres bozukluğundan muzdarip. 2030'a kadar 100.000 askerin tedavi sürecinden geçeceği ve bunların en az yarısının bu rahatsızlıktan muzdarip olacağı öngörülüyor.