275.jpg

İmam Humeyni karşılandığından daha fazlası ile uğurlanmıştı

6 Haziranın ilk saatlerinde, Tahran'da milyonlarca kişi tarihin en kalabalık cenazesinde cenaze namazı kıldılar. Dünya olayı, "1 Şubat 1979'da 6 milyon insan İmam Humeyni'yi karşılamıştı, uğurlandığı gün de aynı sahne tekrarlandı" manşetiyle duyurdu. Uluslararası haber ajanslarının muhabirleri 9 milyon insanın cenaze törenine katıldığı tahminine bulundu.

7 Haziran 2018 Perşembe

İNTİZAR - 29 yıl önce bu günlerde, İran İslam Cumhuriyeti'nin kurucusu merhum İmam Ruhullah Humeyni'nin cenaze törenine, tıpkı 1979 yılında sürgünden döndüğünde onu karşılamaya gelen milyonlar gibi milyonlarca insan katılarak İmamı ebedi mekânına uğurlamıştı.

“Şimdi, kıymetli kardeşlerim, huzurlu bir kalp, mutmain bir gönül, şad bir ruh ve Allah'ın fazlından ümitli bir vicdan ile ebedi mekanıma göç etmek için sizden izin istiyorum. Sizden ısrarla hayır duası istiyorum. Rahman ve Rahim olan Allah'tan ise, hizmette kusur, suç ve taksirim hususunda özrümü kabul buyurmasını dilemekte ve milletin kusurlarım, suçlarım ve taksiratım hususunda mazeretimi kabul etmesini, irade gücü ve kararlılıkla ilerlenmesini diliyorum.” (İmam Humeyni'nin vasiyetnamesi)

İmam Humeyni, dar-ı dünyadaki sevdiklerine ebedi mekanına gidişini ve en sevgiliye kavuşmak için olan özlemini bu sözlerle açıklamıştı. Onun sözleri, edebi dille kaleme dökülmüş bir şiir değil, bilakis kendisinin istifade ettiği, gerçek irfanın boyutunu ifade eden kelimelerdi. İmam, sessizce gitti. Bahsettiğimiz son konuşmasını yaparken, kendisine güvenen bir halk, Allah'tan başkasına boyun eğmeyen bir benlik ve kendisini eksiklik ile suçlayan bir nefis taşıyordu. Bu, onu yakından tanımaya müşerref olamayan milyonları, İmam Humeyni'nin şahsiyetinin yüceliğini soruşturmaya götürdü. Onu tanıyanlar ve sevenler ise, İmam'ın bahsettiği kusuru merak ettiler. Bize kalırsa bu kusur, tam bir lider ve gerçek bir arifin kendini daima eksik görmesidir.

1989 yılı Haziran ayının başlangıcında, İmam Humeyni arkasında bıraktığı şiirin dizelerinde işaret ettiği ölüme kendini hazırladı. Gitmeden yıllar önce yazdığı şiirin sözleri şöyle: “Yıllar geçiyor, olaylar birbirini takip ediyor ve ben Hordad'ın (Haziran) ortasında fereci bekliyorum.” Şiirden öteye geçen bu beyitler, ayrılığın acısı ve kavuşma anını gerçekleştirme ümidinden bahsediyor. İşte 13 Hordad 1368 (şemsi) tarihi, mahbubun sevgilisi ile vuslat anıdır.

Vefatından birkaç gün önce, İran ve dünyadaki topluluklar, İmam'ın hastalığından haberdar oldu. Halk İmamın sağlık durumunun yanı sıra, içinde bulundukları sürecin de farkındaydı. Bu durum, milyonların İran'da toplanmasına sebep oldu. Onun için dua etmek ve tevessül etmek için bir araya gelen insanlar, bu hüznün etkilerini gizleyemedi. Gözler ağlıyor, saat yavaşça ilerliyor, kalpler ise geleceğe dair endişeler içinde atıyordu. İmamın sevenleri, hastanede olması gereken son günlerinde, odasına gizli kamera yerleştirerek, bu sayede o günden sonra hayatının son anlarının çekilmesini sağladılar. Daha sonra İran televizyonunda yayınlanan görüntüleri izleyen milyonlarca insan, sadece doğrudan görüş yoluyla tanımlanabilecek derecede bir özlem hissediyorlardı.

İmamın tedavisini sürdüren sağlık ekiplerinin her türlü müdahalesinin de artık yetersiz kalmasının ardından, Allah'ın çağrısı üzerine ölüm saati geldi. "Ey Rabbine itaat edip huzura eren nefis! Hem hoşnut edici, hem de hoşnut edilmiş olarak Rabbine dön. Kullarımın arasına gir. Cennetime gir". (Fecr / 27-28-29-30) 1368 yılı, Hordad ayının 13'ünde, (3 Haziran 1989) gece yarısı saat 23.20'de, vuslat anı gelip çattı. Allah'ın verdiği nur ve bereket ile milyonlarca insanın kalbini aydınlatan bu ilham verici kalp durdu.

İmamın dar-ı bekaya irtihalinin haberi yayılmaya başladığında, olay büyük bir deprem etkisi yarattı. İran ve dünyada aynı anda milyonlarca insan hüzne boğuldu. O sırada ne çekilen fotoğraflar ne de kaleme alınan yazılar yaşanan olayı ve hüznü tam anlamıyla ifade edebilmek için yeterli olmadı.

1989 yılı Haziran ayının ilk perşembe gecesi, İmamın pak na'şına son kez bakmak isteyen milyonlarca insan Tahran'da bir araya geldi. Cenazede, resmi bir törene dair hiçbir iz yoktu. Bu kitlesel kalabalık, İran halkının İmama karşı taşıdığı büyük aşkı ifade ediyordu. İmamın yeşil örtülere bürünmüş na'şının etrafında milyonlarca yaslı insan toplanmıştı. Acılı kalabalık o zaman yetim kaldığını hissetmişti. Şefkatli bir baba olan, ilham verici lider gitmişti.

6 Haziranın ilk saatlerinde, Tahran'da milyonlarca kişi tarihin en kalabalık cenazesinde cenaze namazı kıldılar. Dünya olayı, "1 Şubat 1979'da 6 milyon insan İmam Humeyni'yi karşılamıştı, uğurlandığı gün de aynı sahne tekrarlandı" manşetiyle duyurdu. Uluslararası haber ajanslarının muhabirleri 9 milyon insanın cenaze törenine katıldığı tahminine bulundu.

İmam Humeyni, başarılarla dolu bir hayatın ardından ebedi mekanına göç etti. İmamın gerçekleştirdikleri sıradan başarılar değil, başta İslam ümmeti olmak üzere insanlık tarihinde dönüm noktası oluşturan başarılardı. Ve muhakkak Allah'ın rızasını kazananlardan oldu. Sorumluluk ve basiret penceresi sahibi bir lider olan İmam Humeyni, İslami vahdet bilincinin Müslümanların hedefi olarak belirlenmesini sağladı. İran'da liderlik ettiği devrimin etkisi, dünyada ve bölgede tüm mustazafları harekete geçiren bir kıvılcım olarak ülke sınırlarını aştı. Nitekim bu büyük devrimin etkileri hala devam ediyor.

İmam Humeyni, hiçbir zaman sadece bir siyasi ya da din adamı olmamıştır. O her zaman bir bireyin sınırlarını aşan bir kişilik oldu. Başarıları, gelecek nesiller için nitelikli dersler barındırıyor. Bunlardan bir kısmını anladık ve önümüzdeki günlerde daha fazlasını anlayacağız...

Kaynak: el-Alem
Çeviri: Merve Soydaş
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar