53936-ortadoğu-e1498734302433.jpg
  • Anasayfa» 
  • Analiz»
  •  Direniş Ekseni, Suud-Amerika-İsrail bir de Türkiye... Zirve noktasındaki caydırıcı denklemler

Direniş Ekseni, Suud-Amerika-İsrail bir de Türkiye... Zirve noktasındaki caydırıcı denklemler

İki caydırma denklemi arasındaki tırmandırma, zirve noktasına ulaşmış durumda. Karşıt eksende Suud – Amerika – İsrail üçlüsü ve beraberlerinde, eğer Kudüs davasındaki manevra dosyasını üstlenip bunun Suriye'deki yerini oynattığı takdirde bölgenin yağlı pastasından kendisine yeniden pay vaat edilen Türkiye var. Direniş Ekseni'nin planının sonuçları önce Ankara'da belirecek...

13 Ocak 2018 Cumartesi

Zirve noktasındaki caydırıcı denklemler

İNTİZAR - “İsrail” in önde gelen gazetelerinden “Maariv”, geçtiğimiz hafta Suriye hakkında ilk sayfada yayınladığı bir makale ile dikkat çekti. Suriye ordusu ve müttefiklerinin kuzeyde kendi başına ilerlemeye terk edilişinin tehlikelerinden söz edilen makalede, bu ilerleyişin durdurulması için bir şeyler yapılması gerektiği vurgulandı. Çünkü bu ilerleyişin bölgede hâkim olan ve sürdürülmesi istenen statükoyu bozmasından endişe duyuluyor. Bu statükoya göre, bölgede çatışma denklemi hüküm sürerken, Filistin meselesinde ise, ya Kudüs “İsrail'in” başkenti olarak kabul edilecek, ya da başka bir çözüm olmayacaktı.

Bu ve buna benzer makaleler ile Direnişin silah depoları arasında bir bağlantı kurulduğunda; Suriye'nin Katîf bölgesi üzerindeki “İsrail” füzeleri ve saldırılarının durumu anlaşılıyor. Maariv gazetesinin makalesi, İsrail istihbaratına ait İbranice yayın yapan “Debka” haber sitesindeki, Amerikan – Suudi anlaşmasına dair özel bilgiler bulunduğunu ifade eden bir haber ile hemen hemen aynı zamanda yayınlandı. Habere göre bu anlaşma; Suudi Bakan Tamir el-Sebhân'ın Amerikan Devleti Başkanı özel Temsilcisi General Brett McGurk eşliğinde Suriye'deki Rakka şehrine varmasından itibaren başlamış. Anlaşmanın konusunun ise, Suriye'nin kuzeyinde bağımsız bir Sünni Arap – Kürt Devleti kurmak olduğu belirtiliyor. Haberde ayrıca Rusya'dan destek alan Suriye ve İran'ın, İdlib'i bitirdikten sonra Rakka'yı kendi haline bırakmayacağına karşı uyarıda bulunuldu.

Bu durumda, İran İslam Cumhuriyeti Rehberi Siyasi Danışmanı Ali Ekber Velayeti'nin, İdlib'den sonra Rakka' uyarısına karşın; Amerika Savunma Bakanı James Mattis tarafından yapılan, Fırat vadisine doğru Suriye ilerleyişine yönelik uyarısının akibetinin ne olacağı merak ediliyor. İsrail saldırıları ve füzeleri, işte bu ikazların bir tercümesi niteliği taşıyor. Aynı şekilde Türkiye tarafından da, İdlib'e doğru ilerleyiş devam ederse, Astana sürecinden çekileceğini açıkça ifade etmeye kadar varan tehditler de geliyor. Bu bağlamda Türkiye, Rusya ve İran büyükelçilerini çağırarak Suriye'nin kuzeyinde olanlardan dolayı Türkiye'nin duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Hedef tek ve Washington'da çizilmiş. Bu hedefin bir benzeri de; Yemen'de körü körüne bir tırmandırma hali içerisine giren Suudi ateşine karşı yürütülecek tüm siyasetleri caydıracak bir denklem çizmek ve Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımayan hiçbir çözümün olmaması. Bu denklemi oturtmanın şartı da; çözüm bekleyen ve muallakta kalan dosyaları tamamlayıp bitirmeye dair tüm imkanları alaşağı etmek.

Ensarullah denklemi, Kızıldeniz'deki denizciliği Suudi tırmandırmasının terazisini dengeleyen bir kefe oluşturuyor. Direniş Ekseni'nin saha içerisinde programladığı Suriye'nin İdlib'e doğru ilerleyişi ile birlikte ikisi karşıt birer caydırma kanadı oluşturuyor. İki denklemin de ana başlığı şu: Çözüm yok, çözüm isteyenler, saha daha da acımasız yeni gerçekleri anlatmadan önce buna katılsın ki, Kudüs Direniş ve işgalin karşı karşıya geleceği tek açık adres olsun. Kudüs'ün Yahudileştirilmesi ile bağlantılı planların tümünü suya düşürmeden ne bir müzakere ne de bir çözüm olmayacak.

İki caydırma denklemi arasındaki tırmandırma, zirve noktasına ulaşmış durumda. İsrail'in saldırıları ve Suriye'nin bir İsrail uçağını düşürerek verdiği cevap da bunu açıkça ifade ediyor. Yemen'in Kızıldeniz'deki denizciliği kapatması ikazı da bu bağlamda kabul ediliyor. Türk tarafının Astana sürecinden çıkmaya yönelik açık açık uyarısı da aynı bağlamda kabul görüyor. Bu da iki takımdan birinin tek başına çekilmesi halinde, bunun daha çok tırmandırmanın yaşanmasını engelleyeceği anlamına geliyor. Sabit verilere göre kesin olan şey, Direniş Ekseni adımlarını önceden hesap etmeden atmıyor; aksine işlerin bu noktaya varmasını ve karşıt ekseni bu zor seçeneklere mecbur etmeyi hedeflemiş durumda.

Karşıt eksende Suud – Amerika – İsrail üçlüsü ve beraberlerinde, eğer Kudüs davasındaki manevra dosyasını üstlenip bunun Suriye'deki yerini oynattığı takdirde bölgenin yağlı pastasından kendisine yeniden pay vaat edilen Türkiye var. Direniş Ekseni'nin planının sonuçları önce Ankara'da belirecek ve Ankara'yı geri adım atmaya zorlayacak. Halep'in kurtarılması sonrasında olduğu gibi iki arada bir derede kalmış olacak. İdlib'de bir emrivaki ile karşı karşıya olacak. Esas asıl olan ve son sözün söyleneceği yer de orası zaten.

Eğer bir çarpışmaya gidilirse, Direniş Ekseni zaten buna hazır durumda. Eğer geri adım atarlarsa da bu başka geri adımların başlangıcı olacaktır. Bu geri adım atmaları da benzeri karşı karşıya gelmeler zorunlu kılacaktır. İran olayları üzerine kozların yatırılarak kurulan düşler de, buhar olup uçmuş durumda. Bu konuda söylediklerine kendileri inanıyor olsaydı, bunun için biraz zaman tanırlardı.

Nasır KAndil
Kaynak: al-Binaa 
Çeviri: Merve Soydaş
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar