53fe318df97adb25ac054d50.jpg
  • Anasayfa» 
  • Analiz»
  •  Türkiye'nin krizden çıkış yolu: 'Bozguncu batı ürünü politikaları bırakıp, yapıcı politikalara geri dönmek'

Türkiye'nin krizden çıkış yolu: 'Bozguncu batı ürünü politikaları bırakıp, yapıcı politikalara geri dönmek'

"...Türkiye bu krizden kurtulmak istiyorsa, artık Suudi krallık rejiminin Suriye ve Irak ile ilgili tekfirci ve mezhep savaşı temelindeki sinsi politikalarını desteklemekten vazgeçmeli ve eski hayırlı ve yapıcı politikalarını yeniden canlandırmalıdır."

7 Aralık 2015 Pazartesi
AKP iktidar'a geldiğinde bütün İslam ülkeleri ve milletleri sevinmişti. Çünkü önceki hükümetler daha çok Amerika-NATO ve genel olarak Batı ekseninde oynuyor ve Filistin halkının azılı katili terörist ve gayri meşru İsrail rejimiyle yakın işbirliğini sürdürüyordu.  
 
AKP, doğu, İslam ile Arap ülkeleriyle yakın işbirliğini geliştireceğini ve komşu ülkeleriyle sıfır sorun yaşayacağını, Türkiye'de demokratikleşme sürecini hızlandıracağını ileri sürmüştü. Hatta Türkiye-İran İslam Cumhuriyeti-Irak ve Suriye'den oluşan Şamgen ittifakının kurulmasını önerip, bütün Müslüman ülkelerin gönlünü kazanmıştı.
 
Fakat Erdoğan Liderliğindeki AKP hükümetlerinin sözleriyle uygulamaları bir biriyle çelişmeye başladı. AKP iktidarları katil İsrail rejimiyle önceki hükümetlere kıyasla işbirliğini ve dayanışmasını birkaç kat arttırdı. Irak'ın Amerika tarafından işgaline açık bir lojistik destek verdi. Irak'ta Mezhep ayrışmasını körüklemeye çalıştı. Suriye'nin Golan tepeleri ve Teberya gölünün katil ve Irkçı İsrail rejiminin işgalinden kurtarılması için, hiçbir girişimde bulunmadı. Erdoğan Ortadoğu ve kuzey Afrika ülkelerini parçalamak amacıyla planlanan büyük Ortadoğu ve kuzey Afrika Planını uygulamak amacıyla Amerika'daki Siyonist çetelerden oluşan Neo-Concu Bush iktidarıyla birlikte bölgesel eşbaşkanlığı üstlendi.
 
2011 yılında Arap ülkelerindeki mazlum milletlerin hürriyet ve demokrasi için kıyamı, batılı sömürgeci güçleri korkuttu. AKP hükümeti de buna hazırlıksız yakalanıp, Amerika ve ırkçı İsrail rejiminin işbirlikçisi hunhar ve dikta Suudi krallık rejimiyle Katar Emirliği safında yer alıp, Irak ve Suriye'de tekfirci terör örgütlerini besleyip destekledi.
 
Artık Türkiye hükümeti bu ikiyüzlü ve Amerikancı politikalarıyla bölge milletleri arasındaki itibarını ve inanılırlığını kaybetmiş bulunuyor. AKP hükümetinin bu hatalı ve çarpık politikaları sonucu, sıfır sorun ilkesi yerine bütün komşularıyla çatışmacı ve sorun yaratıcı süreci başlatıldı.
 
Artık Irak, Suriye, Yunanistan, Ermenistan ve Rusya gibi ülkelerle çekişmesi ve çatışmacı ilişkiler yaşanıyor. Suriye'yi yıkıp yakma konusunda Suudi krallık rejimiyle iç içe bir politika izliyor ve dolaylı olarak işgalci terörist İsrail rejimiyle Suriye ve Lübnan'a karşı ittifak halindedir.
 
Türkiye hükümetinin Irak ve Suriye politikaları iflas etmiştir. Irak'ı parçalama girişimleri devam etmektedir. Irak Kürdistan yerel yönetimini Bağdat'a karşı desteklemekte, Irak petrollerinin kaçak ve yasa dışı bir şekilde Türkiye üzerinden ihraç edilmesini sağlamaktadır.
 
Suriye'de sözde azınlık Alevi-Nsayri hükümeti iddiasında bulunarak, bu hükümeti devirmek için tekfirci DAEŞ, Nusra Cephesi ve Ahraruşşam terör örgütlerini Suudi krallık rejimi ve Katar ile birlikte beslemektedir. Bu amaçla tek yanlı ve uluslar arası hukuk dışı angajman Kurallarını ilan etmiştir. Buna göre, Türkiye'yle Suriye ortak sınır boyunca Sıfır Noktadan 10 KM Suriye derinliğine kadar bölgede Suriye ordusunun hava ve kara birliklerinin operasyon yapması yasaklanmış ve hedef alınmış olacaktı. Bu angajman kurallarının uygulanması sonucu, Suriye'deki tekfirci teröristler bu şerit bölgede konuşlandırılıp, silah ve lojistik destekle saldırılarını sürdürmekteydiler. Fakat Rusya'nın Suriye sahasına girmesiyle bu sözde angajman kuralları haklı olarak Suriye ordusu ve Rusya ittifakı sonucu yok sayıldı.
 
AKP hükümeti sürekli Suriye topraklarında Tampon bölge, güvenli bölge, uçuşa yasak bölge ilan edilmesini, Amerika ve NATO'nun Türkiye kara kuvvetleriyle birlikte bu bölgelere girmesinde ısrar etti. Erdoğan liderliğindeki AKP hükümeti, Halep bölgesini ele geçirip, kurtarılmış bölge kurmaya, bu yoldan Suriye'nin tıpkı Libya gibi Batılı güçlerce işgal edilmesini istiyordu. Fakat Batılı ülkeler ve NATO, Rusya'nın tepkilerinden çekinerek böyle bir çağrıyı reddedip, Türkiye hükümetini ortalıkta bıraktılar. Elbette Amerika ve NATO, BMGK güvenlik konseyi kararıyla Suriye'ye saldırma ve bu ülkeyi işgal etme hedefini güdüyorlardı. Fakat Rusya ve Çin'in vetosuyla karşılaştılar. Bunun üzerine Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'nin batılı güçler tarafından işgal edilmesini ve parçalanmasını önleyen Rusya'nın vetosunu kınamak amacıyla "Dünya Beş'ten büyüktür" lafını atmaya başladı. Fakat bu da tutmadı. Artık Emevi camisinde Namaz kılmakta bir hayale dönüştü.
 
Türkiye bu krizden kurtulmak istiyorsa, artık Suudi krallık rejiminin Suriye ve Irak ile ilgili tekfirci ve mezhep savaşı temelindeki sinsi politikalarını desteklemekten vazgeçmeli ve eski hayırlı ve yapıcı politikalarını yeniden canlandırmalıdır.
 
 
Seyid Ali Gaemmagami
İRİB
 
 
 
 
 
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar