july-12-2013-first-friday-of-ramadan-prayers-at-al-aqsa-palestine-photo-by-qudsnet-7.jpg

Kudüs, reşit bir Sünni otoritenin eksikliğinin kurbanı

Sünni İslam'ın acı gerçeği, ne yazık ki halkın menfaatleri ve haysiyetleri doğrultusunda elini tutan güvenilir fakihlerinin olmayışıdır. ..Sünni otoriteler arasında ABD'ye en iyi cevap Ezher şeyhinden geldi. Ancak Ezher Şeyhi geniş kitleleri kullanmadı. Yalnızca Filistinlileri Kudüs'ün Yahudileştirilmesine karşı direnmeye çağırmakla yetindi. Diğer Sünni merciler ise kabir sessizliğine gömüldü.

18 Aralık 2017 Pazartesi

İNTİZAR - İran'da İslam devrimi zaferinin kıvılcımları henüz yanmaya başladığında İmam Humeyni'nin dinleyenler üzerinde etki bırakan bir konuşması olmuştu: “İsrail'e karşı muhalefet etmenin İslami bir fariza olduğu göz önüne alınırsa, İsrail'i tanıma projesi Müslümanlar için bir felaket, hükümetlere ise bir darbe mesabesindedir.”

O dönemde bazı kesimler İran liderine, küresel bir düşmanlıktan kaçınmak için “İsrail” karşıtı konuşmalarındaki radikal dili yumuşatmasını tavsiye ediyordu. Ancak İmam, devrim zaferinden önce ve sonra daima şu noktayı vurguluyordu; Siyonistlerle süregelen çatışma ve çekişmeler, başta Amerika ve İngiltere olmak üzere batı şer ekseninin süngüsünün ucudur.

Merhum imamın pozisyonu netti. Daha liderliğe gelmeden önce, hiçbir siyasi otoriteye boyun eğmeyen devrimci bir din adamı olan İmam Humeyni, İslam Cumhuriyetini kurdu. Bugün, ABD başkanı Donald Trump'ın Kudüs'ü Siyonistlerin başkenti olarak kabul etme kararından sonra, özellikle de Sünni çevre olmak üzere Müslüman din âlimlerinin bu şüpheli sessizlikleri bizi korkutuyor. Üstelik bazı büyük âlimler Resulullah'ın minberinden verdikleri vaazlarında, Amerikalıların Müslümanların tarafında durduğunu söylüyordu! Ve ardından Suriye'yi bombalıyorlardı! Bu âlimler, fetvalarıyla Arap ve İslam dünyasında fitneyi coşturmaktan çekinmediler. Gelgelelim ki; şeytan Amerika Kudüs'ün tarihinde sahtecilik yaparak hak etmeyenlere sahip olmadıkları toprakları ve hakları verdiğinde, âlimlerimiz dilsiz kesildi. Ve ne yazık ki, buradaki halkın geneli hala vaizleri cehennemin kapısına düşürmekte tereddüt içindeler.

Taliban yönetimi zamanında, bölgedeki Buda heykellerinin yok edilmesine karşı öfkeyle Afganistan'a uçan Müslüman âlimleri birliği heyetini hatırlamayan var mı? İşte o âlimler şimdi Müslümanların ibadethanelerine, Peygamberlerinin Miraç gecesi yürüdüğü ilk kıblelerine hiçbir kıymet ve kutsiyet vermeyen ABD başkanının karşısında parmaklarını bile kıpırdatmıyorlar. Bu sebeptendir, yerlerin ve gökyüzünün başkentinde Siyonistler sabah akşam Mescid-i Aksa'yı kirletiyor.

Bu âlimler, tekfirciler, Talmudcular ve kafa kesen, ciğer yiyen grupların davranışlarına uygun, ilkesel ve bilimsel bir duruş sergilemiyorlar. Karanlığa meydan okuyan, aydınlatıcı bir uzlaşı konferansı bile düzenlemeyen bu âlimler, onları terörist olarak tanımlamak ve Müslüman dairesinden çıkarmakta bile tereddüt ettiler. Peki, bugün Amerika'nın desteğiyle Siyonistlerin kalıcılığının ilan edilmesine ve Müslümanlar ile Hristiyanların kutsallarının kirletilmesine karşı uyanırlar mı? İç savaşta ilan ettikleri direnişi şimdi Siyonist kanserini kökünden sökmek için ilan ederler mi?

Sünni İslam'ın acı gerçeği, ne yazık ki halkın menfaatleri ve haysiyetleri doğrultusunda elini tutan güvenilir fakihlerinin olmayışıdır. Bununla birlikte, Müslüman halklar kültürel miras ve dini itikatları nedeniyle onlara hala saygılı ve dinliyorlar. Bundan dolayı, bilgin din adamlarının önderleri, kendi zamanlarında tarihin yüzünü değiştirebilir. Lübnan'da Seyyid Hasan Nasrallah örneğine şahit oluyoruz. Nasrallah'ın liderliğinde İsrail ve aracılarına karşı art arda zaferler kazanıldı. Yemen'de de milletin kalkınması için babası ve dedesinin yolunu izleyen Seyyid Husi'nin liderliği örnek niteliğindedir. Seyyid Husi, Suudi Arabistan'dan gelen saldırıların acımasızlığına rağmen ABD, Siyonistler ve onların vekili olan Suudi Arabistan'a bağlılık putlarını yıkmaktan başka bir şey yapmadı. Ne var ki Seyyid Husi bir bakışı ve bir çağrısıyla sahaları ve cepheleri süratli bir şekilde binlerce savaşçıyla doldurabilir.

Trump'ın kararından sonra Irak ve İran'daki tüm Şii otoriteler, açık bir tutumla bu karara karşı çıktıklarını açıkladılar. Bununla da yetinmeyip, çatışma için her şekilde tam donanımlı bir hazırlık çağrısında bulunarak, büyük şeytan Amerika'dan uzak olduklarını duyurdular. Şiilerin tutumu, Irak ve İran'daki üst düzey siyasi yetkililerin siyasi pozisyonlarında da açıkça görüldü. Hizbullah ise, ABD'nin adımına karşı Beyrut'ta büyük bir kitleyi bir araya getiren bir organizasyon düzenledi. Ve Beyrut şu sloganla sallandı “Kudüs için milyonlarca şehit geliyor”

Diğer yandan Sünni otoriteler arasında ABD'ye en iyi cevap Ezher şeyhinden geldi. Ancak Ezher Şeyhi Mısır halkını harekete geçirmek için geniş kitleleri kullanmadı. Yalnızca Filistinlileri Kudüs'ün Yahudileştirilmesine karşı direnmeye çağırmakla yetindi. Diğer Sünni merciler ise kabir sessizliğine gömüldü. Suud ailesi ise, Mekke'nin Selefi imamı güzel bir sesle Kur'an okurken gazetecilere verdiği demeçte, “Trump ve Suudi kralı dünya ve insanlığın barışı ve istikrarı için önderlik ediyor” demesinin üzerinden henüz çok geçmemişken, ibadetlerin siyasallaştırılmaması bahanesiyle Kudüs'ü zafere ulaştıracak her türlü hareketi yasakladı.

 
Abdurrahman Ebu Sinine
Filistinli yazar 
Çeviri: Merve Soydaş
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar