20150811_115352.jpg
  • Anasayfa» 
  • Analiz»
  •  Direnişin Mihenk Taşı ‘’Nubul’’ ve ‘’El-Zehra’’: Tekfircileri Yerle Bir Eden 2 Efsane Şehir

Direnişin Mihenk Taşı ‘’Nubul’’ ve ‘’El-Zehra’’: Tekfircileri Yerle Bir Eden 2 Efsane Şehir

"Suriye’nin kuzeyinde bulunan ve 3 yıldan fazla kuşatma altında direnen, 2 Şii kenti olan Nubul ve el-Zehra için belki de bu tarif, çocukların ve kadınların başlarına her gün füze ve havan mermileri yağdıran teröristler karşısındaki tarihi direnişine verilebilecek en iyi tanımdır."  

11 Ağustos 2015 Salı

İNTİZAR - Suriye'nin kuzeyinde bulunan ve 3 yıldan fazla kuşatma altında direnen, 2 Şii kenti olan Nubul ve el-Zehra için belki de bu tarif, çocukların ve kadınların başlarına her gün füze ve havan mermileri yağdıran teröristler karşısındaki tarihi direnişine verilebilecek en iyi tanımdır.  

Fars Haber Ajansından Amir Tavana: Çocuklar yine de sokaklarda oyunlar oynuyorlardı, ama füze ve havan mermisi sesleri zaman zaman onların bu çocukça oyunlarını bozuyordu. 

Çocuklar aradan 3 yıl geçmesinin ardından bu tekrarlayan maceralara, patlamalara, mermilere ve arkadaşlarının ölümüne alışmışlardı. Bu füze ve havan mermisi saldırıları, bu 3 yıl boyunca katillerinin elinden gelen tek şeydi. Tekfirciler her gece Suriye'nin en Kuzeyinde yer alan bu bölgeye girmenin hayalini kuruyorlar.

Küçük, fakat stratejik 2 şehir olan Nubul ve el-Zehra, el-Nusra cephesi Tekfirci teröristlerin Suriye'nin bazı bölgelerinde rahatlıkla ilerlemelerine rağmen, 3 seneden fazla bir zamandır yalnızca şehrin duvarlarını uzaktan görmeyi ve havan mermileri ve kısa menzilli füzelerle oraları hedef almayı başarabildikleri bir yer. 3 senelerini bu 2 şehrin duvarları arkasında geçiren el-Nusra cephesi Tekfircilerine tek arzunuz nedir diye soracak olursanız eğer, onlardan ‘'Şii kentleri olan Nubul ve el-Zehra'yı ele geçirmek ‘'olduğu yanıtı alırsınız.

 

Suriye'deki Şiilerin Yaşadıkları Şehirlerini Tanıyalım

Şiilerin yaşadığı 2 önemli şehir olan Nubul ve el-Zehra, Halep'in 20 km Kuzeybatısında, Türkiye sınırına 25 km ve Türkiye'nin- Halep uluslararası karayolunda yer almaktadır. Bu 2 şehirde 65 binin üzerinde 12 İmam Şia'sı vardır ve Suriye'deki karışıklıkların başlamasının ardından, Beşar Esad yanlısı 15 bin Şii ve Sünni sığınmacıya da ev sahipliği yaparak sayıları 80 bine ulaşmıştır.

Nubul'' şehri ülke bazındaki bölüştürmelerde, Nubul'un merkezi bölümü Suriye'nin Halep şehrine bağlı Azez kasabasından. Yaklaşık 175 kilometrekarelik bir alana sahip Nubul kısmı sırasıyla, Zouk el-Kebir, Burj el-Galas, Beyanon, Hardateyn, Kiffin, Ma'rasit el-Khan, Mayase, Mayer, Nubl, Ratyan ve el-Zehra'dan oluşmuştur.

İdari bakımdan Nubul'a bağlı olan el-Zehra şehri, Nubul'a yakın bir mesafede bulunmaktadır. Burası bir dizi ölmüş ve unutulmuş şehirler gibi meşhur ve önemli tarihi eserlerin bulunduğu bir bölge olduğundan, önemli bir konuma sahiptir.

Öte yandan bu bölgenin coğrafik konumu ve Türkiye'ye kadar Halep uluslararası karayolunun ortasında yer alması,  Doğusunda Sünni ve Batısında ise Kürt yerleşim bölgelerinin arasında bulunması ve yüksekliğinin yanı sıra onun diğer bölgelere nazaran daha yüksek nüfus odağına sahip olması, bu bölgenin daha fazla stratejik öneme sahip olmasına neden olmuştur.

Civardaki Sünni yerleşim bölgeleriyle iyi etkileşim halinde olmakla meşhur olan Nubul ve el-Zehra ahalisi, ağırlıklı olarak ticaretle, bilimsel ve kültürel faaliyetlerle meşguldürler. Öyle ki bilimsel ve kültürel bakımdan bu 2 şehirden 4 bine yakın öğretmen etraftaki Sünni yerleşim yerlerindeki okullarda ders vermeyi üstlenmişlerdir ve bu yüzden kültürlü bir halk olarak tanınmaktadırlar.  

Öte yandan Halep'in ticaret mallarının ve ithalat ve ihracatın büyük bir kısmı da Nubul ve el-Zehra halkındaydı.

 Nubul şehri 120 doktor ve tam donanımlı ve gelişmiş bir sağlık merkezine sahipti ve Sünni, Hristiyan ve Kürt yerleşim yerleri gibi farklı bölgelerden hastalar tedavi olmak için buraya geliyorlardı.

 

Kurtlarla Kuşatılan Bir Şehir…

Suriye'de huzursuzluğun başlamasının üzerinden 4 yıl geçiyor. Halep ve Humus şehirlerindeki dağınık gösteriler birtakım tedbirsizlik ve yabancı akımların istismarına maruz kalması sebebiyle giderek alevlendi ve işler silah kullanılmasına kadar vardı.

Teröristler Suriye'nin her köşesinde varlıklarını ilan ediyorlardı ve hatta Beşar Esad hükümetinin devrilmesini görmekten mahrum kalmak istemeyen bazı deneyimli El Kaide üyeleri de yabancı ülkelerden bu kargaşa içerisindeki ülkeye geliyorlardı.

Çatışma alevi kısa sürede Suriye'nin Kuzey illerine ulaştı ve ülkenin en stratejik şehirlerinden olan Halep bu ülkeyi etkisi altına aldı.

Halep şehrinin ilçeleri El Nusra cephesi tarafından birbiri ardına düşüyordu ve teröristler gün geçtikçe bu ilin merkezine giderek yaklaşıyorlardı.

Ancak El Nusra cephesi teröristlerinin yolunun üzerinde Şii yerleşim yerleri vardı, Beşar Esad hükümetini, babasını, Hizbullah'ı ve İran'ı desteklemeyi seven Şiilerin şehri vardı. Bu iki ünvan yani Şii ve Beşar Esad yanlısı olmak Tekfircilerin 80 bin nüfuslu Nubul ve el-Zehra şehirlerine saldırması için yeterli bir sebepti.

El Nusra cephesi 2012 yılının Temmuz ayında Halep'e 25 kilometre uzaklıkta olan bu 2 şehri ve Halep'in kapılarını ele geçirmek için ağır saldırılar ve yoğun bombardımanlar başlattı.

Ancak Tekfirci El Nusra cephesinin yaklaştığı fısıltısını çok önceden duyan bu şehrin Şiileri şehrin âlimleri ve yetkilileri ile işbirliği içerisinde Tekfircilere karşı halk direniş gruplarını kurarak, onların bölgeye gelmelerini beklediler.

Saldırılarından birkaç ay sonra Şiilerin yaşadığı Nubul ve el-Zehra şehirlerine girmekten umudunu kesen El Nusra cephesi, sonunda bu iki şehrin etrafını çevreleyerek bölgedeki kuşatma halkasını tamamladı.

Bu noktadan sonra Nubul ve el-Zehra'nın Şii sakinleri ile Tekfirci teröristler arasında tam ölçekli ve yorucu bir savaş maratonu başladı.

Kuşatmanın kaldırılması için Tekfircilerin belirli talepleri vardı; Şehir savunma güçleri silahlarını bırakacak ve halkta Beşar Esad, İran ve Hizbullah'tan nefret ettiklerini söyleyeceklerdi.'' Bu istekler önceden ele geçirilen birçok şehirdeki halkın kimisinin ihanet için kimisinin de öldürülmekten korktuğu için yaptığı bir şeydi bu.

Fakat bu 2 şehrin Tekfircilere cevabı büyük bir ‘'hayır'' oldu ve bunu da şüphesiz silahlanarak ve şehirlerini savunarak gösterdiler.

Nubul ve el-Zehra Şiileri yalnızca kendilerini savunmuyorlardı, çevredeki şehirlerden gelen 15 bin Sünni'ye de (ki Tekfircilerle işbirliği yapmaktan usanmışlardı) ev sahipliği yapıyorlardı. Ve bu insanlar yaklaşık 3 buçuk yıldır şehri savunan Şii gençlerinin himayesinde yaşıyorlar.

 

Susuz Ve Yemeksiz Direniş /Seyyid Hasan Nasrallah'ın Fotoğrafını Taşımak İşkence Ve Ölüm Sebebi

Kuşatma altında savaşmanın düşüncesi dahi çok zor ve ağırdır, fakat bir de buna gıda, ilaç ve hatta içme suyu sıkıntısı eklersek, hem de teröristlerin ağır ve sürekli bombardımanları altında, hayat daha da zor bir hal alır elbette.

Teröristler Nubul ve el-Zehra kuşatmasının ilk günlerinde Halep halkasını tamamen ele geçirmeyi hedeflemişlerdi, bugün ise yalnızca tek bir hedefleri var o da ‘'Şiileri öldürmektir''. Ve bu 2 şehrin direnişçi halkının Tekfirciler karşısındaki direnişi sayesinde bu hedefleri etkisiz kalmıştır.

Bu yüzden El Nusra cephesi teröristleri kuşatmanın daha ilk günlerinde bazı Tekfirci gruplarla beraber ve eş zamanlı bir şekilde, şehrin tüm giriş yollarını ve etraftaki bazı köylerin kontrolünü ele geçirdiler ve bu 2 şehre tıbbi ve gıda malzemeleri gibi her türlü insani yardımın girişine ve çıkışına engel oldular.

Bu günlerde bu 2 şehirde yaşanan elektrik kesintileri, elektrik üretim merkezine saldıran teröristler tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu şehir sakinleri için olağan bir durum haline gelmiştir ve nitekim artık halk karanlıkta kalmaya alışmıştır.

Teröristler şehre içme suyunun girmesine engel olmuşlardır ve bu mesele 3 yıldan fazla bir zamandır bu 2 şehir halkını su kriziyle karşı karşıya bırakmıştır. Öte yandan yağmur suyu ve bazen de kirli su kullanımı Nubul ve el-Zehra sakinleri için çeşitli hastalıkları da beraberinde getirmiştir.

Bundan yaklaşık 2 yıl kadar önce bu 2 şehirden şok edici bir haber ulaştı, bu üzüntü verici bir haber olmasının yanı sıra Şiilerin Tekfirciler karşısındaki örnek direnişini de dillere düşürdü.

O haber şuydu; ‘'Nubul ve el-Zehra şehirlerinde tüm gıdaların bitmesinden dolayı şehir halkı ağaç yapraklarını ve çöl bitkilerini yemeye başladılar.'' Bu durumun hatta düşüncesi dahi evlerini barklarını kolayca terk ederek Tekfircilere teslim eden bazı şehir sakinleri için anlaşılabilir bir şey değildi elbette.

Suriye'nin diğer şehirlerinin kısa sürede ele geçirilme yöntemlerine bakıldığında Nubul ve el-Zehra halklarının direnişi daha iyi anlaşılacaktır. Teröristler o şehirlerde yalnızca Suriye ordusunun kırılgan direnişiyle karşı karşıya kaldılar ve halkın çatışma sahnesinde olmamasından dolayı şehirleri ele geçirmeyi ve onlara hâkim olmayı başardılar.

Şimdi ise Nubul ve el-Zehra halklarına yardım ulaştırmak yalnızca hava yoluyla mümkün. Suriye ordusu helikopterleri teröristlerin ateş hattından geçerek Nubul ve el-Zehra semalarına ulaşıyorlar ve ilaç, gıda ve su varillerini havadan atarak kuşatma altındaki halka ulaştırıyorlar. Fakat bu yardımlar hiçbir şekilde kuşatma altındaki 80 bin kişiye yetecek ölçüde olmuyor.

Öte yandan Tekfirci teröristler şehrin etrafında boş durmadılar ve bölgedeki Şii halkı katletmek için hiçbir girişimden sakınmadılar.

El Nusra cephesi üyeleri bu 2 Şii şehrinin etrafındaki köy evlerine saldırdılar ve onlarla işbirliği yapmayan hane halkını kaçırıyorlar ve onlara işkence ediyorlardı.

Aynı zamanda etraftaki köylere bağlı olanlardan bazıları Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah'ın fotoğrafını taşıdıkları için El Nusra ve diğer Tekfirci gruplar tarafından işkenceye maruz kalarak, sonunda da şehit olmuşlardı.

Şehirdeki çiftçileri hedef almak ve kadınları ve kızları kaçırma girişimleri teröristlerin son 3 yıldaki tipik girişimlerinden biridir ve tabi bu girişimler halk güçlerinin defalarca sağlam bir yumrukla karşılık verdiği eylemlerdir.

 

Çabalar Kurtulmak İçin/ Kahramanca Bir Girişim; Teröristleri Esir Almak

 Nubul ve el-Zehra şehirlerinin konumları o bölgelere doğrudan müdahale edilerek kurtarılmalarını zorlaştırıyor. Humus gibi iltihaplı bir şehrin ordu güçlerinin yollarının üzerinde bulunması ve bu 2 şehrin teröristlerin destekçisi olan Türkiye sınırına yakın olmaları da ordunun ve direniş güçlerinin Nubul ve el-Zehra kuşatmasını kırmalarının önündeki engellerden yalnızca bir kısmıdır.  

Ayrıca Türkiye'de bu 2 şehrin düşmesini destekliyor ve hatta bir süre önce 2014 yılının şubat ayında Lübnan'ın El-Ahed kanalı Türkiye'nin bu 2 şehrin düşmesi için, Amerika'nın istihbarat subaylarıyla ve El Nusra cephesi ile işbirliği içerisinde bir plan tasarladığı yönünde bir haber yayınlamıştı.

 El-Ahed'in haberinde şöyle geçiyor: Amerikalı subaylar ve bazı Arap ülkeleri Suriye'nin Kuzeyindeki Nubul ve el-Zehra şehirleri saldırısından önce, bu 2 şehrin düşüş planını tasarlamak için Türkiye'de toplandılar. Bu toplantı Suriye'deki angajman kurallarını değiştirmek ve özelliklede ülkenin Kuzeyindeki Halep için yapılmıştı ve bu doğrultuda Türkiye Amerikan istihbarat subaylarına ve onların Arap meslektaşlarına Nubul ve el-Zehra'nın düşüş planlarını tasarlamaları için ev sahipliği yaptı.

El-Ahed'in haberinin yanı sıra Amerikan ve Türk subayları Nubul ve el-Zehra'yı ele geçirmek için beklenmedik bir saldırı düzenlemişlerdi, fakat Suriye ordusunun ana eksenini tanımlamasındaki zekâsı sayesinde ve ordu tarafından bu bölgenin top ve tank ateşine tutulmasıyla Tekfirci El Nusra cephesinin saldırısı başarısız olmuştu.

Nitekim bu çabalar bu stratejik 2 şehrin teröristler ve onların bölgesel planlamacıları için önemini gözler önüne sermektedir.

Suriye ordusu ve Nubul ve el-Zehra sakinleri kuşkusuz kuşatma düğümünden kurtulmak için çok çabaladılar. Fakat şehirleri kuşatmadaki ana faktörlerden biri olan Türkiye'nin güçlü desteğini ve El Nusra cephesine bağlı diğer terörist grupların girişimlerini sadece sınırlı bir şekilde kırmayı başarabildiler.

Bu nedenle Suriye ordusu geçen şemsi yılının sonlarında Halep kuşatma halkasını daraltmak için, yeni bir saldırı girişimi başlatarak Nubul Ve el-Zehra şehirlerinin çevresindeki köyleri ele geçirmeyi başardı. Ve hatta alandaki bazı kaynaklar Nubul ve el-Zehra giriş kapılarının Suriye ordusuyla teröristlerin çatışmalarının ilk saflarının görüldüğü haberini aktarmışlardı.

