11083861_1107021552648649_3643626633953228036_n 1.jpg

Nasrallah’ın Yemen’e ilişkin konuşması kime ne anlattı?

Konuşmalardaki temel ortak noktalardan birisi Yemen’e saldırı için ittifak kuran bölgedeki Müslüman ülkelerin Filistin söz konusu olduğunda neden sus pus olduklarıydı.

28 Mart 2015 Cumartesi

İNTİZAR – Yazarımız Hasan Hüseyin Güneş, Husi Lideri Abdülmelik Husi ve Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın Yemen'de yaşanan son gelişmeler üzerine yapmış oldukları konuşmaları mukayese ederek iki liderin sözlerinde öne çıkan konuları inceledi.

Tevfik Fikret, “Küçük, muttarid, muhteriz darbeler” şeklinde başladığı Yağmur şiirini, büyük, muhteris, münkeşif senaryolara sahne olan Yemen'de, semalarından atılan bombalar altında bugün yazmaya çalışsaydı zulüm yağmurunu nasıl tasvir ederdi bizlere? Dünyanın geldiği durum, Yemen'e düzenlenen bu zalimane işgal operasyonunun şairane bir duruşla ince eleyip sık dokuyarak düşünüp karar vermenin ne kadar da zorlaştırıldığını göstermektedir. Bununla birlikte, Seyyid hasan Nasrallah gibi bir şahsiyetin varlığı, mazlum ve mustazafları sevindirmekte; bir o kadar da zalim müstekbir ve tağutları rahatsız etmektedir. Çünkü Hz. Peygamber'in bu onurlu torunu, asrımızda izzetli bir mücahit müminin duruşunu adeta hayatıyla şiirleştirmiştir.

Seyyid Nasrallah'ın dün saat 20.30'da yaptı konuşma bu şiirin bir beyti mesabesindeydi. Almanaar tv, sürekli bu konuşmanın Lübnan'ın son durumu, Ortadoğu'daki son gelişmeler ve özellikle de Yemen meselesini kapsayacağını duyurdu. Husilerin kanalı almasirah tv de Nasrallah'ın konuşmasını naklen yayınladı.

Seyyid Abdülmelik Husi ve Seyyid Nasrallah'ın Konuşmalarının Muhteva Mukayesesi

Bu başlık altında belirttiğimiz mukayeseyi sadece genel hatlarıyla sunmaya çalışacağız. Bu hatlardan biri hiç şüphesiz Husi liderin konuşma içeriğinin daha yerel, Hizbullah genel sekreterinin içeriğinin ise uluslar arası mesajları içermesidir. Bu tespitimizi bir başka şekilde ifade edecek olursak: Seyyid Husi, Yemen halkını aynı düşmana karşı bir arada tutmaya çabalamış ve safları sıklaştırın çağrısı yapmıştır. Seyyid Nasrallah ise aynı hedefi Yemen dışındaki Müslümanlar için yapmaya çalıştı. Dikkat edilecek olursa, Nasrallah'ın bir kez Yemen halkına direkt bir hitabı olmadı.

Abdülmelik el-Husi'nin konuşmasında üzeri en çok vurgulanan konu Yemen coğrafyasının çeşitli bahanelerle etnik ve mezhepsel çatışmaya, coğrafi bölünmeye sürüklenmek istendiğiydi. Hasan Nasrallah ise Yemen'e gerçekleştirilen askeri operasyonun global düzlemde neyi hedeflediğini açıkça belirtti.

İki konuşma arasında dikkatimizi celbeden önemli farklardan bir diğeri ise, Seyyid Husi sadece Suud ve Amerika'nın isimlerini vererek eleştirirken; Seyyid Nasralah, bu ikilinin bölgedeki ortaklarının her birinin adını teker teker verdi ki, bunların arasında maalesef Türkiye de vardı.

Son olarak Nasrallah, Husilerin İran ile olan müspet ilişkilerinin olduğunu söylerken; Husi lider siyasi konjonktürden dolayı şimdilik bu konuya çok fazla girmek istemedi. Nasrallah'ın beyanından bizzat kendisinin Husilerle yakın ilişkilerinin olduğu da altı çizilmesi gereken bir diğer önemli satır.

Konuşmalardaki temel ortak noktalardan birisi Yemen'e saldırı için ittifak kuran bölgedeki Müslüman ülkelerin Filistin söz konusu olduğunda neden sus pus olduklarıydı. Özellikle Nasrallah “Ebu Mazin (Mahmud Abbas'ın künyesi) sen bu işi bırakıp evinde otur!” diyerek sert çıktı.

Hasan Nasrallah Kime Ne Anlattı?

Nasrallah'ın konuşmasının Yemen ile ilgili olduğu biliniyordu; zaten böyle olacağı bildirilmekteydi. Ancak Seyyid Nasrallah konuşmasına ehem olan mevzu, yani Yemen ile değil; mühim olan Lübnan iç meseleleriyle başladı. Neden? Tabii ki, Hizbullah'ın Lübnan'daki istikrarını bozmaya yönelik teşebbüsü olduğuna dair asılsız iddialardan  dolayı. Bunun en bariz misali olarak da Lübnan seçimlerine işaret eden Hasan Nasrallah, seçimlerin sabote edilmek istenmesinin nedeni olarak Hizbullah ve İran gösterilmesinin aslında Yemen meselesiyle bağlantısına girmiş oldu. Nasıl? Şöyle: Konuşmasının ilerleyen bölümlerinde Yemen'e gerçekleştirilen işgali meşrulaştırma çabalarının İran'ın bölgede domine olmasına bağlayanların bu delillerinin asılsız olduğunu vurgulayan Hizbullah genel sekreteri, aslında bu açıklamasıyla Lübnan kamuoyuna da “Yemen'e müdahale etmediği gibi Lübnan'a da etmiyor” şeklinde örtük bir mesaj verdi.

Bu mesajın yanı sıra, Yemen-İran ilişkisini açıklamak için verdiği örneklerden birinin Lübnan-İran ilişkileri olması gayet önemliydi. Zira Nasrallah bu örnekte İsrail'in Lübnan'ı işgalinde tüm Arap devletlerinin Lübnan'ı yalnızlaştırdığını, kendilerine hiçbir fikirlerini zorla kabul ettirme gayesi olmadan sadece iki ülkenin yardım elini uzattığını ısrarla vurguladı: İran ve tabii ki Suriye'ydi bunlar.

Konuşmanın en can alıcı yerlerinden biri hiç şüphesiz Siyonist Suudi Amerika -tek bir ülkenin adı gibi okuyun- Yemen'i işgal için öne sürdüğü delillerin Nasrallah tarafından ele alınıp çok açık tarihsel delillerle birkaç dakikada, birkaç cümle ile çürütülmesiydi. Ancak biz bunlara neden olan şeye, tüm delillerin çürütülmesinden sonra Seyyid Nasrallah'ın kurduğu şu cümlelerde işaret edildiği kanaatindeyiz.: “Geçen 20-30 yıllık Suud dış ilişkilerini incelediğinizde hep siyasi hatalar ve yanlış okumalar görecekseniz. Nedeni bu icraatların anlatmaya çalıştığım bu aklın ürünü olmasıdır. İşte bu akıl, aynı şekilde İran'ı da suçlamaktadır. Oysa sizin bu tavrınız halkları İran'a yönlendirmektedir.”

Hiç şüphesiz bu akıl İslam'ın hüccet saydığı akıldan ziyade Amerikalı Aydınlanmacı bir akıldır. Bu nedenle de Hasan Nasrallah “Bu, İslam değil, Bush dinidir?” demiş olmalıdır. Vallahu a'lem ve ahkem…

Hasan Hüseyin Güneş

 

 

Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar