israil-turkiye-anlasmasi.png
  • Anasayfa» 
  • Analiz»
  •  İslam ülkeleri arasında Siyonist İsrail ile ilişkileri 'normalleştirme' modası

İslam ülkeleri arasında Siyonist İsrail ile ilişkileri 'normalleştirme' modası

İslam ülkeleri arasında başını Türkiye ve Suudi Arabistan'ın çektiği bir yeni siyasi akım yaygınlaştığını söylemek yanlış bir tespit olmasa gerek. Adeta siyasi bir moda olarak tanımlanabilecek olan bu akım ile bir takım İslam ülkeleri birbirleri ile yarışırcasına Siyonist İsrail ile ilişkilerini 'normalleştirme'nin peşine düşmüş durumda. Oysaki bu durum normal değil aksine anormal bir durum.

4 Mart 2017 Cumartesi
İNTİZAR - İslam dünyasında temel meselelerde bir eksen kayması yaşandığı ve bu sürecin de devam etmekte olduğu artık gayet rahatlıkla görülebiliyor. Bu eksen kaymasında neredeyse bütün ülkelerde aynı ayak izlerine rastlamak mümkün. Filistin meselesinde -bütün İslam ülkelerinin en azından görünüşte de olsa- tarafı belli idi. En azından Filistin meselesi üzerinden ciddi bir İsrail karşıtlığı söz konusu idi. Amerika önderliğindeki Batı bölgesel ortaklarına yeni bir düşman yaratıp, bütün hepsini Siyonist İsrail'in yanında toplamayı başarmış gibi gözüküyor. Batı'nın bölgesel ortaklarının ortak düşmanı artık 'Direniş Cephesi'nin lokomotifi durumundaki İslami İran. 
 
Batı Asya'da yine iki cephe var aslında. Ama artık bu iki cephenin unsurları daha netleşiyor. Ceplerden biri yukarıda da belirtildiği gibi 'Direniş Cephesi'. Diğer cephe ise başta Ameika'nın olduğu Batı'nın bölgesel ortaklarından oluşan, Siyonist İsrail'in ayırt edici unsur olarak içerisinde yer aldığı cephe. Belki adını 'Siyonist İsrail ile ilişkilerini normalleştirenler cephesi' (!) olarak koymak mümkün bu cephenin. 
 
Türkiye'nin Siyonist İsrail ile ilişkileri en başından beri zaten 'normal' (!) idi. Sadece Mavi Marmara süreci ile bozulan -aslında olması gerektiği noktaya gelen- bir dönem yaşanmıştı. Bu dönem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın aldığı inisiyatif ile birlikte hızlı bir şekilde kapatılıp, Türkiye'nin Siyonist İsrail ile olan ilişkileri eski seviyesine getirildi. Yani 'normalleştirildi'(!) Aslında ilişkilerin zahiren bozuk olduğu dönemde de ticari alanda resmi rakamlara göre rekorlar kırılmıştı. 
 
Türkiye'nin Siyonist İsrail ile yaşadığı bu inişli çıkışlı ilişkilerini normalleştirdiği (!) dönemle eş zamanlı olarak Suudi Arabistan ile Siyonist İsrail arasında da bir normalleşme (!) süreci yaşandı. Suudi Arabistan da yaklaşık iki yıllık bir süreç içerisinde Siyonist İsrail ile stratejik bir ilişki oluşturup ilişkileri normalleşmenin (!) ötesine taşımayı başarmış (!) oldu. 
 
Türkiye ve Suudi Arabistan gibi diğer İslam ülekelerinin de Siyonist İsrail ile bu tip ilişkilere sahip olduğu ortada. O kadar ki artık Amerika ve Siyonist İsrail'in dışarıdan destek verecekleri bir 'Arap NATO'sundan bile bahsedilir oldu. 
 
Şimdi ise Filistin Haber Ajansı'nın verdiği habere göre daha bir kaç yıl öncesine kadar Filistin Direnişi'nin ciddi destekçisi olan Sudan da Siyonist İsrail ile bu 'normalleşme' (!) sürecine dahil olmuş gözüküyor. "Günah işlemekten kötüsü, günahın meşrulaştırması" gerçeğinden yola çıkarak bu yapılanı sadece siyasi bir eksen kayması olarak tanımlamaktan ziyarde belki 'raydan çıkmak', 'yoldan çıkmak' ve hatta 'Filistin Davası'na bir ihanet olarak tanımlamak daha doğru olacaktır. 
 
Filistin Haber Ajansı'nın Sudan'ın Siyonist İsrail ile ilişkilerini 'normalleştirmesi'ne dair haberi bu çerçevede ilginize sunuyoruz...
 
 
 
Sudan da Siyonist İsrail İle İlişkilerini normalleştiriyor
 
Sudan ile Siyonist İsrail arasındaki ilişkileri normalleştirme girişimleri, son dönemde hız kazandı.
 
İsrail'le ilişkileri normalleştirme kararı alan Arap ülkeleri arasında yer alan Sudan, halkın normalleşmeye karşı olumsuz bakış açısını değiştirmek için düzenlenen konferanslara izin vermeye başladı. İslami el-Vasat Partisi Genel Başkanı Yusuf Kooda, İsrail'le normalleşmeyi savunan Sudanlı siyasilerin başında yer alıyor.
 
Siyonist İsrail ilişkilerini halka kabul ettirme gayreti
 
Sudan'da İsrail'le ilişkilerin normalleşmesini savunan siyasi partilerin başında İslami el-Vasat Partisi Genel Başkanı Yusuf Kooda geliyor. Kooda Şubat ayında verdiği “Dini Perspektif açısından İsrail'le ilişkiler” konulu bir konferansla Sudan halkı arasındaki İsrail karşıtı bakış açısını değiştirmeye çalışıyor.
 
Konferansında Kooda “Hartum ile Tel Aviv arasında siyasi ilişkiler başlamalıdır. Ben bu konuda rol üstlenmeye hazırım. Çünkü İsrail'i boykot, Sudan'a ambargo başta olmak üzere büyük zararlar verdi. İsrail'le ticari, ekonomik ve diplomatik ilişki kurmakla Sudan'daki istikrar arasında doğrudan bir bağlantı var” dedi.
 
 
“Mahmud Abbas, Katar ve Türkiye'nin de İsrail ilişkileri var”
 
İsrail'le ilişki kurulması görüşünü siyasi açıdan, Mahmud Abbas liderliğindeki Filistin Yönetimi'ne işaretle Filistin davasının temsilcilerinin yanı sıra Türkiye ve Katar gibi İslam ülkelerinin İsrail'le ilişkisinin olmasına dayandıran Kooda, normalleşmeye İslami delil olarak Hudeybiye anlaşmasını gösterdi.
 
Arap ülkelerinin İsrail'le imzaladığı Camd David ve Gazze Eriha anlaşmasına ilave olarak Suudi Arabistan'ın Filistin – İsrail barışı için sunduğu Arap Barış Girişimi'nin de esasında İsrail'le ilişkileri normalleştirme çabası olduğunu ifade etti.
 
 
“Filistin'i desteklemek dini vazife değil”
 
Kooda “Mısır, Ürdün, Körfez ülkeleri ve Filistinlilerin İsrail'le ilişkileri çok iyi. İsrail, küçük bir devlet değil ki boykot edelim. İsrail, Amerika'nın ve batının müttefikidir. İsrail düşmanlığından ötürü çok büyük zararlar gördük, hiçbir şey elde etmeksizin bedel ödedik. Boykot, dini bir emir değil. Boykottan en fazla zarar gören biziz İsrail değil” dedi.
 
Türkiye'nin Filistin davasına verdiği desteğe dikkat çeken Kooda, “İsrail'le ilişkileri normalleştirmek, Filistin halkına destek vermemek ya da sessiz kalmak anlamına gelmiyor” iddiasında bulundu.
 
 
“Türkiye gibi İsrail'e gitmeye hazırım”
 
Kooda, Filistin davası açısından bakılınca İsrail'i boykot eden devletlerin İsrail'le ilişki kuran ülkelerin gerisinde kaldığını sözlerine ekledi. Kooda “Eğer davet alırsam, Türkiye'nin yaptığı gibi Tel Aviv'e gidip İsrailli yetkililerle Filistinlilerin haklarını konuşmaya hazırım” dedi.
 
 
Tel Aviv İle Karşılıklı Jestler
 
Kooda'nın bu çağrısına Tel Aviv'den yanıt gecikmedi. İsrail'in Arap dünyasıyla ilişkilerinin geliştirilmesinde önemli rol oynayan Likud partisi milletvekili Eyup Kara, Kooda'yı Tel Aviv'de görmekten memnuniyet duyacağını söyledi.
 
Birkaç yıl öncesine kadar Filistin direnişinin güçlü destekçileri arasında yer alan Ömer Beşir başkanlığındaki Sudan yönetimi, 2016 yılının ilk günlerinden itibaren İsrail'le ilişlileri normalleştirme sürecini başlatmıştı.
 
 
İsrail İle Uyumlu Arap Devletler
 
Dışişleri Bakanı İbrahim Gandur, bir yıl önce yaptığı açıklamasında, anayasa açısından yasak olmasına rağmen “Sudan, İsrail'le ilişkileri normalleştirmeyi düşünebilir” demişti.
 
Gandur'un bu çıkışından sonra Sudan, Suudi Arabistan'ın başını çektiği mutedil Arap ülkelerinin safına katıldı. Sudan'daki bu eksen kaymasına dikkat çeken İsrail'in Güney Sudan Büyükelçisi Haim Koren “Sudan'ın mutedil Arap Koalisyonu'na katılması, İsrail'le diplomatik ilişki kurma imkanını sağlıyor” demişti.
 
 
İlk Rüşvet: Ambargolar Kalkıyor
 
Amerika, Sudan'a 1997 yılından beri uyguladığı ambargoyu, Suudi Arabistan ve İsrail'in Amerika'da yürüttüğü diplomatik girişimin sonucunda Ocak 2017'de kaldırmıştı.
 
Ayrıca iç karışıklıkların akabinde yapılan referandum sonucunda Sudan'dan ayrılarak kurulan Güney Sudan Devleti'nin ilk diplomatik ilişki kurduğu ülkelerin başında İsrail yer aldı.
 
 
 
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar