201861018505779.jpg

2018 Kudüs günü: Büyük bir meydan okuma

Küresel Kudüs günü merasimlerine nitelikli ve nicelikli katılım, Filistin davasının hala ümmetin vicdanında güçlü bir şekilde yer aldığını gösteriyor. Belki de Filistin davasını tasfiye etme girişimlerine cevaben, bu slogan en etkili mesajdır: “Yüzyılın anlaşması tasfiye edildikten sonra Kudüs'te namaz kılacağız.”

11 Haziran 2018 Pazartesi

İNTİZAR - Kudüs günü bu yıl, önceki senelere göre her düzeyde daha ayrıcalıklı görünüyor. Filistin davasının ve 70 yıldan fazla süredir var olan çatışmanın özünün sembolü haline gelen Kudüs günü, onlarca yıldır yaşanan en hassas koşullar altında geçti.

Bu yıl düzenlenen Kudüs gününü ayrıcalıklı kılan birçok sebep bulunuyor. Bir kısmı İsrailliler, bir kısmı Filistinliler, bir kısmı da uluslararası ve küresel durumlar ile ilgili olan bu sebepler, Gazze şeridi sınırında devam eden büyük dönüş yürüyüşlerinin gölgesinde bu yıl Kudüs gününü yeniden canlandırdı. Bilindiği üzere 30 Mart 2018 yılında başlayan büyük dönüş yürüyüşü, Gazze ve Batı Şeria'da 135 kişinin şehit olması, 15 binden fazla kişinin ise yaralanması ile sonuçlandı.

Bu yıl Kudüs günü töreni sahnelerine uzanan değişiklikler, sadece geniş bir kitlenin katılımı ile sınırlı değil. Kalabalık halkların Kudüs gününe katılması ve Kudüs ile 1940 topraklarından gelen yaklaşık 290 bin vatandaşın Mescid-i Aksa'da namaz kılması, en önemli etken olsa da, Filistin davasına ilişkin pek çok değişken durum meydana geldi. Bunların en önemlilerine kısaca değineceğiz:

Birincisi: Kudüs günü, bu yıl Amerikan Büyükelçiliğinin Kudüs'e taşınması ile başlayan, Filistin davasını tasfiye ederek Kudüs ile kutsallarımızı gasıp Siyonistlere teslim etmeyi amaçlayan yüzyılın anlaşması ile devam eden ve başta Körfez ülkeleri olmak üzere bazı Arap rejimlerinin normalleşme girişimleri ile sona eren son derece hassas koşullar altında gerçekleşti.

İkincisi: Bu yıl büyük zorluklar olmasına rağmen, katılım oranının geçmiş yıllardan çok daha büyük olması, İslam dünyasından ve dünyanın diğer ülkelerinden gelerek sokaklara dökülen kitlelerin, bahsi geçen zorluklara karşı gelmeye kararlı olduklarını vurguluyor.

Filistinlilerin ve Müslümanların ısrarı, İsrail rejimi için büyük zorluklar doğurdu. Bu zorluklar, Siyonistleri İsrail hava endüstrisi içi yardım istemeye kadar götüren “kâğıt uçaklar” kâbusu ile başladı. Arjantin ve İsrail rejimi arasındaki maçı iptal etmeyi başaran BDS boykot hareketi sınırı ile devam eden kabus, Birleşmiş Milletlerde İsrail'i kınama tasarısını yenilemeyi ve Filistin halkına koruma sağlamayı hedefleyen acil durum toplantısı ile İsrail'in kabusları zirveye çıktı.

Üçüncüsü: Bazı bölge ülkelerinin geri dönmesine rağmen, bir yandan Kudüs gününe katılımın boyutu ve diğer yandan Filistin halkının Gazze sınırında verdiği kurbanların boyutu, İsrail ihlallerine karşı Batı'nın popülist öfkesini güçlendirdi. Bu yıl, Kudüs gününün Nekbe'nin 70'inci yıl dönümü ile eş zamanlı olması, ABD büyükelçiliğinin Kudüs'e taşınmasından çok kısa zaman sonra gerçekleşmesi ve büyük dönüş yürüyüşü ile aynı zamana denk gelmesi, hiç şüphesiz bu törene canlılık getirdi.

Dördüncüsü: Boykot hareketlerinin benzersiz rolüne de işaret etmek gerekiyor. Politik ve ekonomik düzeylerde art arda darbeler yönlendirerek, İsrail'in yumuşak karnını çok iyi öğrendiler. Boykot hareketleri, kapsamlı savaş söylemlerini ve birçok yolda mücadele etme gerekliliğini güçlendirdi. Bu hareketlerin sonuçları, Filistin davasının bu dünyadaki tüm özgürlükçülerin davası olduğunu vurgulayan söylemlerin gerçekliğini pekiştirdi. Filistin davası ile dayanışma, Araplar ve Müslümanlar ile sınırlı kalmadı. Aksine sadece insan haklarına bağlı nedenlerden dolayı bu dava ile dayanışma gösterenler var. Boykot kampanyaları, Filistin halkının yaşadıklarına dair uluslararası arenada farkındalık oluşturdu. Bu durum, İsrail'in soykırım üzerine inşa ettiği yumuşak yeteneklerinin omurgasını kırdı.

Beşincisi: İran, Irak, Yemen ve Lübnan'ın yanı sıra birçok Arap ve Avrupa ülkesinde düzenlenen Kudüs gününe geniş halk kitlelerinin katılımı, Filistin–İsrail çatışmalarında Siyonist rejimin başarısızlığını kanıtladı. Öyle görünüyor ki, bu çatışmalar Arap sınırlarını aşacak ve küresel bir mesele halini alacaktır. İşgal karşısında durmak için Filistin'in sabit halkının katılımına rağmen, bu yıl Kudüs günündeki değişiklikler, Arap baharının başlangıcından bu yana Filistin davasını kaybetme girişimleri gölgesinde, Filistin meselesini gerçek menziline geri döndürecektir.

Son olarak, küresel Kudüs günü merasimlerine nitelikli ve nicelikli katılım, Filistin davasının hala ümmetin vicdanında güçlü bir şekilde yer aldığını gösteriyor. Belki de Filistin davasını tasfiye etme girişimlerine cevaben, bu slogan en etkili mesajdır: “Yüzyılın anlaşması tasfiye edildikten sonra Kudüs'te namaz kılacağız.”

Kaynak: Al-Waght
Çeviri: Merve Soydaş
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar