9b676a3a6f33372861233ecb0ef2f34e0c576f59.jpg

Savaş için geri sayım mı başladı?

Ruhani'nin Hürmüz boğazını kapatma tehdidi, Süleymani'nin uygulama vaadi... Savaş için geri sayım başladı mı? İran'ın petrolünü kesmek, ülkeye karşı kanlı bir savaşa girmek gibidir. Hatta belki de bundan daha tehlikeli olabilir. Bu sebeple, önümüzdeki haftalarda ve aylarda Amerika, Arap müttefikleri ve özellikle de İsrailliler için bölgede çok sayıda şok etkisi yaratacak gelişmeler bekliyoruz.

6 Temmuz 2018 Cuma

Ruhani'nin Hürmüz boğazını kapatma tehdidi, Süleymani'nin uygulama vaadi... Savaş için geri sayım başladı mı?

İNTİZAR - İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Washington'u İran petrolünün ihracatını engelleme çalışmalarına devam eder ve İran yönetimi ile halkına boğucu bir ambargo uygularsa, Suud ve Körfez petrolünün sevkiyatını engellemek konusunda açık bir şekilde tehdit etti.

Ruhani'nin daha önce görülmemiş kadar ciddi olan bu açıklamasının önemi, bize kalırsa üç ana nedene dayanıyor:

Birincisi: İran Cumhurbaşkanlığı sitesinden yayınlanan mesaj, İsviçre ziyaretinde Cenevre'de düzenlenen basın toplantısı sırasında Cumhurbaşkanı Ruhani tarafından tekrar edildi. Ruhani basın açıklamasında, "Bölgedeki petrol ihracatı devam ederken, İran'ın petrolünü ihraç edememesinin hiçbir anlamı yoktur" dedi.

İkincisi: İran Devrim Muhafızlarına bağlı Kudüs Güçleri Komutanı General Kasım Süleymani, İran'ın petrol satışının Amerika tarafından yasaklaması durumunda, bölgedeki petrol ihracatını engelleme stratejisinin uygulamaya hazır olduğu uyarısında bulundu.

Üçüncüsü: Petrol güvenliği konusunda uzmanlaşmış birçok stratejist, İran ve Devrim Muhafızlarının tehdidini, Amerika ve Körfez ülkelerini zarara uğratacak birden fazla adım atıldığı şeklinde yorumladı. Özellikle de çoğunluğu Suudi Arabistan, Kuveyt, BAE ve Katar'dan gelen günlük 18 milyon varil petrolün geçtiği Hürmüz boğazını kapatabilecek bir ablukanın İran tarafından başlatılması bu adımların önde geleni olacaktır.

Amerika Başkanı Donald Trump'ın geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği telefon konuşmasında Suudi Kralı Selman bin Abdulaziz'den mevcut petrol üretiminin yanı sıra günlük iki milyon varil daha petrol üretimi istemesinin ardından, İranlı liderler ülkenin savunmaya dayalı olan politikasını, en azından medya alnında saldırı politikasına geçirdi. Suudi Arabistan günlük 10 milyon petrol üretiyor. İran'a dayatılan abluka neticesinde petrol ihracatının durdurulması halinde ortaya çıkacak olan açığın (günlük 2.8 milyon varil) Suudi Arabistan tarafından telafi edilmesi isteniyor.

Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı Politika Planlama Direktörü Brian Hook, iki gün önce yaptığı açıklamada ülkesinin, İran'ın ham petrolüne muhtaç olmamak için yeterli petrol rezervinin varlığından emin olduğu ve hükümetinin, İran'ın petrol gelirlerini sıfıra indirmeyi hedeflediğini belirtti. Hook, İran'ın cevabına işaret ederek ambargonun planlanan karara göre ilerlediği vurguladı.

Amerika yönetimi, toplu halk ayaklanmalarına sebep olacak boğucu bir ekonomik ambargo dayatarak İran'ı istikrarsızlaştırmak için kapalı odalarda hazırlanan planlarını uyguluyor. Buna göre, daha sonra MOSSAD ve CIA'in emri ile hareket eden birtakım İranlı unsur harekete geçirilerek, 1953 yılında Muhammed Musaddık yönetiminin devrildiği gibi bir rejim değişikliği planlanıyor. Bu sayede, farklı bir yolla Suriye senaryosunun tekrarlanması hedefleniyor. 1953 yılında İran petrolü üzerine oynanan oyunların ardından petrolün millileştirilmesinin ardından, arkasında ABD istihbaratının yer aldığı bir darbe ile Musaddık hükümet devrilmiş ve Şah tahta çıkmıştı. -İlerleyen yıllarda bu darbede CIA'ın etkin bir rol onadığı belgelerle kanıtlandı. -

Washington merkezli ekonomi ve finans uzmanı zerohedge.com sitesi, belgelerle desteklenmiş bir rapor yayınladı. Raporda, MOSSAD ve CIA'den üst düzey yetkililerin yer aldığı bir Amerikan - İsrail çalışma grubunun kurulduğu bilgisi yer alıyor. Buna göre, söz konusu çalışma grubu, İran'daki kötüleşen ekonomik koşulların yarattığı fırsattan istifade, ülkenin tüm şehir ve bölgelerinde protestolar ve kargaşa meydana gelmesi için birkaç aydan beri toplantılar düzenliyor. Bu toplantıya Amerikalı Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ve İsrailli meslektaşı Meir Ben Shabat'ın da katıldığı biliniyor.

Amerikalı web sitesinde belirtildiği üzere, İranlı muhalif grupların görevlendirilmesi ve gösterileri kışkırtmak için sosyal medya platformlarının bu muhalifler tarafından yoğun bir şekilde kullanılması, bu çalışma grubunun planları arasındadır. Bu bağlamda İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu da çalışmalar kapsamında İran halkına sosyal paylaşım sitesi üzerinden Farsça bir mesaj gönderdi. Netanyahu mesajında İranlılara destek sözü vererek, devrim çağrısında bulundu.

-intizar.web: Netanyahu İran halkına ithafen yayınladığı videoda: “Ronaldo'nun gol atmasını durdurmanın ne kadar zor bir şey olduğunu düşünebilir misiniz?” diye söze başladı. İran halkına seslendiğini belirterek “Futbol sahasında cesaretinizi gösterdiniz, bugün aynı cesareti İran sokaklarında da gösterdiniz” dedi. Netanyahu sözlerine şöyle devam etti: “İran'ın pek çok sorunu var: Hava kirliliği, su kıtlığı, terör için saçılan milyarlar… İran hükümeti, sizin paranızı, Suriye'de, Yemen'de ve Ortadoğu'daki gereksiz savaşlarda heba etmek yerine, İran'ın sorunlarını çözmek için harcamaya başlasaydı neler olurdu, hayal edebiliyor musunuz?” İranlılara tıbbi ve çiftçilik konularında destek vermeyi vaat eden Netanyahu, “Bir gün özgür Tahran'da İran Milli Takımını İsrail Milli Takımıyla başa baş oynarken izlemeyi umuyorum. O gün hepimiz kazanan taraf olacağız” sözleriyle mesajına son verdi.-

İran'ın Hürmüz boğazını kapatması, Amerika ve İsrail'in çalışmalar yürüttüğü savaşın fitilini ateşleyebilir ve İran'a saldırmak ve işgal etmek için bahane olarak kullanılabilir. İranlı liderlerin, bir yıldan az sürede iki kez patlak veren protestolar ile sonuçlanan boğucu bir ablukanın sonucunda bir halk devrimini beklemesi mümkün müdür? Bu gösterilerden birincisi, geçtiğimiz Aralık ve Ocak aylarında 75 şehir ve kasabada gerçekleşti. İkincisi ise, bir ay önce Tahran'da gerçekleşti.

İran'ın petrol ihracatının durdurulması, yerel para biriminin çökmesi anlamına geliyor. Ülkenin altyapısındaki temel çalışmaların sürdürülmesi için, özellikle de teknoloji, yedek parça ve halkın temel ihtiyaçları alanlarında ithalatın büyük kısmının durmasına sebep olacaktır. Bu durum, ülkenin çöküşü şöyle dursun açlık, yoksulluk ve ülkede pahalılığın fahiş bir şekilde artması ile sonuçlanabilir.

Trump'ın hukuk ekibinin önde gelen isimlerinden olan ve İsrail'e bağlılığı ile bilinen eski NewYork Belediye Başkanı Rudy Giuliani, geçtiğimiz hafta Paris'te İran muhalefeti İran Direnişi Ulusal Konseyi tarafından düzenlenen etkinlikte, ateşli bir konuşma yaptı. Giuliani, konuşmada katılımcılara "Gelecek yıl Tahran'da görüşürüz" diyerek, ABD yönetiminin önümüzdeki haftalarda Tahran'da patlak vermesini sağlayacağı protesto gösterilerine işaret etti.

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ise, Avrupa turunun ilk iki durağı olan Cenevre ve Viyana'da düzenlediği basın toplantılarında, İranlılara yaptırım uygulanmasının Amerika'ya pahalıya mal olacağını söyledi. Biz de buna aynı zamanda Arap ülkeleri ve suç ortakları olan Körfez ülkelerini de ekleyerek daha ağır ve belki de "varoluşsal" bir bedel ödeyeceklerini söylüyoruz.

İran'ın petrolünü kesmek, ülkeye karşı kanlı bir savaşa girmek gibidir. Hatta belki de bundan daha tehlikeli olabilir. Bundan dolayı, önümüzdeki haftalarda ve aylarda Amerika, Arap müttefikleri ve özellikle de İsrailliler için bölgede çok sayıda sürpriz ve şok etkisi yaratacak gelişmeleri bekliyoruz.

Kaynak: Ray el-Yevm
Abdulbari Atvan
Çeviri: Merve Soydaş
Kategorideki Diğer Haberler
Öne Çıkan Haberler
İktibaslar