Bu bağlamda Suriye ordusunun bazı birimleri el-Zehra şehrinin kuşatmasının bir kısmını kırmayı başararak Batı tarafından şehre girmek istediler, ancak teröristlerin ağır roket ve yoğun havan saldırıları nedeniyle kuşatmanın tamamen kırılması gerçekleştirilemedi.

Geçen yılın sonlarında Suriye'deki Şiilerin direnişine başka bir sayfa daha eklendi, Nubul ve el-Zehra halk direniş güçleri terörist grup Ceyş el-Mücahidin'in alan komutanı, Yusuf Zoveh'i beklenmedik bir saldırıda kaçırdılar.

Halk Direnişi Komiteleri bu yılın Nisan ayında Nubul ve el-Zehra şehirlerinin kuşatmasının tamamıyla devam ettiği bir sırada garip bir esir takası operasyonu gerçekleştirdiler.

Yusuf Zoveh Tekfirciler tarafından kaçırılan 15 kadın ve 10 esir çocuk karşılığında takas edildi. Bu takas bu şehirlerin 3 yıllık kuşatmasının onların direnişini azaltmadığı aksine bölge halklarını direnmek için daha da kararlı yaptığının bir göstergesidir.

 

Uluslararası Toplumun İnsanların Katliamı Karşısındaki Sessizliği

Suriye'de insani bir felaketin meydana gelmesinin uluslararası kuruluşlar ve bölgedeki bazı ülkeler açısından herhangi bir ehemmiyeti yoktur, özelliklede eğer facia yaşanan şehirde, Şiiler varsa…

Nubul ve el-Zehra halkları açıkça Tekfirci teröristlerin soykırımın hedefi haline gelmişlerdir ve öyle ki hatta dini vecibelerini yerine getirmek için toplandıklarında dahi ağır bedeller ödemek zorunda kalmışlardır.

Nitekim gerçekleşen son saldırıda, Kuşatma altındaki bölge halkı Ramazan bayramında namaz kılmak için camide toplandıkları bir sırada, teröristlerin saldırısına uğramışlardı.

Tekfirci teröristler bu yılki Ramazan bayramı sabahında bu 2 şehirdeki camilerden halkın ve direniş güçlerinin Tekbir seslerini duydukları anda onlarca füze ve havan mermileriyle bu şehirleri hedef aldılar.

Bu saldırıda bayram namazı kılanlardan bazıları ağır yaralanmışlardı, bu saldırılar teröristlerin çoğu çatışma bölgesinde üstü kapalı bir şekilde bayram namazı nedeniyle ateşkes ilan ettiği bir sırada gerçekleşmişti. Zira teröristlerin Nubul ve el-Zehra halklarına duyduğu kin onların bayram namazlarını kılmalarına dahi izin vermedi.

 

Suriye Direnişinin Mihenk Taşı, Şii Direnişçiler

Nubul ve el-Zehra çocukları hala sokaklarda patlamamış füze ve havan mermilerinin düştüğü güvensiz sokaklarda, oyun oynamakla meşguller.

Bu günlerde babalarının ve abilerinin teröristlerin şehre girmelerini önlemek için bir sokaktan diğer sokağa doğru koşmasını görmek, onlar için artık kuşatmanın ilk günlerindeki gibi ürkütücü değil. Onlar teröristlerin yanında ve Suriye'nin diğer şehirlerinde görüldüğü gibi onların idam törenlerin de yer almayı kuşatma altında ve babalarının silahlarının gölgesinde oynamaya tercih ediyorlar.  

Suriye halkının direnişinde kesinlikle Nubul ve el-Zehra adı tarihe geçecektir. Kuşatma altında ölüm sınırındaki açlığa ve susuzluğa dayanan, fakat asla teslim olmayan Şii şehrinin halklarını tarih mutlaka yazacaktır.

Bu 2 şehir halkının direnişi ve Suriye ordusunun çabaları Nubul ve el-Zehra'yı birkaç aya kadar belki de teröristlerin elinden kurtarır ve muhabirler kanallara çıkarak Suriye Direnişinin mihenk taşı için ‘'burası kurtarılmış şehirler… Nubul ve el-Zehra… İfadelerini de kullanırlar. 

 

Çeviri: Gülden Koşaca

Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar