İNTİZAR - Bedbaht olmasına rağmen “mutluluk” ile nitelendirilen bir ülkede, yerine getirilmiş bir sözün mutluluğu ve şanlı bir zaferin coşkusu kök salıyor. Ülkenin dört bir yanında saldırının ilk başladığı günden bu yana uygulanan abluka, ölümün pençelerinde köşeye sıkışmış durumda. Tüm dünyanın Yemen'in geleceğinin ve hayallerinin yok edildiğini, kimliğinin ve varlığının diri diri mezara gömdüğünü zannettiği bir anda, Yemenliler adeta yeni bir bebeğin doğum sancıları ile yeniden dirildi. Yemenlilerin uzun zamandır sancısını çektiği insansız hava araçlarının doğuşu, tüm dünyayı şaşkınlığa uğrattı. Binlerce kilometre yükseklikte uçan bu İHA'lar Riyad'ın kalbindeki “Aramco” şirketi için, şansına küsmek dışında yapacak hiçbir şey bırakmadı. Yemenliler, düşman tarafından daima hafife alınan, ancak artık kimse için bir sır olmayan üretim yeteneklerinin meyvelerini topluyorlar. Düşman ise, Yemenli liderler tarafından defaatle tekrar edilen uyarıları alay konusu haline getirmenin faturasını ödüyor.
Koalisyon güçlerinin, Yemen'in yeteneklerini hor gördüğüne pek çok defa şahit olduk. Askeri başarılarından söz edilen tüm konuşmalarda, liderlerinin sesinde üstünlük tonu hâkimdi. Balistik füzeler, onların sözlüğünde hala Yemen'in “mermisi” olarak yer alıyor. Onların büyük ve muazzam yıkımları, terörün doğası ile gelen meteorlar ve gök cisimlerinden fazlası değildir. Zira Yemenli savaşçılar yiğitlikleri ve cesaretleri sayesinde, Koalisyon Güçleri sözcüsü Tuğgeneral Ahmet Asiri tarafından dile getirilen komik vızıltılara teslim olmadı. Asiri, konuşmalarında mücahitlerle olan savaşlarında Suudi askerlerin görüşünü değiştirmek için Yemenli savaşçıları Ensarullah tarafından kullanılan birer mendil olarak nitelemişti. Ne var ki, Yemenlilerin bölgeyi istikrarsızlaştıran kitle imha silahları ile krallığı tehdit etmesinden şikâyet eden Suudi rejimi tarafından atılan yardım çığlıkları ise, işin tuhaf yanıdır. Çünkü bu tehdit Suudi Arabistan tarafında bir göz açıp kapayıncaya kadar eksen kayması yaşıyor ve Yemen'in füze tehdidini içeren uyarılarının odak noktasına, Tahran ve güney banliyölerinden gelen ölümcül ve gelişmiş füzeler oturuyor.
“Sammad-2”, bir dizi insansız hava aracının en son uzantısıdır. Düşman güçleri, kendini avutmak için, bu insansız hava araçlarını hedefin fotoğrafını çekmek için kullanılan, 100 Doları geçmeyen fiyatıyla herkes tarafından satın alınabilen basit kâğıttan uçaklar olarak tanımlıyor. Ancak diğer yandan, çocuk oyunu başarısı olarak tanımladıkları saldırılardan dolayı, Seyyid el-Husi'nin grubunun çalışmalarını endişe ile karşılıyorlar. Düşman güçleri tarafından hafife alınan bu İnsansız hava araçlarının son yaptıkları ise, düşman cephesinde büyük bir korku ve endişe uyandırdı. Herkes, “Sammad-1” İHA'larının nerede olduğunu, bu İHA'ların birincisi üretilmeden niçin iki numaralı sürümlerinin üretildiği ve bunun, henüz açıklanmayan gelecek nesil insansız hava araçlarının habercisi olup olmadığı sorularını yönlendiriyor.
Yemenliler bu konuda şöyle düşünüyor: Riyad'daki “Aramco” şirketinin petrol kuyularının, uzun menzilli İHA'lar ile vurulması, tüm ölçütlere göre sarsıcı bir haberdir. Ancak bu haberin en sarsıcı kısmı, Ordu ve Komitelerin hava kuvvetleri tarafından ortaya çıkarılan İHA'nın ismidir. Son olarak 20 Nisanda, Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın içinde bulunduğu sırada Riyad'daki Huzami Kraliyet Sarayının hedef alınması haberinin ayrıntılarına bakılırsa, uçağın “2” numara ile kodlandırılmasının sırrı açığa çıkıyor. Bu durum, Şehid Salih el-Sammad'a düzenlenen suikastın ardından ortalama iki gün sonra Suudi kraliyet ailesinin sarayına baskın düzenleyen insansız hava aracının, “Sammad-1” olduğuna işaret ediyor.
Ordu ve Komiteleri bu sebeple düşmana acil bir mesaj gönderdi: “Başkan Sammad'a düzenlenen suikast ile, artık angajman kuralları eskiye dönmeyecek. Politika ve ekonominin lideri olan kralınızın sarayı, bugünden itibaren güveli olmayacak.”
Suudilere gelince, şehid Sammad bugün geri dönüyor ve Suudiler için esrarengiz olan “Sammad-1” uçakları onun kişiliğini simgeliyor. Nitekim Suudiler bu İHA'ların diğer modellerden çok daha ölümcül ve şiddetli olduğunu gördüler. Eğer “Samad-2” başkent Riyad'ın ortasındaki stratejik bir noktayı hedef alabiliyorsa, krallığın tüm coğrafyası Yemenlilerin balistik füzeleri için toplu bir hedef haline getirilebilir.
Bu silah sistemlerinin bugün savaş atmosferine girişi ile, krallığın tüm sembol isimleri ve liderleri ciddi bir tehlike altında kaldı. Bu da, Suudi Arabistan'daki küçük ya da büyük, yakın ya da uzak tüm hayati öneme sahip tesislerin, herhangi bir kısıtlama olmaksızın sınırsız hassasiyetle vurulabilecek kolay bir hedef olacağı anlamın geliyor. Ekonomik tesisler ise, yerli ve yabancı yatırımcıları tehdit edecek, istihdam imkanlarını kurutacak, turistler ve gezginler için korku yaratacak, Harameyn'in Paris'i olması için krallığın kapılarını açan gencin hayallerini yıkacak ve en önemlisi Suudi ekonomisinin fişini çekecek ciddi sonuçlar doğurabileceği için en cazip ve lezzetli hedef olacaktır.
Yemenliler, bu insansız hava araçları ile özelde Riyad'a ve Abu Dabi'ye, genelde ise sessizliğe gömülen dünyaya çok güçlü bir mesaj gönderdi. Buna göre savaş, Yemenlilerin dayanıklılığı ve kararlılığını azaltmadı. Savaş süresinin uzaması sadece Yemenlilerin gücünü ve istikrarını arttırdı. Düşmanın tüm ağırlığı ve gücünü harekete geçirdiği Hudeyde savaşı ise, psikolojik savaşı asla etkilemedi. Saldırılar Yemenli gençleri sanayileşmek, modernleşmek ve gelişimden alıkoyamadı. Tüm bunlar ve fazlası, Suudi Arabistan'ın şehirlerine yönelen balistik füzeleri durduramadı, aksine insansız hava araçlarını güçlendirdi.
Fuad el-Cuneyd
Çeviri: Merve Soydaş